hesabın var mı? giriş yap

  • ne yaşadığını bilen, bilinçli bir kişi için çok daha ağır bir deneyimdir ayrılık anksiyetesi. bilirsin ruhunu kalbini bölüp parça parça rondodan geçirenin bu şey olduğunu, aslında bağlandığin kişiyle zerrece ilgisi olmadığını ama bir şey gelmez elden.

    ayrılık anksiyetesi ille de ortada bir ayrılık tehditi varken çıkmaz ortaya. bu anksiyete hep vardır ama hayatına birini dahil etmenle tetiklenir. öyle bir yaptırımı vardır ki bu anksiyetenin, yapman gerekenin benlik saygini yitirmemek adına ayrılmak olduğunu bilirsin de elini kolunu kaldiramazsin. ilişki nasıl başlarsa başlasın, bir noktada terk edilme sıkıntısı baş gösterir. kişi mükemmel olduğunu bilse bile, yaptığı paranoyalar ve bitmek tükenmek bilmeyen sorgulayici tavirlar neticesinde karşıdaki insanın aklına hiç yoktan ayrılık fikrini dusurebilir mesela. evet potansiyeli vardır bu konuda. ben genel olarak bu anksiyeteyi kadınların gösterme prevalansinin daha yüksek olduğunu hatırlıyorum. sebebi saniyorum ki kadının doğasında varolan sorgulama ve irdeleme davranisinin bir erkeğe kıyasla hat safhaya ulaşabilmesi.

    yine bu kaygidan muzdarip kisilerin müthiş bir kısır döngüye girdiğini ve ayrılığın getireceği acıyı tatmaktansa birlikteliğin anlamsizligini yaşamayı defalarca tercih edebildiklerini söylemek mümkün. geleceği kaybetme korkusuyla binisik olarak gelen bu korku uzak yakın fark etmeksizin gelecekteki tüm olasılıkları tartmaya çalıştıkca daha da çok tetiklenir bana kalırsa. zira, geleceğin kendinden menkul bilinmezligi ve belirsizliği kişinin kendini her daim tehlikede hissetmesine sebebiyet veriyor ve ayrılığı da sevdaya dahil ediyor. ama bu kaygı türünü yaşayan bireylerin tek istegi gelecekte tutunacak bir dal ve stabil bir hayat. dengesizliklerin içinde bir denge ortamı arayip bulamamanin da neticesinde daha da çok sorgulayip "asla ayrilmayacagiz" minvalinde sözler duymak istiyor. tabi yeri geliyor, sakinlestirilmek adına duyuyor da bu sözleri, ama sonra an geliyor ve bu söz tutulamadiginda "ben biliyordum zaten" diyebiliyor bu kişiler. bir nevi kendi kendini gerçekleştiren kehanet. bir arkadaşım demişti ki "oluruna bırakmayı ogrenmelisin, hayatta senin kontrol edemeyecegin çok fazla bilinmeyen var, tüm ipleri elinde tutamazsin. sana çok sıradan bir öneri gibi gelebilir belki ama oluruna bırakmayı bilmelisin. sen böyle yaptıkça karşındaki insanın denklemdeki salt rolü değişir ve senin onun üzerindeki etkin oranında oynayacağı rol farklilasir." doğru galiba. insanları bizim gibiler değiştiriyor, sonra da "sen eskiden böyle degildin" deme hakkını kendimizde görüyoruz.

  • bu ciddi bir konu. yazar arkadaşın etrafındaki insanlar aynı zamanda sizin de etrafınızda olabilir.

    edit: ulan 2 fav alacağız diye yapmadığınız embesillik kalmıyor şu alemde. insandır bu. düşer, kalkar. yarın öbür gün sen düşersin, olmadık bir sebeple bir borcun altına girersin, tanıdığından yardım istersin, veririm ama kız kardeşinle veya karınla bir gece birlikte olurum, al paran hazır derler. o zaman erkeklik yapmaya kalkarsın. ama söz konusu kadın olunca rerere,rörörö. yabancı değil oğlum bu mesajı yazanlar. sizin de çevrenizde var düşmenizi bekleyip, düştüğünüz an arkanızda bitecek olanlar.

    bu mesele meriçlik meselesi değil. insanlık meselesi. ekonomik şartlar ortada. insanlar maddi olarak zor dönemler geçirebiliyor. ya destek olursun ya da olmazsın. bu kadar basit!

