ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yalnızlığın en çok koyduğu an
-
tıka basa dolu olan bir kafede, sadece kendinizin yalnız olduğunu farkettiğiniz andır.
belki de insanların, "alabilir miyim" diyerek boş sandalyeleri gösterdiğinde "evet" dediğiniz andır.
ve yine etrafınızda sandalye dahi kalmadığındaki o andır..
il sayısının 119'a çıkması
-
(bkz: tokat'a ohal şoku)
geceye bir rasim öztekin repliği bırak
bıçaklı biri cüzdan istediğinde yapılacaklar
-
cebinizde cok nakit tasimayin. karti en azindan aninda kapattirirsiniz.
he adamin hem cuzdani alip hem de bicaklama ihtimali de var.
ulkede guvenlik yok ki. guvenlikten sorumlu adam zaten en buyuk kriminal.
bir erkekle bir kız gerçekten arkadaş olabilir mi
-
"hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez." tespitiyle freud amcamızın yıllar önce cevapladığı sorudur.
aksini iddaa eden hatun kişilere de sorular hazırladım.
"çok yakın bir arkadaşınız olan soner'le film izliyorsunuz? soner bir anlık hatayla dudaklarınıza yapıştı ve sizi öpmeye başladı. tepkiniz ne olurdu?
cevabı biliyorum.
- evet tokat atardınız.
- ağzına sıçardınız.
- doğduğuna pişman ederdiniz dimi? *
pekii. '' bir anlık hatayla soner'in dudağına yapışan siz olursanız? soner tokatı nereye atar? ''
konu kapanmıştır.
köpeklerin son dediğini anlamadım hareketi
-
ayni hareketi mel gibson da "oyunculukta buraya kadar ilerledim" anlaminda yapar.
sokrates'in ölümü
-
bir ihtilalci ile bir düşünürün buluşması; sokrates'in ölümü
(jacques louis david, 1787)
antik yunan çağının ünlü düşünürü sokrates, gençlerin ahlakını bozma suçlamaları sonucunda dönemin otoritesi tarafından ölüme mahkum edilmiştir.
bu resimde sanatçı, sokrates'in baldıran zehrini içmeden önceki anı resmetmiş. resimdeki ana figür sokrates yatağın içinde oturur vaziyette bir elinde zehirli kadeh tutmakta diğer eliyle yukarısını işaret ederek ölüm karşısındaki kayıtsızlığını göstermektedir. kalabalık bir figür topluluğu olan resimde platon, sokrates'in ayakucunda yerdeki kağıt ve kalemle betimlenmiş. bugün sokrates hakkında bilgileri platon'un yazdığı eserlerden biliyoruz. sokrates'i kaçırmak isteyen kriton ise sokrates'in dizine eline koymuş vaziyette gösterilmiş. arka planda merdivenlerde olan kişiler ise sokrates'in akrabalarıdır.
jacques louis david sıkı bir fransız ihtilali taraftarıdır. bu tarz bir resim yaparak halka ihtiyacı olan cesareti vermeyi amaçlamıştır. saraya ve kiliseye karşı durulan kararlı duruşu sokrates'in kararlı duruşu ile benzetmeye çalışmış, insanlara özgürlük ve demokrasi fikirlerini aşılamaya çalışmıştır.
ben arabamda sigara içirmem diyen tip
-
kendi arabasıdır, en doğrusunu kendi bilir. bozuluyorsanız ya da sigarasız duramam diyorsanız arabasına binmezsiniz olur biter.
kimse sizin dumanınızı da tribinizi de çekmek zorunda değil.
20 mart 2018 hakim ve savcılar atama skandalı
-
erdoğan’la çay toplayan ve chp’nin adalet kurultayı’nı eleştiren danıştay başkanı zerrin güngör’ün kızı, dün yapılan kura çekiminde elazığ çıkmasına rağmen, buraya hiç gitmeden ertesi gün hsk kararnamesi ile ankara'ya tayin edildi. yargıtay 6. daire eski başkanı mustafa lütfi tombaloğlu'nun oğlu da kilis hakimi olarak atandıktan 24 saat sonra ankara hakimliğine atandı.
haberi ilk giren arti49.com:
(bkz: oktan erdikmen)
https://www.arti49.com/…e-tayini-cikti-1117469h.htm
barış yarkadaş'ın ilgili tiviti:
https://twitter.com/…status/976181296727822336?s=12
halk tv de geçti şimdi haberi, 15 dk. oluyor:
http://halktv.com.tr/…n-kizi-ankaraya-atandi-310462
cumhuriyet'i de verelim:
http://www.cumhuriyet.com.tr/…saatte_jet_atama.html
yurt dışına çıktığını herkese duyurma merakı
-
ayriyetten yurtdisinda yasayanlarin da muzdarip oldugu, ekseriyetle itin gotune sokup cikarildiklari bir mevzu bu.
misal, ben geldim amerika'ya universite okumaya. sonra da imkanim oldu, aldigim diplomadan hareketle is buldum, calismaya basladim. son 8 senemi burada gecirdim. son 8 seneye dair anilarimin, ogrendiklerimin, yaptiklarimin cogunlugu da amerika'da oldu. populer kultur adina buranin gerzeklikleriyle daha bir asina oldum mesela. falan filan.
neyse. turkiye'ye dondugumde misal bir icki sofrasi olacak, arkadas ortami olacak cok samimi olmadigim; laf bir seyden acilacak, herkes kendi capinda deneyiminden falan bahsedecek. ben nasil dahil olacagim orda muhabbete? "ben amerikadayken..."
e naabiim mina koyyim? burada gordugumun ambalajini degistirip turklestirerek mi aktaracagim? grey's anatomy miyim ben ki turkce senaryoya uyarlayip doktorlar diye show tv'ye gazlasinlar? ibis demezler mi adama?
ben kendime ibis dedirtmem arkadas.
james watt
-
emekli olduktan sonra şirketi çocuklarına devrederek icatlarına dönmüştür. bu dönemde de teleskop ile mesafe ölçümü, mektup kopyalama cihazı, yağ lâmbasında iyileştirmeler, buhar merdanesi ve heykel kopyalama cihazı geliştirmiştir.
biri bizi gözetliyor'dan akılda kalanlar
-
ülkenin melihçi misin, eraycı mısın şeklinde ikiye bölünmesi. şimdi şöyle bir geçmişe bakıyorum, yıl m.ö 40 civarı. batı-doğu hun diye bölünmüştü türkler. o günden sonra en büyük bölünmedir türk tarihindeki. belki bir batı hunlu, doğu hunlu'yu severdi ama, bir eraycı asla bir melihçi'yi sevmezdi. eğer bugünlerde bu kadar ayrıştırysak, aha sebebi bi iki elemandır. çok yaşlandım lan :/
türklere döve döve öğretilmesi gereken şeyler
-
millet devlet için değil, devlet millet için vardır.
kutsal olan devlet değil, kurucusu olan millettir.
mesut ol
-
koskaca kulüpler dilenciden farksız hale geldi, hepsi bi köşeyi tutuyor aminyum.