• yazmak üzerine yapılımıs ve bu yapılmışlıklardan benim gördüğüm en dehşet analizlerinden birisidir..

    yapangil : yusuf eradam
    ...

    yazılan, geceleyin, deli bir anı yaşarken, "ah, şu anda bunları kaleme alabilseydim,"
    dedikten sonra gelen hevesin yağmaladığı düşlem kırıntılarından arda kalanların
    gündüz satışa sunulmuş halidir.
    yazılan, asla yaşanan değildir.
    yaşanan, o andır. yazıldığı anda, o an geçmiştir.
    yaşanan o an ile yazılanın zaman boyutları aynı değildir.
    o an yazılana geçemez.
    yazılan, yaşananın bir izdüşümüdür, ondan ipuçları taşır.
    yazılan, yaşananın kitabesidir.

    yaşanan gelir önce, sonra yazılır.
    tersini söyleyen de vardır. mümkündür.
    tersi, düşlemi gerçek sanmaktır.
    tüm zaman ve mekanları ben'e hapsetmektir.
    ben, düşleme dar gelir.
    öyle düşlemden ben'e yar olmaz.
    öyle olursa, yaşanan yazılanın kitabesi olur.

    okuyan, kitabeyi okur.
    yazan, bunu yaşadığından ancak öyle emin olur.

    yazman, bu yüzden trajiktir.

    yazan, yazmakla yeniden yaşayamaz yaşadıklarını.
    yaşananı yazmaya çalışırken yazan, düşleme yelken açar.
    düşlem onu yaşamayı göze alanı çok sever. bırakmaz.
    yazan, düşleme girmekten hoşnuttur, ister, çok da korkar.
    bir başka bedenle birleşmek gibidir de ondan.
    böyle çoğalır, çoğaldıkça birleşir kendisiyle, bütünleşir.

    ben'e hapsolmadan yaşanmazsa düşlem, karabasan olur.
    yazan, düşleminde düşer, düşer.
    böyle parçalanır, parçalandıkça yiter gider.
    yazan, düşlemde yitip gitmeyi sever.
    o düşlemde yaşadığını sanır.
    sanmak onun yaşantısı olur.
    olmak,
    yazdıklarıyla
    yaşadıkları arasına sıkıştığından,
    yoktur.

    zaman boyutlarını örtüştürmeye,
    zaman oklarını kesiştirmeye umarsızca çalışır.
    bu yazanı trajik kılar.
    yazılan, trajik olmayabilir.
    olabilir, ama öyle olmayabilir.

    yazmak, bu yüzden, traji-komiktir.

    elde kalan boş bir saman kağıdını
    doldurmak kolaydır.

    zor olan, dolu bir saman kağıdını
    gecenin bir deli vakti yaşamaktır.

    yaşanan, ancak böyle ölümsüzleşir.
    zaman, ancak böyle yakılır.
    ölüm, ancak böyle yaşanır.

    yazmak, bu yüzden...
  • yazmak gerçekligin bir parçasi olarak yada tamamlayicisi diyelim varetmeyebilir kendini ancak yinede olmayani varetme gücünün eksikliginden asla sözedemeyiz, dünyamizi çevreleyen binlerce küçük örüntünün sihirli bir mürekkebin kah rastgele kah bir nedenin sonucu olarak bir kagidin üzerindeki salinimlarindan ibaret olmadigini kim iddia edebilir. ben asla etmezdim sadece daha fazla mürekkebe ihtiyacim var...
  • yazmak özgürlüktür, gelişmektir, konuşamadığımız zamanlarda benliğimizi ifade etmektir, sözcüklerin içindeki gizi bulup ortaya çıkartmaktır. hatta çelişmektir düşüncelerle; bundan 5 yıl önce yazdıklarıma bakıyorum da ilişkilendiremiyorum şimdiki benle ve düşünüyorum öldükten sonra bütün eserlerinin yok edilmesini isteyen yazarların şizofrenliğinde. yazmak düşünmeyi gerektirir, günlük diyologlarinda en fazla 200 kelime ile konuşulan bir ülkede krallığını ilan etmektir.
  • "düzyazının kuralları uçuş, matematik veya fizik kanunları kadar değişmezdir"

    ernst hemingway'in yazarlık üzerine düşüncelerinin 6:45 tarafından yayınlanmışı
  • f. scott fitzgeralda , 1925

    bana quintana oteli /pamplona /ispanya adresine mektup yaz.
    yoksa sevmiyor musun mektup yazmayı ?
    ben seviyorum çünkü hem işten kaçmak
    için harika bir yol hem de insan kendini bir şey yapmış gibi hissediyor.

    ernest hemingway
  • yazmak asla yapılabileceği kadar iyi yapılamayan bir şeydir.
    sürekli bir meydan okumadır ve hayatımda yaptığım her şeyden
    daha zor. bu yüzden yapıyorum, ve iyi yapınca mutlu oluyorum.

    ıvan kashkin'e, 1935

    ernest hemingway
  • şöyle bir başlığa ne dersin

    çanlar kimin için çalıyor
    bir ernest hemingway romanı

    bence bir başlıkta olması gereken sihre sahip. belki söylemesi birazcık zor. ama belki de kitap sayesinde kolaylaşır. her neyse,
    buna kadar otuzdan fazla başlık düşündüm, hepsi de olurdu ama çanları benim için çaldıran bir tek bu oldu.

    maxwell perkins e , 1940

    (bkz: çanlar kimin için çalıyor)
    (bkz: ernest hemingway)
  • -bir yazar kendini nasıl eğitebilir?

    önünde olup biteni izle. balığa gittik diyelim, herkesin tam olarak ne yaptığını gör. balığın zıplaması seni keyiflendiriyorsa bu duyguyu uyandıran eylemi net olarak bulana dek hafızanı tara. oltanın sudan yükselişi mi, misinanın üzerindeki damlalar düşene dek bir keman teli gibi gerilmesi mi, yoksa suya vurması ve zıpladığında sıçrattığı sular mı? etraftaki sesleri ve söylenenleri hatırla. sende duygu uyandıran şeyi, heyecanı yaratan eylemi bul. sonra bunu net olarak okuyucunun da anlayabileceği ve seninle aynı şekilde hissedebileceği şekilde yaz. bu dört dörtlük bir egzersizdir.

    (bkz: ernest hemingway)
  • hemingway, ne yazılır'ı, nasıl yazılır'ı anlatırken yazmayı güdüleyecek hazzı da örneklendirir:

    "dostoyevski sibirya'ya sürgün edilince dostoyevski oldu. yazarlar haksızlıkla tıpkı kılıçlar gibi dövülür."
hesabın var mı? giriş yap