54 entry daha
  • anam anlatıyor, bir aralar anamın her iki ayağında topuk dikeni varmış. ele gelecek kadar sivri ve belirgin. doktor, diken deriyi yarıp çıktığında amelet edelim demişmiş. onu komşusu melahat alıp gebeler yani girmeler ılıcası'na götürmüş. bir gün içinde 3 girim yapmışlar, fazla değil. birincisi ılıcanın kendi etkisi ve özelliği varsa, o ılıcanın su bileşimi. ikinci olarak melahat anama kayalara, ılıcanın yan duvar taşlarına topuğunu sürtmesini salık vermiş: "sürt yenge, sürt!" üçüncüsü ise ılıca içinde "kanı karışmadık" (hiç akrabalığı olmayan) birisine anamı kırklatmışlar*. o seferinde kırklamayı yapan bizim köylü urlu sülemen'in karısı nürfet'in (mürüvvet) kızı ummahan'ın kaynanasıymış. ılıcada 41'e sayıncaya dek avuçlarıyla anamın başına su dökmüş. tören/ritüel havasında. ondan sonra amelet edilecek topuk dikeni kaybolmuş gitmiş. 'ılıca hekimdir,' dedi annem. yalnız bizim gebeler ılıcası dedikodulardan mı, daha gerçek başka şeyden mi ne, şimdilerde mühürlü yani kapalıymış. zaten çocuk buldurmada* yani galiba fallop tüpü kaynaklı kısırlıklarda da başarılı bir ılıca olduğundan gebeler adını almış olmalı.. (2.7.2019) (bkz: gebeler/@ibisile)
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap