120 entry daha
  • sadece on iki yil yasayabilmis, yasama ve dolayisiyla tum haklari, insanlarin haklarini korumasi icin var olan bir kurumun calisanlari tarafindan elinden alinmis bir cocuk, bir insan...

    hakkinda konusmamak, susmak istiyorum, ama basaramiyorum. biliyorum cogumuz cinayetlerin ardindan konusmak, icini dokmek, yarginin isleyisindeki hatalari soylemek, hem rahmet hem de zanlilarin gerektigi cezalari bulmalari icin iyi dileklerini sunmak istiyor. ama ayni sekilde cogumuz, sozluge yazinca, meydanlara cikip yuruyunce vicdanimiz da rahat ediyor, zihnimiz de... siliniyor sonra hersey. vicdan masturbasyonunun ardindan gelen bir tabula rasa.

    yuz kisi de konussa, bin kisi de konussa, milyonlarca kisi de konussa, sadece konusuyoruz biz. sonrasinda hicbirsey olmayacagini bile bile konusuyoruz. neticede suya ebru bile yapsan, kagida gecirmezsen siliniyor. ama hem bu "tespitimi yaptim, soyleyecegimi soyledim" deyip kenara cekilenler, hem de "niye daha cok insan konusmuyor, ne kadar bos bir toplum olduk" diyenler bana samimiyetsiz geliyor. hic ayar vermek gibi bir niyette degilim, bosuna alinmayin.

    bu nedenle, su an bir vicdani ikilem icerisindeyim. hem ugur kaymaz hakkinda birseyler yazmak istiyorum, hem de ne soylenmemis birseyim var, ne de benim birseyler soylemem en ufak bir degisiklige yol acacak. sizi biraktim, on iki yasinda bir cocugun cinayeti uzerinden bir takim cikarimlar yapacagim, onun hakkinda birseyler soyleyip kendimi rahatlatacagim icin kendimi bile samimiyetsiz buluyorum ben...

    ama hazmedemiyorum.

    herhangi bir kimsenin on iki yasinda bir cocugu oldurmesini, oldurebilmesini ve bundan ceza almamasini hazmedemiyorum. elim kolum bagli, cinayeti yutmaya calisiyorum, ama bir yerde takiliyor. bogazimdan on uc kursun bile gecer, ama bu gecmiyor. daha ben bir insan baska bir insani nasil oldurur onu anlayabilmis degilim, bir polis on iki yasindaki bir cocugu nasil oldurebiliyor onu hic anlamiyorum. zeka sinirim, empati sinirim burasi. cizginin otesinde hic anlayamayacagim birseyler oluyor.

    bir metre altmis santimetrelik bir bedene on uc kursun sikiliyor. ugur kaymaz'in sadece sirtindan dokuz kursun cikiyor. on iki yasindaki bir cocuga, on uc kursun nasil sigiyor...

    bir-iki metre oteden kola kutusu bile vurulmuyor tabancalarla, o kadar kolay bir is degil ki. ama biz, nisan egitimini verip saliyoruz polisleri asayisi saglasinlar diye... aralarindan da iki tanesi cikiyor, ugur kaymaz'i on uc kursunla olduruyor. poligonda hedef vuruyorlar sanki, kagidi parcalayana kadar ates ediyorlar. ama on iki yasindaki cocuk begeni kolay parcalanmiyor.

    bir kursunla olmuyor cunku cocuklar, yasindan fazla kursun lazim bir cocugu oldurebilmek icin...

    bir de babasi var ugur kaymaz'in var. hani derler ya bir babanin yapabilecegi en zor sey cocugunu gommektir diye... ahmet kaymaz'in ona bile hakki olmamis. ogluyla beraber oldurulmus. ortada iki tane kotu sey varsa, insan en kotusune sarilip digerini kenara itiyor.

    o kadar garip ki anlamiyorum, anlamayinca anlatamiyorum da. hep kesik kesik cumleler kuruyorum. huzunlu bir masal gibi aslinda, kibritci kiz gibi. ama masallarda cocuklar on uc kursunla oldurulmuyorlar. kurt-turk ayriminin ve problemlerinin en yogun yasandigi bir yerde olsalar bile oldurulmuyorlar. babalari polise ates acip cocuklarini canli kalkan olarak kullansalar bile oldurulmuyorlar. cocuklarin ellerinde barut lekeleri olsa bile oldurulmuyorlar. cunku ne soylerseniz soyleyin, ne iddia ederseniz edin, cinayetin kilifi yok.

