hesabın var mı? giriş yap

  • sapık bir hakimin beyanatı.

    neyse ki olay kanada'da gerçekleşmiş ve bu hakim göklere çıkarılmak yerine meslekten men edilmiştir.

    türkiye'de kendisi gibi onlarcası cb önünde olmayan cübbe düğmesini iliklemekte.

  • su an dunyada kuzey kore lideri kim jong-un mustafa kemal ataturk'ten daha cok taninmaktadir. ama bu durum bu adamla ataturk'un kiyaslanabilecek çapta oldugunu gostermez.

  • "yalnız 15 dakkadan önce gelmesin, yeni duştan çıktık da - sinemis, ceren, gamze"

    getiren adama da ayıp oldu ama. adam nefes nefese geldi çaldı kapıyı 4 tane erkek çıktı karşısına...

  • ya bir cumhurbaşkanı neden dandik bir tv dizisini korumaya geçer, hadi geçti neden bir komedyenle atışır? bir tek bana mı bu kadar saçma geliyor rte'nin her şeye yorum yapması, herkesle kapışması?

    ben türkiye'nin muhtarıyım dediğinde gülmüştük de, bu kadarını boş boş kahvede oturan muhtarlar bile yapmaz.

  • içinde önemli ölçüde buddha'nın, dalay lamanın öyküsü bulunan ve doğu mistizmi, budizm üzerine kurulu; hikaye, film, üçleme.

    dikkat: buradan sonrası spoiler içerir.

    aslında yıllar yıllar önce izlediğim ancak şu aralar anlam verebildiğim film serisi bu.

    neo, samsara kavramıyla benzerlik gösteriyor. yani yaşam ve ölüm döngüsü var ancak onunki farklı bir döngü. bu seçilmişin döngüsü. adamımızın adı bir kere "neo" yani "yeni".
    ikinci filmde mimar ve merovingian karakteri neo hakkında bir çok bilgi veriyor bize, örneğin neo gibi daha önce de bir çok seçilmiş olduğundan; bu ne anlama geliyor? reenkarnasyon.

    budistler; yaşamı bir doğum, yaşam ve ölüm döngüsü olarak görürler ve siz nirvana'ya ulaşırsanız, bu döngüden kurtulursunuz. türkiye'de anlatıldığı gibi her yaşamda daha iyisine gelmiyorsunuz, amacınız her hayatınızda bir şeyler öğrenmek ve bu döngüden kurtulmak için ruhani bir deneyim elde etmek.

    neo, yani seçilmiş kişi de, daha öncesinde 5 kez gelen, ancak her seferinde bir türlü nirvana'ya ulaşamayan bir seçilmiş ve her seferinde yeniden gönderiliyor. sonucusunda "nirvana'ya ulaşıyor".

    budizm'de sekiz aşamalı asil yol kavramı vardır, bilgelik için gereken yoldur, bunlar;

    1- doğru bakış ve kavrama: gerçeği, doğruyu olduğu gibi görme, bilme veya kavrama
    2- doğru düşünce ve niyet: arzuya direnme, iyi niyet , öfke ve nefrete direnme, zarar vermeme niyeti, merhametli olma, etik (ahlaki) ve doğru davranış
    3- doğru konuşma: yalan ve yanlış konuşmamak, kötü söz söylememe, incitici söz söylememe, boş sözler söylememe
    4- doğru davranma: can almamak, canlılara zarar vermemek, hırsızlık-kandırma gibi şeylerden uzak durmak, merhametli davranmak, dürüst olmak
    5- doğru geçim (doğru yaşama biçimi-geçinme): gelirini düzgün şekilde sağlamak ve doğru işlerde çalışmak
    konstanstrasyon-disiplin veya zihinsel gelişim
    6- kendini geliştirmek için çaba: doğru olmayan halleri engellemek, doğru olmayan durumları terketmek, doğru hallerin ortaya çıkmasını sağlama ve onları koruma
    7- doğru farkındalık - düşüncelilik: bedenin, hislerin, zihnin anlaşılması
    8- doğru konsantrasyon: belirli bir noktaya zihnin yönlenebilmesi. (meditasyon bu amaçla kullanılır)

