hesabın var mı? giriş yap

  • parayı betona ve şatafata değil bilime ve üretime yatıran, gelecek nesilleri ve ülkenin geleceğini düşünen devletin işidir.

  • fantastik bir liste. domuz eti diye alınan sucuğun içinden kanatlı eti ve dana eti çıkıyor, normal dana eti diye aldığının içinden domuz eti.

  • bu adam, teleskobunun farklı renk filtrelerinden geçen ışığın, farklı sıcaklıkta olduğundan şüphelenir. bunu test etmek için teleskobun arkasına basit bir tayf ölçer koyar, böylece güneş ışığını renklerine (bkz: gökkuşağı) ayırır.

    üç tane termometre yapar. her birinin ışık düşen noktasını da siyahtan yapar ki olabildiğince ışığı soğursun, adam gibi sıcaklık ölçsün. termometrelerden iki tanesini kontrol olarak ışık düşmeyen noktalara koyar, 3. termometreyi de sırayla her renge (mavi, yeşil, turuncu, kırmızı vs.) koyup ölçüm alır. bir de bakar ki, tam beklediği gibi, ışık düşen termometre kontrol termometrelerinden her defasında daha sıcaktır! böylelikle, her rengin bir sıcaklığı olduğunu doğrulamış olur.

    daha da önemlisi, maviden kırmızya gittikçe sıcaklıkların giderek arttığını fark eder. yani renklere göre bir düzen vardır. sonra bu manyak tutar merakından, bir de kırmızının hemen yanındaki kısma, yani "kırmızının biraz ötesine" koyar termometreyi. bir de bakar ki, termometre hala kontrol termometrelerinden daha sıcak! üstelik diğer bütün renklerden daha sıcak! işte tam bu noktada herschell "infrared/kırmızıöte"yi keşfetmiştir.

    herschel, bu kırmızıöte'deki ışıkla başka deneyler de yapar. bu ışığa (latince ısı'dan türeterek) "calorific rays" der. (bkz: kalorifer) kırmızıöte'deki ışınların da, tıpkı bildiğimiz ışık gibi kırıldığını, yansıdığını, soğurulduğunu ve ortamlardan geçirildiğini fark eder.

    bu anlamda herschel, gördüğümüz ışığın yanısıra, görmediğimiz ışığın/radyasyonun da farkına varır ve çocuksu merakıyla bilimde sessiz bir çığır açar. gel de hasta olma...

    not: bu entry 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi süresince katalanca olarak sunulmuştur. (bkz: bütün entry'lerini katalancaya çevirmek) bundan çok daha kaliteli yüzbinlerce entry bu süreçte yok olmuştur. bir zamanlar devletin milletini ebleh yerine koyması yasaktı, bazı yasaklar özlenebiliyormuş.

  • http://www.dtc.umn.edu/…lyzko/doc/internet.size.pdf
    http://www.sims.berkeley.edu/…nfo-2003/internet.htm

    adreslerindeki bilgilerden yararlanarak internetteki toplam verinin; (paylaşımda olan dosyalardan bahsetmiyoruz, sadece web bazında) 2002 yılında 532,897 terabyte olduğu, o zamandan sonra dayaklaşık 100% luk bir buyumeden bahsedebileceğimizi ve 2005 itibarı ile toplam verinin 1.000.000 tb civarında seyrettiğini söyleyebiliriz.

    e 256 adsl modemi olan bir insan evladının da saniyede 16 kb indirdiğini düşünerek,
    ve 1.000.000 tb 'ın da 210.138.654.745.600.000 kb olduğunu hesplarsak;

    sonuçta tüm interneti indirmek için gereken zaman; 6.756.000.988 yıldır
    bunları depolamak için gerekli hd fiyatı da yaklaşık: 1.000.000.000 € ya gelir (biraz daha fazla ama toplu alımda kdv'den bişeler kırparız)

    o hd blogunu soğutmak içinde 50 60 adet antonov an 225 uçak motoru gerekir.

    imkansız gibi görünse de, türk mantığımla; "upload edildiyse download'da edilir" diyorum.

