hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.

  • - deney yapacağım baba. bana bir bardak su ve üç buz getirir misin?
    - tamam.
    - şimdi de beş tane bebe bisküvisi getir.
    - tamam.
    - bisküvileri ye.
    - ama tokum...
    - yemen gerekiyor çünkü bana kırıntı lazım.
    - elimle ufalasam?
    - olmaz. bana gerçek kırıntı lazım.
    - peki. (yiyorum) al bakalım kırıntıları.
    - şimdi deneyimizde önce suyun içine buzları koyuyoruz...
    - evet...
    - sonra da buzlu suyun içine kırıntıları döküyoruz.
    - peki...
    - şimdi de bekliyoruz.
    (birkaç dakika bekledikten sonra)
    - şimdi de suyun tadına bakıyoruz.
    - tamam...
    (sudan bir yudum alıyor, yüzünü buruşturuyor, büyük bir ciddiyetle yorumda bulunuyor)
    - iğrenç ve soğuk.

  • avukatın biri yeni aldığı son model arabasıyla arkadaşlarına hava atmak için sabırsızlanmaktadır. tam arabanın kapısını açıp arabasına bineceği esnasında yeniyetme bir sürücü gelir ve arabaya çarparak sol kapıyı uçurur.

    adam sinirden kıpkırmızı olmuştur. tamir ettirse bile arabası eskisi gibi olmayacaktır. ne yapacağını bilmez şekilde dururken yanında bir polis arabası durur. adam hemen polise şikayette bulunur

    "memur bey yeni arabamı acemi bir sürücü mahvetti. şikayetçiyim". polis sorar, "avukatsınız değil mi?"
    avukat öfkeyle cevaplar. "evet ama bunun arabamla ne alakası var?"

    polis gülerek, bütün avukatlar aynısınız sadece mallarınızı ve sahip olduklarınızı umursayan açgözlü insanlarsınız. eminim şu anda sol kolunun koptuğunun farkına bile varmadınız" der.

    avukat şoke olmuş şekilde koluna bakıp çığlık atar: "rolex'im nerede?"

    dipnot: fıkra çeviridir. bir kaç kere farklı şekillerde aradım başlıkta ancak bulamadım. inşallah arama kabızlığı yapmamışımdır

  • halktan beklenenler:
    vergi vermesi
    askerlik yapması
    darbeyi engellemesi
    krizde dolar bozdurması
    afetlerde seferber olması
    afetzedelere bağış yapması
    yatakta 3 çocuk yapması

    devletten beklenenler:
    akplilere refah ve huzur sağlaması

    bunun adı da milli birlik ve beraberlik!

  • ben çalışırım lan. 5 bin tl ve insanla uğraşmayacağım bir iş.

    nereye başvuruyoruz?

    zorunlu edit : ülkede çoban mafyası var galiba.
    mesaj kutum hep yeşil. kendimi özel hissetmedim değil hani.

  • literatüre shower effect(duş etkisi) şeklinde geçmiş, bilimsel altyapısı olan bir tespittir.

    kulaklığımızı takıp yalnız başımıza yürüyüş yaptığımızda, uyumak için yatağa geçip sessizliğe kendimizi bıraktığımızda hatta banyoda tuvaletimizi yaptığımız sırada bile elbet bir aydınlanma yaşamışsınızdır.
    arşimet örneği verelim:
    --- spoiler ---

