• new york sehrinin ozellikle downtown bolgesini, simdi de gittikce brooklyni dolduran, londra, paris gibi dinamik sanat scenei olan sehirlerde de eminim belli bolgeleri dolduran, belki de sehrin kanalizasyonunda gezinen farelerle sayica rekabet edebilecek yukseklikte bir sayida, zamani gelince gerilmis elektrik telleri gibi sehrin havasini gerim gerim geren insan tipi.

    bu insanlar her ne kadar bahsi gecen sehirlerin tadi tuzu rolunu hickimselere kaptirmadan goturseler de, belli belirsiz bir rekabet ve pesimizm yayarlar bulunduklari yerlere. dusunun ortalikta bircok yonetmen, yazar, rock star, senarist, ressam olmayi bekleyen piril piril, bazilari digerlerinden daha piril piril yetenekler, ya istemedikleri islerde calisip, ya da hic calismadan kafelerde oturup, bir yandan da bu rekabetin hic de kucumsenemeyecek kadar yuksek oldugu sanat ortaminda bir gun birinin yaptiklarini begenip ellerinden tutmasini beklerler. ama oyle "calis senin de olur" soyleminin belki de en gecersiz oldugu alanlardan birinde, insanin eserlerinin begenilmesinin cogu zaman o kadar raslantisal oldugu bir ortamda, isteyin de olmasin, pesimist bir hava! bir girdiginizde icine ne bu gri bulutlu havayi solumaktan vazgecebilirsiniz, ne yasadikca huzunlenmekten. tadi tuzu ama iste, andy warholundan tutun unlu yazar spike jonzea, hepsi gecmis bu yoldan, bu parasizca etrafta kosusturup geceleri eserlerinin begeni gordugu galerilerin ya da sinema salonlarinin hayalini gormekten.
hesabın var mı? giriş yap