hesabın var mı? giriş yap

  • kelime: lavabo

    - 100 numara
    - hela, kenef, bok cukuru, ayak yolu, kubur, hacet gorme, hacet yeri, wc.... ?
    - .....
    - kizlar gider?
    - lavabo

  • 80 milyonun çalıştığı, ürettiği, kazandığı tüm değerleri ve tarihten gelen kurulu düzeni, kurumlarını; sırf seçim kazandı diye mülkiyetine geçirip kendi özel şirketi gibi yönetmek istiyor. yönetiyor da.

  • vakitlice annenin pazardan dökük üzüm almasi. o ne diye sormayin. aciyi çeken anlar, hesabini ödetir, öderim çok agirr.

  • yunun kökenli iskenderiyeli astronom. dünya merkezli evren modeli kopernik'e kadar yıkılmadan kabul görmeye devam etmiştir. neden evrenin merkezi dünya olsun ki? diyebilirsiniz. o dönemde bunun iki temel sebebi vardı. birincisi dinlerin insanın egosunu okşayan, insanı merkeze alan metinleriydi. ikinci olarak ise örneğin güney yarım küredeki insanlar dünyanın üzerinden düşmeden nasıl dünya üzerinde durabiliyorlardı? elbette dünyanın merkezi evrenin merkezi olduğu içindi.

    batlamyus'un güneş sistemi modelinde tabii ki her şey dünyanın etrafından dönüyordu. bunu yapmak kolaydır ama gezegenler olmasa kolaydır. örneğin dünyanın yörüngesi bazı gezegenlerden kısadır, yıl içerisinde gezegenlerin yanında geçer gideriz. bu ise gezegenlerin gökyüzünde bazen ileriye bazen de geriye gitmektedir. yıldızlar, güneş ve ay için ise böyle bir şey söz konusu değildir. batlamyus gezegen hareketlerini modellemek için ise modeline bazı mekanik düzenler ekledi. örneğin mars dünya etrafında dönerken aynı zamanda bir dairesel döngüyü de kendi kendine tekrarlamaktadır.

    ispanya kralı eldeki bilgiler ile batlamyus'un modelinin mekanik halini yaptırıp karşısına geçmiş ve "tanrı evreni yaratmadan bana danışsaydı ona daha basit bir şey yaratmasını tavsiye ederdim" demiştir.

  • o değil de, çayı gören akplilerin sesleri anında nasıl da kesiliyor ama! assgasfsgshsfshsjs.

  • zaman gazetesine abone, beş vakit namazında, mutaassıp kişi ve yanında bir elemanı ile bir iş gereği öğle yemeğinde buluşulmuştur, yemek esnasında sohbet edilmektedir. söz döner dolaşır siyasete gelir;

    mutaassıp: ...mesela adı evrim, devrim olandan vatana millete fayda gelmez. çocukken de çok yaramaz olur bunlar...
    elemanı: öyle deme abi, benim kardeşim de çok yaramaz.
    mutaassıp: adı ne?
    elemanı: ramazan.

    sonrasında çorba burnumdan çıktı.

  • var galiba herkesin böyle bir anısı… sene 94, yaş 6. annem ile babamın arası kötü ve babam annemi evden gönderiyor. canım annem de cebindeki 3 kuruş parayla bir ev kiralayıp sağdan soldan eşya topluyor, okulumun karşısında ev tutuyor. çektiği çilenin haddi hesabı yok.

    bir gün kahvaltı yapıyoruz. çocuğuz ya, saçma sapan oyunlar icat ederiz. ben durduk yere dedim ki “hadi kahvaltıda kim en fazla zeytini yiyecek “ başladım erik gibi yemeye. para yok pul yok. kadın beni bozmadı bir şey de demedi canım annem.

    ertesi gün kahvaltıya oturduk. annem dedi ki, ben yeni bir oyun buldum: bir zeytini en fazla kaç ısırışta yersin?

    oyun değil mi, kabul ettim. o gün 1 tane zeytini minik parçalar halinde 10-15 kere ısırarak yedim ve anneme “yarışı kazandım” diye sevinirken o gün anlam veremediğim göz yaşlarını gördüm.

    sonrasında hikaye güzel ilerledi, mutlu günlerimiz çok oldu ama dibi görmeden iyi günlerin değerini de bilmiyorsun. mekanın cennet olsun canım annem, senin evladın olmak benim en büyük gururum.