    arşimet'in suyun kaldırma kuvvetini nasıl keşfettiğinin hikayesi çok güzeldir. rivayetlere göre; syracuse kralı hiero, bir savaştan zaferle ayrıldıktan sonra halkı için tapınak yaptırmaya karar verir. bu tapınakta ayrıca bir kez daha krallığını ilan edeceğinden altın defne yapraklarından oluşan bir taç yaptırmak ister. bu isteğini yerine getirmesi için tuttuğu bir altın ustasını tacı yapması için görevlendirir ve ustaya bunun için gerekli miktarda altın verir. fakat birkaç gün sonra, altın ustasının tacı saf altından yapmadığından şüphelenmeye başlar. bunu öğrenmek için ise kuzeni arşimet'i görevlendirir.
    yaşadığı dönemde ünlü bir matematikçi, fizikçi ve mühendis olan arşimet, kralın problemini çözmek için gece gündüz düşünmeye başlar. günlük banyosunu yapmak için gittiği hamamda, hala altın tacın akıbetini düşünürken, kendini küvetin içine bırakır. bu sırada dışarıya suyun taştığını gören arşimet, neden bunun olduğunu anlamaz ve kendini biraz daha suya batırır. daha çok suyun dışarı taştığını fark eden arşimet, kral hiero'nun problemini çözdüğünü anlamıştır. bu sırada yunanca 'buldum' anlamına gelen 'evreka' diyerek hamamdan dışarı koşmaya başlar.
    --- spoiler ---

    bir sorunun cevabını ararken, geçmişinizde hatırlamaya çalıştığınız bir anıyı veya yeni fikirler ortaya çıkarmak istediğimizde hepimizin tıkandığı olmuştur. kiminiz yemek yaparken, kiminiz oyun oynarken, kiminiz spor yaparken kiminiz ise duş alırken aradığını bulmuştur.
    peki ihtiyaç duyduğumuz bilgiler neden istediğimiz anda değil de hiç beklemediğimiz anlarda geliyor?

    bu aktivitelerin ortak noktası, beynin serbestçe düşünebileceği ve dış dünyadan zihinsel olarak uzaklaşabileceği ortamlardır. buna orta derecede ilgi çekici faaliyetler deniyor.

    duş sırasında beyin gürültüsü azaldığından dolayı daha iyi düşünebilir ve daha kreatif olabiliriz. duş alırken vücudumuzda düşük yoğunluklu endorfin salgılarız. bu da daha rahat ve daha huzurlu hissetmemize yardımcı olur. ayrıca duş alırken konsantrasyonumuz bozulmaz ve beynimiz serbestçe düşünebilir, yeni fikirler ve kreatif çözümler üretebilmemize olanak tanır.

    duş almanın beyin fonksiyonlarına olumlu etkisi, bilimsel olarak da desteklenmektedir ve bu yüzden duş almanın, güzel bir fikir bulmakta iyi bir yol üstlendiği söylenebilir. orta derecede ilgi çekici faaliyetlerin en büyük ortak özelliklerinden birisi de çoğunda yürüyor olmamız. hepinizin gözünde, aniden oturduğu yerden kalkıp volta atarak düşünmeye başladığı bir anısı canlanmıştır eminim.

    1000'den fazla kişinin katılımıyla yapılan araştırma sonucunda katılımcıların %30'u duştayken, %13'ü yolculuk yaparken, %11'i ise spor yaparken bu fikirlerin aklına geldiğini belirtmiş.

    bu aktivitelerde bulunurken yaratıcı düşünmemizi sağlayan bir diğer etmen ise beynimizin ventral striatum isimli bölümüdür. motivasyon, ödül beklentisi ve keyifle ilişkili olarak yapılandırılmıştır ve yaratıcı, özgün fikirlerin üretilmesi sürecinde de rol oynar.
    yapılan araştırmalarda beynin bu bölümü engellendiğinde sorulan sorulara yanıt veremeyen katılımcılar, bu bölüm tetiklendiğinde ise oldukça yaratıcı ve yenilikçi cevaplar vermiştir.

    duş alma faaliyetimizden örnek vermeye devam edersek duş sırasında beynin; stres seviyesini, dikkat dağınıklığını azaltması, serotonin seviyesini artırması ve ritmik sesler gibi faktörlerin bir kombinasyonunun etkisi sonucu, ventral striatum'un aktivasyonu sağlanır. bu, beynin yaratıcı fikirler üretmesi için daha uygun şartlar sağlamış olur.

    tüm orta derecedeki ilgi çekici faaliyetler için farklı etkenler olsa da siz de bu yöntemlerin biriyle veya kendi tarzınız ile beynin bu bölgesini tetikleyerek daha akıcı, sıra dışı, kreatif bir şekilde düşünmenize olanak sağlayabilirsiniz.

