hesabın var mı? giriş yap

  • sıcak bir yaz gecesi, yazlıktayız...
    odamdayım uyku tutmuyor, vakit de geçmiyor, derken telefonuma bir mesaj "uyudun mu prenses?"...
    hemen cevap yapışıyor "uyku tutmadı, yanıyomm çok sıcak!"...
    ardından beklenen cevap öttürüyor telefonumu "odama gelsene"...
    yüzüme pis bir sırıtış dalga dalga yayılıyor ve en doğal halimle odasına dalıyorum...

    ablam benim yaa, uyumak bilmeyen bebesini nihayet uyutmuş ve sigarasını yalnız içmek istememiş..

    sonrasında bi mesaj daha geliyor "sessiz konuşun eşşolueşekler, torunlar uyuyor" *

  • bilim ve teknoloji’nin inşaat ve rant ekonomisini nasıl silkip attığının resmidir. o kadar bina yapılacağına 1 tane böyle teknolojik ve bilimsel iş kurulsaydı şuanda böyle olmazdık.

  • burdan anliyoruz ki, bosch makinemiz bozulursa banyodan alıp mutfaga koyuyoruz sonra servisi çağırıyoruz.

    pratik olun biraz.

  • bundan tam 9 ay evvel, benim de başıma kadıköy evlendirme dairesi'nde gelen şey..

    hem de nasıl biliyor musunuz?
    nikah başlayacak, salon tıklım tıklım, abim elinde kamerayla içeri girip beni çekecek.. ağzı 5 karış mutluluktan, kardeşinin nikahını izleyip kaydedecek diye..
    haber geliyor bana, "içerde biri var kameralı sokmayız" diyorlar..
    "nasıl sokmazsınız abimi" diyorum, "kamerayla giremez" diyorlar..

    bakın bu muhabbet, ben evet demeden 5 dakika önce arka odada nikah memuru önünde gerçekleşiyor.

    adamlar "sokamazsın kardeşim! ya parasını verirsin ya da çektirmeyiz" diye üstüme yürüyor.
    "ulan ben sizden böyle bir bilgi aldım mı sokamayız diye? para vermek zorundamıyım şu halimde size" diye diretiyorum..

    adamlar bağırarak "çektirmeyiz" diyerek merdivenlerden yukarı çıkıyor ve ben bu esnada arkalarından laf atıyorum.. durduğum yer, nikah masasının arkasındaki kapı.. yani kapı açıldığı anda tüm davetlilerin karşısına çıkacağım.

    sinirden yüzüm kıpkırmızı, elim ayağım titreyerek kapıdan çıkıyorum.
    masaya oturuyorum.
    "evet" derken yüzüm o kadar eblekleşmiş ki, eşim bile "neden bu kadar üzgün evet" dedin diye üzülüyor..

    bağırış çağırış en mutlu anlarımdan birini sktiler.
    sizin rantınıza da paranıza da yazıklar olsun.

    yıllar sonra ekleme: nikahımıza dair düzgün video kaydımız yok.

  • ing. specialty coffee

    kahve tadımlarında 80 ila 100 puan arası almış, yüksek kaliteli ve üst sınıf kahveleri tanımlamak için kullanılır. yani aslında türk halkının daha aşina olduğu gourmet* kahve demektir. ne var ki hem türkiyede hem de dünyanın genelinde her önüne gelenin gourmet yada premium kelimelerini piyasaya çıkardıkları her ürünün üstüne yazması yada satarken bu şekilde pazarlaması sonucu bu 80 ve 100 puan arası alan kahvelere specialty coffee yani nitelikli kahve denmesine karar verilmiş, çok da iyi olmuş. zira bir bakıyorsun adam gourmet kahve satıyorum diye şirket kuruyor, sonra kalkıp tatsal açıdan doğru dürüst bir puanlama sistemi bile olmayan robusta kahve içeren harmanları dayayıp al sana gourmet diyor. negzel, ne hoş, ne kolay para..

    herhangi bir kahvenin nitelikli kahve sınıfına girebilmesi için, onlarca kahve tadımcısı tarafından tadılıp puanlanması ve neticede 80 ila 100 puan arası bir skor elde etmesi şarttır. size nitelikli kahve yada gourmet kahve sattığını söyleyen kişi yada şirketlerden satın aldığınız kahvenin puanlamasını bir sorun, hönk diyorlarsa (ki buyuk ihtimal diyeceklerdir) başka bir hedefe yönlenin.

    daha fazla bilgi için (bkz: scae) ve (bkz: scaa)

    edit: canlan yuvarlan

  • kiracım var ve bende bir kiracıyım. kiracımdan kirayı alamazsam bende ev sahibime kirayı ödeyemem. ev sahibim benden para almazsa muhtemelen yaşayamaz. hadi gel çık işin içinden. devlet yardım etmedikçe olabilecek bir şey degil. tamamen ütopya