hesabın var mı? giriş yap

  • "cem yılmaz'ın kar-zarar hesabı yaparak film çektiğini zannetmiyorum"

    doğru cem yılmaz filmleri kar için çekmez. sevenleri kavuşturmak için film yapar. o yüzden 400 tane ayrı programa konuk oldu. cinemaximumla falan izleyiciler için kavga etti, kar için film çekseydi bunu yapar mıydı hiç? cem yılmaz bir sinema şövalyesidir. akıllı olun.

    kafanizda çok ideallestirmeyin hiçbir kişi ya da olguyu. herkes cebine bakar, kalan şeyler talidir.

    not: filmler bence başarılı.

  • tartisma/kavga esnasinda akla gelmeyen ama gece yatarken bir an da dank eden,”off bunu diyecektim olm yaa” dedigimiz tum seylerin olay esnasinda aklina gelmesi.

    hep yatarken aklima geliyo,diyemedim diye icimde kaliyor sonra hep ya:(

  • yani bu istisnasız her gece mutlaka oluyor. hep aynı kişiler tarafından gerçekleşen bir geyik bu. hani biz böyle bir geyik yapınca küfreden kişiler de dahil buna. coşkun büktel abi "insanları adlarını ve adımı vermeden suçlayacak kadar alçak değilim" der. isim vermek gerekirse bunlar genellikle ibn i batuta, diadra, guru, belki bir kaç kişi daha. sevdiğim bir iki kişi de var bu nicklerin arasında ama her gece birisinin başlığı altında ya da bir başlık altında bu zatlardan birisinin başlatıp, diğerlerinin kombine bir şekilde katıldığı anlam veremediğimiz ya da benim veremediğim bazen "io monaka komoto monako" filan gibi entryler de giriliyor. geyiktir tamam da, bir şey varsa biz de gülelim ya da bundan sonra herkes kendi bildiği dilden konuşsun. ben entrylerimin hepsini tırnak içinde almanca yazayım, zübeyir hepsini tırnak içinde arapça yazsın, kafamıza göre takılalım 12'den sonra bal kabağına dönüşür gibi. bir de gariban bazı yancılar oluyor "abi ben de oynim mi" der gibi aradan katılmaya çalışan ama kimseyi oyuna almıyorlar. bak yineliyorum, karşı değilim ama nedir yani biz de bilelim? açıklığa kavuşturalım bunu.

    edit: efendim uzuntu bu geyiğe dahil değilmiş. operasyonda bir hata oldu. bize bilgi veren kaynağı bulmaya çalışıyoruz. şu anda izini kaybettirdi ama 24 saat içinde bulacağız. jack bauer'i görevlendirdik. eğitim zayiati, kendisinden özür diliyoruz.

  • karma ya da yağlı ciltler için toniklerin en güzeli!

    bildiğiniz üzere lavanta hem antiseptik, hem de rahatlatıcı özelliğe sahip bir bitki, üstelik lavanta yağı ve lavanta suyu da yağlı ve karma ciltlerin nem dengesi ve akne oluşumunun önlenmesi için oldukça etkili.

    kendim karma cilt yapısına sahibim, yazın yağlanma, parlama gibi durumlar, kışın ise yanaklarda ve çenede kurumalar oluyor. yazın sıcakladığımda serinlemek için yüzümü yıkadığımdaysa zamanla yağlanma daha da artıyor. bu yüzden günlük cilt bakımı için büyükçe bir şişe lavanta suyunu evde bulunduruyorum, yazları gün içinde ferahlamak için ise küçük bir şişe spreyli lavanta suyunu yanımda bulunduruyorum.

    bir süre önce bitmişti ve ben epeydir kullanmıyordum, dün akşam tekrar yaptım ve gerçekten de tek uygulamada dahi kendini belli ettiğini gördüm. (yalnız cümledeki "kendini belli ediyor" kısmına dikkatinizi çekerim, mucize yaratmıyor, kendini belli ediyor, düzenli kullanımdaysa ciddi anlamda nem dengesi sağlamanıza yardımcı oluyor.) üstelik zararlı kimyasallar içermediği ve nem dengesini sağlamaya yardımcı olup rahatlattığı için cilt temizlendikten sonra tonik olarak da kullanılabiliyor. dün akşam yapıp uygulayınca kendi lavanta suyu tarifimi buraya da yazayım dedim.

    malzemeler;
    - 500ml su
    - 2 çorba kaşığı lavanta
    - 1 tatlı kaşığı lavanta yağı
    - alkol ya da kolonya
    - süzgeç/tülbent/çay poşedi

    öncelikle 500 ml suyu kaynatıyoruz, suyumuz biraz dinlendikten sonra 2 çorba kaşığı lavantayı bu suyun içinde 5-10 dakika demliyoruz. burada lavantaları direkt suyun içine atıp demlendikten sonra bir süzgeçle süzebilirsiniz ya da starbucks'taki gibi çay poşetlerinin içine doldurup demleyebilirsiniz ya da çaydanlıklar için yapılan çay demleme süzgecinin içine koyup demleyebilirsiniz. ben evdeki kullanılmamış çaydanlık süzgeçlerinden biriyle yapmıştım ama çay poşetinin içine koymak en güzel yöntem.

    soğumasını bekliyoruz. elimiz değecek soğuklukta olması gerekiyor.

