hesabın var mı? giriş yap

  • dönemin askerlik kanununu incelemekte yarar var. rahmetli babam da askerliğini yedek subay olarak yapmıştı, ama meslek lisesi mezunuydu. ayrıca iddia edilen üniversite mezunu olmadığı değil, 4 yıllık üniversite mezunu olmadığıdır. o yıllarda 3 yıllık üniversite mezununun yedek subay olabilmesi mümkün olabilir.

    ikna edici olmayan açıklamadır.

  • hayatının büyük bir kısmını "insanları neyin mutlu ettiğini", "parayla mutluluğun ilişkisini" bulmaya adamış, macar asıllı psikoloji profesörü.

    kendisinin en önemli çalışması "flow theory" diye adlandırdığı teoridir. flow theory'de genel olarak; insanların zor; fakat eğlenceli bir aktiviteye odaklandıklarında zamanın nasıl geçtiğini anlamadıklarını, zamanın onlar için adeta aktığını *, böylece dünyevi dertlerden uzaklaşıp mutlu olduklarını anlatır.
    fakat her eğlenceli aktivite, flow aktivitesi sayılmaz. mesela televizyon izlemek, uyumak sayılmaz, ama matematik problemi veya puzzle çözmek, resim yapmak, spor yapmak flow aktivitelerindir. yani mental yada fiziksel bir çaba, ayrıyetten büyük bir odaklanma gerektirir. ayrıca aktiviteyi gerçekleştiren kişinin bir amacı olmalı, ve aktivitenin bütün kontrolünün o bireyin elinde olması gerekir. bu yüzden teoriyle ilgili yazılarda sık sık "challenging but enjoyable" , "deep focus", "pursue a goal" gibi kalıplar geçer. ek olarak; teorisini düşününce aklımda hep dali'nin şu ünlü resmi canlanır http://3.bp.blogspot.com/…_-_1931_salvador_dali.jpg .

    dr. csikszentmihalyi ayrıca para ve mutluluk ile ilgili çalışmalarında da, aralarında bir ilişki olmadığını; fakat paranın insanları mutlu edeceği düşüncesinin, toplumdaki "başarıyı servet ile ölçme" takıntısından ileri geldiğini söyler.

  • rivayettir;

    derviş baba dağ başında tek başına oturmakta, zikretmekte, tefekkür etmekte imiş. bir adam gelmiş ve demiş ki "be hey derviş! burada bir başına ne yapmaktasın?"

    derviş baba usulca kaldırmış başını, adama bakmış ve cevaplamış "sen geldin, yalnız kaldım."

  • ok iade alam.
    benim için bu üslup yeterli.kimse sizin uşağınız değil karşınızdaki de insan.herkese dolandırıcı yaftası yapıştırmasını biliyorsunuz ama karşınızdaki insana hayvan muamelesi yapmakta sakınca görmüyorsunuz

  • olayın travmatik olduğu ortada ve kimse böyle bir olay yaşamak istemez. ancak haberden anladığımız kadarıyla doktor bebeğin ters geldiğini görüp erken doğumun risklerini hesaba katıp sezaryen ameliyat önermiş, aile kabul etmeyip normal doğum istemiş. normal doğum sırasında da bebek ölü doğduğu için gerekli manevralar yapılarak bebeğin kafası kesilip içeride bırakılmış ve sonra ameliyatla alınmış. çünkü bebeğin ölü olduğu anlaşıldığı anda öncelik tamamen annenin sağlığını korumaya yöneltilir.

    annenin o sırada bebeği çırpınıyor görmesi anlaşılabilir bir yanılgı olabilir. böyle riskler bütün doğumlarda malesef vardır ve bu durum otomatikman birilerini suçlu yapmaz.
    burada gördüğüm tek suçlu üç beş tık fazla almak için soruşturmalardan aklanmış olmalarına rağmen doktoru ve hastaneyi karalayan habercilerdir. öyle bir anlatmışlar ki okuyanlar lego parçası gibi kafanın löp diye yanlışlıkla kopuverdiğini düşünecek.

    bu gibi haberlerde "habercilerin" yapması gereken iki tarafı da dinleyip objektif bir şekilde bilgileri sunmaktır. etik olan yaklaşım budur.