hesabın var mı? giriş yap

  • acilin kuryeyim. uzun uzun aciklama girmelik bi sey yok ama adresi bulamadiysak baska napalim ki? kuryeyiz diye 3. sinif insan mi sayiliiyoruz ? ben de istemezdim bir avukati, bir doktoru, bir muhendisi kuryeye ait bir telefonla rahatsiz etmeyi ama sadece is icabi aramamiz gerekiyor.

    simdiye kadar meslegimden hic utanmadim, alnimin teriyle helal para kazanmaya calisiyorum. insanlarin gozunde pek bir statusu yok meslegimin ama olsun, statuyu ne yapacagim ki?

    daha degerli meslekler var, bunu en basta ben kabul ediyorum. ben de insanlara daha faydali olabildigim bir meslege sahip olmak isterdim. ancak aksam eve yorgun argin geldigimde kendi cabamla kazandigim tertemiz helal paranin verdigi huzurla yastiga kafami koyabilmek bana yetiyor.

    biz de sizler gibi ayni topragin altina gidecegiz. yolun sonunda istemeseniz de hepimizin varacagi durak ayni.

    basligin belki hak verilecek tarafi vardir. sizi rahatsiz etmis meslektaslarim cikmis olabilir, haklisinizdir. yalniz bu meslegi icra eden herkes ayni degil iste. 2 dunyada da ebediyen arkadas kalmak isteyecegim cok kaliteli kuryeler tanidim. kendi adima degil ama o guzel insanlarin adina ufak bir aciklama girmek istedim.

  • evet bu da oldu hem de mecliste..

    chp'li engin altay'ın “ millet aç, millet perişan. midesine sadece kuru ekmek giriyor.” sözleri üzerine a.k. partisi denizli milletvekili şahin tin “ o zaman aç değil demek” diye cevap verdi ve bu rezalet tutanaklara geçti. sinir sistemi sağlam olanların izlemesini öneririm sadece..

    gün geçmiyor ki midenizi bulandıracak, insanlığından utandıracak bir şey yaşanmasın..

    yaklaşık 15 sene önceye kadar; sektirmeden oruç tutan, her gece yatmadan şükreden dua eden, ara sıra da olsa namaza giden insandım. ama yıllar içinde öyle bir hale geldim ki bunca yapılan şeylere rağmen kimsenin belasını bulmadığı gördükçe resmen itikadım sarsıldı, geçtim oruç vs tutmayı artık dilek bile dilemiyorum. bildiğin koca bir nesil bunlar yüzünden dinden imandan soğudu, allah'la bile arasına mesafe girdi..

    hala daha; allah sizi kahretsin demekten başka da elden gelen bir şey yok ne yazık ki..

  • gerçekten hayatımda bazı şeyleri aştığımı, artık insanların fiziğinden daha çok kişiliğe karaktere düşüncelere önem vermeliyim diye düşündüğüm su zamanlarda tüm telkinlerimi alt-üst etmiş insan. şu an kendime inanamıyorum. nasil bir hayvanmışım ben ya. su an yayinda olan iğrenç programa katlanıyorsam iki sebebi var, ikisi de birbirine çok yakın.

  • utanmazca savunulan rezalet. şu devreciliği, alt dönemlere dayak atmayı, kendine hizmet ettirmeyi filan kültür zanneden hıyarlardan biri benim çocuğuma denk gelir inşallah da türk ceza kanunu tersten bir okuturum o öküze.

  • normalde 2 şarkıyı da dinlemem, ikisi de ilgi alanım değil. kim kimden ne çalmış o da sikimde değil. ancak öyle şeyler yazılmış ve şukulanmış ki entry yazmadan rahat edemedim.

    " shape of you'da, tcl no scrubs
    sample'inin kullandığını ve bunun telif hakkı ödenerek yapıldığını bilmeyen youtibirlar varmis ya "

    bu cümle tam olarak nasıl çalıntı iddiasını çürütüyor? shape of you'nun sample'ı no scrubs'dan alınmış, sen olsan bari'ninki de shape of you'dan. bu söylem iddia çürütmez.

    " ben çok bilgiliyim o youtuber benim kadar bilgili değil öyleyse bu adam haksız olmalı "

    düşünce de vizyon da bu.

    bilmek zorunda mı youtuber? bu nasıl bir ego?

    " yerine .... koy yine aynı çıkacak "

    hayır efendim bu kadar benzer çıkmayacak. kullanılan gam, bpm farklıdır yazılan melodi farklı. 8'lik notalarla 120 bpm çaldığın bir şarkının aynısı 16'lık notalarla 80bpm'de çalınabilir.

    bpm, nota değerlerinden bahsetmiyorsak bize çok fazla şey anlatmaz.

    bu şarkıda hem ton, hem bpm, hem de nota değerleri çok benzer olduğu için muazzam bir örtüşme gerçekleşiyor.

    adam video'da shape of you'nun melodisi klavye olarak kullanılmış, az bir oynanıp çok benzer bir şekilde kullanılmış diyor.

    pop müziğin ortak özellikleri olsa da bu melodilerin benzer olduğu anlamına gelmez.

