• sosyalleşme olarak da bilinen, insanın insan gibi davranmayı ve içinde bulunduğu kültürün maddi ve manevi öğelerini öğrendiği, doğumla başlayıp ölümle sona eren etkileşim sürecidir.
  • kolektivistliğe küsmesi gereken hede.
  • öteki insanlarla bağlantı yoluyla yardıma muhtaç bebeğin yavaş yavaş kendi kendinin farkına vardığı, bilgili bir insana dönüştüğü, verili kültür ve çevreye uygun becerileri kazandığı süreçtir.
  • bir süreçtir. bu süreç birincil gruplarda başlar yani ailede ve arkadaş çevresinde. ikincil gruplarla devam eder yani okul ve iş hayatında.
    toplumsallaşma süreci, bilincin açılmasıyla başlar, bilincin kapanmasıyla biter. doğduğumuz andan öldüğümüz ana kadardır. toplumsallaşma sürecinde her toplumun kendine has anlamlandırılmış sembolleri vardır ve bunu bireye dayatırlar.
    birey denen şey ise kendi fırsatlarını yaratan veya yaratmaya meyilli insandır. birey bu anlamlandırılmış semboller paketini içselleştirdiği kadar o topluluğun merkezine kayar. yani ben kimim? sorusuna verilen yanıtlar, hangi toplumsal grubu içselleştirdiğimizin göstergesidir.
  • yeniden toplumsallaşma:

    'bireyler tüm yaşamları boyunca yeni roller ve yeni deneyimler
    elde ettikçe tutumlarım, değer ve davranışlarını değiştirirler. bir işten diğerine geçişte, bekarlılıktan evliliğe geçişte, evlilikten dulluğa geçişte, gençlikten ihtiyarlığa geçişte söz konusudur ki yetişkinin parça ya da tedricî değişimini ifade eden bu sürece yeniden toplumsallaşma ya da sürekli toplumsallaşma denir.
    yeniden toplumsallaşmaya girişimde bulunan diğer önemli örneklerden birkaçı da "beyin yıkama", "suçluların rehabilitasyonu" ve "günahkârların dinsel yaşam biçimini değiştirmeleri" gösterilebilir. bu örneklerde amaç, birey üzerinde geçmişin etkisini kaldırmaktır.'
  • toplumlar sürekli bir değişim içindedir. bir bireyin, bir ömür boyu devam eden ve toplum içindeki varlığını sürdürme çabalarının tümü toplumsallaşma (sosyalleşme) olarak adlandırılır. insanın çocukluktan yetişkinliğe uzayan süreçte toplumun bir üyesi hâline gelme durumu toplumsallaşmadır. ailesinin akraba ve komşuluk çevresinin, kent ve köyünün, ulusunun bir parçası olduğunu öğrenmesi durumudur. toplumsallaşma sürecinde toplumsal değerler veya genel bir terimle bilgi, yeniden şekillenmektedir. kişi açısından düşünüldüğünde kişinin toplum içinde, topluma göre toplumsallaşması; toplum açısından bakıldığında ise toplumun bireyi toplumsallaştırması, onu toplumsal değerlerle donatması söz konusudur. bazı yazarlar kendi kendine toplumsallaşmadan bahsetmekte iseler de toplumsallaşma esasen kurumlar tarafından yerine getirilmektedir. kişi açısından toplumsallaşma çocukluk çağlarında çok hızlı bir öğrenme, ileri yaşlarda ise kişilik belirginleştikçe hızını kaybeden bir süreç olarak bütün hayat boyunca devam etmektedir (başaran, 1996). toplumsallaşma bir şekilde kişinin toplum içinde bir kimlik edinme süreci olarak da ele alınabilir. özellikle rol ilişkilerinde sergilenen toplumsal kimlikler, tutum ve davranışlara anlam vermekte ve onları yönlendirmekte, böylece endişeler, depresyon ve düzensiz davranışlar önlenmektedir. kişinin toplum içinde ne tür toplumsallaştığının göstergesi, toplum tarafından
    33 aktarılmış toplumsal değerlerin ve normların, kişinin tutum ve davranışlarına yansıması ve bu davranışların gözlenebilirliğidir.toplumsallaşma, belirli sosyo-kültürel normlara ve beklentilere uyma davranışıoluşturarak, toplumda yaşayan bireylerinin uyma davranışı göstereceği varsayımından yola çıkarak, kişiyi biçimlendirmektedir. insanların benzer davranışlar göstermesi kültürün insanlarda biçimlendirdiği ortak bir kişilik türü ile açıklanmaktadır. toplumdaki belirli bir kültürel yapı toplumu oluşturan bireyleri etkileyerek bireylerin toplumsal ilgileri, istekleri ve ihtiyaçlarının şekillenmesine yol açmaktadır. bu kültürel yapı ve kişinin öğrenme davranışı arasında önemli bir ilişkisi vardır. kişinin öğrenme süreci kişiliğini doğrudan etkileyen etkenler arasındadır. bu durumda birey, içinde bulunduğu kültürel yapıda öğrendiklerinin yanında yeni özellikler de elde ederek kişiliğini şekillendirmektedir. bu öğrenme süreci toplumdaki kültürel ögelerin etkisi ile anlamlı bir bütünlük sergilemektedir. insanların topluma uyumu, toplumsal yaşamın kurulabilmesi ve sürdürülebilmesinin temel şartıdır. sosyal yaşamımızda neyin doğru neyin yanlış olduğunu göstererek, davranışlarımızı tespit edilen ölçütlere göre değerlendiren ve davranışlarımızın gerçekleşmesine imkân tanıyan bir sosyal kontrol mekanizması vardır. sosyal kontrol mekanizmaları, toplumsal kurallar ve davranışlar açısından kurallar ve davranışlar açısından karşılaştığımız değerler ve normlarla yakından ilgilidir. sosyal kontrol, toplumu oluşturan bireylerin nasıl hareket edeceklerini tahmin edebilmemizi temin eden mekanizmalardır. amacı toplumsal düzenin iyi işlemesi, yok olmaması ve varlığını sürdürmesidir (güney, 2006:81). sosyal kontrol mekanizmaları bireylerin toplumda geçerli olan belirli temel normlara uyarak sosyal işlerin istenen sonuçlarla gerçekleşmesini sağlarlar. böylece toplumun sosyal ve kültürel yapısı, değerleri; norm, rol ve statü tanımlarının içeriklerinde şekillendiği görülmektedir.
  • "ne zararı var mastürbasyonun, kötü bir şey mi? hayır, iyi veya kötü değil ama toplumsallaşmaya karşı bir tarafı var. toplumsalın, simgeselin, yasanın, babanın adının müdahale etmesi doğrudan bedenimizle ilişkimizi de etkiliyor." özgür öğütcen (psikomitoloji'de)

    (bkz: toplumsallaşmak)
    (bkz: sosyalleşme)
  • toplumsallaşma (socialization) insanın doğduğu andan itibaren, aile, arkadaşlık, din, okul, devlet gibi kurumlarla toplumun bir parçası olmayı, toplum içerisinde bulunmayı öğrenme, toplumun norm ve değerlerini içselleştirme sürecidir.
hesabın var mı? giriş yap