    debe editi: bu başlık altında yazılanlara baktığınız zaman ülkeye olan umudunuzu kaybedebilirsiniz. destek verip debe ye girmesini sağlayanlara baktığınızda ise hala bir şeylerin düzeleceğine dair umudunuz olsun!

    bu memlekette namussuzlugun bu kadar prim yapması, namusluların sesinin çıkmamasından kaynaklıdır. lakin biz henüz ölmedik ve hala çok kalabalığız. namussuzlugu normalleştirmenize izin vermeyeceğiz!!! ne kadın, ne erkek, ne çocuk hiçbir şekilde sizin insafınıza bırakmayacağız. ama birgün olurda karşılaşırsak böyle bir durumla çevremizde, annenizin bile tanıyamayacağı hale getireceğiz, bilginize..

    siz elalemin kızına 3 kuruş para için bunu söyleme cesareti gösterecek kadar cesursanız, biz de gerekeni yapmak için hazır bekliyoruz! hodri meydan..

  • şaşırtmayan bir akp iki yüzlülüğü daha. kendi seçmen kitlelerine oynamak için şeref, haysiyet vs her şeyden rahatlıkla ödün verebiliyorlar.

    devamında tedbirleri aldık diyecekler ve ciğeri beş para etmez ne kadar akp yalakası vasıfsız şarkıcı türkücü oyuncu ünlü varsa sarayda iftara davet edilecektir.

  • zamanında benim aldığım patito'nun içinden elinde patates altında şalvarla mevsimlik ırgat çıkmıştı. bim olm orası şaşırmayın bu olaylara...

  • sene 2019...askerden geleli neredeyse bir sene olmuş. net bir şekilde hayatımın en kötü gününü yaşıyorum.
    neredeyse 1 senedir işsizim, önceki akşam 6 senelik kız arkadaşımdan ayrılmışım, yalnız yaşıyorum zaten memlekete dönsem babam kapıdan içeri koymaz, gidecek yerim yok, kiralar faturalar birikmiş, o da yetmezmiş gibi aynı günün sabahı kyk borcum dolayısıyla hesabıma e-bloke konmuş 3-5 gün yetecek az buz bir param da bankada kalmış.
    doktora bittikten sonra askere gittim geldiğimde iş bulamayınca bir arkadaşın çalıştığı otoparkta fiş kesip sonrasında bir maketin el broşürlerini dağıtıyorum ama nasıl bir talihse bu işler bile çok görülmüş olacak ki bana birkaç gün öncesinde bu iki işten de "gelme" diye haber almışım. babam bana küsmüş "madem işsiz kalacaktın ne diye senelerce yüksek lisansıdır doktorasıdır koşturdun durdun" diyip duruyor. annem "utandığımdan konu komşu seni sorunca kendi işini yapıyor diyorum" demiş. girdiğim bir iki tane iş görüşmesinden haber yok kaç aydır, cepte para yok, gittiğim tüm kapılar yüzüme kapanmış, ortamlarda dalga konusu olmuşum resmen. üstüne gelen ayrılık, haciz şoku falan derken mental olarak çökmüş değil resmen enkaz altında kalmışım.
    öyle bir psikolojide bilen bilir duvarlar insanın üstüne üstüne gelir. çıktım evden haliyle, evinsiz evinsiz gezerken bir esnaf bir arkadaşın dükkana girdim. biraz sohbet muhabbet tabi çocuk biliyor halimi yakın arkadaşım (hoş o da batık işleri çok kötü ama) yalandan rencide olmayayım diye "hatırlar mısın fi tarihinde sana şu kadar borcum vardı" diyerek cebindeki 400 liranın 200 lirasını bana veriyor zorla.
    alıp çıkıyorum o parayı, yol üstünde bir banka oturup muhtemelen bir daha göremeyeceğimi düşündüğüm çok sevdiğim caddenin manzarasını, geleni geçeni izliyorum. neyse bank çift taraflı bankın arkasına üniversite öğrencisi olduğunu anladığım gençten bir çocuk telefonla konuşa konuşa gelip oturdu. istemeden kulak misafiri oldum haliyle. arıyor sürekli birilerini "abi elektriğimiz kesik, babamın maaş 3-4 güne yatacak varsa 150-200 lira gönderebilir misin?" diyor her aradığına. anladığım kadarıyla kimse yardım etmiyor. sesi giderek çatallaşıyor 3. 4. aramadan sonra sanırım ev arkadaşını arıyor "ben de bulamadım ya valla kaldık öyle nap'caz şimdi?" diyor.
    "ulan" diyorum kendi kendime "zaten batmışsın, muhtemelen bu kahırla geceyi çıkaramazsın, kahırdan gitmesen kendine kıyacaksın hem kıymasan ne 200 lira ile mi bitecek tüm dertlerin?" diyorum.
    sonra gencin yanına gidip rencide olmasın diye "kusura bakma istemeden kulak misafiri oldum konuşmalarına, benim bir ahdim vardı bir iş kovalıyordum dünya bankası projesinde, olursa 3 tane öğrenciye yemek ısmarlayacağım diye, az önce telefon geldi o bahsettiğim işe kabul edilmişim, sen de sanırım zor durumdasın al şu 200 lirayı borcunu öde açtır elektriğini" diyorum. çocuk "abi olmaz falan" diye ısrar etse de ahdim var gibisinden bir şeyler sallayıp zorla veriyorum parayı çocuğa. gözlerinin içi parlıyor tabi garibin, damdan düşenin halinden damdan düşen anlar hesabı bilirim o çaresizliği ve sonrasında hiç beklemediğin anda gelen umudu.
    neyse biraz daha oturayım derken aradan yarım saat geçmeden bir telefon geliyor. dünya bankasının türkiye'de ortak iş yaptığı aracı kurumdan arayan bir kadın "görüştüğümüz danışmanlar arasında sizi tercih ettik gelin sözleşme imzalayalım" diyor.
    tabi o günden sonra hayatım bambaşka bir yöne evriliyor bu proje sayesinde birçok fırsat geliyor önüme.
    o sıra içime mi doğdu, olmasını istediğim için az da olsa kendimi mutlu edeyim diye mi dedim dünya bankası projesine kabul edildim yoksa tamamen tesaddüf müydü anlamadım ama bu anım aklıma geldikçe hep tebessüm ettirir bu hoş tesadüf içeren anı.
    edit: yazım

