sanatçının öyküsü
-
muhteşem bir mfo şarkısı.
bütün kabile kızar bana
derler bu adam çalışmaz mı
bu adam hep düşünür mü
bir kuş ölmüş diye üzülür mü
gündüz böyle diyenler
gece olunca
ateşler yakılınca
denizler çoşunca
ben bir şarkı söylerim yorgun insanlara
bakın bakın martılar uçar
bakın bakın yıldızlar koşar
bakın ne güzel bir hayat var dünyamızda
bir hüzün çöker bir garip olur insanlar
yaklaşırlar birbirlerine
şarkım sürer sabaha kadar
melekler uçar üstünüzde
şarkım sürer sabah kadar
melekler uçar üstünüzde
bu sabah uyandırmamışlar beni
ava giden dostlar
ne güzel, ne güzel... -
insanın icine dokunan bir mfo sarkısı
"...bu adam hep dusunur mu
bir kus olmus diye uzulur mu?..." -
sarki cok bariz bir sekilde sait faik'in meshur bir oykusunden esinlenmistir, hatta esinlenmenin otesinde bazi ifadeler neredeyse aynidir
-
'bu sabah uyandırmamışlar beni ava giden dostlar, ne güzel' sözü ile kendini yüreğe işlemesini bilen muhteşem parça..
-
kendini soooyle bi yesile birakma ihtiyaci veren sarki
-
sanatcının toplumdaki yeri hakkında cok guzel bir acıklama yapan mfo sarkısı...
(bkz: sair bu kıtada ne anlatmak istemistir) -
mfö'nün neyi düşünerek yazdığını merak ettiğim, bugüne ve geçmişe gidip gelen zamansızlıkla öyküledikleri en güzel şarkısılarından biridir.
mağarada yaşayan avcı-toplayıcı insanların duvarlara yaptığı resimler her zaman tartışma konusu olmuştur. duvara çizilen resimler sanat mıdır? avcıların yapmış olduğu güne atfedilen şeyler midir? bu iki soru bir anlamda daha bu dönemde sosyal rollerin oluşum süreci ile ilgili bir soru ve belki sanatın başlangıç serüveninin en önemli kanıtlarıdır
bu sabah uyandırmamışlar beni ava giden dostlar -
mfö'nün bu şarkısı sait faik'e bir saygı duruşu niteliğinde midir nedir.
iyisi mi sanatçının öyküsü bir de ustadan dinleyelim:
"dünyanın yaratılışındaydık şimdi, insanın ilk zamanlarını yaşıyorduk. onlar avlıyorlardı, ateş yakıyorlardı.
ben martıya ait bir mersiye yazmış ateşin karşısında okumak üzereydim.
bütün kabile halkı bana kızmıştı:
'bu herif çalışmayacak mı? oturup kayalara düşünecek mi? martı ölmüş. onu seyredip bize masal mı anlatacak?'
gündüz güneşin altında böyle söyleyenler, gece olup da kütükler, çalı çırpı yanınca,
öbür tarafta rüzgar denizi homur homur söyletirken, martılar hâlâ deli gibi bağrışırken ben bir türkü,
martının ölümünün türküsünü tutturacaktım.
çalışanları bir üzüntü, bir garipseme, bir birbirine sokulma hissi saracaktı.
sonra bu hal belki de işe yaramaz adamın bir vazifesi olarak tanınacaktı.
bir iki gün ağ tamir edecek, balık tutacak, beceremeyecek,
fakat akşamları da onlara üzülüp sevinme arzuları veren türküler söyleyemeyecektim.
'ne susarsın be herif' diyeceklerdi. 'hani bülbül gibi öterdin geceleri.'
ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı.
bırakacaklardı kendi halime." -
(bkz: kiraz mevsimi)
-
(bkz: ne güzel)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap