hesabın var mı? giriş yap

  • ben hayatımda bunun kadar lanet, bunun kadar tedirgin edici bir durum yaşamadım arkadaş. tam uykuya geçeceğin o bilmem kaç saniyelik anda gelen o azcık çiş, uyuduğun zaman nasıl rahatsızlık verir, zaman geçtikçe nasıl sıkıştırır. ne pislik bi şeydir. ya uykunu bölüp kıçın dona dona tuvalete gideceksin, ya da rüyanda tuvalet arayacaksın bütün gece. sorun rüyada tuvalet aramakta değil de, bulursan o zaman kötü işte.

  • avrupada bi yerlerde elbette ama haritada gostermemi beklemek yanlis olur

  • trabzon'da fenerbahçe sk kafilesini taşımakta olan otobüse silahlı saldırı yapılması.

    trabzon'da tribünden atlayan bir gencin ilave yardımcı hakemi yumruklaması.

  • alenen ve göstere göstere sınav sisteminin içine torpil ve ayrımcılık yerleştirilirken, hala bu yeni sistemi oldukça "güvenilir" ve "emeğinin karşılığını sonunda alabileceği güzel bir sistem" olarak gören mallar, allah'a olan inancımı arttırıyor.

    gerçekten abi, bu kadar büyük bir beyinsizlik, böylesine bir gerizekalılık, bu muazzam aptallık kendi kendine oluşmuş olamaz.

  • dün akşam 22:30 saatlerinde resepsiyona 2 sırp geldi ana kız. 13 yaşındaki kıza otelin karşısındaki pazardan şık bir sırt çantası almışlar. şık dediysem de; memleketim mersin'deki bit pazarında 35-40 liraya alabileceğiniz çantalardan...

    35 euro (yaklaşık 115 lira) ödemişler. bana anlattıkları kadarıyla; aldıktan sonra fiş istemişler. adam da fiş vermemiş. (vergi kaçırıyorlar) biraz sinirlenmiş fiş istediklerinde. 10 dakika sonra aldıkları çanta kızın içine sinmemiş ve geri vermek istemişler. adam da 'fiş olmadan veremem' demiş ve daha da sinirlenmiş. kızın annesi 'sen ne yapmaya çalışıyorsun, az önce senden fiş istedik, vermedin, biz senden alışveriş yapmak istemiyoruz, paramızı geri ver' demiş. adam daha da sinirlenmiş. ve anne ile kızı ittirerek yürüyün gidin gibi birşeyler söylemiş.

    resepsiyona gelip ben bu işi yasal yollardan halletmek istiyorum dedi. polis çağırabilir misiniz? dedi. buna zabıta bakar dedim. zabıtayı aradım. ulaşamadım. 155'i aradım. durumu anlattım. 10 dakika sonra polis geldi. biz bi esnafla konuşalım sonra haber göndeririz dediler. gittikten 10 dakika sonra polis otele tekrar geldi ve 'esnaf yardım edeceğini söyledi, dükkana gitsinler yardımcı olacaklarmış' dedi.

    kadın 'ben oraya yalnız gitmek istemiyorum' 'bi keresinde pamukkale'de bir turisti dövmeye çalışan satıcıları görmüştüm çok sinirlilerdi, bize yardımcı olabilecek birisi var mı' dedi.

    otelin operasyon müdürünü aradım. 'acentası yardım etsin, otelin dışındaki durumlara biz karışamayız' dedi.

    acentayı aradım. acentasından slavica adlı bir rehber geldi. anne ve kızı alıp dükkana gittiler. neyse ki; araya polisin girmesinden dolayı sayın esnafım biraz ürkmüş ancak, polis olmaya girmeseydi müthiş hoşgörümüzü ve ticaretbilirliğimizi göremeyecektik.

    esnafı az çok anlayabilirim. ödedikleri kiralar gerçekten çok yüksek. dükkan sahipleri 'turist varsa para kazanılır' mantığıyla yüksek kiralar istiyorlar. haliyle adamlar kiralarını çıkarabilmek için kime ne geçirsem düsturuyla hareket ediyorlar. ancak hiç bir zaman; türkiye'ye tatile gelmiş ve senin ülkeni 10-15 tane farklı destinasyon arasından seçmiş insanlara sırf senin gibi 10-15 tane daha esnaf var ve bi olay olduğunda hemen saldırabilirler diye böyle davranma hakkını kendinde arayamazsın. gerçi ararsın lan!

    insanın bazen gidip dubrovnik'e, ascoli'ye ya da oslo'ya gidip yaşlı teyzelerden 3-5 euro'ya el işi birşeyler alası geliyor.

    tabi ki; istikrar önemlidir. sizin ben esnaflık ahlakınızı mikeyim.

