hesabın var mı? giriş yap

  • kadının bir şekilde değiştiğini gösteren fotoğraflardır.

    azcık burun, gözler, kaşlar, dişler ve bir ton makyaj ile değişmiş işte hiç şaşırmadım.

    göksel'i çok severim, umurumda değil okul yıllığındaki hali.

  • bu iktidara %50 oy veren bir ülkeden başka nasıl bir cevap beklenebilir ki zaten. aferin size. aferin.

  • 145 kilogram çektiğim mart 2013'ten bu yana gün itibarıyla 105 kilograma düşerek gırh yaptığım iş :)

  • gramofonlar harika görüntüsüyle aklınızı çeliyor, biliyorum. ancak durum o kadar romantik değil, şöyle bir durum var:

    33'lük, 45'lik ve 78'lik olarak 3 çeşit plak vardır. bu sayılar plakların dakikadaki dönme sayısıdır. yani 45'lik dediğiniz plak, 1 dakikada 45 kez dönen bir tablada çalınması gerektiği için 45'liktir. bir 45'liği gereğinden hızlı dönen bir tablada çalarsanız, sanatçı aniden sivrisineğe evrilir. gereğinden yavaş çalarsanız da ajda pekkanhasan mutlucan tadında dinlersiniz. yani her plak, gereken ayarda çalınmalıdır. 45'lik çalacaksanız, pikaptan 45'lik seçeneğini seçmelisiniz.

    33'lük olanlar, "long play", "uzunçalar" veya kısaca "lp" dediğimiz en büyük ebatlı plaktır. bir albümü komple içinde barındırabilir.

    45'likler ise iki yüzünde de birer şarkı barındırır (genellikle). toplamda 2 şarkı alırlar yani. en küçük plaklar 45'liktir.

    78 devir olanlar da her yüzünde birer şarkı barındırır ancak onu özel yapan şey "taş plak" olmasıdır. 33 ve 45'likler, eğilip bükülebilen bir plastik iken, 78'lik olanlar sert bir malzemeden yapıldıkları için "taş plak" adını almışlardır. bu plaklar en eski plaklardır ve hem sert olup hem de hızlı döndüğünden, biraz gürültülü çalarlar. bunun koleksiyonu apayrı bir olaydır. 2. dünya savaşı'ndan sonra hammadde bulmakta zorluk çekildiği için, 1950'lerden sonra taş plaklar ortadan yavaş yavaş kalkmış, yerine teknolojnin de gelişmesiyle 33 ve 45'lik dediğimiz plastik plaklar gelmeye başlamıştır. yani aslında ortalama bir dinleyicinin aradığı albümler genellikle 33 ve 45'liklerin içindedir. taş plaklar çok çok eskide kalmışlardır.

    şimdi ben bunu neden anlattım? şuraya bağlamak için:

    gramofonlar sadece 78 devir çevirirler, devir ayarları yoktur. yani sadece ve sadece taş plak çalarlar. mesela 80'lerde basılmış bir albümü gramofonla çalamazsınız. illa eski taş plak olacak.

    buna karşın pikaplar 33 ve 45'lik plakları çalarlar. dünyada en yaygın olan, genel kullanıcı için önerilen de budur. 78'lik (yani taş plak) çalan pikaplar da vardır. bende bir tane var ama ben onunla fazla taş plak dinlemiyorum. zira taş plak, iğneyi hemen eskitmekte.

    bu arada piyasadaki ucuz gramofonların geneli hint malı olup, müthiş dandiktirler ve sadece dekor için alınabilirler. iyi bir gramofon 600 dolar civarından başlar. (yazı güncelliği korunsun diye dolar olarak verdim)

    sonuç olarak "düşük bütçeyle" plak işine girmek isteyip "ne alsam" diye düşünen dostlar, pikapla başlamalı. ileride gramofon fantezinizi ayrıca gerçekleştirirsiniz belki.
    yoksa ben de isterim hem dinlemeye hem bakmaya doyamayacağınız bir patheniz olsun.

    zeki müren'in 1951 yılında basılan ilk plağı olan (elbette taş plak) çıkış şarkısıyla yazımı bitiriyorum. çok ender bulunan bu plak, benim koleksiyonumda da mevcut ancak alınan kayıt benim değil, kaydı alana teşekkür ediyoruz. bendeki bu plağı ise sergilenmek üzere bu hafta ünlü bir müzeye bağışlıyorum. bunun sevincini de paylaşmış olayım. (havasını atmış da olabilirim)

    bol müzikli günler dostlar.
    (bkz: plak ile diğer müzik dinleme yöntemlerinin farkı/#87128609)

  • bişey itiraf edicem.