    " aynı tonda olmaları icin şarkıyı yarım ses yukarı al, bpm'ini ayarla, sonra da 'aa harika bak ne kadar benziyorlar demistim calıntı diye' "

    inanmıyorum. gözlerime inanamıyorum. millete cahil demiş ancak kendisi daha gam kelimesinden bihaber.

    bir kere o aynı ton değil aynı gam olacak. bpm'i ayarla dediği 2 bpm, 2 bpm'i hiçbir kulak fark etmez. onu bir düzeltelim.

    bunu yazan adam hayatında hiç müzik yazmaya kalkmamış. çok net.

    ben pop müzikten anlamam, ama metal üzerinden süreci anlatayım. tamamen sıfırdan bir melodi yaratırsın, sonra ona uygun bateri, ona uygun ritim/lead, intro, bridge, chorus, solo vs. yazmaya devam edersin. kullanacağın gam melodi'den ziyade vokalin çıkabildiği perdelere göre değişir. melodi güzelse hemen her gamda güzeldir zaten. sen yaptığın müziğin türüne ve vokalin yeteneklerine göre gam ayarlarsın.

    ama o melodiyi ilk başta bulmak en zor kısmıdır. ilham kısmı odur. yaratıcılık odur. bir melodi bulduktan sonra onu desteklemek daha kolay.

    melodisi birbirine çok absürd aynı gamda 2 farklı şarkının birbirine uyum sağlayacağından nasıl bahsedebilirsin? her bir nota'nın nota değerinin dizi boyunca uyum göstermesi gerekir. bu da zaten doğrudan çalıntı olduğu anlamına gelir.

    bu video'yu hazırlayan adamın da iddiası zaten melodiyi hazır alıp az oynayıp ondan şarkı yapmışlar iddiası.

    ayrıca video'nun 8.17'sindeki benzerliği kaç farklı pop şarkıda görebilirsin? üstelik 2 şarkının da aynı kısmında var bu boşluk ve müziğin tekrar girmesi.

    denk mi geldi? olabilir.

    klavye'nin bu kadar benzer olması tesadüf mü? olabilir.

    ama değilse bal gibi de alıp üzerine yazmışlar.

  • karikatür gibi bir adamdan bahsedeceğim şimdi size, babamdan. ahlak değerleri yerlerde, çok kolay yalan söyleyebilir ve para için yapmayacağı hiçbir şey yok. ben ortaokula gidene kadar çocuklara harçlık verildiğinden falan hiç haberim yoktu. kış günü herkes evde şapka ve montla oturuyor zannediyordum. normali böyleymiş gibi hani. gözünüzde yeteri kadar canlandıysa hikayeye geçiyorum.

    iş çıkışı nasıl olduysa babamın canı kola içmek istemiş. büyük bir markete girmiş. eskiden kola kapaklarından hediye çıkıyordu şimdi de öyle mi bilmiyorum. aklına şahane bir fikir gelmiş. kolaları tek tek açıp kapaklarına bakmak.

    1, 2, 3……8,15,20…. derken güvenlik farketmiş. kavga dövüş açtığı bütün kolaları aldırmışlar.

    o gün babam bir kamyonet dolusu kolayla eve geldi. odanın birine dizdi kolaları kimseye de vermedi. bir sene boyunca şerbet gibi kola içti. bu konu hakkında konuşulmasını da yasakladı. çünkü yaptığından değil, ava giderken avlandığı için utandı.

    edit: bu kadar ilgi göreceğini hiç düşünmeden yazmıştım. çok fazla mesaj alıyorum bunun için bir anı daha yazma ihtiyacı doğdu :))

    babam bir gün 200 gr kıyma alırken kasapta etin çok pahalı olduğu kanaatine varıyor. “ineği kendim alsam bütün mahalleye kasabın yarısına bile satsam kar ederim” diye düşünüyor. çiftçilik yapan bir akrabamızdan o zamanın fiyatıyla 12 liraya inek alıyor. aldığı yerde kestiriyor.

    geriye etleri satma kısmı kalıyor. hatırladığım kadarıyla ilkokul öğretmenim bile ucuz et almak için evimize gelmişti. annem günlerce konu komşuya et satmaya çalıştı. evin her tarafı torba torba et doluydu.

    12 liralık inek babamın hesapladığı gibi kar getirmedi. 11 lira gibi bir fiyata bütün etleri sattı inek aldığı akrabayla da hayatı boyunca konuşmadı.

    çünkü hesaplarına göre kar etmeliydi, kar edemediği için kazıklandığını düşündü.