hesabın var mı? giriş yap

  • atatürk'ün ölümünden sonra çivi çakılmadığı komedisini geçelim. hiç değilse, işi osmanlı'dan sonra noktasına taşımadığına tabii sevinmek lazım arkadaşın. atatürk döneminde yapılanları öğrendiğine göre, atatürk'ün ölümünden sonra yapılanları da öğrenir bir gün diyelim.

    gelelim hırsızlık meselesine.

    arkadaş, senin o yol, havaalanı dediğin şeyler var ya. işte hırsızlık onların üzerinden oluyor. farkında değilsin. o yol, havaalanı, normalde yapılabileceğinden kat kat pahalıya yapılıyor, karşılığında da işte yoldan fazladan para kazanan adam, bakanlara hediye olarak kol saatleri alıyor.

    ki hırsızlık işin sadece bir yönü. akp kendisinden olmayanların futbol bir yana, ülkede her yerden her konumdan silmek isteyen bir parti. ülkede herkesin sağladığı her konumu kendisinin sağladığına inanıyor. kimse vasıfları ve kendi özellikleri ile bir yere gelmiyor akp'ye göre, o nedenle herkes, yediği lokma için bile akp'ye minnet duymak zorunda, çünkü akp o insanın o lokmayı akp'nin lutfu sonucunda kazandığına inanmasını istiyor.

    işte hırsızlıktan daha vahimi bu zihniyettir, insanları değersizleştiren, onların ellerindeki herşey için kendilerine şükretmesini isteyen zihniyet.

  • amerika'da yasiyorum.

    turk dernegi'ne soyledim, "eylem tok konusunda bir sey yapmayacak misiniz?" diye, biz ne yapabiliriz ki dediler. zehir zemberek bir email attim, uyeligimi iptal ettim ve kendilerine bir daha bagis yapmayacagimi belirttim. politik baski yaparak cok sey yapilabilirken, ornekleri doluyken bu tutum basiretsizlik, beceriksizlik baska bir sey degil.

    nypd'e ihbar ettim. konsolosluga ihbarda bulundum. hatta bulundugum yerdeki tanidigim politikacilara da durumu anlatan bir sey yazdim.

    amerika'da yasayanlar bunlari yapabilirler. turk dernekleri bir boka yaramiyor.

    ermeni, yunan dernekleri cok daha aktifken, politikacilara baski yapabilirken boyle bir pisligi temizleyememiz de bizim ayibimiz.

    edit: ise yaramazsa ihbarlarin ve baskinin dozunu arttiracagim. baskiyi arttirmaya dhs'ten ve network'umu kullanarak baslayacagim. tek basima olacak bir sey degil, amerika'da yasayan arkadaslar da ayni zamanlarda baskiyi arttirirlarsa harekete gecerler.

    sadece ben yazarsam, "manyak adam takti" olur. bir cok kisi yazarsa "komunite rahatsiz" olur.

    yapilabilecekler, etki sirasina gore: cesitli yerel ve buyuk gazetelere olayi anlatan email yazabilirsiniz. new york'ta yerel gazetelerin olayi haber vermesini saglayabilirsiniz.

    ıngilizce sosyal medyalarda (reddit, twitter, tiktok vs) olayi anlatabilirsiniz.

    (hatta aklima bir fikir geldi, ny sokaklarina olayi anlatan, fotograflarinin oldugu a4/letter kagit ilanlar etrafta direklere, duvarlara zimbalanabilir. hatta ileri goturulurse cesitli bilboard'lara ilan verilebilir. bunu yapmak legal, ancak cesitli kisitlamalari var)

    dhs'in ihbar bolumune kanitlarla olayi anlatabilirsiniz. amerikan vatandasi yurt disinda suc islerse mahkemeye cikarilir ve yargilanir, emsalleri cok var.

    politikacilara olayi anlatan bir mektup yazabilirsiniz.

    her ne kadar ise yaramasalar da, turk derneklere baski yapmaya devam edebilirsiniz. baski yapinca dernekler de politikacilara baska yapmaya baslarlar.

    polise ihbar edebilirsiniz.

    edit 2: ben siradisi bir sey yapmiyorum, normal, olmasi gereken bir sey yapiyorum. mutevazilik olsun diye soylemiyorum, bu normal vatandaslik gorevidir. bu ulkede yasiyorsam, etrafimda boyle birinin olmasini istemiyorsam, oturdugum yerden boyle aksiyon alirim, oy verdigim kisilere baski yaparim. niye seciyoruz o politikacilari?

    bazilari bana email adresleri sordular. artik cogu organizasyon email adresi kullanmiyor, websitelerinden form doldurarak ihbarda bulunuyorsunuz. dhs report crime yazarak bulabilirsiniz. ya da ny newspaper report story yazabilirsiniz. ben de google'a yazarak buldum sonucta, baska bir sey yapmadim.

  • "ingilizce metinleri içimden okurken adeta bbc spikeri gibiyim, ama dışımdan okuyunca tam bir mençistır köylüsü."

  • bu gözlemini de 1988 yılında yaptığı bir finlandiya gezisiyle perçinlemiş. amk kıyamet koptu lan o dönemden beri, sovyetler yıkıldı, berlin duvarı yıkıldı, iran-ırak savaşı bitti, abd ırak'a iki kere girdi, akp geldi, o gün daha doğmamış çocuklar hakkari'nin dağlarında ölmeye başladı. kuzey kore'nin devlet başkanı bile öldü lan, ama finlandiya illa ki aynı kalacak, çünkü engin ardıç en son o vakit gördü.

  • ulen bir de bekara diye not düşmüşler açıklamaya; bekar insanları ikinci sınıf insan, köle gibi gören ev sahiplerinin başı inşallah swinger partileri yapan evlilerle derde girer.

  • kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren tek kişi, tek hasta. hastanede yatan geri kalan herkes oraya tatile gelmiş belliki.

    okuduklarımdan anladığım kadarıyla aynı katta bulunan hastaların refakatçileri dışarı çıkartılıyor (tehlike arzettikleri için), hastaların cep telefonlarına el koyuluyor, hatta ve hatta -abartılmamışsa şayet- hastaların kapıları dışardan kitleniyor. çok normal, çünkü o insanlar oraya tedavi olmak için değil hastanenin otel hizmetinden faydalanmaya gelmişler. hastalar ibrahim tatlıses için bu kadar tehlikeli bulunurken, hastanenin içi ana baba günü gibi. bütün ünlüler bir koridora toplanmışlar sanki, durumu iyiymiş çığlığı, aman durumu kötüye gidiyormuş çığlığı.. onlar, hasta ibrahim tatlıses için duydukları endişeden ne yaptıklarını bilmiyorlar, diğerlerine saygı göstermeyi düşünecek kadar kafaları yerinde değil. zaten onlar ünlü. kimse hesap soramaz, kimse onlara lütfen burada beklemeyin, şurada bekleyin diyemez. onların telefonlarından dışarıya bilgi sızamaz, onlar tehlike arzedemez.

    aynı katta odasına kapatılmış refakatçisiz hastayla o kalabalıkta kim ilgilenebilmiş, "bu ne gürültü uyuyamıyorum" dediğinde hangi şık cevap verilmiş çok merak ediyorum.