    şimdi ben bu duyuruları her okuduğumda elimde olmadan bu çiftin ayrı ayrı başlıklarını inceliyorum "ulan acaba sözlükte nasıl tanışmışlar?" diye..

    kızın başlığına giriyorum önce, çocuğun ilk entrysini arayıp buluyorum hemen:

    bazen sonuç tamamen hayal kırıklığı oluyor tabi..
    sweetgirl
    1.hayatımın anlamı..ekşisözlüğe hoşgeldin bebişim!! (saykogitarist, 21.08.2003)

    al işte dünyanın en sıkıcı çifti bu..zaten çıkıyorlarmış sözlükten önce de..:((

    ama şöyle çiftler de olabiliyo:

    sweetgirl:
    5.entrylerinden anladığım kadarıyla bağımsız sinemayla ilgilenen yazar..(saykogitarist, 21.08.2003)
    8. gerçekten çok güzel tespitleri olan yazar..(saykogitarist, 24.09.2003)
    16.çukumel zirvesinde tanıştığım yazar, yanında erkek arkadaşı olduğu için fazla muhabbet edemesek de hoş sohbet bir insan izlenimi bıraktı bende..(saykogitarist, 11.10.2003)
    22. şu bunaltıcı final döneminde msn sohbetiyle beni neşelendirmeyi başarmış badim.(saykogitarist, 2.12.2003)
    27.bu zor günleri en kısa zamanda atlatacak olandır. sana erkek mi yok be süper badişim benimm:d:d(saykogitarist, 26.12.2003)
    32.küçük sırrımızı sonsuza dek saklı tutacak olan badim..(saykogitarist, 01.01.2004)
    36.biber kavanozum ;))) (aha bu noktadan sonra kopuyor zaten)
    45.düpdüpdübeleğim..
    60.pompiş yapmayı özlediğim..
    70.yumiyumum..
    75.hayatımı birleştireceğim insan!..

    ahanda böyle işte..
    ilişkilerini taa en başından itibaren tekrar yaşıyorum o entrylerde..çocuk kıza ilk nasıl yavşamış, kız ne tepki vermiş? sözlükte tanıştıktan ne kadar sonra buluşmuşlar? ne kadar sonra çıkmaya başlamışlar? ne zaman erkek/kız arkadaş yerine sevgililiğe terfi etmişler? sırf birbirlerine yazdıkları entrylerden o ana kadar ki ilişkilerinin soyağacını çıkarmaya çalışıyorum manyaklar gibi..

    edit: olm anında msj doldu "abi ben de aynısını yapıyom ehehe" diye..tek manyak benim sanıyordum ama buralar hep manyak doluymuş sevineyim mi üzüleyim mi kestiremedim..

  • ulan adamın golünün tadını çıkartacağınıza hala defansa laf ediyorsunuz. ne insanlarsınız ya. hayatta sizi ne mutlu ediyor lan anlatsanıza biraz?

    debe editi: oy verin.

  • eğer kendileri ön ayak olacaksa sonuna kadar desteklediğim öneri.

    vize işlerini falan ayarlasınlar, masrafları karşılasınlar, gidilecek ülkeyle de anlaşıp iş miş ayarlasınlar kimse kalmaz burada yeminle.

    huzur içinde yaşarsınız sonra burada.

    edit: beyler haberi okumadan yazmışım. lakin cümleyi o kadar normal karşıladım ki kontrol etmeye bile gerek görmedim. zira bu ülkede bunlar artık çok sıradanlaştı. o yüzden tepkim normal bence.

  • insanı sarhoş eden sıcacık bir film. allen bunu hep yapıyor midnight in paris sıcaklığı hissettim. hani böyle yaz akşamı olur tatlı tatlı rüzgar eser o rüzgarın savurduğu çiçek kokuları bizi mutlu eder ya işte öyle bir film bu. romanın mimari güzelliğiyle teraslı çiçekli evleriyle bambaşka şölene dönüşmüş. şu filmi izleyince bu ülkede yaşadığıma üzüldüm lan.