  • müziğin belirli akorlar, gamlar ve uyumlar üzerine kurulduğunu, bu uyumlarınsa matematik üzerine kurulduğunu gösteren kuramdır. müziğin dilidir. az gireyim içine, belki birinin ilerde işine yarar.

    notaları a'dan g'ye gösteririz. la'dan sol'e kadar bu harfleri alırlar. nasıl oldu?
    a=la b=si c=do d=re e=mi f=fa g=sol oldu. bu notaların 5'i tam ses, 2'si yarım sestir. do'dan re'ye bir tam ses vardır misal. do tam sestir yani. re'den mi'ye de tam ses vardır. yani re de tam sestir. ama mi? mi yarım sestir. mi ile fa arasında yarım ses vardır. fa, sol ve la da tam sestir. si yarım sestir. ne dedik, mi ve si yarım sestir, gerisi tam sestir dedik. şimdi, iki tane lafımız var. diyez ve bemol. diyez yarım ses ileri demek. bemol yarım ses geri demek. diyezi (#) böyle gösteririz, bemolü ise göstermek için kullandığımız işareti ekşi algılamıyormuş, şu an edit atıyorum o yüzden. işaretin kendisi küçük b harfine çok benzer, bizse burda almanların ß'sini kullancaz. doğru gösterim değil kesinlikle, idare edin artık. ileri demek ince demek bu arada, haliyle geri demek de kalın manasında. nitekim notalar yazılırken aşağıdan yukarıya doğru incelirler.

    hızlı bir hesaplama yapalım.
    misal, do'dan fa'ya kaç ses vardır?
    c, c#, d, d#, e, f. gördüğünüz üzere 5 yarım ses.
    aynı notadan aynı notaya ise hep 12 yarım ses vardır. zaten 5 tam ses 2 yarım dedik, 5x2+2 haliyle 12. "şu notadan şu notaya kaç nota var" denilmez hane. genelde yarım seslerden gidilir.
    mi ve si -ki artık bunları izninizle e ve b diye gösteriyorum- arıza almaz. arıza ne demek? diyez demek. bu notaların diyezi yoktur dedik zaten. ki mantık larak, e ve b diyez almaz ise, f ve c da bemol almaz. nitekim misal f# dile gß aslında aynı notadır. birisi fa'nın yarım ses ilerisi, diğeri sol'ün yarım ses gerisi.