    yargitay davadan yillar sonra alinan karari onaylasa da, cinayetin kilifi yok. on iki yasindaki bir cocugun cesedinin sigabilecegi hicbir kilif yok.

    hadi empati a posteriori, alti yasindan once ogrenilmiyor. ama yillarca vicdanin a priori oldugunu, dogustan geldigini, her insanda var oldugunu dusundum. yanlis dusunmusum. insan, bir noktada birseye inanma ihtiyaci hissediyor. sahsen insana inanmayi tercih etmistim. ama ilahi adalete inanmak, insanin urettigi yargi sistemleri calismayinca en azindan tutunulacak bir dal oluyormus. diger butun herseyini gozardi ediyorum inancin, butunune bakmiyorum su an, ama boyle bir artisi var. vicdanin biraz olsun rahat olabiliyor, cunku herkes eninde sonunda hak ettigini bulacak diyebiliyorsun.

    ama ben diyemiyorum. insanliga inanmak istiyorum, ama bogazimda, isleyenleri ceza almadan rahat rahat gezebilen bir cinayet varken yapamiyorum.

    ellerimizde ugur kaymaz'i olduren silahlarin barut lekeleri var...

    ellerimizde ugur kaymaz'in kani var.

    ellerimizde on iki yasinda bir insanin hayallerinden, umitlerinden, anilarindan kalanlar var.

    cok utaniyorum.
  • "12 yasinda terorist olur, gerilla romantizmi yapiyorsunuz, gerizekalisiniz" diyen zeki arkadaslar icin geliyor:

    "olay yerinde elde edilen kovanların sanıklar y.a. ile m.k.'ya ait olduğunu ileri süren kuzu, "sanık y.k.'nın ifadeleriyle kovanların bulunduğu yerler örtüşmemektedir. olay yerinde çatışma olmamıştır, çatışma süsü verilmiştir. adli tıp kurumu'ndan gelen 3 ayrı konuyla ilgili raporlar birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların mevcut suçu işledikleri anlaşılmaktadır ve tutuklanmalarını talep ediyoruz. ayrıca, raporu inceleyip, yazılı beyanda bulunmak üzere süre istiyoruz" dedi.

    sanık avukatlarından veysel güler ise, karşı taraf tarafından dosyada olmayan ve var olmayan konuların ileri sürüldüğünü ifade ederek, "maktul ahmet kaymaz'ın evinin önünde sanık y.k.'nın kovanı yoktur. dosyada y.k.'nın yüz yüze çatıştık diye bir beyanı da mevcut değildir. sanık s.a.d, 6-7 el ateş ettiğini beyan etmesine rağmen olay yerinde kendisine ait hiçbir kovan bulunmadı. sanık s.a.'nın havaya ateş ettiğini itiraf etmesine rağmen onunla ilgili de kovan elde edilemedi. çünkü, olay günü yağmur yağmış, bataklık, çamur var, olay yerinde kalabalık oluşmuş. olay yeri krokisine göre bu olayı değerlendirmek mümkün değil. krokiyi çizen kişi, bu görevi almış ama yüzüne gözüne bulaştırmış. kamyonla arasında yaklaşık 150 metre bulunan istasyon yan yana gösterilmiş. buna itibar edilemez. bu arada, sanık s.a.'nın burada sanık olmaması gerekiyordu, ancak maktulün bacağında kendisinin kullandığı tabancaya ait mermi çıktığı ileri sürüldü. biz de raporu inceleyip, yazılı savunmada bulunmak üzere süre talep ediyoruz" diye konuştu."

