yırtık

• 1. cırlak, tiz, keskin ses.
  2. utanmaz.
• deforme olmuş bölgenin adı. kumaşgiller familyasındaki maddelerde çok görülür. öte yandan kaslar da yırtılır. dikkat etmek lazım. hatta bir takım uzuvları yırtmak üzerine üretilmiş deyimler vardır. pek eğlencelidir.
• (bkz: kicini yirtmak)
• kadınlar için kulanılırsa ,orospu anlamını kazanır
• kendisini bu sifatla tanimliyosa bi kiz, isteyin kesin verir.
• koparilmis parcadan arta kalan bosluk. bir butunun tahribati yolu ile gozle gorulebilir bir bosluk yaratmak o nesne ya da kavrami yirtmaktir. parcanin butunden ayrilmasi deneylenebiliyorsa ancak bir yirtiktan soz edilebilir. yirtgin butunden ayrilmis bir parca yaratmasi mumkunken bu parcanin butunden ayrilmasi zorunluluk degildir.
  yirtigin butunden koparilmis oldugunun ispati icin yirtilma hattinin iki tarafta da birbirini tamamlayacak sekilde algilanmasi esastir. yirtilma ile kesilmeyi ayiran temel fark budur.
  yirtik, o kavram ya da nesneye uygulanan ve ayni dogrultuda olmayan en az iki vektorun momenti ile olusur. dolayisiyla bir yirtigin olusumu icin en az iki kuvvetin varligi zorunluluktur.
  bir butun teorik olarak sonsuz saydida yirtigi ihtiva edebilir. ayrilan her parca da kendinde sonsuza kadar yirtilabilecektir.
  yirtilmadan arta kalan boslugu hava doldurur. yukarida kullanilan bosluk tarifi de bu anlamda ele alinmalidir. mutlak boslugun oldugu yerde yirtik olanaksizdir.
• anasınıfında aşık olduğum kiz öğle uyku saatlerinden birinde altına yaptıktan sonra hizmetli abla kizin yattığı yeri temizlemekle mesgulken kizin çarşafinin tam ortasinda gördüğüm, görünce de "acaba orayi da kakasiyla mi deldi" diye dusunmeme sebep olmus, dört tarafi karayla cevrili düzensiz sekilli bosluk.
• yarım yamalak için kemal tahir, "yarım yırtık" demeyi yeğler.