  • liyakata, yeterliliğe göre değil il, ilçe başkanlarıyla akrabalık derecesine göre işe alır, beline bekçi diye silah takarsanız bu hadiseler elbette şaşırtmayacaktır.

  • garip bir biçimde çekici bir andre breton kitabı.
    kapıların açık olduğu o kişi olmadığınızdan çoğu yerinde kopuyorsunuz, fotoğraflardaki yerleri görmediğinizden vb.
    ama o genel his öylesine tanıdık ki, yakalıyor.
    gizemli ve çekici bir yanı olan bir kitap.. yakalamasına şaşırıyorsunuz sadece.. çünkü o genel his, tüm sözcüklerin ardındaki bir çeşit genel zaman, gerçeklik sanki tanıdık...
    pek çok cümlesinde daldım gittim ama kendi yazma edimini açıklarkenki duruşu çok hoştu belki de...
    "uzun soluklu bir işe girişmeye gösterdiğim eğilimim nedeniyle, hayatın, sevdiğim ve bana kendisini sunan hayatın -soluğu kesercesine yaşanan hayatın- gözünden düşeceğime fazlasıyla eminim."
    yaşanan hikayenin anlatılandan tamamen farklı olduğunun ama gerçek bir şeyin yaşanmış olduğunun derin bilgisi ve yazmaya, hayatın gözünden düşeceğini bile bile yazmaya varmışsa yaşanan derin bir sızı olduğunu anlamanın yakınlığı...
    güzel bir kitap diil hayır, fazlasıyla kişiye özel. ancak yine de gerçeğe öykünüyor... yakalıyor.

  • irak'ta 1,5 milyon insan ölür, bu katliamın en büyük ortaklarından biri de katillere üs sağlayan türkiye'dir, bu dinci sadece dergilerinde "dualarımız seninle ırak" demekle yetinir. şefi ise "abd askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmesi için dua eder. (bkz: abd askerleri için dua ediyorum)

    lübnan israil tarafından yerle bir edilir, yüzlerce sivil insan katledilir, bu dinci "israil siyonizminin müslüman düşmanlığından" bahseder maklubesini yerken geğirikler eşliğinde. şefi ise katliamın sorumlularından olan ehud olmert tarafından "ortadoğu'da örnek lider" ilan edilir.

    filistin halkı katledilir, topraklarından sürülür, "ah mescid-i aksa gölgende bir namaz kılabilsem" temalı şiirler paylaşır facebook'tan bu yobaz; şefi ise israil pilotlarının konya'da eğitilmesine daha düne kadar olur vermiş, eli kanlı katilleri meclislerinde konuşturmuştur. (bkz: şimon peres)(bkz: ariel şaron) http://dunyadanceviri.files.wordpress.com/…aron.jpg

    işte bu güzide dincimiz beni hiç şaşırtmayan riyakarlığıyla irak'ta, lübnan'da, filistin'de arap halkını satan bir lidere taparken bir yandan hesaplaşmayı ahirete saklamayı salık verir tabanına ama nedense konu suriye olunca birden oldukça dünyevi talepler dile getirmeye başlar. türk ordusu suriye'ye girsin diye kampanyalar düzenler. gerekirse sınıra dayanır. (bkz: türkiye ordusu suriye'ye girsin)(bkz: suriye için sınırlara dayanıyoruz)

    dikkat edilirse ilk işgallerde duadan, namazdan başka zıkkım bilmeyen bu yobaza göre orada ölenler de insan oldukları için değil müslüman oldukları için değerlidir.

    sevdiği mücahitçikleri "suriye'yi alevi mezarlığı haline getireceğiz" derse "anladığınız dilden açıklama" der.
    canı mücahitçiklerinin türkiye ve katar tarafından fişteklendiği ortaya çıkarsa "esad'a karşı ne yapsalardı, oturup bekleseler miydi?" der.
    abd müdahalesini evla görür, nato'nun gözünün içine bakar.

    sonra açıp facebook'unu "tabii suriye'de petrol yok ya onun için müdahale etmiyorlar" diye döşenir.

