hesabın var mı? giriş yap

  • gen diye bir şey var. kanıtlanmış.
    insanın geni var. kanıtlanmış.
    evrim ağacında en yakın maymunun da geni var. kanıtlanmış.
    insan ile maymunun genlerinin %98.7'si birbirine benziyor. kanıtlanmış.

    uzak bir dalda bulunan hıyarın ya da muzun da genleri var. kanıtlanmış.
    hıyarla ve muzla da genlerimizin %40-60 benzerliktr olduğu kanıtlanmış.

    sana daha neyi kanıtlayalım bre cahil? illa zaman makinası yapıp maymunların olmadığı, sıçanların ağaç kavuklarına tırmandıkları zamanı mı gösterelim? kuşların dinozorlardan geldiğini, illa 65 milyon yılı kısa film olarak zaman makinası aracılığıyla çekip mi gösterelim? 3 milyon yıl önce modern insana benzeyen bir canlı olmadığını kemiklere ve kafatasına inanmıyorsan nasıl kanıtlayabiliriz ? sen bize bir fikir ver, sana öyle kanıtlayalım.

    git zaman makinasını sen yap, sen bize göster güzel kardeşim. biraz da siz uğraşın, nasa'dan fazla bütçeni var. elinizde kılıçla şov yapacağınıza, fikirlerinizi somut şeylere dayandırın. bıktık size bunları tekrar tekrar anlatmaktan.

    çoğunuz 4,5 milyar yılı sayıyla yazamayacak adamlarsınız hala burada kanıt istiyorsunuz.
    git kendin araştır, science direct var. olmadı d & r'ın bilim köşesi var. al iki kitap oku. internet var, hödük hödük konuşacağına git iki şey oku.

    onlarca kitap, makale okuyan insanların emeğini noşa çıkarmak için elinizde bir kitapla etrafta dolaşmanızdan bıktık.

  • "yeni tanıştığım kızdan telefon numarasını istedim. 0 900 esprisi yaptı, iş değil cep istiyorum dedim.. bir daha espri yapamaz sanırım."

  • kedi çizimleriyle tanınan ingiliz sanatçı.

    şizofreni hastası olduğu iddia edilmektedir. 1924'te kız kardeşleri artık onun değişken, bazen şiddet içeren davranışlarıyla başa çıkamayınca hastaneye yatırılmıştır fakat hastalığının 1924'te başlamadığı, uzun yıllar hafif bir biçimde var olduğu, kız kardeşi caroline'ın ölümüne yanıt olarak şiddetli bir forma dönüştüğü düşünülmektedir. şizofrenisinin sanatı üzerinde muhtemelen az etkisi oldu. hastalığın akut atakları sırasında hiç resim yapmamış veya yapamamıştır, ancak daha stabil hale geldiğinde resim yapma eğiliminde olmuştur. hastanede bir süre sonra hastalık tekrar hafif bir forma büründü ve sanat çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. 1936'da serebrovasküler olay geçirdi ve bunun sonucunda ölüm yılı olan 1939'da muhtemelen vasküler demansın birçok özelliğini gösteriyordu.

    psikiyatrlar, louis wain'in bazı resimlerinin şizofrenisinin ilerlemesinin görsel bir temsilini ortaya koyduğunu düşündü. fakat bu çizimlerden herhangi birinin gerçekte ne zaman yapıldığına dair hiçbir kanıt olmaması nedeniyle bu fikir eleştiriye açıktır. bununla birlikte şimdi koyuldukları sıra tamamen yapaydır. görünüşe göre dr. maclay, wain öldükten sonra bu resimlerin bir kısmını veya tamamını camden hill'deki küçük bir dükkanda bulmuş ve daha sonra onları klinik bir ilerleme sırası olarak değerlendirdiği şekilde düzenlemiştir. şimdiki ortak kanı, resimlerin louis wain'in farklı zamanlarda yaptığı çalışmaların örneklerinden fazlası olmadığı yönünde. bu yüzden wain’in eserleri ile hastalığının farklı aşamaları arasındaki bağlantı yalnızca spekülasyonlardan ibarettir. tıpkı hastalığının kedi dışkısıyla atılan bir parazit olan toxoplasma gondii tarafından tetiklenmiş olabileceği gibi.

  • türkiye'nin özünü anlatan bir tespit.

    çünkü:

    1. biz ona onu yapacak imkanları vermedik ki? hangi imkanla yapacak?

    2. kendi imkanlarıyla yapmaya kalksa bile çoktan başkalarının onu aşağı çekmiş olması gerekirdi. o aşağı çekenlerden nasıl kurtulacak?

    imkansız yani yapması.

    1992 yılında (15 yaşındayım) turbo pascal'da hem object oriented programming öğreniyorum (deneme yanılmayla, çünkü hiçbir kaynağım yok). bir yandan abimin yolladığı unixworld dergisindeki workstation'ların masaüstü grafiklerine hayran hayran bakıyorum (nextstep, open look, motif vs). o yüzden de öğrendiğim kadarıyla grafik arabirimli bir şeyler kodluyorum.

    bu grafik arabirimli araçları dim-soft'ta fatalica'nın kardeşi faruk'a gösteriyorum. sonradan öğrenmiştim ki ben gösterirken seyreden ruthcom bilgisayarın sahibi ibrahim arkamdan "yok ya o yapmamıştır" demiş. faruk adamı "yok abi yazıyor hakkaten" falan dediyse de ikna edememiş benim yaptığıma.

    bu beni hem gururlandırmış (zira yaptığım şeyin süper olduğunun en samimi itirafı olmuştu), hem de sinirlendirmişti. sadece adamın ülkede 15 yaşındaki birinin düzgün bir şeyler yapmasının imkansız olduğunu düşünmesi değil, aynı zamanda o yaştaki birinin büyük ihtimalle yalancı bir sahtekarın teki olduğuna olan bu kati ve kesin inancı da.

    bu adam özelinde de değil, tüm ülke çapında, bakanına "bizden mucit çıkmaz" dedirtecek kadar ulusal boyutta bir eziklik. çünkü kendi varlığı anca diğer herkes eşit ölçüde ezik olduğunda kayda değer anlamlı bir hal alıyor.