  • ekleme: başlıklar birleşince bu da kabak gibi ortada kaldı*.

    tayyip erdogan'in yillar gectikce mukemmelestirdigi ve her sorulan soruya cevap verirken kullandigi bir algoritma var. ıletisim okumus bir insansi olarak irdelemeye calistim.

    bu algoritma bir kac adimdan olusuyor ve eger zamani varsa tum adimlari (1'den 7'ye hepsini), zamani daha kisitliysa bazilarini (genellikle 1 & 3 & 6'yi) kullaniyor.

    daha iyi anlatabilmek icin bir ornekle aciklayacagim. erdogan'in kucuklugune donup, evdeki vazoyu kirdigini varsayacagim.

    tayyip evde yalnizdir ve annesi eve gelince vazoyu kirilmis olarak bulur.

    annesi: tayyipp! vazoyu mu kirdin!

    adim 1: yapilan yanlisin ifade edilme seklini degistir, onu yanlis olmaktan cikar ve iyi bir sey gibi goster.

    - vazoyu kirmadim, parcalarina ayristirdim ve yeniden sekillendirilebilmesi icin bir duzenleme yaptim.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "agaclara zarar vermiyoruz, yerlerinden sokup tasiyoruz."
    "degismedim, gelistim."
    "alkolu yasaklamiyoruz, kullanimini duzenliyoruz."

    adim 2: o sucu isleyecek / hatayi yapacak dunyadaki son insan olduguna ikna et.

    - ben vazoya neden zarar vermek isteyeyim ki? ben de vazoyum. vazonun daniskasiyim. o vazo alindiginda, onu omzunda 4 kat, bak rakam veriyorum tam 98 merdiven, yukari tasiyan benim. vazonun gunesten rengi solmasin diye onu depoya koyalim diyen, kimse kiskanmasin, nazar gelmesin diye arkadaslarim gelince ustunu orten yine benim. o vazonun bir numarali destekcisi benim, niye zarar vermek isteyeyim?

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "biz niye agac kesmek isteyelim, tam 3 katrilyon agac diktik."
    "biz niye yargiya baski yapalim, turkiye'deki en buyuk adalet sarayalarini yapan, onlara cumhuriyet tarihindeki en buyuk olanaklari saglayan biziz."

    adim 3: soz konusu olayin onemini indirge, olayi normallestir, hatta yaptiginin az bile oldugunu orneklerle acikla.

    - ayrica ben vazonun yeniden duzenlenmesine neden bu kadar tepki gosterdigini anlamiyorum. vazo, daha cok eski komunist ulkelerde kullanilan, artik miyadini doldurmus bir sus esyasi. bak amerika'ya, bak ıngilitere'ye var mi evlerde vazo? hic filmlerde goruyor musun? modern evlerde goruyor musun? anca cavusesku donemindeki romanya'da, sosyalizm ilettinden kurtulamamis ukrayna'nin oblastlarinda kullanilan, barok bir sey vazo. var mi modern dunyada vazonun yeri? yok. bu tepkiyi anlamak mumkun degil. bence vazonun yeniden duzenlenmesinde gec bile kalindi.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "alkol duzenlemesi sadece bizde yok ki. bunu biz mi uydurduk? bakin iskandinav ulkelerine, fransa'ya, ıngiltere'ye, hepsinde kat be kat daha fazla kisitlama var. bizdeki duzenlemeler daha baslangic seviyesinde."

    adim 4: sefkatinle, erdeminle karsidakini ez. ıstesem yapardim ama yapmadim de.

    - simdi bana boyle suclamalarla geliyorsun ama ben istesem o vazoyu 20 kere kirardim. her gun evdeyim, vazoyla basbasayim. madem boyle hasmane bir tavrim var neden kirmadim? ıstesem kirardim hatta yok ederdim. ama yapmadim. sahsi olarak vazoyla her konuda ayni fikirde olmasam da yapmadim, cunku ben senin dusuncelerine saygi duyuyorum. ınsanlarin vazoyu sevme hakki benim icin kutsal. vazoyu vazo oldugu icin degil yaradandan dolayi seviyorum. ben bu evde vazolarin teminatiyim.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    bunu sadece erdogan degil, tum parti kullaniyor aslinda. guncel ornekleri "gezi olaylarinda, istesek interneti keserdik, kesmedik." veya melih gokcek'in dedigi "sizi bir kasik suda bogardik ama kahretsin ki demokratiz."

    adim 5: soruyu asla cevapsiz birakma. soruya "varsayalim dediginiz dogru" seklinde cevap ver. bunun olasiligini kabul et ve bu olasiliga karsi da sorumlu bir sekilde davrandigini goster.

