ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yerli otomobilin tamamen yalan çıkması
-
araçlar aynı değil ki. yerlisinin ekranında cumhurbaşkanlığı forsu var.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"a harfi ütüye benziyor lan"
kişinin okuduğu bölüm öğrenilince sorulan sorular
maaşlı işten bıkıp kendi işini kurmak
-
(bkz: rızık management)
chp'nin seçim kampanyasını bitirecek tweet
-
yoksuzluk yaptıklarının kanıtları tüm ülke tarafından dinlenen adamların hala iktidarda oldukları ülkede bir film repliği sayesinde muhalefiti bitiren aktroll * beyanı.
kömürler ikinci kalite galiba beyne oksijen yeterince gitmemiş
american fiction
-
film, klasik modern düşünce ile bugün herkesin "woke" dediği ama aslında postmodernizmin açtığı yolun devamı olan çok-kültürlülük fikrinin arasındaki gerilim hattında ilerlerken, finalde ikisinin de "haklı" argümanları olduğunu ima ediyor ve "halkçı" yazarla (sintara golden) "elitist" yazar (monk) arasında sıkı bir diyalog veriyor bizlere. (kendini beyazların gözünden görmenin değişik biçimleri)
madame bovary'yi okursanız mesela orada "aydınlanma idealinin" nasıl da alaya alındığını görürsünüz. ama aslında gerçek manada aydınlanma değildir eleştirilen, onun parodisidir. "woke" meselesi kendiliğinden belirli bir ajandayla ortaya çıkmadı. varolan düzenin hastalıklarına bir itirazdı. daha toplumcu, inclusive, farklı kimlikleri de önemseyen, azınlıkların, yok sayılmışların seslerine de yer veren bir platform oluşturmaktı mesele. ama hemen her şey gibi o da kısa süre içinde kendi parodisine dönüştü. ve bu parodiyi iyi oynayan herkes bir biçimde vitrine çıkıp ağdalı üç beş cümleyle neyi savunduğunu bile bilmeden laf salatası kusar oldu.
kültür endüstrisindeki asıl problemin "woke" olmak ya da olmamak değil, kültürsüzleşmek, kalitesizleşmek, sırf "woke" jargonunu kullandığı için bir yerlere gelmekle ilgili olduğunu da güzelce görüyoruz.
filmdeki mesaj sadece "woke" karikatürüne değil, monk'un hikâyesinde de, onun kendini sevilemez, ulaşılamaz, konuşulamaz kılışında da alınacak ibretler var. bu sebeple finalde doğrudan o kazanmıyor. kendisinin farklı bir versiyonuna dönüşüyor, kardeşiyle bağlarını tamir ediyor, kitapların ve düşüncelerin arasında kaybolmuş bir "keşiş" (monk) olmaktan çıkıp yeniden "insan" olmanın tadına varıyor. bunu da fildişi kulesinde oturup elalemi yargılamaktan vazgeçerek yapıyor bir nevi.
modadan korkmaya gerek yok, "woke"tan korkmaya tiksinmeye de gerek yok. etrafımızdaki dünya hızla değişirken kartondan değil de gerçek "insan" kalmanın yeni yollarını bulmak lazım. film de bunu hatırlattığı için kıymetli bence.
belediye kadrosundaki akp'lilere ne olacağı sorunu
-
sen onları ayırt edebileceğini mi zannediyorsun?
herkesten önce chpli olur onlar. sen de aval aval bakarsın. türkiyede sorun ahlak sorunu başka birşey değil.
ahlam albashir
-
sonra bunlara küfredince ırkçı oluyoruz
ferrari enzo kullanmanın zorlukları
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
kampüsteki köpekler tarafından kovalanan bir kişinin öğrenci kimliğini köpeklere doğru fırlatıp
''öğrenciyim lan ben'' diye bağırarak kaçması.
yer : itü ayazağa kampüsü
zaman : güz finallari sonrası
olur arada öyle.
manuel neuer
-
nasıl bir kaleciyse amk artık. adam defans oyuncusuna pas verdikten sonra pas alabileceği boş alana doğru hareketleniyor. şu adamın yaptığını bu sene galatasaray'da orta saha adamları yapmıyor. varın siz düşünün aradaki farkı.