    akor nedir? akor ya majör, ya da minör gamına göre notaları dizip belirli notaları almamız ile elde ettiğimiz sesler bütünüdür. gam nedir? hah, işte şimdi müzik teorisine girdik. gamlar belli kalıplardır.
    majör gamı: tam-tam-yarım-tam-tam-tam-yarım'dır. ne demek? bir notadan başla ve sırayla bu sesleri git demek. arıza almayan tek majör do majördür. buyrun bakın:
    c'dan tam ses git d, ondan tam ses git e, ondan yarım ses git f, ondan tam ses git g, ondan tam ses git a, ondan tam ses git b, ondan yarım ses git c.
    resmen c-d-e-f-g-a-b'dir do majör kalıbı. aynı anda oktav da oldu bu tabi.
    nasıl gösterilir akorlar? büyük harfle. hani burda hepsi küçük olacak diye diyorum. mesela tek başına büyük c gördün, do majördür. yanına küçük m koyarsan cm yaparsan, do minör olur. peki gamları böyle sıraya dizdik diyelim, akoru nasıl belirleyecez? valla ana sesler 1, 3 ve 5. seslerdir. c-e-g oldu. mesela elinde gitar var, 6 teli birden (daha azını kullanacaksan sırf onları çevir) bu üç sesten birine çevirirsin. piyanodaysan direkt bu üç sese basarsın. gamları bilmek neden önemlidir? misal birileriyle çalıyorsunuz, adam do majör çalıyor. sen solo atmaya kalkarsan, hiç diyez ses basmazsın. neden? c gamında diyez yok çünkü.

    daha kepçük bi majör gamı deneyek. mi majör misal.
    e-f#-g#-a-b-c#-d#-e. bakınız 4 diyezli gam. peki aga, biz bu gamların hepsini ezberleyecek miyiz? bunun kısa yolu yok mu? tabii ki var. diyezlerin sırasını bil. o ne demek? usta, f ilk diyezdir. bu lafı bil. ondan sonra 3'er nota geri say. 3'er yarım ses falan değil, direkt 3 nota geri say. birinci diyez f ise, ikincisi c'dir. üçüncüsü g'dir, dördüncüsü d, beşincisi a, altıncısı e, sonuncusu b. tam tersinden sayarsan bemoller olur. ilk bemol b'dir, ikincisi e, üçüncüsü a, dördüncüsü d, beşincisi g, altıncısı c, yedinci ve son bemol de f'dir. şimdi bu ne demek? aga, kaçıncı diyezde isen, o ana kadarki tüm diyezler, bir ileriki notanın gamında çıkar. ne demek istiyorum? mesela ilk diyez f dedik ya, bir sonraki nota g mi? g gamında bir tek f# vardır. f'den sonraki diyez c mi? c'den bir ileriki nota olan d'nin gamında, hem c# hem de f# vardır. bakın demin yazdığımız e gamına. e'den bir önceki nota neydi? d. d dördüncü diyezimiz. o nota ve o notaya kadarki tüm diyezler hakikaten de e gamında var. bak yukarı, f# var, c# var, g# var ve d# var. bu kuralı oturttun mu her şey gider.

    minör gamını mı merak ettin kuzum? verelim.
    tam-yarım-tam-tam-yarım-tam-tam. majör gamlarının tek arıza almayanı c idi di mi? minör gamlarının tek arıza almayanı da am'dır. gitar dersine başlayan ergenler çok gülerdi buna. bayağı am yazıyor kağıtlarda. la minör hani.
    am gamı: a-b-c-d-e-f-g-a.
    neyse, şimdi siz bana sorarsınız. do majör de diyez almadı, la minör de. o zaman, bunların gamı aynı olmadı mı? helal olsun be derim sana. tüm majör gamlarının, kendisiyle aynı gama sahip bir minör gamı vardır. biz buna "ilgili minör/ilgili majör" deriz. bunu bulmanın kolay yolu var mı? tabii ki var. majörden üç yarım ses geri gidersin. do majör mü? git do'dan üç yarım ses geri.
    c-b-bß-a. vallahi de am'a geldik. bu böyledir. misal f ile dm, g ile de em aynı gamlara sahiptir.

