hesabın var mı? giriş yap

  • ulan 3 kuruş geliri olup da olmayanın eziklendiği bir dünyada yaşamakta bize nasip oldu keşke 100 sene önce yaşasaydım diyorum.

    başlığı açan salak kardeş bak sana örnekle anlatayım antalya da tam adliye sarayının arkasında oturuyorum.
    konyaaltı plajına 1.5 km mesafede evim

    param olsa ekonomim parayı düşünmeyecek durumda olsa giderim bi beache locasıydı yemeğiydi içmesiydi hepsini yaparım ama ekonomi kısıtlı.

    sandviç ekmeklerine sandviçler yapılıyor. termosa çay konuluyor. buzlukta su var bilmum içeçecekker var. plaj şemsiyesi sandalye hepsi var

    2 çocuğumuzla gidiyoruz mekana gidip 400 tl ye yapacağımız eğlenceyi 50 tl ye çözüyoruz bu şekilde daha fazla ve sürekli olarak deniz keyfi yapabiliyoruz tavla da oynuyoruz müzik de dinliyoruz ne istersen.

    temel sorun 3 kuruş parası olanın kısıtlı imkanlarla birşeyler yaratan yaşamaya çalışan insanları varoş vs diye nitelemesi

    kadın erkek fark etmez ekonomik gücüne göre hayattan maksimum keyfi alan insanlar candır

  • buradan bir şey çıkmaz,

    peygambere hakaret etmemiş sonuçta,

    bazıları ülkenin kurucusuna hakaret ederken, bir şey olmuyor da ...

    yoldan geçen, 1000 kişiye sor 2 kişi bilmez mus'ab bin umeyr kimdir diye. buradan halkı nasıl kin ve düşmanlığa teşvik edeceği, düşünülür ?

  • bu kardeşimizin cyborgvari davranışları beni ilk başta çok güldürdü fakat gerçekten distopik bir havası var videoların. sanki hiç eğlenmiyormuş ya da içinden gelmiyormuş da sırf kodlarında o yazdığı için pikniğe gidiyor, dolanıyor gibi gözüküyor.

    -haydi ts212 biraz şurada ağacın altında oturalım..
    (oturma eylemi...)
    -evet, oturduk. şimdi şurada biraz güneşe bakalım.
    -baktık. şimdi biraz şu tarafa yürüyelim.
    -yürüdük...

    bi de bu formatta suç işlense çok komik olur gibi geldi bana.

    -evet arkadaşlar şimdi cinayet işleyecem.
    -hasmımızı bulduk, şimdi biraz bıçaklıyım.
    -evet, bıçakladık. şimdi torbaya koyup gizli bi yere atalım.
    -attık, şimdi eve gidelim.
    -gidemedik, polis yakaladı. şimdi biraz hapse girelim.
    -girdik, biraz volta atalım...
    -attık.

  • - sosyomat üyesi olmak
    - deviantart sayfası sahibi olmak
    - bir oturuşta 15 kedi sevebilmek [default]
    - last fm sayfası sahibi olmak
    - teoman'a gıcık olup şebnem ferah'ı sevmek
    - badilere abartılı methiyeler düzebilmek
    - toplumsal her türlü olaya genel bir huzursuzlukla yaklaşabilmek
    - eski sevgilinin herdaim hastası olmak [upper intermediate]
    - kedi sevgisinden ülser olmak [advanced]
    - kedi idrarı içmek [expert]

  • bir günde türkiye'nin en sevilmeyen 5 kişisinden biri olmayı nasıl başardığına dair bir ted konuşması yapsın. anladığımız kadarıyla kendisini başarı abidesi olarak görüyor ama asıl başarı bu kadar itici özelliği bünyesine sığdırabilmiş olması: gold digger'lık, vergi kaçırma, marka ihlali, çalışanlara kötü davranma, mobbing, instagram'da sahte takipçi satın alma, yancılık, yalancılık, okumadığı kitaplarla şov yapma, linkedin'de saçmalama derecesinde ceo'culuk oynama, başkasının parasıyla girişimcilik konusunda ahkam kesme, sonradan görmelik, içi boş cahil özgüveni, samimiyetsizlik, everest gibi ego, herkese üstten bakma, görgüsüzlük, kibir, küstahlık...

    say say bitmiyor gerçekten bölüm sonu canavarı gibi, klinik vaka. karakter, kültür ve vizyon parayla satın alınamıyor işte, bunun çok güzel örneği oldu bu olay. "kadına çok yüklendiler. tamam yeter" diyenler de şunu kaçırıyor: insanlar böyle haksız yere zenginliğe ulaşmış varoş tiplerden çok sıkıldılar artık. bütün bu birikmişlik bu olayla bir kişiye patlamış gibi gözükse de aslında verilen tepkiler bu ve bunun benzeri herkese. bu işin peşini bırakmayıp olayın altını kazanlara özellikle teşekkürler. bunun gibi daha bilmediğimiz ne tipler var, sessiz sakin zengin oluyorlar haksız yere. hazır eliniz değmişken onlar da ifşa edilebilse keşke bir pot kırmalarını beklemek zorunda kalmasak.