    benzerlikler şunlardır, madde madde;
    1- neo, aynı tibet budizmi'nde olduğu gibi dalay lama'ya benzer şekilde seçilmiş kişi olduğu düşünülerek hazırlanır. neo'nun rahibi morpheus'dur. morpheus ona matrix'ten çıkana dek ve çıktıktan sonra da "gerçeği, doğruyu olduğu gibi görme, bilme veya kavrama" konularında yardımcı olur.
    2- neo eğitimi boyunca "doğrular anlatılır". "arzuya direnme, iyi niyet , öfke ve nefrete direnme, zarar vermeme niyeti, merhametli olma" gibi.
    3- neo, kâhine her gittiğinde doğru konuşma konusunda bilinçlenecektir; "yalan ve yanlış konuşmamak, kötü söz söylememe, incitici söz söylememe, boş sözler söylememe" gibi.
    4- neo film boyunca kötüden, yanlıştan uzak durma eğiliminde olmaya çalışır. ajanlar yoldan çıkarmaya çalışır, doğru olanı yapmaya çalışır; "can almamak, canlılara zarar vermemek, hırsızlık-kandırma gibi şeylerden uzak durmak, merhametli davranmak, dürüst olmak" gibi.
    5- neo film boyunca doğrunun peşinden koşan, doğru yerde olmaya çalışan biri olarak görürüz; "gelirini düzgün şekilde sağlamak ve doğru işlerde çalışmak konstanstrasyon-disiplin veya zihinsel gelişim" gibi.
    6- neo film boyunca yanlış şeylerden uzak durur, nihayete erişmeye çalışır, morpheus'u kurtarmaya çalışması; "doğru olmayan halleri engellemek, doğru olmayan durumları terketmek, doğru hallerin ortaya çıkmasını sağlama ve onları koruma" gibi.
    7- "kaşık yok" olayı, ajanların, makinaların programlarını yani ruhlarını görebilme, morpheus'u ve tritiny'i kurtarmaya çalışması ve seçim anlarında doğru karar vermesi, yani "bedenin, hislerin, zihnin anlaşılması" gibi.
    8- ve film boyunca neo'nun amacı olan zion'u kurtarmaya çalışması, bu nedenle düşünmesi, yani "belirli bir noktaya zihnin yönlenebilmesi".

    neo film boyunca "bilgelik" basamaklarını tırmanır aynı budizm'de olduğu gibi.
    buddha gibi "öğretmen, bilge olma amacı yoktur", belki de zaten buddha olmuştur önceki hayatında ancak nirvana'ya ulaşması için "teslim olması" gerekiyordu, yani "tüm samsara arzularından kendini azat etmiş" olması gerekiyordu.

    film boyunca en büyük arzu şevkini ona mimar verir, kapıları göstererek ve der ki; "birinde zion'un kurtuluşu var, diğerinde ise matrix". yani birinde şan, şöhret, diğerinde aşk, sevda ve kendi çizeceğin yol var; neo ise matrix'i seçer ve ilk kez bir seçilmiş döngüyü kırar ve şan, şöhreti elinin tersiyle iter.

    daha bir çok budizm göndermesi bulunmaktadır..

    ...

    bu film üçlemesinde bir çok semavi din göndermesi de bulunmaktadır, hatta seraph gibi karakterler "tüm dinlerin öğelerinin bulunduğu" bir yere gidebiliyor. bu konular için ayrıca başka bir zaman, başka bir entry girilebilir.
    aslına bakarsanız; matrix, zion bütün insanlığın hikayesidir, yani bu denli kafa karıştırıcı olması şaşırtıcı değildir.

    ve son olarak; günümüzde senaristlere, yönetmenlere, yapımcılara "film nasıl yapılırı" anlatması gereken çalışmadır. böylesine iyi hikayesi olan bir filme son 21 yılda çok az denk geldim. film, sinema bunlar sanat işte.

    bu film izledikten sonra, üstüne bir de film hakkında düşününce ruhani bir haz almamak gerçekten elde değil.

    düzenleme: ufak tefek düzeltmeler

  • %10 bildiğim kadarıyla muhtemelen %18 yaparlar, benim lokantacı esnaf kardeşim de fiyatı %8 değil en az %25 artırır, kazanan devlet ve esnaf olur kaybeden yine bizler oluruz.

    debe editi: hafta sonu boykot var herkesi katılmaya davet ediyorum.

  • asıl adı jakob koller olan ve 1675-1690 yılları arasındaki yargılamalar sonucunda kendisine bağlı olduğu bahanesiyle 167 dilencinin idam edildiği avusturya tarihinin en büyük cadı avının aranan sembol ismi olarak tarihe geçmiş büyücüdür.

    jakob'ın annesi barbara koller hayvan leşlerini temizleyen ve onlardan kremler yapan bir deri yüzücüydü. yaptığı iş nedeniyle toplum tarafından dışlanmış bir şekilde yaşamaktaydı. o dönemler toplum tarafından dışlanmış kadınlar genellikle cadılıkla ilişkilendirilirdi ve barbara'nın kaderi de farklı olmadı. 1675 yılında hırsızlık yaparken yakalandı ve bu suç ile birlikte büyücülük suçlamasıyla yargılandı. yargılama sürecinde şiddetli işkenceye maruz kalan barbara çektiği acıya daha fazla dayanamadı ve kendisinin şeytanla anlaşma yapmış bir cadı olduğunu itiraf etti. aynı zamanda oğlunun da kendisi gibi büyücülükle uğraştığını, eğer yakalanmasaydı birlikte kiliseleri soyacaklarını ve kendilerine karşı koyan herkese kara büyü yapacaklarını söyledi. itiraflarından sonra 1675 yılının ağustos ayında da salzburg'da infaz edildi.

