hesabın var mı? giriş yap

  • bunun bir de, normalde burdur şivesi yardıran anneannenin, dünürü arayınca kraliçe elizabit kesilmesi versiyonu vardır ki (yeni başlık açarak sözlüğü kabartmak istemediğimden buraya yazıyorum), buna örnek bir kesit şöyle verilebilir:

    anneanne: "eneee! baaçe gapısının yanıngdaki bütün fideleri gırmış gomuşlar, ay anam gıııı!!"
    (bahçe kapısının sertçe açılması ile kırılan biber fidelerinin arkasından yakılan bu ağıt sırasında ev telefonu çalar ve anneanne cevap verir).
    anneanne: "ah, şule hanımcığım siz misiniz, nasılsınız canım"....."ıhıhıh*, ah evet, evet, geleceğiz tabi, ah ama neden zahmet ettiniz o kadar şule hanımcığım, hı-hı, ivet tabi, akşam görüşmek üzere, allaha emanet olun, cengiz bey'e de selamlar canım"
    wunjo: ???!!!!!!!!????

    *ıhıhh: bu, tam olarak yazıya nasıl dökeceğimi bilemediğim, süper kibar, son derece nazenin bir gülüş efektidir. sanki kibarlıktan ölmeden iki dakika önceki bir insanın, kibarlık tarihine attığı bir imza gibidir.

  • içinde yaşadığımız dünyanın dertlerinden kederlerinden endişelerinden uzak diyalog türleri.

    *

    - çay içer misiniz?

    - tazeyse alayım.

    - değil. 4 saat 27 dakika oldu yapılalı, bokum gibi.

    - ouuvv anlıyorum, almayayım o zaman tişkürler.

    *

    - seni başka kimsenin sevemeyeceği kadar çok seviyorum ve bir ilişkiye başlamamız için bu yeterli sanıyorum.

    - madem seviyorsun çıkalım o zaman, tamam.

    *

    - pike vereyim mi oğlum üşüme öyle.

    - yok anne iyi böyle istemem pike.

    - tamam.

    *

    - pike vereyim mi oğlum üşüme öyle.

    - yok anne, puyol ver.

    - puyol gerçekten bir efsane ya, puyol bir giggs iki. bu ikisini çok seviyorum. atalım mı bir pes?

    *

    - bence beni işe almalısınız, işsizlik çok canımı sıkıyor, üzülüyorum. para da lazım.

    - haklısın valla, tamam işe alındın, hayırlı olsun.

    *

    - alo show tv mi? sizin doktorlar diye bir dizi vardı ya eskiden, onu artık her gün yayınlar mısınız? günde 10 saat doktorlar verin, bol bol kutsi verin, dayayın kutsi'yi olur mu?

    - olur.

    *

    sonuncusu araya karışmış olabilir ama yine de can sıkan her diyalogun bizim için ideal olan bir başka dünyada karşılığı olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor, mutlu oluyorum. leibniz, haksızdın dostum diyorum, seviniyorum.

  • "uzun yıllar sonra nato ve batı ile olan ilişkilerimizin düzelmesi"

    bir kahkaha attiktan sonra yazarin entrylerine bir goz attim.
    (bkz: #56670632) tayyip icin "dünya'nın en güçlü siyasi lideri." seklinde yazmis.

    boyle de bir nesil var amk. daha dun pikacu izlerken bugun dunya, siyaset falan konularina kafa yormaya baslamis.

