ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
israil'den erdoğan'a tek cümlelik yanıt
-
8 kelimeden oluşur.
erdoğan'ın "mısır olaylarının arkasında israil var" açıklaması ap tarafından israil dışişleri bakanlığı basın sözcüsüne soruluyor, verilen cevap şu: "bu üzerine yorum yapmaya değmeyecek o açıklamalardan biri". off anam off. ortadoğunun liderine bak sen hele..
http://www.hurriyet.com.tr/planet/24556467.asp
edit: genç şakirtler rahatsız! gg diye ispiklemişler lan.
kim peek
-
1951 doğumlu kim peek fotografik ya da eidetik hafızası çok güçlü bir savant olduğu teşhisiyle yaşadı. dünyada 50-100 arası sayıda savant mevcut. savant sendromu, görsel, işitsel ve benzeri bir alanda güçlü hafızası olan otistiklerde görülüyor. bir kitabı bir saat içinde okuyup tamamını ezberliyor. sol gözü, sol; sağ gözü, sağ sayfayı okuyor ve böylece ortalama sekiz saniyede iki sayfayı birden okumayı bitiriyor. hafızasında yaklaşık 12000 (on iki bin) adet kitap var. herhangi bir tarihin hangi güne denk geldiğini biliyor. üm bunlara rağmen iq su normalin oldukça altında ve 19 aralık 2009 günü kendisi hayata gözlerini yumdu. ama arkasında bir eser bıraktı.
(bkz: rain man)
tl'yle burun silen israillinin gözaltına alınması
-
(bkz: filistin asıllı israilli)
turabi çamkıran
-
adam direk dansçısı ama ben parti nedir bilmem acun abi diyerek anadolu delikanlısını oynuyor. ulan, akmadığın ortam yok, fen lisesi öğrencisi gibi ben hiçbir şey yaşamadım acun abi ayağı çekiyorsun. tam bir şovmen.
sevgilinin dahi anlamındaki de'yi bitişik yazması
-
herkez diyen eski sevgilim kadar değildir.
not: o ayrıldı.
inşallah o sarayın içinde çocukları ile yanar
-
bir mazlum'un bedduasıdır.
hz. muhammed, muaz r.a.'yı yemen'e vali olarak gönderirken şöyle der: "mazlumun bedduasından sakın. çünkü onunla allah arasında bir perde yoktur." buhari, zekat 41.
daha da diyeceğim yoktur.
edit: kaynak eklendi. hatırlatma ve ekleme için hacipsilo'ya teşekkürler.
hdp'nin efsane reklam filmi
-
hakkaten çok yerinde bir kaç tespit ve eleştiri var reklamla ilgili. tek başlık altında toplayabiliriz: cihangir solcusuna hitap ediyor.
vay amk neymiş bu cihangir solcusu ya, herkes herkese diyor ama kimse alınmıyor üstüne. hadi neyse. peki cihangir solcusundan oy almasınlar mı? yutub'a koydukları reklamla erzincan kemah köyüne mi hitap etsinler? o değil sen kendini ne sanıyon, torna işçisi misin, çukurova'da pamuk mu topluyorsun, yozgat'ta çiftçi misin allahın günü internettesin yarrağıma bak ya? sensin olm cihangir solcusu. sana hitap ediyor reklam. o yüzden kime hitap ettiğini şıp diye anlayıp adını koyabiliyorsun. reklamı yutuba koymuşlar, bizim cin gibi "gerçek solcular" hitap ettiği kitleyi beğenmiyor. hey allahım.
türkiye'nin girişine yazılması gereken söz
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
-
ofis sıcak, evim ırak, feci trafik var tem'de
sigaram var, cay bedava, 22 mb internet emrimde
bekleyenim olsa neyse, yok ki kimse evimde
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
ilköğretimde el yazısı öğretilmesi
-
bir türlü anlayamadığım durum.
ilkokul 4'ü bitiren bir oğlum var, hem de iyi bir devlet okulunda okudu. tüm derslerinde başarılı da bir öğrenci.
arkadaş 4 sene boyunca her dersi, ödevi el yazısı ile yazdırdılar. çocuk 10 yaşına geldi, hala doğru dürüst düz yazı yazamıyor.
az biraz düz yazı gösterilse de hiç bir zaman herhangi bir derste bu tür yazımı kullanmadılar.
bunun mantığı ne arkadaş?
hangi kitap el yazısı ile yazılıyor?
hangi internet sitesinde el yazısı kullanılıyor?
lan düşünüyorum, düşünüyorum içinden çıkamıyorum.
bizim dönemimizde el yazısı vardı ama sadece ayrı bir dersti. hokka ve çini mürekkebi ile güzel yazı yazmaya çalışırdık o kadar.
şimdi oğlumun yazdıklarını ben bile okuyamıyorum.
tüm dünya eğitim sistemini kolaylaştırmaya, sadeleştirmeye ve çocukların seveceği bir hale dönüştürmeye çalışırken bunun anlamı nedir?
kafamda deli sorular.
yaran fıkralar
-
bi gün adamın teki ormanlık bi yolda arabasıyla gidiyomuş. aniden önüne kırmızılar içinde bi adam fırlamış ve "ben bu ormanın kırmızılı hipnasıyım, bana yiyecek bi şey vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam da uuraşmamak için bi şeyler verip yoluna koyulmuş. derken bu sefer sarılar içinde bir adam arabanın yolunu kesmiş ve "ben bu ormanın sarılı hipnasıyım, bana içecek bi şey vermezsen
vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam yine noolur noolmaz diye bi şeyler verip yoluna devam etmiş. birazcık yol aldıktan sonra mavi elbiseli birisi arabanın yolunu kesmiş. artık adam dayanamamış ve camdan beline kadar çıkıp "sen ne istiyosun lan ormanın mavili hipnası!!!" diye bağırmış. adam şöyle cevap vermiş: ehliyet ve ruhsat.