hesabın var mı? giriş yap

  • kocaeli çocuk rehabilitasyon merkezindeki olayları ifşa ettiği gerekçesiyle yazarın söz konusu videoda bulunan arkadaşı ile birlikte gözaltına alınması olayı.

    olaya tanık olan haki isimli yazarın anlattığına göre 'yaptıklarının hesabını vereceksin', 'bin lan arabaya' denilerek göz altına alınmış. bu olay, son zamanlarda en azından bizim duyduğumuz çocuk tacizi haberleri ve hükümet' in olayları örtbas etme çabalarından sonra şaşırtmamıştır. haklı bir şekilde vatandaşlık görevini yaparak duyarlı davranan bir insanı sindirmeye çalışmanın mantıklı bir izahı olamaz.

    edit1: arkadaşlar, haki' nin verdiği bilgiye göre darp edilerek gözaltına alındığı öne sürülen kişi yazarın arkadaşı ve aynı zamanda arabayı kullanan arkadaşıymış. makrodalga' da bu olayın üzerine ifade vermek için avukatı ile karakola doğru yola çıkmış. bilgiler güncellendikçe edit'leyeceğim.

    edit2: makrodalga isimli yazar arkadaşımız mesaj attı şimdi. ev arkadaşı ile birlikte, izmit bekirpaşa karakolu'nda ve iyi olduklarını söylüyor. ilerleyen saatlerde kendi başlığında olayı detaylı bir şekilde aktaracakmış. hepimize verilen destek için çok teşekkür ediyor.

    edit3: gözaltına alınan iki arkadaşın darp edildiği haberi de belgeleriyle birlikte basına yansıdığına göre, olayın arkasından ensar vakfı skandalı gibi bir şey çıkarsa şaşırmayacağım.

    edit4: borderline cadi isimli yazar arkadaşımız şuan karakolda. verdiği bilgiye göre arkadaşlarımız ifade veriyorlarmış. bir tane de gazeteci varmış. detaylar geldikçe bilgilendireceğim.

    darp edilen hakan ergin şuan ailesi ile birlikte hastanedeymiş. diğer yazar arkadaş deniz yalçın' da ifadesinin ardından hastaneye doğru yola çıkmış.

    son edit: olaya maruz kalan yazar arkadaşımız ve ev arkadaşı iyi durumdalar. belli ki kendilerine göz dağı verilmek istendi. ancak makrodalga kesinlikle korkmadığını özellikle belirtti. kocaeli rehabilitasyon merkezindeki durumla ilgili önemli bir gelişme olursa aktaracağını söylüyor. ben de çok geçmiş olsun diyerek, bu durumun örnek teşkil edeceğini umuyorum. toplum olarak hiçbir pisliği halı altı yapmayacağımızı birileri artık öğrenmeli.

  • d smart adlı kuruluşun aylar süren ısrarlı call center aramaları, arkadaşımda şu radikal yalana neden olmuştur.

    d: şöyle indirimler var böyle indirimler var bıdı bıdı...
    a: ya bizim televizyonumuz yok aslında.
    d: o zaman şöyle yapalım, televizyon verelim. böyle yapalım hebe hübe..
    a: ben körüm.
    d: pardon...... geçmiş olsun.

  • hababam sınıfını inanılmaz bir şekilde gaza getiren andır. nasıl bir utanmaysa plan proje temel olmadan, harcı kumu çimentoyu pek hesaba katmadan okul inşaa eder sınıf. inşaat sektöründe çığır açar.

