hesabın var mı? giriş yap

  • kadıköylüler toplanın, çareyi söylüyorum.

    boğa'da toplanıp hırsız var diye bağırıyoruz. 5 dakika içinde gelen tomalar sayesinde duşumuzu, çamaşırımızı, bulaşığımızı hallediyor, artan suyu da leğenlere dolduruyoruz.

    hadi bakalım #occupyiski

  • bugün twitter'ı bırakıp geçtiğim sosyal medya ağı. bedava ve açık kaynak kodlu. sahibi yok. birbirinden bağımsız sunucuları var ve bunlardan birine üye olup bütün mastodon sunucularındaki kullanıcılarla etkileşime girebiliyorsunuz. tek bir kurum tarafından kontrol edilmemesinin ötesinde, attığınız mesajlar (bunlara toot deniyor) 500 karakter uzunluğunda olabiliyor ve tootları editleyebiliyorsunuz.

    twitter'dan elon musk aldığı için değil, birileri tarafından satın alınabildiği için ayrıldım. zaten uzun süredir twitter'dan rahatsızdım. takip ettiğim insanların tweetlerinden çok reklam görmekten bıkmıştım. adguard açınca site saçma sapan davranıyordu. musk'ın tweeter'ı alma draması son damla oldu. musk'ın tweeter'ı öncekinden daha iyi ya da kötü olmayacak bence. genel olarak tek bir kişinin ya da kurumun bütün dünyanın haberleştiği, devletlerin bile resmi duyuruları yaptığı bir platformu yönetmesi sağlıklı değil. mastodon tam zamanında tweeter'dan doğan boşluğu dolduracak gibi.

    https://joinmastodon.org/

  • afganistan ve pakistan'dan sonra sınır kapılarının sonuna kadar açılacağı bir milleti daha keşfetmiş olduk. ey nijeryalılar siz de gelin bir siz eksiksiniz bu ortadoğu bok çukurunda.

  • terlikli halde kitap okunamayacağını düşünen bir adet dingil tarafından dalga geçilmektir. kitap okumayı karı kız düşürme aracı olarak gören bir beynin kitaba bakış açısından ne beklenebilir amk.

  • kıdem tazminatına çökmek için ismini de tes ( tamamlayıcı emeklilik sistemi ) koymuşlar. şimdi gerizekalıya anlatır gibi anlatayım. bu sistemde ki olayı.

    işveren şu an için kıdem tazminatı durumunda brüt maaş üzerinden aylık %8,3 civarı bir ödeme yapıyor. tes denen ucube sistemde ise hükümet işverene diyor ki eskiden 8.3 yapıyordun şimdi 5.3 yapacaksın. bak sana her ay için %3 kar edeceksin bir de diyor istediğin adamı kıdemi var diye kovamamazlık etmeyeceksin. kovacaksan istediğin an kov. tazminat isterse sen değil ben uğraşırım.

    salak işçilere de diyor ki sen zaten her işverenden tazminat alamıyordun bu sistemde kendinde işten ayrılsan tes'te olan parana bir şey olmayacak. yanlız sistemde söylenmeyen şeyleri aşağıda yazayım.

    işçi işten çıkartıldı, sistemde biriken tazminatını 60 yaştan önce çekemiyor. hatta 60 yaştan sonra da nakit olarak çekemiyor. hükümet diyor ki o parayı peşin sana yedirmem. emekli maaşına azar azar ekleyerek sana veririm diyor. işin enteresanı ev alacaksan tes'de biriken paranın sadece %10 civarını kullanabilirsin. hem ev aldın hem de o sene evleniyorsun o zaman da diyor ki tes'de biriken paranın sadece %20'sini kullanabilirsin. kağıt üzerinde evlenerek tes'te ki parayı çekmeye çalışanlar içinde demişler ki sadece tek bir evlilikte o paranın %10'unu alabilirsin. ikinci evlilik bizi bağlamaz demişler.

    bunun dışında tes denen sistemde işçinin maaşından da %3 kesinti yapılacak. yani işveren 30 günün 19'günün parasını ödiyecek işçi ise kalan 11 günün parasını ödeyecek. ancak işçi o parayı istediği an değil hükümet nasıl uygun görürse öyle kullanabilecek. kısaca bu sisteme destek veren çalışan kişi beyin yerine saksı taşıyordur.

  • insanı "lan medeniyet böyle bir şeymiş mk" diye duygulandıran tema ve videosu.

    https://www.facebook.com/…/videos/1038259332859531/

    allah'ını seven üzerime biraz medeniyet atsın.

    edit: gerçek viral video budur arkadaş. adam kendi profilinden paylaşmış kimse siklememiş. sadece 7 kişi beğenmiş videoyu. oysa 24000 kişi videoyu paylaşmış. çoğu da türk...

    edit 2: bir de bu debe'ye giren entry'lerin edit'lenerek yardım kampanyasına destek verme durumları var. ben bunu doğru bulmuyorum. bu sözlük yönetiminin sorumluluğunda olması gereken bir husus. buradan sözlük yönetimine çağrıda bulunuyorum:

    yardım kampanyaları için ayrı bir buton, bölüm, vb. bir şey eklemelisiniz. bu durum debe'ye giren entry'lere ve oy verenlerine haksızlık oluyor.

    sevgiler...

