hesabın var mı? giriş yap

  • ya bu arkadaşı artık şikayet eder misiniz,iyice gore, vahşet video barındıran siteye döndürdü ekşiyi.

    sözlükten uçurulması gerekmiyor mu artık?

    uzun süredir aynı şekilde başlıklar açıyor,evet çocuklar ölmesin ve tek üzüldüğüm onlar ve masumlar ama günlük çoluk çocuğun girdiği bir siteye böyle videolar yükleyemezsin.

    t:işin cılkı cıkması

  • bir değil iki güzel kadının başrole aşık olduğu ve başrolün onlara sürekli hayat dersi verdiği bir senaryo yazmış. yetmemiş yönetmiş. o da yetmemiş başrole de kendini koymuş. adam resmen dizi adı altında kendini tatmin edecek bir şey çevirmiş. yaşlısın, çirkinsin, fakirsin, sicilin temiz değil… ama herkes sana hayran öyle mi? resmen andropoz oyalanması, ego tatminine çevirmiş diziyi.

  • egeye gelmeyin diyen var. lafa bak. o zaman yallah moğolistan'a.

    adama bak ya egeyi parsellemiş sanki.

  • bu kullanımda, manidar kelimesi ile ilişkilendirilen zamanlama tabirinin bir şeylere işaret ettiği, bir şeyleri ima ettiğini görüyoruz. anlam haritası zamanlamanın ardında bir çapanoğlu olduğu gibisinden kıllanmaları da kapsıyor. o bakımdan, söz konusu "zamanlama" niyetimize bağlı olarak ingilizcede farklı sıfatlarla, edatlarla tamlanabilir.

    kastettiğimiz anlama göre elimizin altındaki seçeneklere bir bakalım:

    the timing is...

    suggestive (of something) - şayet söz konusu zamanlama bir şeyler ima ediyorsa,
    significant - bir konuya işaret ediyorsa, yani bir şeyleri "signify" ediyorsa,
    evocative - bazı şeyleri andırıyorsa,
    intriguing - konunun gizemli boyutu vurgulanmak isteniyorsa,
    symptomatic - zamanlama, bazı sıkıntıların ampul gibi baş verdiği bir sivilce olarak görülüyorsa.

    .

    not. başka alternatifler de var. çocuğu gönderip getirtebiliriz depodan.

    .

  • sabahtan beri kız kardeşinin dün facebook sayfasında yazdıklarını okuyorum.

    "kız kardeşim kayıp, 160 boylarında, yeşil montu var, görenler lütfen haber versin" deyip fotoğrafı paylaşmış.
    bugün haberini aldı. tecavüze uğrayıp bıçaklandığı, daha sonra da cesedinin yakıldığı haberini.

    26 yaşındayım. babamı birkaç sene önce kaybettik. 20 yaşında bir kız kardeşim var.

    dayanamadım, insan aklı ya, bir an bu senaryoya yerleştirdim rolleri.

    bir babayı, bir anneyi, bir abiyi, ablayı, kardeşi kim durdurabilir? ne durdurabilir? beni kim durdurabilirdi mesela? neden durdurmak isterdi ya da?

    bir babanın o insanları polisten önce bulup gebermek için yalvartacak kadar acı çektirmesini şu entryi okuyanlardan kaç kişi gerçekten istemez? bir düşünün, şu an önünüzdeki 3 sandalyede bağlı halde bulunmalarını gerçekten arzulamaz mıydınız? tek tek dişlerini sökmeyi, acı çığlıklarını duya duya tırnaklarını yerinden çıkarmayı hayal etmez miydiniz?

    ben ediyorum. nasıl ki zalimler için yaşasın cehennem diye bir söz varsa, ben de bu canilere, dünyadaki tüm canilere hak ettiklerini verebildiğimiz bir cennet hayal ediyorum.