    "adli tıp 1. ihtisas dairesi, eskişehir ağır ceza mahkemesi`nin sorularını 3 ağustos tarihli raporunda yanıtlarken şu ifadeleri kullandı: kişiye (uğur kaymaz) 11 adet mermi çekirdeği, 13 adet yabancı cisim isabet etmiş olup, sırt bölgesine isabet etmiş mermi çekirdeklerinin oluşturmuş olduğu yaralar iç organ harabiyetine yol açtıklarından, her birinin müstakilen öldürücü nitelikte oldukları... kişinin kalbinde harabiyet oluşturan yaralanmadan sonra atışa devam edemeyeceği. kurşunlar art arda böylece kaymaz'ın sırt bölgesine isabet eden 9 kurşunun da ölümcül olduğu saptanmış oldu. olaydan sonra haklarında dava açılan 4 polis ise önce uğur ve babasının kendilerine ateş ettiklerini, yaklaşık 10 dakika çatışma yaşandığını söylemişlerdi. yara aldıktan sonra çatışmasının mümkün olmadığı anlaşılan uğur kaymaz`ın sırt bölgesindeki deliklerden, kurşunların art arda, birbirine çok yakın biçimde vücuduna girdiği anlaşıldı. bu durum, 9 kurşunun çok kısa bir sürede kaymaz`ı etkisiz hale getirdiği şeklinde yorumlandı. raporda, kurşunlardan birinin uğur kaymaz`ın sağ dirseğinden, bir diğerinin de avuç içinden girdiği belirtildi. bunlardan dirseğe girenin büyük damara gelip gelmediğinin daha önce saptanmadığından öldürücü olup olmadığının belirlenemeyeceği, avuç içine gelenin ise öldürücü olmadığı kaydedildi."

    "yargıtay, adli tıp'ın “sırtından sıralı biçimde ateşlenmiş 9 kurşun yarası bulunduğu, silah tutacak yaşta olmadığı ve olay yerinde çatışma izi bulunmadığı” yönündeki raporuna rağmen katilleri cezasız bıraktı, kaymaz dosyası iç hukukta kapandı."

    "adlı tıp raporları tüm gerçekleri ortaya koymuştu. adli tıp raporlarında, olay yerinde çatışma izine rastlanmadığı vurgulanmış, uğur kaymaz’ın kalaşnikof silah tutarak çatışacak büyüklükte olmadığı belirtilmişti."

    evet yahu, biz hic bilmiyoruz gercekten. bilmeden savunuyoruz iste on iki yasindaki teroristi. yoksa olay raporuymus, adli tip raporuymus, bunlarin hepsinin kaynagi benim gotum. sahsen itinayla cikardim. cikarabilsem, hem bu dunya'daki, hem oteki dunya'daki adaleti de cikaracagim, ama herseyi gotumle okumadigim icin kaynagim o kadar genis degil.

    edit: ben bu ay adli tibba cok guveniyorum nihnihnih tadina bir de iki kitap okudum hayatim degisti, artik herseyi aciklayabiliyorum zeitgeistcilarina bayiliyorum. oyledir canim, tamam. biz gundemi takip etmiyoruz, hem cahiliz, hem cuhela, devlet kurumlarinin kararlarini da kime gore neye gore aldiginin farkinda hic degiliz. adli tip degil mi zaten, bir kurdun arkasinda duruyor, bir huseyin uzmez'in. canimsiniz ya, bir sevgi pitircigi olarak hepinizi evimde saksida beslemek istiyorum.
  • 2004 yilinda islenmis bu cinayetin ardindan, uzerinden 5 yil gectikten sonra, kopyalayip yapistirabileceginiz metin, olay hakinda herhangi bir yargi karari alinmadan once polislerin verdigi roportajsa "guc manyagi" degil, "guc yalakasi" olunuyor, bastan soyleyeyim de aradan ciksin. arada da derin bir ucurum var, isteseniz gecemezsiniz.

    ben sahsen aydin bir sevgi pitircigi oldugum icin, sadece roportajlara degil, raporlara da bakiyorum, oyle bir aliskanligim var. aydin bir sevgi pitircikligini da kor ayrimciliga yegliyorum her nedense. seninle benim aramda bir fark var? seninle benim aramda bir otoriteye baglilik farki var?

    inceleyerek gidelim ki basimiz agrimasin. oncelikle, hadi ahmet kaymaz'in ayagindaki sandalet diyelim, buyuk terorist, gerilla basi on iki yasindaki ugur kaymaz'in ayagindaki neydi? postaldir belki? daga cikmaya aliskin oldugu icin postalla geziyordur ugur. evin onunde bile cikarmiyordur. ki bu bile yeterli bir gerekce degil mi zaten oldurulmek icin?