  • hodri meydan, hepsini kayıt altına al bakalım. 20 30 milyonluk camialara gider yapmaya senin bile maçan yemez reis.

  • i.
    hiçbir şeyin yok olmadığı gibi bilinç yok olmaz. sahneye çıkar, sahneden iner. kime göre? sahnenin rölatif izleyicilerine göre. "artık" var olmayan bir şey "bize göre" artık yoktur. tamamen yok olduğunu iddia edemeyiz.

    zaman görecelidir ve mekan gibi uzamsal bir boyut olarak hayal edilebilir. nasıl önümüzden hızla geçen bir araba artık önümüzde olmadığı için yok olmuyorsa, evrende varlık sahnesine adım atmış hiçbir şey de bizim için artık orada değilken yok olmaz.

    bir video makarası düşünün, filmin son sahnesinden önce ana karakter ölüyor. film boyunca aktörün banttaki görüntüsünü saniyede 24 kare olarak izler sesini dinleriz. karakter öldükten sonra filmin son sahnesinde "artık başrol yok" deriz. bizim oyuncu olarak algıladığımız şey sesi ve görüntüsüdür. peki son sahnede başrol oyuncusunun görüntüsü ve sesi yok mu olmuştur? hayır, bandın gerisinde kalmıştır. bandı başa sararak baştan izleyebiliriz. bandı tersten oynatarak tersten izleyebiliriz.

    zamanın rölativitesinin keşfinden önce objektivist bakış açısı bilincin yok olduğunu savunabilirdi. ama artık objektif bakış açısının, zamanın bizim bağlı olduğumuz sınırlarının üzerinde düşünmesi gerektiğini biliyoruz. bilincin bütün etmen ve eylemleri uzay-zamanın katmanları arasında sonsuza dek saklanır, hiçbir şey yok olmaz.

    ii.
    ya bilince ne oluyor, öldükten sonra ne hissediyor? bunu bilemiyoruz, çünkü bu konuda hiçbir ölçümümüz yok. akıl yürütmelerimiz de inançlarımızdan daha bilimsel değil. şunu biliyoruz ki vücut öldüğü zaman bilinç de gözlemci statüsünü kaybediyor ve ne zamanı ne de mekanı algılayabilir halde oluyor. yani yukarıda bahsedilen evrende sonsuza dek var olma hali, yalnızca evrenin kısıtlamalarından bağımsız kuramsal bir üst gözlemcinin algılayabileceği bir şey. bilincin tekrar geri gelmesi ya da aynı zaman çizelgesini tekrar yaşaması gibi bir durum söz konusu değil. "bilince ne oluyor?" sorusuna ise hipotez olarak "doğmadan önce ne oluyor ise öldükten sonra da o oluyor" diyebiliriz, ama bunu asla ispatlayamayız.

    iii.
    öyleyse bilinç vücut tarafından üretilen bir şey midir? muhtemelen öyle gibi görünüyor. kaynağının ne olduğu, varoluşunun yaratılışa mı yoksa rastlantıya mı dayalı olduğu gibi pozitif bilimin ilgi alanı olmayan sorulardan bağımsız olarak (yani her iki durumda da) bilinç, bedenin fiziksel ve kimyasal kompleks süreçlerinin, kendi varlığının farkına varmış bir tezahürüdür. işleyişi tamamen kibernetik ve içsel görünmektedir.

    bedene müdahale ederek bilinci manipüle edebilirsiniz. örneğin ağrı kesici vererek acısını azaltabilir, uyuşturucu ve antidepresan gibi maddelerle nörolojik ve endokrin sistemlerine müdahale ederek kendini nasıl hissettiğini hatta ne yapmak isteyip nelerden hoşlandığını değiştirebilir, beynin bir kısmını alarak karakterini tamamen değiştirmesine yol açabilirsiniz. dahası, geçmiş deneyimleri hatırlatan uyaranlar ile (koku, ses, görüntü, dokunuş gibi) bilincin nasıl hissettiğini değiştirebilirsiniz. alzheimer gibi beynin fiziksel yapısını ve kimyasını değiştiren hastalıklar ile bilinç silinebilir bile. nefes alıp verme düzenine, beslenme alışkanlıklarına ve düşünce akışlarına müdahale eden meditasyon gibi tekniklerle arzulara ve hatta somatik işleyişlere (acı duymayı kontrol altına alma, kalp atışlarını düzenleme gibi) bilinç kendi kendini dahi manipüle edebilmektedir.

    peki bu durumda bilinç bedenden kaynaklanır diyebilir miyiz? neredeyse diyebilirdik, ama önce bedenin yayınlanan bir bilincin alıcısı olmadığını ispatlamamız gerekir. belki de bilinç dediğimiz şey "cloud"a benzetebileceğimiz (hikmetine fazla kafayı takmayacaksın) bir ağın parçasıdır, bizim ona bedenen yaptığımız müdahaleler sadece tekil aygıtımızdaki tezahürleri değiştirmektedir, bilincin kaynağı/kopyası bu üst ağda güncellenerek saklanmaktadır? belki de gerçekten bilincin daha "göksel" bir kaynağı vardır.** * ama bunun da ispatı pek mümkün görünmüyor. o nedenle buradan sonrası şimdilik bilimin değil inanç, mistisizm ve belki bilimkurgunun konusudur.