    annesi yakalandığında başına gelecekleri anlayan jakob ortadan kaybolmuştu. annesinin itirafları üzerine jakob (annesinin infazından sonra jackl olarak anılacak) her yerde aranmış, başı için ödül konulmuş ama bulunamamıştı. bulunamaması onu zaten büyücü olarak gören halk arasındaki ününü daha da arttırmış ve hakkında çeşitli efsaneler üretilmesine yol açmıştır. mesela halk jackl'ın kurda dönüşebilmek, görünmez olabilmek, uçabilmek gibi bazı yetenekleri olduğuna inanıyordu. yine de jackl'ı gören, duyan olmamıştı.

    o dönemler avusturya'da ciddi bir çocuk dilenciler sorunu vardı. aynı zamanda işsiz ve evsiz tayfası da ciddi bir sorun hâline gelmişti. bu sorunları çözmek isteyen yetkililer ise yasalara takılıyordu. kara kara düşünürlerken akıllarına şeytani bir fikir geldi. toplumdaki rahatsızlığı firari jackl efsanesi ile birleştirerek bu sorunları kökünden halledebilirlerdi. bu amaçla halka dilenci çocukların jackl'ın örgütünden oldukları, jackl'ın dilencilere köylerden hayvan leşleri toplattırarak kara büyüler öğrettiği, çocuklar yeterince büyücülük öğrendiklerinde halk için büyük kötülükler planladığı gibi dedikodular yayıp korkutarak uzun yıllar sürecek bir temizleme operasyonuna giriştiler.

    dilenciler sokaklardan tek tek toplanıp büyücülük suçlamasıyla yargılandılar. hakim yargılanan dilenciye büyücü jackl'ı tanıyıp tanımadığını soruyor ve cevap olumsuzsa işkence safhasına geçiliyordu. eğer işkence sırasında ölmemeyi başarıp da jackl'ı tanımadığı yönündeki beyanında direnen olursa hayatı kurtuluyordu. yine de işkenceden kurtulmak zordu, genellikle o safhada ölüyorlardı. zamanla arkadaşlarının acı içinde öldüklerini gören diğer dilenciler işkence görmemek ya da ölümden kaçınmak için jackl'ı tanıdıklarını söylüyor ve kendilerini jackl'a ulaştıran sözümona başka dilencilerin isimlerini yetkililere veriyordu. bu şekilde en küçüğü 3 yaşında olmak üzere toplam 232 kişi yakalandı. bunlardan çoğunluğu çocuk olan 167 kişi ise idam edildi. böylece dilenci sorunu büyücü jackl ile ilişkilendirerek çözülmüş oldu.

    ismi kullanılarak çok sayıda insanın vahşi bir şekilde katledildiği döneme rağmen büyücü jackl hiçbir yerde ortaya çıkmadı. ortaya çıkmadığı için de hakkındaki efsaneler almış başını gitmişti. onu ormanda ağaç keserken gördüğünü ve görüldüğünü fark eden jackl'ın anında bir fareye dönüştüğünü söyleyenler vardı. kendisini gördüğünü iddia edenler o kadar çoktu ki aynı anda birkaç farklı yerde bulunabildiği gibi bir inanış da yerleşmişti. bunun yanında jackl'ın ülkedeki diğer cadı ve büyücülerle birlik kurarak toplantılar yaptığı ve onların lideri olduğu da söyleniyordu.

    gerçek şu ki jackl hiçbir zaman yakalanamadı ve akıbeti bilinmiyor. bu sebeple bugün salzburg'da hâlâ onun yaşadığı ile ilgili efsaneler yankılanmaktadır. fakat onunla ilgili efsaneler dışında kesin olan kendisinin taraftarı, hizmetçisi olduğu iddia edilen çok sayıda insanın sosyal temizlik maksadıyla vahşice yargılanıp idam edilmesidir. yöneticiler tarafından varlığı bile şüpheli, yaşayıp yaşamadığı bile bilinmeyen bir kişi ile ilişkilendirilerek çok sayıda insan ortadan kaldırılmıştır. kısacası halen egemen güçlerin rahatsızlık duyduğu toplum kesimlerini alakasız şekilde yaftalayarak itibarsızlaştırması, sindirmesi ya da cezalandırması maksadıyla kullanılan cadı avı tabirinin birebir örneğini oluşturan bir davanın sembolü olmuştur. bu yönüyle ilginç bir tarihi şahsiyettir gerçekten.

    kaynaklar: https://www.streetroots.org/…1/10/06/sorcerer-jackl
    https://www.salzburgerland.com/…der-zauberer-jackl/