  • arkadaşlar, bildiğiniz gibi mernis projesi kapsamında geçmişe dönük yani osmanlı zamanında yaşamış olanlar dahil 120 milyon kişiye tc kimlik numarası verildi, geçmişe dönük soy kütüğü çıkartabilmek için bağlı bulunmuş olduğunuz kaymakamlığa bir dilekçe ile başvurduğunuzda 5 dk içinde belgeyi elinize veriyorlardı yani en eski dedenizden itibaren tüm sülalenizin kayıtlarını çıkartıyorlardı ama artık özel bilgilerin korunması kanunu nedeniyle böyle birşey mümkün değil ancak şimdiki uygulama duyduğum kadarıyla akraba birkaç topluluk olarak dilekçe verildiğinde alınabiliyor.

    mernis öncesi kayıtlar için, başbakanlık osmanlı arşivlerine gidiyorsunuz, merkezi istanbulda valilik binasının olduğu yerleşkede, kaydınızı yaptırıyorsunuz ve araştırmacı kimliğinizle işleme başlıyabilirsiniz, dijital ortama aktarılmış ve bilgisayar ortamında istediğiniz il ilçe köy ve mahalleyi aratarak, nıfs kayıtlarını inceleyebilirsiniz.

    bu kayıtlarda sadece nüfus bilgisi değil aramış olduğunuz kelime ile ilgili kayda geçmiş her türlü belgeyi bulabilme imkanınız var, eğer bilinen, memur, paşa, soylu vb. gibi bir aileye sahipseniz geçmişinizi incelemek daha kolay, burada soy kütüğü ve geçmiş araştırmak isterseniz 1830lu yıllardaki nüfus sayımı zamanına kadar kayıtlara ulaşabilirsiniz tabii sadece erkek nüfus kayıtlı, hatta hangi iş ile meşgul olunmuş vb. birçok bilgiye ulaşabilirsiniz, çeşitli resmi kurumların kendi bünyesinde arşiv kayıtları var, bazısı açık bazısı kapalı bir kısım arşiv artık internetten bile ulaşabiliyorsunuz.

    nüfus cüzdanında arka kısımda yazılan aile no ; bulunduğunuz köydeki aile sayısı , birey sıra no ise sülalenizdeki kişi sayınızdır yani sizden büyük akrabalarınızda daha küçük bir sayı bulunur, sizden küçük akrabalarınızda, kardeşinizde falan sayı büyüktür yani bu gittikçe sülaledeki kişi sayısı çoğalıyor demektir, aynı soy kütüğüne sahip ama farklı soyadlı aileler olabilir, mesela bizim sülalede 3 farklı kardeşe cumhuriyetin ilk yıllarında farklı soyadları verilmiş ama soy kütüğü aynı, eğer en büyük dedeniz başka bir sülaleden ayrılmışsa, ilk sülalenin kayıtlarına da bakmak lazım.

    eğer kimlikteki, birey numarası kısmındaki sayı az ise yani mesela birey numaranız 15-50 gibi düşük bir sayıda ise muhtemelen göçmen bir aileye aitsinizdir yani geçmişe ulaşılamamış demektir, mernis projesi yapılırken cumhuriyet tarihindeki sayımlar esas alınmış ama ilk sayımlarda, ölmüş olanlar, halihazırda hayatta olan birey'in beyanına göre, ana baba ve dedesi gibi ilaveler yapılmış ve cumhuriyet öncesi olarak onlara da tc kimlik numarası verilmiş ve toplam 120 milyondan fazla kişi numaralandırılmıştır.

    geçmiş araştırmalarında en kolay yöntem , yaşlı akrabalarınızın beyanları olmalıdır çünki yeni neslin unutmuş olduğu akrabalık ilişkileri olabilir yani en eski bildiğiniz dedeniz, köyünüzdeki başka bir ailenin bir evladı olabilir, bu nedenle soy kütüğü araştırmanda bu işe meraklı olan akraba ve komşularınızla birlikte hareket etmek daha kolay ve net sonuçlar verecektir ayrıca eğer tarihe not düşmek isterseniz yaşlılarınızın tüm konuşmalarını yazılı ve görsel olarak not etmenizi tavsiye ederim, kültürel aktarım, ilginç bilgiler, inanışlar vb. bunları gelecek nesillere aktarmak güzel bir şey olur.

