hesabın var mı? giriş yap

  • az konuşmanın ve asosyalliğin,, birşeyi yapmadan veya söylemeden önce bir kez daha düşünüp,, aslında o şeyi yapmanın veya söylemenin gereksizliğine karar vermeleri olduğunu düşünüyorum..

  • dünyayı uzaydan izleme fırsatı bulan insanların yakalandığı bir hastalık.

    gezegende yaşayan her canlının aslında tek ve bir bütün olduğunu, tüm canlıların dünyanın bir parçası olduğunu idrak edip, insan ırkının önemsizliğini farkederek yaşamı anlamsız bulmakla sonuçlanan bir durum. buradan bize sonsuz gibi gözüken mavi gökyüzünün aslında ne kadar ince bir tabaka olduğunu, bu kadar kırılgan olmasına rağmen yaşam ile ölümü birbirinden nasıl ayırdığını görmeleri ile de mutluluk ve endişe yaşıyorlarmış. bunu yaşayan astronotlar, dünyayı o şekilde görmenin, vücutlarındaki her bir atomun evrendeki her bir atom ile bağlantılı olduğunu, onların bir parçası olduğunu fark etmelerini sağladığını söylüyorlar. hepimizin yıldızlardan meydana geldiğini düşünürsek doğru bir düşünce bu aslen: (bkz: #38200814)

    şimdi bize etki etmiyor tabii ama eskiden bir çok insanın dünyayı uzaydan ilk görüşlerinde (televizyondan olsa dahi) benzer duygular yaşadığını düşünüyorum. düşünsenize yıl 1969, hayal etmekte dahi zorlandığınız uzayda olduğunu söyleyen bir adam televizyona çıkıyor ve "şimdi kameramı dünyaya çevireceğim" diyerek size televizyondan şu görüntüyü izletiyor. ürpertici.

    https://vimeo.com/45878034

  • açtığında yumurtalık kısmında ortadan ikiye kesilmiş limon göremeyeceğiniz buzdolabıdır.

  • gereginden fazla cesur davranmak.
    birseyin olmayacagini bildigi hatta emin oldugu halde, olabilirlige inanip, fazlasiyla caba harcamak.
    cok dusunmek, cok ince dusunmek.
    tum sevdiklerini ayri ayri dusunmek.

    kendilerini yipratmak.

  • sonunda hakiki atalarımıza ait bir şeyler buluyoruz. sikmişim neo-ottomanları benim atalarım aha bunlar.

    ek. sakın bana o tarihlerde anadolu'ya daha gelmemiştik bıdı bıdısıyla gelmeyin.

  • almanya'dayken roportaj yapiyolar..

    - nasilsin hami, mutlu musun?
    - saaanki baska bır dünyadan geeelmis cibiyim.. macta yeniliyoruz, ben uzuluyorum kola iciyorum, onlar eglenip bira iciyorlar. ben boyle bir sey cörmedim..
    - almanca nasil?
    - bana dediler, almanca ogreneceksin. ben bu yastan sonra almanca ogrenip ne yapacagim?

    bi de unutulmaz

    - hami penalti kacirdin, ne diyosun?
    - canim sagolsun.

    diyalogu vardir..

  • aklıma deniz gezmiş'in "biz daha aşık bile olmamıştık" sözlerini getiren fidan... belki henüz aşık bile olmamıştı. şairin dediği gibi `gül benizli sevgilinin titreyen göğüslerini öpmeden doyasıya` kara toprağa gitti. belki pilot olmak istiyordu, belki henüz uçağa bile binmemişti. belki arkadaşlarıyla ispanya'nın bir balıkçı kasabasında tatil yapmayı hayal etmişti. belki izlemeyi planladığı bir film listesi, öğrenmek istediği felsefi akımlar, ezberlemek istediği şiirler, satın almak istediği kitaplar vardı. belki o gün akşam canı annesinin yaptığı patatesli börekten çekmişti, belki açtı dövüldüğünde, belki de tok.

    insan hazmedemiyor. nefes alıp verdiği ülkede gencecik bir canın yok olmasına insanların seyirci kalmasına, birilerinin hayasızca iftiralarına, yüzsüzlüklerine tahammül edemiyor. ali keşke senin adını hiç bilmeseydim. vardlığından bile haberdar olmadan yaşayıp gitseydik ikimiz de. keşke bir tren garında ateş isteseydim senden ve bana cevap bile vermeden çekip gitseydin... seni öldürenle, beni öldürecek olan arasında fark yok. yarın canımı alsa bu şiddet, şu satırları bile yazdığımı bilmez kimse...

    ölmeyeceksin, kalbimizde yaşayacaksın demeye dilim varmaz benim. sen öldün. seni öldürdüler. kalbini durdurdular, nefesini kestiler. bir gün birileri tarih kitaplarına senin "öldüğünü" yazacak. hain olduğunu, terörist olduğunu yazacak... inandırmayacağım, bana düşen senin benden farksız bir masum olduğunu gücümün yettiğince anlatmak olacak. senin öldürüldüğünü, katillerinin de aramızda hayatlarına devam ettiğini, faili meçhul bir cinayet olduğunu, annenin sensiz bırakıldığını torunlarıma kadar anlatacağım... anlatacağım ki kanın, yalan hikayelerini yazacakları kırılasıca kalemlerine mürekkep olmasın...

  • türkiye ile ilgili güzel bir şey söyle deseler aklıma ilk kahvaltı kültürü gelir sanırım. hele avrupa'daki kahvaltı kültürü ile kıyaslanmaz bile.

    katılmadığım önerme.