• ebeveynlerin sık sık yaptığı şey.*
  • (bkz: kemalizm)
  • siyasal islam da kemalizm de bunu yapar. aksini söyleyeni, inkar edeni inekler kovalasın.

    ama daha kötü bir şey söyliyim canlar:

    yaşam tarzına müdahale alışkanlığı türk aile yapısından başlar.

    yaşam tarzı yüzünden evlatlıktan reddedilme ve evden atılma vakaları türkiye dışında pek görülmez. ailenin böyle oluşu kabullenildiği için siyasete de bu alışkanlığın bulaşmaması mümkün olmuyor.

    bizim öncelikle başetmemiz gereken bu.
  • kemalizm halkı makbul vatandaş dönüştürmek için bu müdahaleyi yaptı, neo-kemalist akp de muhafazakar vatandaş yaratmak için yapıyor. demokrasinin, bir ideolojinin gündelik hayata kadar yansınması anlamında totaliterizmle her an kol kola girebildiğini gösteriyor bu örnekler.
  • first lady'mizin eleştirdiği davranıştır.

    "... türkiye'de yaşam tarzına müdahale başladığı yönünde eleştiriler var. insanların hayatına müdahale diye bir şeyi ben düşünmek istemiyorum. geçmişte benim yaşadığım sıkıntıları karşı taraf yaşasın istemem. allah korusun."
    hayrünnisa gül

    (bkz: karşı taraf)
  • siyasal islamcıların 2002 yılından beri, ilk başlarda gizleyerek ama son yıllarda niyetlerini göze soka soka gerçekleştirdikleri toplumu dizayn etme uğraşısıdır.

    ne yazık ki başarılı da olmuştur bu dizayn etme işlemi. toplumun özgürlükçü kesimi örneklerine tanık olduğu hukuk dışı kimi uygulama, baskı, sindirme faaliyetlerinden ötürü istemese de susmak durumunda kalmıştır.

    içinde bulunduğumuz pandemi koşulları ise bir hayli kolaylık sağlamıştır, yaşam tarzına müdahalede siyasal islamcılara.

    aylardır şehirlerin barları ile meşhur sokakları karanlığa gömülmüştür resmen. hafta içi alkol satışının yasaklanması, akşam belli bir saatten sonra müzik çalınmasının engellenmesi ve son olarak da yılbaşı kutlamalarının sokaklarda değil evlerde de yasaklanması kararlaştırılmıştır.

    siyasal islamcıların söylemleri ile eylemlerinin tutarsızlığı zaten gören gözler tarafından fark edilebiliyordu ama artık iyice niyetlerini belli etmeye başladılar. bu işin sonu nereye varır, kim bilir.
  • akp iktidarının "yapmadığını" iddia ettiği icraat. sonra cumhurbaşkanı konuşuyor:

    "zam üstüne zam yapıyoruz ama aç da kalsalar bira rakı alıyorlar"

    tabi malumun ilanı. biliyorsunuz ama duymak yine de şaşırtıyor. yine de bir hayal kırıklığı oluyor. bir ülkeyi yöneten insan bir grup insanı kendisine hedef alarak onların yaşamlarını zorlaştırmaya çalışıyor. ifadesinden de anlaşılacağı gibi diğer herşeyden daha fazla zam yaptıklarını ve bunun da alkollü içecek tüketen insanları zor duruma düşürüp içmemelerini sağlayacağını düşünüyorlar.

    çünkü onlara göre alkollü içecek tüketmenin de olduğu seküler bir yaşam biçimi "bir yaşam tarzı" değil. islamın farklı yorumlanması da bir yaşam tarzı değil siyasal islama göre. hristiyanlık da farklı bir yaşam tarzı değil. siyasal islamın kendisinden başka bir yaşam tarzını kabul etmesi doğasına aykırı herşeyden önce. sadece ona biat ederseniz size kıyıda köşede yaşayacak bir alan verebilirler. alkol sadece basit ve ucuz bir örnek aslında.

    hep gelir aklıma, eskiden çalıştığım bir şirkette bir piknik organize edilecekti. işte gruptan konuşuluyor, herkes kendi yiyecek içeceğini getirecek...vs bir arkadaş "içki içilirse ben gelmem" dedi bir anda. konu alkol değil, konuşulmuyor bile. sonra başka biri yazdı "abi ben iki bira getirir içerim sonuçta ortak bütçeden değil kimseye de bir zararım olmaz". "hayır ben içki içilirse gelmiyorum o zaman" diye cevapladı diğeri. şimdi burada klasik siyasal islamcı baskıcı tahakkümcü bakış açısını görüyoruz. amacı pikniğe gitmek ya da gitmemek değil. amacı kendisinden başka bir yaşam tarzına tahammülü olmadığını ifade etmek. bunu hiç söylemeyip pikniğe gitmeyebilirdi, keza içilen biranın ona ve ya takımına da bir zararı yoktu ancak o başka bir yolu tercih etti. yaptığının iyi niyetli bir davranış olmadığını aynı şimdi akp iktidarı gibi kendisinden başka hiçbir yaşam biçimine tolerans göstermeyeceğini, kıstırıp ezip mikro ölçekte "lütfen" yaşamasına izin vereceğini anlayacak kadar zekiyiz. sonuçta "o iki birayı" o arkadaş içmedi. hayatından bir şey eksilmedi gibi geliyor ama eksildi.

    siyasal islamcılık ne büyük illet ne büyük bir hastalıktır. siyaset zaten yalandan ibaret bomboş bir işken bunun bir kutsalla ilişkilendirilmesi dünya tarihinin en hastalıklı en tehlikeli sonuçlarından birini doğuruyor. sonra memleketinizi yöneten adam çıkıyor ve kendisi gibi olmayan herkesle taşak geçiyor, onları nasıl ezdiğini nasıl sindirdiğini ve zorla nasıl terbiye etmeye çalıştığını göğsünü gere gere anlatıyor. biz evet muhteşem bir toplum değiliz ama bu kadarına da layık değiliz.
  • sağcılar ve muhafazakarların her zaman yaptığıdır.
hesabın var mı? giriş yap