    şimdi bana deyin ki, lan diyez yarı ses ileri, bemol yarım ses geriyse, neden ikisine birden ihtiyacımız var la? misal a# ile bß aynı şey değil mi? neden iki ayrı isme ihtiyacımız var. sormanıza sevindim delioğlanlar. a# ile bß aynı nota mıdır? evet. aynı şeyi mi ifade eder? hayır. ne dedim lan ben? şimdi usta, bir akorun gamında a# varsa, başka deyişle tüm la'lar diyez ise, sen la'ya basmazsın. sen la diyez'e basarsın, la sesi bozar. peki ya si? si'ye de basabilirsin. ama eğer gamda bß varsa, hani si'ler bemolse, bu sefer si'ye basmazsın. la'ya basabilirsin. anladınız? helal.

    şimdi aslında bu majör gamını da, minör gamını da bilmem neyi de ezberlemeye gerek var mı? ezberlesen tabii iyi olur, ama şart mı desen bence değil. c'nun tek diyez almayan majör olduğunu bil, onun ilgili minörünün de 3 yarım ses geri gitme kuralından am olduğunu bil. ordan nota aralıklarını sayarsın, kuralını bulursun. bir de başka bir şeye dikkat edelim; 1,3 ve 5. sesleri alıyoruz ya, gam kurallarına bakalım:
    t-t-y-t-t-t-y
    t-y-t-t-y-t-t
    şu görülebilir ki, birinci sesten üçüncü sese majörde 4 yarım ses, minörde 3 yarım ses var. birden beşe ise ikisinde de yedi yarım ses. yani bir notanın minör ve majör akorları içindeki tek fark, üçüncü sesin majörde yarım ileri olması. birinci ve beşinci ses aynı yoksa. misal izleyelim;
    akorların ana/kurucu sesleri (gamların 1-3-5):
    c => c-e-g
    d => d-f#-a
    e => e-g#-b
    f => f-a-c
    g => g-b-d
    a => a-c#-e
    b => b-d#-f#
    şimdi sırf orta sesi yarım ses geri alarak minörleri kurabilirsin:
    cm => c-d#-g
    dm => d-f-a
    em => e-g-b
    fm => f-g#-c
    gm => g-a#-d
    am => a-c-e
    bm => b-d-f#
    olay budur.

    bu akorlar sadece karşınıza fa majör, do minör diye gelmez tabi. yalnız adisyonlara falan geçmeden şunu da hatırlatalım, diyez ve bemol seslerin de gamları/akorları olur. misal eß majör:
    eß-f-g-aß-bß-c-d-eß

    şimdi, sizlere değişik akor çeşitlerinden bahsedelim. sus vardır misal, suspended manasında. aradaki 3. sesi çıkartırsınız, yerine 2 veya 4 koyarsınız. misal c gamı neydi?
    c-d-e-f-g-a-b.
    1-3-5'i aldın c-e-g. şimdi 3'ü çıkar, 4 ekle mesela. c-f-g olsun. ne oldu? c sus 4.

    adisyon vardır mesela. addition hani. gama baştan dönmenizi ister. misal add9. her gamın sekizinci sesi kendisi olduğu için, verilen sayıdan 7 çıkartırsan istenilen notayı bulursun. misal add9 diyorsa, 2. sesi ekle diyordur.
    c-d-e-f-g-a-b-c-d dersen c gamında 9. ses gördüğün üzere d'dir. zaten 9-7'den 2 deyip, ikinci ses d'dir desen de aynı şey. napıyoruz şimdi? c-e-g'yi alıyoruz, sonunda bir ince d çaktık mı al sana c add9.

    sept akor vardır misal. 7. sesi eklemenin diğer adı. misal a için, bir g eklersin akora.

    ben sıkıldım la. gece gece yeter, eğlendik bence. sen eğer internete "müzik teorisi" yazıp, sonra "aa ekşi sözlük'te kesin bir şeyler vardır" diye buraya gelmiş isen, ne mutlu bana yardım ettiysek. müzik güzeldir, müziği sevin.

    not: dediğim üzere, bemol işaretini ß'na çevirmek durumunda kaldım. gerçekte küçük b'ye benzer bişey. neden küçük b kullanmadın direkt derseniz, içimden gelmedi. b si demek ya zaten. bir de büyük harfle gösterilmeli hep notalar ama büyük harf yazamıyorum. iyice karışsın istemedim.

  • soylu/zengin tayfanın anlamsız misafirlikleri. arkadaşın arkadaşının evine akşam yemeği için gidip yeni tanışılan ailenin yanında 1 hafta misafir olmak ve en iyi biçimde ağırlanmak.