    kaynak
    kaynak

  • her şeylerini pazarlamakta dünya birincisi olan italyanlar'ın arşa çıkardıkları mutfaklarının, bence en zayıf olan kısmı tatlılar. italyan yemeklerine diyecek lafımız yok, ama tatlılar malesef yüzeysel ve basit. ortalama bir pastane ya da kafeye girdiğinizde göreceğiniz hep bisküvi (pastanede beğenip almadığınız türden kuru pasta) ya da hamur içi kremalı bir şeyler oluyor. koca koca insanlar, çocukların bile beğenmediği, içinde marmelat olan kuru pastaları (occhi di bue, öküz gözü) sabah kahvaltısı niyetine yiyorlar bayıla bayıla. kurabiyelerden bence en güzeli, brutti ma buoni. tam olarak "çirkin ama tadı güzel" anlamına geliyor ismi. beze hamuru ve fındık ile yapılıyor. bir de toscana'nın meşhur cantuccini'si var, ki o vin santo ile birlikte tüketilir, sert ve bademli olur, kuru meyveli de olabilir, güzeldir.

    en çok bilinen tatlı tiramisù'dan bahsedelim. tam olarak "tira mi sù" yani beni yukarı çek/beni ayağa kaldır anlamına gelen bu tatlı malum pek meşhur. bizde kedi dili denen savioardi adlı hafif bisküviler, şekerli soğuk kahvede yumuşatılır; şeker, yumurta ve mascarpone ile yapılan krema ile kat kat döşenir, üstüne yiyeni boğacak kadar kakao dökülür ve voilà. tiramisù'nun, takdir edersiniz ki artık envai çeşidi, aromalısı, meyvelisi, antep fıstıklısı vs yapılıyor. roma'ya giderseniz meşhur pastane pompi'de oturup denemelisiniz. gerçi romalılar artık eskisi kadar güzel yapmadığını söylüyorlar ama yine de iyi. benim en hoşuma giden, bazı mekanların deconstructed olarak getirdiği tiramisù; bir tabakta bisküviler, yanında minik caffettiera içinde kahve ve yanında krema ayrı ayrı geliyor, kendiniz yapıyorsunuz.

    gelelim bir diğer çok bilinen tatlı panna cotta'ya. panna cotta literally pişmiş krema demek. muhallebi diyoruz biz. ama italyanlar jelatinle yapıyorlar genelde, o yüzden kıvamı farklı oluyor. bunun da üzerine meyve konulabiliyor, muhallebi işte her şey gidiyor.

    benim bayıldığım, napoli'ye özgü tatlılardan la pastiera napoletana. turta hamuru içinde pişmiş buğday ve ricotta peyniri ana malzemeleri ama bunu muhteşem yapan detay portakal çiçeği aroması. paskalya dönemi'nin meşhur tatlılarından olan la pastiera'dan buram buram portakal çiçeği kokusu ve tadı geliyor, harika bir olay. napoli'ye giderseniz, yüz küsur yıllık meşhur pastane scaturchio'da deneyebilirsiniz. gerçi oradakilerin suratsızlıklarına ve yavaş servisine uyuz oluyorum, o da ayrı.

    yine napoli'den devam edelim; babà al rhum. babaaa diye vurguyu son a'da yaparak telaffuz ediliyor. mantar şeklinde sünger kek, romlu şuruba batırılıyor. seveni çok.

    italyanlar kek ve pastaya torta, turtaya da crostata diyorlar. crostata genelde vişne veya kayısı marmelatı ile yapılıyor, nutellalı olanı da var. benzer olarak içi limon aromalı kremalı nenemin turtası yani torta della nonna var. onu da üzerindeki çam fıstıklarından ayırt edebilirsiniz.

