hesabın var mı? giriş yap

  • "ayrıntılı bir yol tarifi almıştım sara'dan. hayli kafa karıştırıcı bir tarifti, ama söyleneni yaptım ve vardım. hayal kırıklığına uğradım neredeyse, çünkü stres ve delilik ortadan kalktığında yerine koyabileceğim güvenilir bir şey yoktu hayatımda."

    (bkz: henry chinaski)

  • o kalabalığın içinde ben de olduğum için izlerken içim cız eden video.
    o zamanlar odtü koleji’nde lise öğrencisiydim. bütün türkiye’yi odtü gibi sanıyorduk, sosyal medya falan olmayınca ülkedeki cahil çoğunluğun da farkında değildik. güzel bir yanılgıda yaşıyormuşuz.

  • aslında ne tam anlamıyla bir dialog ne de komik.
    aslında daha cok trajikomik.

    arkadaşımın üstün zekalı kuzeniyle tanıştım bundan 4-5 sene önce. çocuk o zamanlar 8-9 yaşında.
    arkadaşımla çocukla tanıştığım günün akşamında telefonda konuşuyoruz, velet de yanında:

    ben: kuzenin beni sevmiş mi?
    arkadaş: sevdin mi diye soruyor lan
    velet: bu yaşta bir insanın böyle bir soru sorduğuna inanamıyorum. kendisini sevecek ya da sevmeyecek kadar tanımıyorum. sadece bir kaç saat beraberdik. ne duymak istiyor benden?

    salak çocuk.

  • bugün 28 ocak 2010 ankara'da kar yağışı olayı ile bir arada düşünüldüğünde yalnızca dumur değil, sinir, stres, soğuk ve nihai son (başta ayaklar olmak üzere komple) uyuşukluk olarak başımdan geçti bi tane. böyle de iğrenç bir girişi olur entry'nin. utançla devam:

    aslında servise binmek üzere çıkmıştım evden. şoför, yollar kapandığından gecikeceğini ve zahmet olmazsa biraz yukarıda beklememi, bu yağışta aşağıya inemeyeceğini söyleyince tamam dedim, ağzımı da şu güzel ortamı da bozmayım diye mutlu mesut başladım yokuşu tırmanmaya. sanıyorum ki, ben gidene kadar servis de gelmiş olur, binerim hemencecik ısınırım. dayan yalnızlığım. çıktım baktım yollar felaket, trafik kilitlenmiş, servis mervis hak getire. bekledim biraz daha, aradım, kaza yapmış ama 10 dk 'ya geliyorum dedi. kafamda bu iki veriyi bağdaştıramadım. başımın çaresine bakayım, ne gelirse binip gideyim diye durağa doğru yürüdüm ya da süründüm. bu ikisinden biri, zira bilincim bulandı soğuktan. yıllarca görmediğim arkadaşlarıma gülümsemem bu yüzdendi ulu orta...

    başıboş bi otobüs geldi. üzerinde semt, gideceği yer filan yazmıyor: ego genel müdürlüğü yazıyor. kapılarını açtı bekliyor. normal olarak sordum: "abi, bu otobüs nereye gidiyor?" abim sinir yapmış, muhtemelen egosuna da, belediyesine de, karına da trafiğine de giydiriyor içinden. diyor ki bana:"arkadaşım, etrafına bi bak ne görüyosun?" (yıllarca görmediğim arkadaşlarımı?) "hiç bi tane otobüs gördün mü?" (sen varsın ya, yiğidim?) "sence bu yoldan otobüs iner mi?" (pas?) sıralıyor soruları. yahu tamam da sen nereye gidiyorsun? abi yalnızca gidemeyeceği yerlere odaklanmış inatla cevap vermiyor! nihayetinde, ben de allah'ın bi kuluyum der gibi "ben ring için geldim." lafını alabildik ağzından. ama bununla bitmedi tabii, ring de nerenin ringi? hangi yöne gidecek? abi düğmesine basmış gibi başa sarıyor: bu karda kışta ilerlemenin zorluklarından bahsediyor. baktım anlaşmanın imkanı yok, en azından ayaklarım ısınsın diye bindim otobüse. istisnasız her yolcu ile aynı diyalog yaşandı, otobüs nereye gidiyordu ve evrensel ahlak yasası var mıydı? ikincisini ben uydurmuş da olabilirim çünkü buzu çözülen ayaklarımın sızısı inanılmazdı. sessizce izledim ve doyurucu bir cevap alamamalarına rağmen otobüse binen insanlarımıza hayret ettim... insanları gerçeklerle yüzleştirmeye and içen belediye şoförünün hiç de spesifik sayılmayan "gidebildiğim yere kadar gideceğim..." cevabı üzerine hakkımızda denilebilirdi ki: (bkz: bindik bir alamete)

