• makedonca su kaynagi anlamina gelen bugun selanik yakinlarinda edhessa(keza bu isim de selale anlamina gelmektedir) adi altinda bulunan sirin yunan kasabasi.
  • hakkı yeten'in doğum yeridir.
  • "osmanlı imparatorluğunda bir sancak olan vodina, kaymakçalan dağlarının arasında, çevresinde şelalelerin çağladığı, derelerin aktığı, sırtını tepelere veren yeşillik bir yerdir. sancağı çevreleyen akarsuların üstünde ahşap, beton ve taş köprüler sıralıdır.
    voda, slav dillerinde su, vodina ise sular şehri anlamına gelir.
    ancak vodina'nın bir başka adı edessa'dır. edessa, makedonca'da da su anlamına gelir."

    rıza kıraç, "hürrem erman: izlenmemiş bir yaşam filmi," can yayınları, 2008.
  • istanbul acıbadem de bir apartman adı.
  • balat çarşısına yakın bir kafenin ismi. bahçesi çok güzel, ağaçların altında dinlendirici bir ortamı var.
  • yunanistan makedonyası'nda pomakların yoğun olarak yaşadığı yerleşim yerlerindendir. makedonya'nın parçalanmasının ardından, özellikle vodina'nın moglena bölgesinden türkiye'ye göç eden bu topluluğa, ülkemizde karacaovalı pomaklar da denilmektedir. çeşitli nedenlerle türkiye'ye göç etmek durumunda kalan balkan göçmenleri, doğu'daki kürt nüfusun dengelenmesi adına çeşitli dönemlerde zorunlu iskâna tâbi tutulmuş, ancak bu projede başarılı olunamamıştır. karacaovalı pomakların büyük bölümü izmit'in karamürsel ilçesinin yalakdere köyü'ne yerleştirilmiştir.
  • güzelliğiyle nam yapmış türk kızlarının çıktığı yegane balkan bölgesi. vodina bölgesinden türkiye'ye gelen mübadiller kendilerine, vodinalı, karacaovalı ya da karacabatlı derler. yani türkçe karşılığı karacabat olan yer. bugün yunanistan makedonyası içinde yer alıyor.
  • yunanistan'da bir şehir.
    yunanca ismi edessa.
    vodina kaan'ın öyküsü isimli romandaki baş karakterin takma adı.
    kız ismi.
    (bkz: vodina kaan'ın öyküsü)
  • her bayram bir kez konusu açılır bizim sülale içinde.
    özellikle bir meraklısı vardır bu kütük, kök, ata, dede, toprak işlerinin. sülalenin fırlaması, başladı mı susmak bilmeyen bir avukat, ki bu çene sayesinde bizim fikret orman'ın da avukatlığını yapmıştır.

    geleneksel bizim vodinalılar iftarı düzenler her sene, neredeydi, kimler kaldı, kimler geldi, ne oldu, kim gördü, bir fasıl eski bilgi ortaya serilir.

    oysa bilgiler öyle az ki, orada doğan son kişi babaannemin babası, o da gerçekten tam yüz yıl önce.
    sonra tas tarak toplanıp bahçeköy'e, bursa'ya şuraya buraya gelinmiş.

    arada halamlardan ''memleketim!!'' nidasıyla soluğu orada alanlar oluyor, hiç görmediği o yerleri çok tanıyacakmış ve zaten her şey yüz yıl öncesiyle aynıymış gibi, bir çeşit hac merasimi. duygular şelale, ee adı üstünde edessa su şehri.

    benim su misali bünyemin bu toprağın mamulü olması hiç şaşırtmamakla birlikte, eskiden o ağlamaklı anlatılan memleketime gittim türkülerini biraz yadırgardım.
    daha önce hiç bulunmadığın, havasını solumadığın yeri görür görmez nasıl duygu seline kapılıp kayboluyorsun diye.

    sonra son günlerde vodina benim aklıma sık düşer oldu.
    evimde kafamı cama doğru her uzattığımda gördüğüm suyun aksi mi, yoksa sadece kafamın içindekiler mi, yoksa bir kere türkiye'den çıkınca belki benim evim hep başka bir yerdi sanrısı mı, bilmem.
    bizim avukata sorsak o bilir bak.
    memleketin gibisi olur mu der.
    olur mu?
    gideceğim, ayağımı toprağına basıp suyunda bir su yıkanacağım.
    sonra anlayacağım, evim neresi.

    yüzü, kaşı gözü, boyu posu, omzunun kemiği bana benzeyen insanlar göreceğim belki.
    bizim ailenin kadınlarını göreceğim hayalet gibi sokaklarda.
    bir nehir görüp kenarında duracağım, suyu izleyeceğim öylece kıpırtısız, o su olacağım.
    içine batıp bir süre çıkmayacağım.
    elbiselerim kıyıda kalmış, rüzgar çıkmış, bir yabancı gelmiş beni görmüş, otuz bölümlük balkan dizisi tadında bir hayat ihtimalini düşünüp kıkır kıkır güleceğim.

    gideceğim.
    ve bakarsın, iyi olacağım.
hesabın var mı? giriş yap