  • beşiktaş'lı olmaktan gurur duyma sebebidir. tarihi centilmenlik vakaları ile dolu olan bir camianın yeniden süleyman seba ruhunu, baba hakkı ruhunu tüm futbolseverlere aşılamak istercesine yaptığı aleni çağrıdır. türk futbolunda alışık olmadığımız bir psikoloji bu son yıllarda. yazıyı kaleme alan, sitede yayınlatan kişilere kocaman bir helal olsun!

    --- spoiler ---

    beşiktaş jimnastik kulübü olarak, bu zamana kadar türk futbolunun gelişmesi ve dönüşmesi için de hizmet ettik. herkes biliyor ve kabul ediyor ki, futbol dünyanın en güzel oyunudur. ancak futbol taraftar varsa vardır ve her şey taraftarın güzel futbol seyretmesi, eğlenmesi ve coşması için vardır.

    bu nedenle çok önemli bir konuya dikkat çekmek istiyoruz. bilindiği gibi 2013-2014 futbol sezonunun sonuna yaklaştık ve ezeli rakibimiz fenerbahçe, bir puan daha alarak şampiyonluğunu ilan etme amacında. fenerbahçe bu puanı alır ya da alamaz; işin bu noktası futbolun cilvesi içinde. fakat gerek fenerbahçe spor kulübü yöneticileri, gerekse de taraftarı, tff’nin verdiği bir maç seyircisiz oynama (kadın ve çocuk izleyicilere açık) cezası nedeniyle şampiyonluk kutlaması planlarını ertelemek zorundalar. tahkim kurulu bu cezayı onadı, fenerbahçe’nin erteleme talebini de reddetti.

    biz de diyoruz ki; madem futbol sevgidir, dostluktur, kardeşliktir. madem futbol taraftarla bir olma, coşma ve kutlama yapmaktır. işte bu yüzden türkiye futbol federasyonu, şampiyonluk coşkusu yaşamak isteyen fenerbahçe taraftarı için bu cezayı ertelesin ya da kurallar dahilinde başka bir formül bulsun.

    saygılarımızla,

    beşiktaş jimnastik kulübü

    --- spoiler ---

  • üşenmedim okudum. iyi ki okumuşum*

    otobüste yanımdaki kız feci osurdu benden başka
    kimse anlamadı onun osurduğunu çünkü yan
    yanaydık ve kendi kıç bölgemde titreşimi hissettim.
    çok güzel kızdı aslında böyle bir şey yapması beni
    üzmüştü. daha sonra koku hafiften yayılmaya ve
    kız da bunun farkında olduğu için kızarmaya başladı.
    tabi ben hiç durur muyum ? hemen camı açtım ve
    ayağa kalkarak; hanımlar beyler, az önce talihsiz bir
    şekilde minibüsün içine osurdum. burnunuza çürük
    kavun kokusu gelebilir, aldırış etmeyin. siz hiç
    osurmadınız mı ? sen şoför amca, akşam televizyonun karşısına yatıp ntv sporu açtığın
    zaman, burnunu karıştırırken hiç inletmedin mi
    ortalığı? çocukların odada gülmedi mi hiç ? sen,
    şişman olan kız. sen hiç deprem etkisi yaratmadın
    mı zeminde ? klozeti parçalamadın mı hiç ? beni hor
    görmeyin arkadaşlar, evet osurdum, ama bilinçli değildim. sadece, osurdum. diyerek gözyaşlarımla
    beraber oturdum. yavaştan bir alkış sesiyle beraber
    yıkıldı minibüs. şoför deli gibi kornaya basıyor ve
    herkes zart zurt osuruyordu sonra yanımdaki kızla
    göz göze geldik. gözlerini kapatıp bana doğru
    eğildi. heyecandan kalbim çıkacak gibi olmuştu. ben de gözlerimi hafif kapatıp eğildim. ağzını uzattı
    hafif araladı, yaklaştık.. gargh diye bi geğirdi amk
    kevaşesi kendimden geçtim. direkt gömdüm
    kafayı, müsait bi yerde indim. iyi yapmışmıyım
    beyler ?