  • ışık kirliliği, yanlış yerde, yanlış miktarda, yanlış yönde ve yanlış zamanda ışık kullanılmasıdır.

    günümüzden 100 yıldan biraz daha uzun bir süre önce, herhangi büyük bir şehirde dahi gece dışarıda yürürken samanyolu galaksisi'ni gökyüzünde görebilirdiniz. van gogh gibi ilham veren sanatçılar veya holst gibi müzik bestecileri ya da shakespeare gibi yazarlar açısından gece gökyüzünde binlerce yıldız görmek günlük hayatın doğal bir parçasıydı. ve bu gözlemlerin ilham özelliğinden her biri fazlasıyla yaralanabilmiştir.

    yanlış biçimde gerçekleştirilen aydınlatma, gece gökyüzünün rengini ve kontrastını değiştirir, doğal yıldız ışığının görünmesini engeller ve çevreyi, enerji kaynaklarını, vahşi yaşamı, insanları ve astronomi araştırmalarını etkileyen sirkadiyen ritimleri bozar. her yıl yapay ışığa olan talebin artmasına bağlı olarak ışık kirliliğinin yarattığı tehdit de artmaya devam etmektedir.

    başlıca nedenleri:
    yapay dış mekan ışıklarının gerekli olmayan zaman ve mekanlarda kullanılmasıdır. kötü tasarlanmış konut, ticari ve endüstriyel dış mekan aydınlatmaları da ışık kirliliğine önemli ölçüde neden olmaktadır.

    koruması bulunmayan aydınlatma armatürleri sağladıkları aydınlatmanın neredeyse %50’sinden fazlasını gökyüzüne veya yanlara doğru yaymaktadır. pek çok durumda, yayılan ışığın sadece %40’ı gerçekten hedeflenen bölgeyi aydınlatabilmektedir. bu kötü tasarımlar nedeniyle dış mekan aydınlatmasının yaklaşık %30’unun boşa harcandığı tahmin edilmektedir.

    ışık kirliliğinin ölçülmesi karmaşık bir işlemdir, çünkü doğal atmosfer parlama ve dağınık ışık nedeniyle aslında tamamen karanlık değildir. doğru bir ölçüm elde etmek için bilim insanları, ışık kaynaklarının sayısını ve yoğunluğunu belirlemek ve geceleri toplam gökyüzü parlaklığını hesaplamak için geceleri dünyanın uydu görüntülerini kullanmaktadırlar.

    amatör ve profesyonel astronomlar, gök parlaklığını ölçen bir el cihazı olan gökyüzü kalite metresini (sky quality meter) kullanabilmektedirler. dark sky meter ve loss of the night gibi mobil uygulamalar ise hepimizin ışık kirliliğini kontrol edebileceğimiz uygulamalardır.

    ışık kirliliğini ölçmenin diğer bir yolu ise gözlemlenebilir standartlar sağlayarak gökyüzü kalitesini ölçen dokuz seviyeli bir derecelendirme sistemi olan bortle ölçeğidir. amatör gökbilimci olan john e. bortle, 2001 yılında derecelendirme sistemini amatör gökbilimcilerin bir gözlem yerinin karanlığını değerlendirmelerine yardımcı olmak için tasarlamıştır.

    ışık kirliliği her yıl atmosfere ciddi miktarda sera gazı salınımına neden olmakta ve 12 milyon tondan fazla karbondioksit salınımının kaynağı haline gelmektedir.

    harcanan ışığın ürettiği karbondioksiti absorbe etmek için yaklaşık 702 milyon ağaca ihtiyaç olduğu göz önüne alındığında bu olayın ne gibi durumlar yarattığı daha iyi anlaşılmaktadır.

    ışık kirliliği diğer kirlilik türlerine de neden olabilmektedir.2010 ulusal okyanus ve atmosfer birliği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ışık kirliliği, geceleri havayı temizleyen doğal olarak oluşan bir süreci baskılayarak dolaylı olarak da hava kirliliğini artırıyor.

    bir nitrojen oksit biçimi olan nitrat radikali, geceleri araç ve fabrika emisyonlarını parçalamaktadır. gece gerçekleşen bu durum, emisyonların duman, ozon kirliliği veya diğer zararlı tahriş edici maddeler haline gelmelerini önlemektedir. süreç sadece geceleri gerçekleşir. zira güneş ışığı nitrat radikalini yok eder. ancak, binalardan, arabalardan ve sokak lambalarından gelen yapay ışıklar, güneş ışığından 10.000 kat daha kısık olsa da nitrat radikalini de etkiler ve temizleme işlemini %7 yavaşlatır. yapay ışık aynı zamanda ozon tabakası için zararlı kimyasalları %5 arttırmaktadır.

    yaşadığımız şehirlerde, gökyüzündeki muhteşem yıldızlardan ve gezegenlerden mahrum kalmanın burukluğunun yanında görüldüğü gibi birçok çevre etkisi de yaratmaktadır. yaşadığınız şehirler en iyi ihtimalle beşinci sınıfta yer almaktadır. bu da asla gökyüzünü gözlemleyebilmemiz için yeterli değildir. buradaki haritadan bulunduğunuz bölgede size en yakın gökyüzü gözlemi yapabileceğiniz yerlere ulaşabilirsiniz. türkiye'de en iyi gözlem yapabileceğiniz yerler ikinci sınıfta yer almaktadır. denizin ortasında, karadan epey uzaklaşırsanız belki birinci sınıfa erişebilirsiniz.