  • üst edit: minik bir duyuru için yazmaktayım dostlar. nisan 2023'te kitabım çıktı dostlar. bu link üzerinden kitabım ödülsüz'e ulaşabilirsiniz. toplu taşımada okunmaya uygun oldukça ince bir kitaptır kendileri.

    günde 3-4 saatim toplu taşımada geçiyor, bunun büyük kısmını da oturarak geçirme fırsatım oluyor. giderken yaklaşık 40 dakika minibüste, 1 saat de metrobüste vakit geçiriyorum, dönerken de aynısı tersten. zaman zaman bu süreler artabiliyor. şimdi ben bu vaktimde yolu izleyebilirim, telefonda oyun oynayabilirim, müzik dinleyebilirim, instagram ve çeşitli sosyal medyada gezinebilirim, mesajlaşabilirim. bir de kitap okuma eylemini gerçekleştirebilirim tabii.

    şimdi bu seçeneklerden hangisini neden seçtiğimi anlatayım. yolda uzun uzun sosyal medya ile uğraşamıyorum. çok sıkıcı oluyor bir süre sonra. yani bakın zaten boş vakitlerimde biraz bakmışım sosyal medyaya ve yolda harcayacağım 3-4 saat söz konusu. 3-4 saatimi sürekli olarak sosyal medyada harcayamam. müzik dinlemek güzel tabii, ama nedense içimden çok dinleyesim gelmiyor, hem zaten kitap okurken de müzik dinlemek mümkün oluyor. oyuna gelirsek, oyunlar ne kadar sararsa sarsın en güzeli bile 2-3 gün içinde bıktırıyor beni kendinden. o sebeple ayda 1-2 gün en fazla mobil oyunları oynuyorum. mesajlaşmaya gelince, toplu taşımada yanındaki amca/teyze saygısızca konuşmaları okumaya çalışırken pek de güzel bir şey değil açıkçası. hem zaten her zaman yapabileceğim bir eylem, toplu taşımada zorunda kalmadıkça nadir mesajlaşıyorum. geriye ne kaldı? okumak.

    nadiren sözlükte ya da internette çeşitli yerlerde okuyacak bir şey bulup onu okuyorum, onun dışında ise bu 3-4 saatimi kitapla renklendiriyorum. eğer elinizde kitap varsa bir film ya da tiyatro izlemek kadar keyifli bir aktiviteye sahipsiniz demektir. hatta belki daha bile fazla keyifli. motor sesi mi? duymuyorum bile. başka insanların sesi ya da minibüsteki müziğin sesi de öyle. duymuyorum. yok rahatsız edecek boyutta gürültü mü oluyor? takıyorum kulaklığımı açıyorum müziği ve yine kitabı okuyorum. şimdi gürültü de rahatsız edemez.

    şov mu peşinde koşuyorum? kardeşim, iki kere spor salonuna gidip tanışabileceğim kızlara başlığı açan yazarın ifadesiyle şov yapmak dururken, neden kitapla metrobüste amcalara teyzelere filan şov yapayım? hadi diyelim metrobüs güzel kızlarla dolu olsun. yahu hiç tanışamayacağım kıza niye şov yapayım? günün sonunda yine tanışmayacağız.

    neden kitap okuyorum? çünkü okumayı, yazmayı, edebiyatı seviyorum. fularım yok. sahte değil, gerçeğim. entelektüel değilim, iyi bir okurum altı üstü.

    bir de not edeyim şunu, başlık ve entry sıçarken okuyan ile okumayan arasındaki fark hemen belli oluyor.

    özetle; kitap okumak okuyanı içine çeken ve her an her yerde yapılabilecek eylemdir. okumayı istemek yeterlidir. kimsenin de şov için birden fazla kitap okuyabileceğini düşünmüyorum, çünkü harcadığı emeğin karşılığını alacak şovu elde edemeyecektir.