    - varsayalim dedigin dogru. vazonun basina soyledigin seyler geldi. bu her seyin benim yuzumden oldugunu mu gosterir? pencereler ceyran yapmis, kedi kosarken vurup kirmis olabilir. ben bunlarin arastirilmasi icin komsunun oglu mustafa'ya gerekli talimatlari verdim. dunku ruzgarin hizini arastiracak, kedinin davranislarini inceleyip bana rapor verecek. eger bir yanlis tespit edersem o kediyi once ben cezalandiririm. o pencereleri once ben tamir ederim. her seyi takip ediyorum, her seyi evimiz icin, evimizin guzelligi, ferahi icin yapiyorum.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "polisin geziparki olaylarinda asiri gaz kullanmasiyla ilgili sikayetler var, dogru. bunlarin incelenmesi icin gerekli yerlere talimat verdim. eger boyle bir sey varsa, incelecek, geregi yapilacak. boyle bir seye izin vermeyiz, veremeyiz."

    adim 5: soruyu soranin bu konudaki samimiyetini sorgula.

    - simdi bir de soyle bir nokta var. salondaki vazo, dunyada ilk defa yeniden duzenlenen vazo degil. madem vazolar konusunda boyle bir hassasiyetin var, alt komsunun vazolari, hem de 1 degil tam 2 vazosu, oglu tarafindan kirildiginda neden tepki gostermedin? o zaman neredeydin? ya da tasinirken seramikleri kirilan ayse teyzeyle birlikte neden goz yasi dokmedin? bu vazonun farki yalnizca benimle ilgili olmasi mi? burada amac uzum yemek degil, bagciyi dovmek. vazo bahane.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "madem agaclari bu kadar seviyorsunuz, ben orman arazisinin icine universite yapilmasin diye yirtinirken neredeydiniz? neredeydi bu kalabaliklar?"
    "madem basin ozgurugu diye bu kadar yirtiniyorsunuz, 28 subat doneminde neredeydiniz?"

    adim 6: olaydan yirttin, kendini iyi gosterdin. simdi bu avantaji rakibini kotu gostermek icin kullan.

    - bu vazo kirmak falan hep ali'nin (kardesimin) yapacagi seyler. o yapar bunlari. gecen sene cam dolabin penceresini kiran, kucukken babamin pikabina top atan kim? ali. ali'nin zihniyeti kirar ancak vazoyu. bunun arkasinda da o var; ben sana soyleyeyim. simdi babamin harcliklara karar verecegi donem yaklasiyor ya, beni okul konusunda yenemiyor, aklinca boyle bir camur atma yolu buldu. bunlari babam hep goruyor. babam dogru karari verir, benim icim rahat. ben hep konusuyorum babamla."

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "bu gosteriler, kargasalar hep chp zihniyetinin bir urunu. bunlarin arkasinda onlar var, secim yaklasiyor ya aklinca oradan vuracak. marjinal guruplari orgutleyip, uc bes capulcuyla kargasa cikartmaya calisiyorlar. ama biz halkimizi biliyoruz, halkimiz bunlara itibar etmiyor. halk her seyi goruyor."

    adim 7: konu kapandi, cevap verildi. konusmani kendini ve yaptiklarini overek zirvede birak.
    - ben bunlara bakmiyorum anne. ben isime bakiyorum. bak 2 senelik ortaokul hayatimda, sinifin en caliskani olmusum. herkes beni parmakla gosterir hale gelmis, diger cocuklarin annesi de ogullarina tayyip gibi ol evladim der duruma gelmis. bu durumdayiz. din 5, beden 5, matematik 5. bu durumdayiz. ben isime bakiyorum, dersime bakiyorum. ailemiz icin hayirli bir evlat olmaya, ailemizi, babamin da dedigi gibi evelallah apartmandaki ornek aile konumuna tasimaya calisiyoruum, calisacagim.

    bu teknigin gercek hayattaki ornekleri soyle:

    "ekonimi soyle guzel, imf borclari soyle az, milli gelir soyle yukseldi vs vs."

    kaynak: http://www.ozanbey.com/…cevap_verme_algoritmasi.asp