    bir de cornetto ve türlerinden bahsetmek istiyorum. aslında ekmek ya da hamur işi kategorisinde değerlendirmek belki daha doğru olur ama içinde tatlı, üzerinde bal olan hamur benim için tatlıdır. fransızların croissant dediği şey italyanlarda cornetto (küçük boynuz). sade olabilir, içine marmelat, pastacı kreması, nutella koyulabilir. farklı şekillerde de olabilir. bunlar kahvaltı içindir, cappuccino yanında tüketilir. napoli civarında sfogliatella isimli bir varyasyonu var, o da kat kat hamur içinde ricotta peynirli bir harç ile yapılıyor. onun da küçüğü büyüğü var, isimleri farklı farklı. hamur yaprak yaprak açılmışsa sfogliatella riccia, yekpare ise frolla, biraz büyüğü aragosta (ıstakoz) falan filan.

    bayram zamanlarına özgü tatlılar da var; örneğin noel zamanı ortaya çıkan pandoro ve panettone isimli kekler. pandoro (pan d'oro - altın ekmek) verona'dan çıkmış yumuşak puf puf bir kek. sekiz köşeli yıldız şeklinde ve yüksek olarak yapılır, enine dilimlenip aralara krema koyulabilir. panettone ise milano kökenli üzümlü bir kek. paskalya döneminde ise colomba diye bir kek çıkar, güvercin şeklinde yapılır.

    carnevale yani karnaval zamanı ortaya çıkan tatlılar da var, bunları sadece şubat-mart aylarında bulabiliyorsunuz. adına chiacchiere ya da frappe ya da bugie denen, çok ince hamurun kızartılması ya da fırınlanması ile yapılan, üzerine pudra şekeri veya çikolata dökülen bir güzellik var. castagnole ise sünger hamurun kızartılıp üzerine pudra şekeri dökülmesiyle yapılan minik topların adı. daha da minik toplar kızartılıp şuruba batırılır, üzeri de renkli şekerle süslenirse adı struffoli oluyor.

    italya'da babalar günü 19 mart'ta kutlanır, aziz san giuseppe'yle ilişkilendirilir. bu güne özel bir de tatlı vardır: zeppole di san giuseppe. halka şeklinde sıkılan hamur fırınlanır, üzerine krema sıkılır, tepesine vişne kondurulur.

    cannolo siciliano ise adı üstünde sicilya'dan gelen, güzel ama ağır bir tatlıdır. ince hamur tabakası rulo yapılıp kızartılır, içi ricotta ve krema karışımı ile doldurulur, ucuna şekerli meyve parçası konur. sicilya'da antep fıstığı çok fazla tüketilir, sadece tatlılarda değil tuzlularda da kullanılır. aynı zamanda badem de çok kullanılır, badem ezmesi (marzapane), badem ezmesinden gerçek meyvelere benzeyecek şekilde yapılan martorana, ve de acıbadem kurabiyesine benzer kurabiyeler yapılır. bir de meşhur cassata'ları vardır. pandispanya keki ricottalı krema ile doldurulur, üzeri glaze yapılır, sonra meyvelerle süslenir.

    fındığıyla meşhur piemonte yöresinden torta di nocciole ve monte bianco (mont blanc) var. torta di nocciole bildiğimiz fındıklı kek, monte bianco da içi kek üzeri bollll kremalı, üzerinde ince ince kestane ezmeleri olan bir tatlı.

    yaz sıcağında tüketilen buzlulara da değinmek istiyorum. sicilya'dan granita'ya, sorbet'nin büyük parçalı olanı diyebiliriz. limonlu ve kahveli olanı klasiktir, sicilyalılar bunu brioche denen tatlı açma ile yerler. grattachecca ise roma'ya özgü bir tattır, elle rendelenen buz üzerine şurup ve meyve konur, 40 derece hissedilen temmuz sıcağında iyi gider.

    bütün bunlardan hariç, bence en güzeli gelato, yani dondurma. bakin, bu konuda iyiler işte. iyi malzemeyle, doğal tatlarla harika dondurmalar yapıyorlar, kötü dondurma bulmak zor. eğer dondurmaları çok kabarık duran, çok krem şanti gibi duran bir dondurmacı görürseniz oradan almayın, gerçek dondurma öyle kabarık, kocaman durmaz.