    - ulus'tan geçecek mi?
    - geçer diyemem.

    hayır öyle bi boyutta ki, şoför bizi çok alakasız bir yerde de bıraksa cümlesi belli: "ben size mutluluk vaadetmedim."

    sonunu bilmediğim bir yolculuğa çıkmayı hep istemiştim de, bu kadar da ucuz değildi be abi.

  • "bak canım aılende senın ıyılıgını ıstıyor cunku ahırette senın kapanmadıgın ıcın onlarada gunah gıdıo onlar senden sorumlu"

    bu pisliklerle mücadele edilmezse işin sonu yaş.

    debe editi: özelden mesaj atıp "adabınızla yazın, şuraya sıçmayın" diyenler olmuş. adabı islamcılardan öğrenecek kadar düşmedik çok şükür.

  • e, evet?
    gezi'de yaptırmadınız da, "sandıkta yapın" dediniz ya lan?

    ayrıca, sandıkta da yapmayacaksak, nerde yapıcaz? ona da siz mi yer göstereceksiniz? sokakta yapma, sandıkta yapma, nerde yapiyim be yeter lan!

  • ingilizce bilmeyenlerin sorunudur. daha bunda takılıyorsanız though thought tough through thorough ayrımında allah yardımcınız olsun.

  • konsept olarak 1958 yılında ortaya çıkan nötron bombasının fikir babası samuel t. cohen’dır. nötron bombası ilk defa 1962 yılında yer altında denenmiş ve 1963 yılında da silah haline getirilmiştir. abd başkanı jimmy carter’ın avrupalı müttefiklerini nötron bombasıyla güçlendirme planı 1978 yılında büyük protestolarla karşılaşınca, proje bir süre askıya alınmıştır. ancak 1981 yılında başkan ronald reagan nötron bombası üretimine yeniden başlamıştır.

    abd ve rusya’nın dışında fransa ve çin’in de nötron bombası testi yaptıkları bilinmektedir. ilk denemesini 1967 yılında yapan fransa’nın ilk gerçek nötron bombası testi 1980’de gerçekleştirilmiştir. çin ise 1984 yılında nötron bombasının prensiplerine dair başarılı bir testin ardından asıl bombayı 1988 yılında denemiştir. her iki ülkenin de kullanıma hazır nötron bombasını stoklarında bulundurmamayı tercih ettiği bilinmektedir. çin 1988 yılındaki test öncesi yaptığı açıklamada ülkenin nötron bombasına ihtiyacı olmadığını, yapılan testin de ileriki dönemde ihtiyaç duyulması halinde teknolojinin ülkenin elinde hazır bulunması amacıyla gerçekleştirildiğini bildirmiştir.

    1999 yılının ağustos ayında nötron bombasına dair bir açıklama da hindistan’dan gelmiş ve ülkenin nötron bombası üretecek kapasitesi olduğu ifade edilmiştir. 1984 yılında israil’in de nötron bombasını toplu ürettiğine dair raporlar bulunmaktadır.

    nötron bombasının asıl hedefinin insan olduğuna dair yapılan haberlerin ardından, bilim kurgu yazarı ısaac asimov tarafından yapılan şu açıklama bombanın tabiatını net biçimde ortaya koymaktadır: “böyle bir nötron bombası veya n bombası sadece mal-mülk derdine düşenler ve insan hayatını ucuz görenler tarafından istenir.”

  • göndermeyin lan o turisti. içimizdeki irlandalı o. memleketi hizaya sokacak bir kurtarıcı adeta.