ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran diyaloglar
-
hastanede...
yaşlı bi teyze var, kontrole gelmiş.
-niye bekliyoz biz?
-raporu alıcaz.
-baktılar mı bana?
-baktılar.
-ee niye bekliyoz biz?
-raporu alıp gidicez.
-hee, iyiymiş miyim ben?
-iyiymişsin.
-ölmem di mi?
-ölmezsin babanne.
-amaan ölüp napıcam bu soğukta, toprağın altı buz gibidir.
-di mi yaa? ölme sen.
-ölmem di mi?
-yok yok.
-e niye bekliyoz?
-raporu bekliyoz.
-daha da ölmem ben.
-ölme babaanne.
canım teyzem yaa, sen çok yaşa e mi! :)
artık dünyaya beyin ihraç ediyoruz
-
ihraç mı ediyorsunuz? yoksa izlemiş olduğunu politikalar ile azıcık beyni olan bir insan göç mü ediyor anlayamadım?
suzan sabancı'nın florida parti paylaşımı
-
ciddi ciddi zengin kesimin toplum sorunlarını düşüneceğine, üzüleceğine ve yas tutacağına ihtimal verenler var.
çok iyi niyetlisiniz bu dünya için.
edit: (bkz: deprem bölgesindeki yetişkin bezi ihtiyaci)
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
otobüs kalabalıktır ve millet yorgunluktan ebesininkini çay tabağında görmüş durumdadır. ilerde 3-5 kızlı erkekli genç kümesi şakalar, bağrışmalar altında otobüsün huzurunu kaçırmakla meşguller. artık 40-45 yaşlarında bir adam dayanamaz,
adam : gençler biraz sessiz olun lütfen!
kız : ya tamam susarız [der ama gürültüye devam ederler]
adam :millet işten çıktı bir de siz bağırıp çağırmayın lütfen
kız : okulda hocalar, otobüste bunlar hep dırdır hep vırvır
adam : terbiyesizlere bak yavv, okulda konuşmazlar burada hâlâ konuşuyorlar,
kız : ya sanane babam mısın?
adam : ne bilim kızım annene sor * [ eee siz susmazsanız elbet bir susturan çıkar]
21 mayıs 2017 fenerbahçe olimpiakos maçı
-
rahmetli babam sizlere inanıyordu. pana maçlarında sizi mutlulukla izledi. f4'e ömrü yetmedi ama eminim gittiği yerden yine size destek veriyor.
kupayı alın, gideyim babamın mezarına formamızı giyip. eurolig zaferini haber vereyim.
kulüpten birileri okuyorsa, sarılın birbirinize. arkanızda milyonlarca taraftar var. son nefesine dek sizin zaferinize inanan taraftarlarınız var.
tanım: şampiyonluk maçı.
öğrenci evindeki çay kaşığı
-
24 ayar çay kaplamadır.
eski sevgilinin durduk yere araması
-
"neden ?"
aklımda sadece bu sorunun dönüp dolaşmasını sağlayan bir işkencedir bu...
"neden ?"
hala içimde bir yerlerde dağınık bir şekilde duran tüm o özlem, sevgi, aşk kırıntılarını kalbime gelişi güzel tekrar saçan bu telefon neden ?
işte yine o ses...tüm "hayır"’ların "evet" gibi geldiği, telefonun bir yanından girip öteki yanından çıkarak sımsıkı, ama sımsıkı sarılma isteği uyandıran o ses.
nedendir bu aramak ? herşeyi mahveden sen.. aldatan ve çekip giden sen...bir türlü sana yetemeyen “beni” tekrar aramayı düşünmen neden ?
yıllar sonra, bir kez daha, herşeye rağmen tekrar deneyelim dediğim zaman arkanı dönüp de “bu eleman kenarda dursun...şööle bi etrafa bakalım..daha iyisi var mı acaba ? ” diye başkalarıyla denemeyi isteyen sen; herşeyi ikinci kez elinin tersi ile ittikten sonra bu ağlamaklı ses neden ?
yine denedin ve yine mi olmadı ?
kimseler sevmedi mi seni ya da sen umduğun gibi sevemedin mi ?
seni sadece “sen” olduğun için seven,
gözlerinin en içine “ben” gibi bakan biri daha çıkmadı mı ?
umutsuz musun ?
ya da ;
mutsuz musun ?
artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacak karamsarlığı içinde yorgun musun ?
eğer öyleyse ,
“ben” gibi olmuşsun.
ne üzücü ki neler hissettiğimi anlar olmuşsun.
“ne olurdu sanki yok etmeseydin herşeyi, ve ben en çok sevdiğim kadınla mutlu olsaydım” diyen ben gibi zamana mağlup olmuşsun.
gördün mü bak ne kadar zor geçen zamanı geri döndürmek..
ve o zamanla gidenleri tekrar yerine getirmek..
ne kadar zor tekrar güvenmek..
ve aslında ne kadar acı ilk fırsatta yine çekip gideceğini bilmek..
ama daha kötüsü..
belki de en kötüsü..
ne kadar yazık seni bu kadar çok sevmiş olmak ve ilk görüşte seni seçmek.
bir daha kimseyi bu kadar sevemeyeceğimi bilerek..
tüm dünyada aynı anda elektriklerin gitmesi
-
tüm dünyanın pencereye çıkıp "acaba öbür gezegende de kesildi mi" diye bakmasıyla devam eder.
kedi
-
fizik kurallarıyla aralarındaki pürüzsüz aşk beni hep cezbetmiş canlılardır.
fakat dün akşam öyle bir tesadüf (yoktur ama var sayalım şimdi) oldu ki o bile "ehehehe nooldu yav" diye çıktı kutunun içinden.
bunların hepsi kutu manyağı. bunu biliyoruz. bir kedi düşünün henüz bir yaşında değil ve 4.5 kilo. konuşkan ve göbekli bişi.
üst kata çıkarmak için merdivenlerin yarısına kadar getirip bıraktığım kutuyla oynarken, sen bunun içine gir, arka patilerle ite ite basamak başına kadar getir ve ordan da aşağa kay, kutunun içinde! ve o kutu her biri ayrı ölçüdeki basamaklardan inerken hiç takla atmasın.
içinden çıkıp "miiik" derkenki halinden anladım ki acayip hoşuna gitti ama nasıl olduğunu anlayamadı. neyse ki!
bir de anlasaydı kardeşleri de öğrenecekti ve buyrun bakalım merdivenden kayan kediler varyetesi.
o değil de bir anda olan bu şeyin ne vidyosu var ne fotoğrafı... peh.
kıvanç tatlıtuğ'un havuza atlayışı
-
stilden vs anlamam belki doğrusu bile budur ama beni gülme krizine soktu.
silkelenmiş halı gibi attı kendini suya. hala gülüyorum.