hesabın var mı? giriş yap

  • 7 haziran mhp (nickten de anlasiliyor sanirim)

    1 kasim chp

    arkadas.. sustuk sustukta artik buramiza kadar geldi. sen kiytirik halinde hicbir sey yapmadan 3. parti olmussun, milletvekili sayin 4. partiyle ayni.

    kilicdar ayagina gelmis, basbakanlik teklif etmis, 1 sene sursun 6 ay sursun onemi yok. yapsana ya koalisyonu, al bakanliklari ac eski defterleri. kimin ne yolsuzlugu varsa acima birak yargiya hesap versinler.

    bu kadar pislik aciga cikinca don millete, yeniden oy iste.

    ama yok. sen ne yaptin haci? anca kulustur arabada ferdi tayfur dinle.

    sirketim olsa ve benim calisanim olsan 50 kere kovmustum seni.

    3 nesillik gelenegi bozma pahasina da olsa oy moy yok sana. kusura bakma.

  • askerliği yaptıysanız sevinç verici, yapmadıysanız yürek dağlayan derecede hüzün verici bir durum. başıma geldiğinde yapmamıştım askerliğimi ama kız gerçekten bunu mu ima etti emin değilim. laf sokmuş da olabilir, biraz serseri manyak bir tipi vardı zaten kızın. daha sonra mekanın badigartının platonik kız arkadaşı olduğunu öğrendim. platonik diyorum çünkü çocuk buna hiç açılmamış. o gün beni hırpalarken anlamış kız, çocuğun buna hisleri olduğunu. evlendilerse de hakkımı helal etmiyorum. benim katkım büyük oldu ilişkiye ama bir nikah şekerini çok gördüler. hiç unutmam beni kenara çekip kapıyı göstermişti aşık badigart. yani öyle kibarca "sizden mekanı terk etmenizi istemek zorundayım bayım. buyrun lütfen" şeklinde değil... "şu kapıyı görüyor musun arkadaşım?" dedi. "görüyorum abi" dedim. "seni o kapı gibi dümdüz yaparım" dedi. "kapı düz değil ki" diyerek büyük bir bok yedim. lan zaten bu badigartların "arkadaşım" demesinden korkacaksın, "arkadaşım" dedi mi bil ki kötü bir şey olacak, ya mekana almaz, ya mekandan atar. gel birlikte dans edelim arkadaşım, damın olmasa da gir tabi arkadaşım yok. "alamıyoruz arkadaşım." e nerde kaldı arkadaşlık o zaman? alamıyorsan hani arkadaşlık? hani arkadaşındım? arkadaşlık nerde? nerde dostluk? hani arkadaşlık?

  • her bir halttan kaçış gezegenim. büyülü dünyam.

    13 yaşımda, hayatıma ilk girdiğinde beni nasıl etkilediyse ve nasıl sevdiysem şuan 27 yaşımda beni yine aynı şekilde etkiliyor harry potter’ın dünyasının içindeki herşey. büyüler, süpürgeler, iksirler, sihirli yaratıklar ve pek tabii hogwarts'ın içinde kaybolmayı çok seviyorum. ne zaman kaçmak istediğim bi konu olsa kitaplardan birini elime alır gömülürüm. bayılıyorum.

  • aslında düşmek değil de devrilmek desem daha doğru olur. çünkü çocuk öyle sıkı sarmalanmış ki eğilip bükülmüyor. düşeceği zaman sürahi gibi devriliyor. çocuk derken baya küçük çocuktan bahsediyorum. daha yeni koşmaya başlayan çocuklar. fıtı fıtı diye koşuyorlar ya minik minik onlardan bahsediyorum. genelde kafalarında şapka, boyunlarında kaşkol sarılı ve michelin adamı gibi şişkin gocuk giyerler. boyları 45-50 cm aralığındadır. işte bu çocukların düşüşüne bayılıyorum ben. çok komik devriliyorlar lan gülmekten ölüyorum. kaldıran eden olmasa imkanı yok kalkamazlar. çocuk doğrulamıyor ki. bi de ebeveyn kolundan asılınca 45 derecelik açıyla toparlayıp kalkmaya çalışıyorlar ya, o görüntüye de çok gülüyorum. keşke hep böyle sevimli düşsek di mi? hemen doğrultup öperler adamı.