  • ateistlerin bu gaza gelisi, bu yeniden dogusumuz, ne yazik ki chainardin madimak olayinin failini bulmasiyla golgede kalmistir.

    evet, fail aziz nesin

    "korkup otelden cikamadigi icin, otel komple atese verildi. aziz nesin otelden çıksa idi, aziz nesin ölecekti, otel ateşe verilmeyecekti".

    yillarca hakaret ettigi muslumanlarin ne mal oldugunu bilmiyormus gibi, otele siginmasi tam bir sorumsuzluk ornegi. hangi delikanli linc kalabaligindan kacar?

    oteli atese verenlerin kendisine manevi tazminat davasi acmalari lazim. elleri mahkum yakacaklar oteli, agir tahrik var sonucta -hadi gelin durust olalim, hangimiz inancimiza hakaret sonucu agustos ayinda tatilci dolu otelleri, hic olmadi mesai sonu mecidiyekoy metrobuslerini atese vermedik ki?- ve onca masum insanin canli canli yanarken attigi cigliklar psikolojilerini etkiledi. hem katil, hem sadist aziz nesin! seni oldurmek icin illa bu kadar zahmete mi girmek lazim?

    bence chainard, benjamin netanyahunun hesabi. buraya yazmadigi zamanlar, "tek hedef bize fuze atan teroristler" diye gazzeyi dumduz ediyor kendisi. ah nerde eskinin binalara saklanmayan teroristleri, hic okul bombalamadigimiz zamanlar olmustu.

  • başlık tuttu madem, son zamanlarda doların neden yükseldiğine ilişkin bir şeyler yazayım şöyle anneye anlatır gibi:

    şimdi bu dolar dediğimiz amerikan parası, abd merkez bankası (fed) tarafından basılan bir ödeme aracı. dünyada ne kadar dolar olacağına fed karar verir. nasıl bizim merkez bankamızın belirli hedefleri ve misyonları varsa (fiyat istikrarı en önceliklisi) fed'in de kendi öncelikleri ve tutturmak istedikleri hedefler var.

    şimdi bu fed, kriz zamanlarında piyasayı canlandırmak için, işsizliği azaltmak ve büyümeyi sağlamak için bir karar aldı. dedi ki, alın size dolar, ama faize de koymayın, faizleri de düşürdüm dedi (0 ila 0.25), gidin bu parayı harcayın, yatırım yapın, paradan para kazanın dedi. bunları yaparken de hem büyürüz hem de yatırımlarda o kadar insan çalışacak işsizlik azalacak gibi bir plan yaptı. dolayısıyla, yıllarca piyasaya ucuzdan dolar saldı.

    peki bu dolarlar nerelere gitti? altına gitti, kendi iç piyasasına gitti, başka ülkelere gitti, başka ülkelerin borsalarına girdi. bu başka ülkeler kimlerdi? yabancı yatırımcıya ihtiyaç duyan ülkeler, gelişmekte olan ülkeler. türkiye gibi ülkeler. bu para yağdı türkiyeye. ucuzdan dolar oh mis. yabancı elinde dolarla geldi türkiyeye, bozdurdu dolarını, tl ile borsaya girdi, tlden faize koydu falan fistan.

    peki yıllarca süren bu dolar sağanağında bizim ne yapmamız gerekiyordu ve ne yaptık?

    biz bu likiditeyi bulduğumuzda yapmamız gereken şey yapısal bir takım iyileştirmeler ve uzun vadede bize para kazandıracak teknolojik gelişmeler ve know-how barındıran yatırımlar yapmalıydık. boylece piyasada para kalmayınca da ürettiğimiz katma değerli ürünleri satabilir, ülkeyi büyütebilir ve orta gelir tuzağından sıyrılabilirdik. eğitime bilime teknolojiye yatırım yapsa idik, bir güney kore gibi teknoloji üreten firmalarımız, ne bileyim hindistan gibi uzay araştırmaları gerçekleştirecek bilimsel altyapımız falan olabilirdi.

    ne yaptık bunları yapmadık da? ev yaptık. gökdelen diktik. harcadık. dolarları gömdük inşaata gömdük lüks araçlara gömdük iphone 6 lara. lan bu ucuz likiditenin bir sonu olabilir diye düşünmedik hiç..

