hesabın var mı? giriş yap

  • bu bayramda yunanistan'ın tadını alan yerli turist daha da gitmez antalya'ya bodrum'a...
    ehliyetlerimiz yenilendi, çipli oldu, beynelmilel ehliyet icin turing kurumu'na para vermiyor (400lira civari).
    ee sigorta desen bir alıyor 3-6 aylık komple sezonu çıkarıyor, arabasıyla uzun yol yapmadan rahata, düzgün hizmete erişiyor.
    şezlonga para vermiyor, şemsiyeye para vermiyor, sipariş yenile diyen garson yok.
    üstüne 8 halka kalamara, 1 ahtapot kolu 2biraya 120 lira ödemek yerine 2 tam kalamarı ızgara yiyip 2 kol ahtapot, peynirli salataya 2 biraya 75lira verip huzura eriyor.
    üstelik kalamarın yağından panesinden midesi yanmıyor, zira ızgara yiyor.

    yunanlı turizmci hizmeti hep aynı tutuyor, gülümsüyor, ilgili davranıyor.
    bizimki müşteri kapacak diye yan esnafla kavga ediyor.

    allah selamet versin aga.
    herkes huzura kaçıyor.
    üç kuruş parasını ecnebiye bırakıyor sırf rahat ve huzurlu olsun diye.

    itfaiyenin su veren hortumu olayına bir itfaiyeci olarak girmeyi etik bulmuyorum.
    yanıyorsa söndürmek meslek icabı şart ama üzgünüm ben de komşuda olcam.

    edit: ehliyet bilgisi

  • kaç perdelikse bir türlü bitmiyor dedirten genelgedir..
    cumhuriyeti cumhuriyet yapan günlere bu kadar deger verilmedi be yazıklar olsun.

  • bülent ortaçgil - beni kategorize etme

    beni kategorize etme
    benle oynama
    yaftayı yapıştırıp
    bana isim koyma

    (bkz: istatistik)

    karikatürleştirme beni
    ilahlaştırma
    tabulaştırma sakın tabulaştırma

    (bkz: sosyal antropoloji)
    (bkz: teoloji)

    ben seni öyle sevdim öyle sevdim
    ben seni öyle sevdim böyle mi sevdim

    matematiklaştirme beni çarpma, bölme
    toplama, çıkarma sakın, beni hesaplaştırma

    (bkz: matematik)

    mekanikleştirme beni, otomatiklaştirme
    yarıştırma sakın onla bunla karşılaştırma

    (bkz: makina mühendisliği)

    ben seni öyle sevdim öyle sevdim
    ben seni öyle sevdim böyle mi sevdim

    sıkıştırıp, tıkıştırma beni depolaştırma

    (bkz: bu ne lan)
    (bkz: tedarik zinciri yönetimi ve nakliye)

    duygularım yok oldu yüreğimi nasırlaştırma
    beni demoralize etme depolitize etme
    her işten kaçar oldum beni illegalize etme

    (bkz: psikoloji)
    (bkz: iletişim becerileri)

    ben seni öyle sevdim öyle sevdim
    ben seni öyle sevdim böyle mi sevdim

    ana tema : kısacası bilimsel şeylerle kafamı ütüleme, laf kalabalığı yapma! ben seni öyle sevdim, böyle mi sevdim?

    edit : sezen aksu da seslendirmiş. uyarılar için mavigomlek ve freya'ya teşekkür ederim

  • delikanli los ortamda kiza iyice yaklasir ve sorar . izin verdigin ilk erkek miyim?
    kiz biraz cekilip dikkatle bakar "olabilir , yuzun hic yabanci gelmedi"

  • sağlam yamuk yapmıştır, tanımadan&tanışmadan gönül koyduğum yazarlar kervanına katıldı..

    14 aralık ekşi sözlük kemal kılıçdaroğlu buluşması için kendisine katılmak istediğimi belirten bir mesaj attım. 1-2 gün sonra dönüş yaptı ve beni listeye aldığını söyledi. çok mutlu oldum. uzun zamandır istediğim bir görüşme olacaktı. kılıçdaroğlu'na yöneltilecek sorularımı hazırlamaya başladım. sonra benden iletişim bilgilerimi istedi, gönderdim. günü biliyordum ama saati sordum. cumartesi günü de çalışan bir kapitalizm kölesiyim. özellikle yılın bu zamanları çok daha yoğun oluyoruz. saati de söyledi ve o saat için yöneticimle görüşüp izin aldım. yaklaşık 3 saat izin aldım ve o 3 saate gelen müşteri randevularımı arayıp tek tek erteledim özür dileyerek.

    neyse sonra kendisi 20 kişilik listeyi açıkladı, heyecanla adımı aradım ama bulamadım. listeyi açıklamasından 120 saniye sonra mesaj attım kendisine, o derece bekliyorum çünkü. unutmadım seni, sen de varsın, geliyorsun dedi. ben de çok absürd birşey sormadım, acaba dedim yedek listeye mi attın beni. yok bildiğin varmışım ekipte ama ne hikmetse ismim yazılmadı. editlesin diye bekledim editlemedi. iletişim bilgilerimi vermiştim, buluşma yeri ve saatini bekledim haber gelmedi.