    ışık kirliliği haritası

    21-22 nisan'da gerçekleşecek lyrid meteor yağmurunu gözlemlemek için şimdiden kendinize karanlık bir alan belirleyebilirsiniz.

    ve mutlaka samanyolu galaksisi'ni gözlemlemeyi ihmal etmeyin. ne kadar muhteşem bir galaksinin içinde var olduğumuza şahit oldukça ondan büyülenmemek elde değil.

    samanyolu doğuş saatleri için

  • türkiye'de 2014 den 2020ye kadar geçen 6 yılda tek kişilik hanelerin toplam hane sayısı içindeki payı %14 de %18'e çıkmış. çocuklu tek ebeveynler de payını arttırmış %8 den %10a. diğer tüm hane çeşitleri ya ayni kalmış ya azalmış (çocuksuz çiftler , çocuklu çiftler, çekirdek veya daha büyük aileler, diğer -çekirdek ailesiz- haneler) 2008 yılında 4 kişi olan ortalama hane halkı 2020 yılında 3,30 kişiye düşmüş. kaynak: tuik, istatistiklerle aile.

    norveç'te bu gelişme çok daha ileri gitmiş. iki buçuk milyon hanenin bir milyonu tek başına yaşayanlar (yani hanelerin beşte ikisi veya yüzde 40). çocuklu yalnız ebeveynler yüzonbin (yirmiikide bir / %4,4). norveç genelde kırsal. büyük şehir istatistikleri biraz değişik, yalnız yaşayanlar kırsalda evlerin yüzde otuz, kırkı gibi iken, oslo'da neredeyse yüzde ellisi kaynak1, kaynak2.

    kim bu norveçli yalnızlar, nasıl hikayeleri var, eğer türkiye'nin zamanla gideceği yön o tarafa ise bilmek lazım. yenice norveç ulusal radyo tv web sitesinde yayınlanan iki makale bu konuya eğilmiş: kaynak3, kaynak4 bu yazılara göre toplam 5 milyon norveçlinin 1.4 milyonu 18 yaşından büyük ve yalnız yani eşi, sevgilisi, sözlüsü yok.
    bu sayı 1980de 700 bin imiş 40 yılda ikiye katlanmış yani yaşı 18den büyük nüfusun %24ünden %33üne tırmanmış yalnızların oranı.

    kaynak3 bu yalnız yaşayanları 4 ana grupta görmüş ve her gruptan bir kişinin resmini koyup hikayesini de anlatmış.

    1- norveç'te 18 ile 29 yaş arasındaki erkeklerin yarısı yalnız yaşıyor. bu sayı 1980de %20 yani beşte bir imiş. o zamanlar ilk babalık yaşı ortalaması 27 iken şimdi 32. ilk annelik yaşı ortalaması da o günden bu güne 24 ten 27ye tırmanmış.

    2- hala bekar, çocuksuz ve yalnız yaşayanların oranı 30-44 yaş arası erkeklerde %20. bunların çoğu kendi istekleri dışında böyle, yani evlenmek için bakınıyor bulamıyorlar.

    3- 1980de hala bekar, çocuksuz ve yalnız yaşayan 30-44 yaş arası kadınların oranı %5,4 imiş. şimdi %12. bazılarına yalnızlık o kadar koymuş ki, babasız (isimsiz donörden) çocuk yapmak için kliniklere tonla para harcıyorlar.

    4- 1980de boşanmış çocuklu yalnız yaşayan erkeklerin 45-66 yaş arasındakilerde oranı %5,6 imiş, şimdi onun 3 katı yani %15. norveç tarihinde hiç bu kadar yüksek bir yalnız baba oranı görülmemiş.

  • gün içerisinde yazılan entrylerden görüyorum ki kendilerini "bilinçli jenerasyon" addedip buranın kahvelerine ve fiyatlarına bok atmayı "kapitalizm karşıtı" duruş olarak gören bir güruh var.

    iyi hoş tabii dile getirsinler düşüncelerini.

    4,5 liraya kahvesini alıp oturup keyif yapan adama skimsonik siyasi ideolojileriyle sataşmaya kalkışmalarının saçmalığından dem vurmuyorum bile.

    ister istemez merak ediyorum bir yandan, bu sataşan kesim gidip köşedeki tekel'den 2,5 liraya alabileceği biraya beyoğlu'nda herhangi bir mekanda 6-8 lira arası bir fiyat ödemedi mi hiç? aynı mantık değil mi lan?

    köhnemiş binanın 2. katındaki bardaysan içtiğin biraya olması gerekenin 3 katı fiyat ödemen normal, sistem karşıtı olabilirsin. bir amerikan şirketinde kahve içiyorsan kapitalistsin. vay anasını.

    yerim lan seni. asi şey.