    sonrasında ise 1 tatlı kaşığı lavanta yağı ve tercihinize göre 1 tatlı kaşığı kolonya ya da 1 çay kaşığı alkolü kaynatıp beklettiğimiz suya ekliyoruz. ben geçen sefer kolonyayla yapmıştım ama bu sefer alkol kullanmadım. alkolü aslında lavanta yağı çözünsün diye kullanıyoruz ama lavanta yağı zaten çözünmese bile nem dengesi sağlayan bir ürün, o yüzden ben hiç alkol dokundurmadım, zaten cilt ürünlerinde alkol cildin sebum dengesini bozduğu için pek taraftarı değilim ama tabii yaklaşık 400-500ml suda 1 çay kaşığı tolere edilebilir bir miktar. yani alkol koyup koymamak tamamen sizin tercihinize kalmış. kendi cildinizin yağlılık durumuna göre alkol ve yağ miktarlarının oranlarıyla da oynayabilirsiniz, benim yazdığım ortalama bir ölçü.

    hemen şişelere dolduruyoruz ve başlarını sıkı sıkı kapatıyoruz, çünkü lavanta yağı uçucu bir yağ. çok uzun olmayan bir süre içinde tüketmeye çalışıyoruz. bu süre zarfında ışık almayan serin ve kuru yerde saklıyor ve kullanırken de öncesinde iyice çalkalamaya özen gösteriyoruz.

    hep ortamlarda servis edilen, şekilli şık şişelerle sunulan lavanta suları gibi saydam bir renge sahip olmaz, konyak rengi ve boz bir yapıya sahip olur. o saydam renkli olanlar ya seyreltilmiş lavanta yağı+alkol karışımıdır ya da su+lavanta aroması karışımıdır. lavanta çiçeği kullanılan lavanta suyu berrak su renginde değil boz açık kahverengi renkte olur ve hayal ettiğiniz gibi güzel değil hafif ekşimsi kokar. eğer kokusundan hoşlanmazsanız marketlerde satılan aromalardan bir-iki damla damlatabilir ya da bir-iki damla portakal veya limon yağı damlatabilirsiniz.

    eğer kuru ya da normal ciltliyseniz bu tarifteki "lavanta" kelimelerinin yerine "gül" kelimesini getirerek siz de kendi gül suyunuzu yapabilirsiniz.

  • ampute milli takımı ankara büyükşehir belediye başkanı mansur yavaş'ın daveti üzerine 8 kasım'da kendisini makamında ziyaret etmişti.

    geçtiğimiz ay tarihinde ilk kez dünya şampiyonu olan ampute milli takımı oyuncuları, ankara büyükşehir belediye başkanı mansur yavaş'ı ziyaret edince disiplin kurulu'na sevk edildi.

    kaynak

    türk halkının seçimiyle başa gelmiş, başkentin belediye başkanını ziyaret etmek neden suç unsuru ? mansur yavaş yabancı bir ülkenin belediye başkanıda bizim mi haberimiz yok ?

    yada ekmek üreticileri sendikası genel başkanı (bkz: cihan kolivar) “ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir. dediği için neden hapiste ?

    aynı şekilde türk milletinin oyu ile seçilen türkiye'nin en büyük şehirinin belediye başkanı (bkz: ekrem imamoğlu) neden siyasi yasak davası görüyor?

    son soru akp ne yapmak nereye varmak istemektedir?

  • yine nispeten insani bir davranış.

    aramızda, beş kuruş vermeden yazar çalıştırıp cipe binenler var. "abi bana dava açıldı, yardıma ihtiyacım var" diyince de "ne halin varsa gör" diyor üstelik.

  • yıllardır o kadar ekonomik kriz geçirdik, bir tanesinin halen içinden geçiyoruz ama bu kafalar hiç değişmiyor. daha şimdi bir entry okudum ve zavallı çocuğa acıdım.

    https://i.vgy.me/jzcp3d.jpg

    yahu arkadaşım madem paran yok ne diye evlenmeye kalkıyorsun? hadi bir hata ettin evlendin, büyük bir yükümlülüğün altına girdin, bir de ne diye üzerine çocuk yapıyorsun? nerede yaşadığınızın biraz farkına varın artık. bu orta doğu ülkesinde bir sabah uyandığında %50 fakirleşmeyeceğinin garantisi yok. %50 zenginleşmeyeceğinin garantisi var ama.

    bu ülkede kenarda kendini garantiye alacak kadar parası, yatırımı, mülkü olmayan birinin evlenmesi, yuva kurması, çocuk yapması artık akıl alır bir iş değil. dediğim gibi bir sabah kalktığında cebindeki para yarı yarıya azalacak, masrafların ikiye katlanacak. üzerine belki de işsiz kalacaksın. bunun etkisini mesela 5 yıl hissetmeyecek kadar birikimin var mı? yok.

    seni ve eşini zerre umursamam da o çocuğa yazık değil mi? muhtemelen güzel bir gelecek de inşa edemeyeceksin. şimdi o çocuğu dünyaya getirerek iyilik mi yapmış oldun kötülük mü? "allah rızkını verir" salaklığından yıllarca hepimiz çok çektik. hatta bir kısım insan ömrünün yarısına geldiği halde fakir bir ailede büyüdüğü için halen çekiyor. yazıktır, artık bir orta doğu bataklığında, ekonomisi çokmüş bir ülkede yaşadığımızın farkına varalım, adımlarımızı ona göre atalım.