    şu an galiba görüşme yapılıyor ve ben işyerinde çalışıyorum. galiba beni yedek listeye koyduğunu [eğer böyle bir liste varsa] dahi söyleyebilecek kadar bile kıymet vermiyor karşısındakine, diyalog kurduğu yazara. çok daha farklı şeyler yazabilirdim ama yazmıyorum, sağlık olsun. bu vesileyle tanımış oldum kendisini. belki de makul bir mazereti vardır, kim bilir..

  • ilk olarak buna harcanacak paraya acımayın. motorunuzun yapacağı hız, tipi vs farketmez. bütçenizi sonuna kadar zorlayıp en iyisini alın; scooter diye bütçe varken misal shoei, arai schuberth filan almaktan imtina etmeyin.

    kaskınız idealde full face (tam kapalı) olmalıdır ancak en üst segmenteki bir marka alacaksanız çeneden açılır da olabilir. bu kişisel tercih ve aldığınız risk ile alakalıdır. kişisel tercih kısmı, çeneden açılır kasklarda şehir içi düşük hızlarda kafanızın daha az pişmesi, gözlüğü daha rahat takıp çıkarma vs gibi nispeten önemsiz lükslerden kaynaklanır. risk kısmı da, yere yapıştığınızda çok yüksek ihtimalle çene civarı bir bölgenin zemin ile ilk temas edecek yer olması ve kaskın açık olması ya da mafsal/kilit mekanizmasının işlevini yerine getirmemesi durumunda çıkacak sıkıntılar olarak ifade edilebilir.

    kaskın ağırlığı önemlidir. biraz uzun yol yaparsanız, boynunuzda bir kaç yüz gram ağırlığa bile bir yerden sonra tahammül edecek haliniz kalmaz.

    bir diğer sorun güneşin gözünüzü alması olacaktır. bununla başa çıkmanın üç yolu var. birincisi güneş gözlüğü takmaktır. bu çözüm, ışık kırılmasında araya bir katman daha girdiği için bazı önemli detayları kaçırmanıza neden olabilir. ayrıca kask içinde bağımsız ekstra parça olması çok hoş bir şey değil. ben normal gözlük kullanmak durumundayım ve bunun riskini alıyorum. güneş gözlüğü kararı tamamen sizin risk alacağınız risktir.

    ikinci çözüm, gölgelikli bir kask almanızdır. schuberth, shoei ve nolan bu tarz çözümle sunarken, arai kaskın bütünlüğüne zarar verdiği için bu çözümden uzak durmaktadır. tünel ya da güneş batışı sonrası yolculuğa ara vermeden gölgeliği ortadan kaldırıp devam ediyorsunuz yola. ancak burada da arada güneş gözlüğü gibi bir başka katman girmesi sorunu var.

    üçüncü çözüm ise koyu vizör taşımak ve gün içerisinde değişiklik yapmak. bence en ideal çözüm bu. öyle ya da böyle bir çanta taşıdığımızı var sayarsak, bir şeffaf ya da bir koyu vizörü içine atabiliriz. dezavantajı, gündüz tünele girdiğinize vizörü açmak zorunda kalabilirsiniz ve hava karardığında vizörü değiştirmeniz zaruridir.

    kaskı alırken kafa çapınız yeterli olmayabilir. şakak tarafının geniş olması, çıkık elmacık kemikleri vs gibi bir ton problem gördüm bu güne kadar. üç üst düzey kaskın hiç bir modelinin uymadığı kişiler bile var ve bir sebepten japon markalarının buraya gelmeyen ürünleri ile şifayı bulabiliyorlar.

    ses yalıtımı schuberth'te iyidir diğer ikisine (shoei ve arai) nazaran ancak huzur tıkaç kullanmakta yatar. 3m'in tıkaçları işinizi rahatlıkla görür.

    hava kanalları düşük sürat ile seyirde asla yetmeyecektir; işin doğasında var diyelim.