    yıllar geçti ve 2013'e geldik.. fed yeni bir açıklama yaptı. dedi ki, artık ucuz para devri bitti. iyi kötü yıllarca saçtığım paralarla ekonomi biraz düzeldi. artık daha fazla para saçarsam bu sefer balonlar oluşur. doları hakettiği seviyeye yükselteceğim, faizleri artıracağım dolayısıyla yine tasarruf oranı artsın istedi. bu kararı neden aldı? çünkü 1) balonlar oluşabilirdi engellemek istiyor, 2) tasarruf oranları artmalı sermaye toparlanmalı. 3) fedin bütçesi trilyonlarca dolar oldu bunun bir sonu olmalı.

    sonuçta gezi eylemlerinden hemen öncesinde, tahvil alım programı adı verilen ucuz para saçma politikasını durduracağını açıkladı. bu bizim için ilk şok oldu. insanlar bu karara hemen tepki verdiler ve dolar yükselmeye başladı. bu duruma hemen müdahale edemediler bizim merkez bankamız. sonrasındaki süreçte siyasi gerginliklerle beraber beklentiler o kadar değişti ki dolar 2 liranın üzerini gördü. bizim merkez bankası da el mahkum doları düşürmek için faizleri 4-5 puan artırmak zorunda kaldı.

    faiz neden kötüdür? aslında faiz kötü değildir, ayarında faiz, enflasyona uyumlu faiz iyidir. çünkü sermaye toplanır. toplanan sermaye ile yatırım yapılabilir. faiz bu açıdan iyidir. ama olmaması gereken ve el mahkum istemeden yaptığın faiz artırımı kötü bir durumdur çünkü faiz yüksek olursa insanlar borç almak istemezler. borç almayınca da yatırım yapmazlar. yatırım yapmazlarsa her sene işgücüne katılan insanlar işsiz kalır. ya da mesela ev mev satın almamaya başlarlar. eldeki evler falan elde patlar. tayyibin şu an faiz indir diye yırtınmasının sebebi budur. amma kazın ayağı öyle değil işte. tayyibin dediği gibi kolay olaydı bütün dünya faizleri kaldıralım mis gibi yaşayalım küresel ekonomi coşsun di mi ne güzel lan hayat? tayyip rüya görüyor. gösteriyorlar.

    sonuç olarak, fed en sonunda bu faizleri, yukarda anlattığım sebeplerden ötürü artıracağını ifade etti. bu durumda neler oluyor bak:

    - yıllarca ucuz dolara alışmış ekonomiden yabancı elini çekmeye başlıyor. yani yabancı diyor ki, benim güvenilir merkez bankam da artık bana faiz vermeye başlayacak. dandik türkiyede ne işim var lan artık benim diyor. giderken dolarlarını alıyor ve içeride dolar azalıyor.

    - senin dolar türünde bir ton borcun var. o iphoneları alırken o range roverları alırken hayat çok güzeldi di mi? ucuz ucuz nasıl olsa öderim diye aldın doları bastın yine yabancı şirketlere. sahip olmadığın bir zenginliği öne aldın, önceden yaşadın. bu borç ödenecek illa ki. ve dolar da azaldı piyasada. ne yapacan? daha fazla tl vereceksin ki az olan dolardan elde edebilesin.

    - eğer teknolojik gelişmeler yapmış olsan, know-how değeri olan ürünlerin olsaydı onları satar yine dolar bulurdun ama parayla yaptığın betonları kimse almak istemiyor. güney kore gibi cep telefonu tablet gibi bişey üretebilseydin satar yolunu bulurdun şimdi ne yapacan?