  • -pippa bacca’ya sizin ülkenizde tecavüz edip öldürmüşlerdi değil mi?
    +(hask!) münferit.. ee, müynferayt… (ne biçim soru lan bu)
    -peki , türkiye’de birden fazla karısı olan insanlar varmış doğru mu?
    +hee gülüm hee. benim de 2 karım var zaten. (lan olmadı galiba)
    -peki, türkiye’de oruç tutmuyor diye insanlar dövülebiliyormuş doğru mu?
    +yok dövmüyorlar, direkt yatırıp zkiyorlar. (eheheuheühühühü…bu ne ya?)
    -türkler bizleri salak kendilerini çok zeki olarak görüyorlarmış doğru mu?
    +sen nerden çıktın mına koyim ya… kimsin lean sen?
    -napıcan kim olduğumu cevap versene sikitoş…
    +sikitoş mu? türk müsün lan yoksa sen?
    -eheheh. tamam lan tamam. ehehee. türküm tabi.. ehehee. deveyi soramadan koptum lan.. ehehe..
    +yavşaa bak, gülüyo bi de. çok komik.

  • oyun: warcraft 3 (footmen mod'u)

    durum: oldukça deneyimli ve iyi bir oyuncu olan ev arkadaşıyla multiplayer oyunu atılmaktadır. daha önceki oyunlardan ev arkadaşını konvensiyonel yollarla yenmenin imkansız olduğuna, oynanan oyun 5 dakika da 5 saat de sürse eninde sonunda ele alınacağına kanaat getirilmiştir.

    strateji: ev arkadaşı oldukça iyi bir oyuncu olsa da zayıf bir tarafı vardır: ekran kartı dandik, bilgisayarı ise eskidir. bel altına çalışılması gerektiğine kanaat getirilir:
    oyunun başından itibaren tüm para cancanlı savunma kuleleri yapmaya harcanır. normalde rakibinizin eninde sonunda sizi ezip geçmesiyle sonuçlanacak saçma bir taktik olsa da durulmaz, üse yakın toprakların hepsi kule yapımına harcanır.

    sonuç: ev arkadaşının ekran kartı o kadar kuleyi aynı ekranda görmeyi kaldıramaz ve planlandığı üzere çöker. hükmen galip olunmuştur.

  • bir kac yabanci ulke gormus bir insan icin hic de eglenceli olmayan, hic bir gorsel farklilik sunmayan bir sehirdir. ne alisverisin en iyisini yapabilirsiniz, ne yemegin en iyisini yersiniz, ne de saray-muzenin en iyisini bulursunuz.

    fakat sehirdeki insanlarin yasam sekli -ki iste bunu sehir sagliyor- gercekten takdir edilesidir ve kiskanilasidir. ama bunun da oyle kolay kolay standart bir seyahatle farkina varamazsiniz ne yazik ki. uzun bir sure zurih'te gercek bir isvicreli gibi yasamaniz gerekir.

    eger yolunuz dustuyse, bu olayin bir demosunu tecrube edebilmek icin derim ki bir aksam, ertesi sabah yaniniza alacaginiz takim elbiselerinizi hazirlayin. 22:30 gibi yatin. haftaici gece gec saatlere kadar kalmak calisan isvicreliler'in yapacagi bir sey degildir. sabah 5:30'da kalkin, tirasinizi olun ve esofmanlarinizi giyip, dun aksamdan hazirladiginiz takim elbiselerinizi de yaniniza alip saat 6-6:30 gibi sehirdeki kapali yuzme havuzlarindan birinde olun. otelinizden, kaldiginiz yerden havuza olan guzergahi da onceki aksam internetten cikartmis olun. o saatte acik olan 2 tane var zaten: hallenbad oerlikon veya hallenbad city. orada o saatte yuzme takimlarinin yani sira, guzel arabalarini park alanina park etmis son derece elit isadamlari ve iskadinlari goreceksiniz sabah sporunu yapan. sayilari da epey fazla olacak. 1 saat kadar sporlarini yapacaklar, sonra yanlarinda getirdikleri takim elbiselerini, kiyafetlerini giyip islerine gidecekler. bazilari da o sik kiyafetleriyle tertemiz otobuslerine binecek. siz de gonul rahatligiyla kullanabilirsiniz bu otobusleri falan; fakir damgasi falan da yemezsiniz. kahvalti olarak da gipfeli ve kahve yaptiniz mi tamamdir. zurih'lilerin gunluk rutinlerinden bir kesit yasadiniz.