hesabın var mı? giriş yap

  • ilkokulda benim de maruz kaldığım sorudur. manita ne ben nerden bileyim o yaşta?

    video kaset kiralanırdı* o dönem. superman 4'ü aldık babamla, eve gidiyoruz. ben acayip heyecanlıyım. bir yerlerden atlayasım, zıplayasım var. bir pelerinim eksik.. karneyi de almışım, o da süper. yol üzerinde babam bir arkadaşının yanına uğradı. biraz konuştular sonra adam bana döndü ve yanağımdan bir makas alıp sordu;

    - yakışıklı, senin nasıl gidiyor bakalım? kaç manitan var?

    - (manita ne ki? dersleri soruyor herhalde.) hiç yok amca, hepsi pekiyi.

  • - :))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
    - :)

    ayıp hakkaten...

  • (bkz: senin derdin dert midir benim derdim yanında)

    gibi olayı kendi üzerine çevirmek ya da; "işte bak şu senden daha kötü durumda", "elindekinin kıymetini bil", "keşke ben senin yerinde olsaydım" türü cümleler kurarak teselliye ihtiyacı olanın derdini küçümsemek asla teselli vermez. aksine bir de sırtına suçluluk duygusu ekler insanın.

    hele "sen benim yerimde olsaydın, ne yapardın hiç bilmiyorum" var ki, tam evlere şenlik.

  • babasının sorumsuzluğuna annesinin ise daha rahat televizyon izleme densizliğine kurban giden çocuktur

  • burak yılmaz'ı izlemek; sevmediğin bir partiye oy kullanmak gibi, miden bulanmasına rağmen içkinden son yudumu içmek gibi, düğünde oynamak için aile büyüklerinin ısrarı gibi, otobüste güneş vuran yerde oturmak gibi... örnekler çoğaltılabilir.