    - bir de o kadar safsın ki, bu sahte zenginliği kendinden bildin. benim süper yeteneklerim ekonomiyi uçurdu zannediyorsun. ve halkımız da 90% embesil olduğu için büyük çoğunluk buna inanıyor. tayyip sayesinde oldu zannediyor yaşadığı sahte zenginliği. şimdi işler değişince de apışıp kaldı öyle. saçmalamaya başladın. kalan bir avuç yabancı vardı, onları da ürkütüyorsun. adamlar kuyruklarını kıçlarına alarak kaçıyorlar ülkeden lan ne işimiz var bizim bu sirkte diyerek.

    sonuç olarak, doların şu sıralar değerlenmesinin temel sebebi bunlar. eklemeler yapılabilir ya da bir hata yanlış varsa uyarın düzelteyim.

    ekleme: @sia belirtti; petrolün yükselişiyle türkiyeye giren ve düşüşüyle türkiyeden çıkan bir arap sermayesi mevcut. ve bir de yolsuzluğun yarattığı etki var, yolsuzluk iddiaları bile güveni sarsıp doların yükselmesine yol açıyor. bunlara şeffaflığımız, ekonomik özgürlüklerde geldiğimiz nokta vs gibi sosyal / siyasal riskleri de ekleyebiliriz. hepsinde de daha kötü yerlere gidiyoruz.

    edit: çok fazla soru geliyor 1) kriz çıkar mı, 2) euro'da da aynı durum geçerli mi diye. bu yazıda ele alınan dolar idi, euro'nun da ayrı bir hikayesi var elbette. krizin çıkıp çıkmayacağı da kriz lafından ne anladığınıza bağlı. şöyle bir şey yazmıştım geçen hafta: #49447815

    edit2: bu yazı birgün gazetesinin 6 mart sayısı manşeti dahil birçok yerde kopyalandı, yayınlandı, araklandı vs vs. onedio haricinde kimse ne izin istedi ne de referans gösterdi. bu hırsızlık kültürü ile bu ülke gelişmez beyler. fırsatınız varsa çekin gidin bu ülkeden.

  • "koşullu olumlu kabul" dür en köklü sebebi.

    şimdi efendim, bir aile düşünün ki çocuğa yaklaşımları şöyle :"sınavdan iyi alırsan seni severiz, müsabakada madalya alırsan seni severiz, doktor olursan seni severiz "vb. çocuk arkadaşlarıyla kavga mı etti hooop" sen ne biçim çocuksun? "ve akabinde gelen bir cezalandırma yöntemi olarak yok sayma, yüz çevirme.

    bu durumda ailenin yaptığı şey tam olarak" koşullu olumlu kabul "yani seni olumlu bir şekilde değerlendirmemiz, kabul etmemiz sevmemiz için koşullarımız var evlat. sen bunları yaparsan severiz, yapmazsan sevmeyiz.

    işte bu noktada çocuk tedavi görmediği müddetçe içine saplanacağı bir bataklıkla karşılaşıyor." onaylanma ve kabul edilme isteği "çocuk bundan sonraki hayatını sevdiği bir insan olduğunda kendisini sevmesi için sürekli çaba harcayacak, kabul görmeye çalışacak.

    çocuk isterse çok güzel /yakışıklı, başarılı, düzgün, iyi eğitimli, birikimli biri olsun hep içten içe yetersizlik hissedecek. hep onaylanmak ve kabul edilmek için çabalamak zorundayım diye düşünecek, çünkü "yetersizim ve sevgiye muhtacım"

    sevgili ebeveynler, elbette çocuğunuzu doğru yönlendirmek, onun iyi özelliklerle donanmış olmasını istemeniz doğal. ancak şu şekilde "arkadaşlarına şiddet uygulaman kesinlikle yanlış, onaylamıyorum. hatta belki bu yüzden cezalandıracağım seni. ama her ne olursa olsun, ben seni seviyorum ve hep seveceğim" yani koşulsuz şartsız olumlu kabul.

    tüm ebeveynler bu konuda bilinçlenir umarım. çünkü ağlayan çocuğa bile bırak numara yapıyor, ilgi çekmeye çalışıyor diye diye bir nesli hasta ettiler.

  • yılbaşını evinde yalnız geçiren kişi için dışarıda geçirenleri kıskanmak, kendi kendine efkarlanmak.