    ugur kaymaz'in yasi ise ayri bir guzellik. kasim ayinin sonunda, gunes batiyorken polisler kimin biyiklarinin terlemis delikanli oldugunu tespit edebiliyorlar misal. polis kartal gibidir cunku, gozleri gerektiginde zoom yapar, biyigi gorur kemik sayimini yapar yasini tespit eder, biyiklari terlemis delikanli teroristi sirtindan 9 kursunla vurur. gorevi de bu zaten.

    roportajin 2004 kaynakli olmasindan kaynaklanan bir de barut izi meselesi var ki hic girmek istemiyorum aslinda. uzaktan atilan bir mermiyle yarim metre oteden atilan bir merminin barut izleri farklidir. vurulan kisinin uzerindeki kiyafete gore de fark gosterir, vuruldugu aciya gore de. adli tibbin da gorevi bunu bulmaktir. ama siz yuce turk polisine guvenirim, adli tip kafasina gore rapor yazar derseniz orasina karisamiyorum bile. polis hep haklidir, adli tip hep haksizdir demis olunca da kimsenin basi goge ermiyor sanirim. ama tabii bu otorite aski bambaska...

    olay raporu ve adli tip raporu cikmadan once catisma oldu, ugur'un elinde kalasnikof vardi demek kolay, bunlarin hepsi ciktiktan sonra ben onlara guvenmiyorum ki demek uc maymunu oynamaya giriyor. kapayin kapayin, her yerinizi kapayin, tek tarafli bakin. akliniza bile getirmeyin otoritenin bir hata yapmis olabilecegini. yoksa zaten "sozde aydin sevgi pitircigi" olursunuz, bu kadar basit. ama yuce turk adaleti sizin yaninizda, korkmayin birsey olmaz. otoritenin bilmemneresini yalarsan, bir gun o da gelir silahiyla basini oksar.

    o kadar sacma argumanlar sunuluyor ki bu cocugun oldurulmesi hakkinda, nutkum tutuluyor. ezilmek maddiyatla sinirli birsey degil. ust kimligini ifsa eden bir insana ayrimcilik uygulaniyorsa, bu ezilmeye giriyor. bu ayrimciligin sadece devlet kaynakli olmasi bile gerekmiyor, devletin insanin kimligini kabul etmesi ve onu korumasi gerekiyor.

    hayatinda hicbir ust veya alt kimlik yuzunden ayrimciliga ugramamis bir insana konusmasi kolay tabii. "asil sorunu olan bu etnik gruptur, sizinkiler devede kulak" demek ust kimligi yuzunden oldurulmus bir cocugun cinayetini yut, konusma demektir. kendinize muslumanliginizi gectim, kendinize adaletcisiniz. yoksa zaten ust kimligini acikca belirtebilmek isteyenlerin hepsi dis mihraklarin oyununa geldikleri icin boyle, yoksa hicbir sorun yok guzel turkiye'mde.

    bir cocugun cinayetini hakli cikarmak icin onbin takla atiyorsunuz. birileri teror orgutu katliamlari diye tematik basliklar aciyor ki "bak bak onlar da uc gunluk bebekleri oldurdu. bizim kayiplarimiza niye aglamiyorsunuz?" diyebilmek icin. neyi biliyorsunuz ki neyi soyluyorsunuz? takim tutar gibi milliyet tutmaya, otorite tutmaya calisiyorsunuz. kendinize karsit bir gorus soylenince celallenip gerizekali cahil diyorsunuz.

    ben de kalkmis sizden vicdan bekliyorum, sizi karsima alip laf anlatmaya calisiyorum. siz daha edit ahlaki ne onu bile bilmiyorsunuz, ne ahlaki ne vicdani...

    "ust kimlikdasim birisi olurse cinayet, baskasi olurse mesru mudafaa." demenin otesine gecince gorusuruz, o zamana kadar son entry'yi yazar, benden cevap gelmeyince kazandiginizi zannedip sevinirsiniz. herkese vicdan nedir ogretmek gibi bir zorunlulugum yok benim.

    gidin bahcenizde kursun askerlerinizle "terorist" oldurun, benden bu kadar.
134 entry daha
hesabın var mı? giriş yap