  • adamlardır. en has adam onlardır. adamlığın kitabını yazmışlardır. adamlık kanlarında vardır. adam olarak doğmuşlardır. adam olarak öleceklerdir. bu arada çok adamlardır.

  • yapay zeka şunu yapamaz bunu yapamaz yardımcı olur diyenler var :))))

    bir de asla programı baştan yazamaz diyenler var şaka gibi bu nasıl bir cüret arkadaş.

    yapay zeka dünyasındaki 2 yılda yaşanan gelişmeleri takip eden herkes hem distopik hem de ütopik bir geleceğin yakın zamanda var olma ihtimalinin hiç olmadığı kadar çok olduğunu kavrayabilir diye düşünüyorum.

    geçen yıl yapay zekanın ilk video örneklerinin olduğu bir videoda şuna benzer bir yorum vardı;

    ''5-10 yıl sonra yapay zekanın gerçek ile ayırt edemeyecek videolar yapabildiği seviyeyi düşünsenize inanılmaz dünyayı değiştirecek''

    altta gelen cevap aynen şu

    ''bizim neslimizde bu imkansız torunlarımız belki görür.''

    bunu yazan arkadaş da kendinden emin ve dalga geçer bir yorum olarak yazmış.

    sonuç?

    1 yıl değil 11 ay sonra sora yayınlandı :)

    kendi oluşturduğunuz sınırlara takılıp kalıyorsunuz belki bu yüzden birçok fırsatı kaçıracaksınız veya dalga vurduğunda çok büyük şok etkisi yaşayacaksınız.

    muhtemelen sınırlara takılı olmasanız da o dalgaya karşı pek bir şey yapacak şansınız olmayacak ama o da ayrı bir konu.

    kodlama devri bitti mi?

    bitmedi diyenlerin açıklamalarında bile neredeyse bittiğini söyleyebiliriz.

    kodlama ile uzmanlık birleşince çok ciddi hız kazandırıyor veya bir arkadaş yazmış 1 avukata 10 avukat gücü veriyor.

    bunu 1 kodlama yapana 10 kodlama yapan gücü olarak da düşünebiliriz.

    böyle bir durumda ortada inanılmaz bir verimlilik artışı var demektir.

    yani bugün kodlamada, avukatlarda vb. duyulan insan ihtiyacı 10 milyon iken 4 yıl gibi bir üniversite döneminde bile 1 milyona düşebilir ve bu tam anlamıyla bu sektörlerin bittiği olarak yorumlanabilir.

    düşünsenize eğitime başladığınız ve bitirdiğiniz nokta arasında 10 kat talep farkı var.

    tabi yine eğitim anlayışı da değişecek muhtemelen mesleklere yönelik en uzun eğitimler 9 ayı geçmeyecek belki daha da kısa olabilir yapay zeka ve meslek öğrenme birleşince daha kısa sürede daha kompleks meslekler de öğretilebilir.

    ez cümle bu yapay zeka devrimi inanılmaz hızlı ilerliyor yüzlerce milyon insanın çalıştığı sektörleri bugün var olan yapay zeka teknolojisi bile yok edebilir seviyeye geldi bunun kaçınılmaz olarak olağanüstü sonuçları olacak.

    yapay zekanın ulaşılabilir olması çok önemli yoksa bir avuç insanın çok hızlı dünyayı domine ettiğine şahit oluruz.

    bu kötü bir şey olmayabilir bu bir avuç insan bunu dünyada refah için kullanabilir ama çok da beklendik bir şey olmaz bu durum.