hesabın var mı? giriş yap

  • halktan biri olarak sayın bakana sormak istiyorum:
    1) bahsettiğiniz sayıda terörist ibb'ye nasıl geldi.
    2) nasıl olur da bir terörist dağdan inip, sınırı geçip, istanbul'a kadar gelip, temiz adli sicil kaydı alıp bir devlet kurumunda çalışabiliyor?
    buraya gelene kadar sorumlular kimlerdir?
    polis, mit, askeri olarak kimler sorumludur? birileri göz mü yummuştur?
    3) teröristler istanbul'a gelip işe girebiliyorsa bizim can güvenliğimizi nasıl sağlamış oluyorsunuz?
    4) şu an ülke içinde kaç terörist var? kaçı devlet kurumlarında işe girebildi?
    5) bu kadar güvenlik açığı olduğuna göre istifa eden, soruşturma açılan güvenlik görevlisi var mıdır?
    6) adli sicil kayıdı ile işe alınan birinin terörist olduğunu bilmeyen, işe alan kişi nasıl sorumlu olabiliyor?

    edit: çok fazla mesaj var, cevap veremediğim için özür dilerim. arkadaşlar olayı ısrarla partilere bağlayanlar var. ben zaten hiçbir partinin taraftarı değilim. ben sade vatandaş olarak soruyorum. bir terörist bu kadar rahat ülkeye girip çıkabiliyor mu? o zaman hiçbirimizin can güvenliği yok. bu olayda sorumlu kim? mesaj atanlar neden buna cevap veremiyor?

  • neden takılmasın amk? insanlar cidden delirdi bu salak yerde ya.
    herifin teki gelmiş milletin yazılarını çalıyo insanlar ne var ki abi takılıyo diyolar.

    cidden hastalıklı bi ortam.

    edit: ben bu entriyi yazmadan önce 5 6 kişi falan vardı burda ne var abi yaa hasta mısın asıl sen neden bunla uğraşıyosun işin mi yok falan yazmışlardı başlığı açan arkadaşa. tabi tepki gelince oldukları birer yavşak gibi kaçışmışlar entrilerini silip. keşke ss alsaydım.

  • kırsaldan kente göçmüş lümpen proleterya’nın çocuklarının okuyunca kendilerini marjinal sanma durumları. kibar feyzo’daki o paraya öküz alınacak denilen öküz kadar aklınız kalmamış.

  • bir arkadasim bana demisti ki "hic dusmanin yoksa akraban da mi yok?".
    ne zaman akrabalardan birine sinirlensem onun bu lafi gelir aklima.
    akrabanin akrabaya yaptigini dusmanin yapmaz.
    kucuklukten basliyolar sidik yarisina.
    eger sizle yasit cocuklari varsa bokunuzu bile kiyaslarlar o derece.
    ilk,orta,lise donemi boyunca karne notlari kiyaslanir,kim takdir kim tesekkur almis kim daha caliskan onun hesabi yapilir.
    universite donemi kim daha iyi universite kazanir sonra kim daha iyi is bulur hesabiyla sizi deli ederler.
    ise baslanir kim ilk once evlenicek bunun derdine duserler.
    evlenirsin kim ilk cocuga sahip olcak,sevismenizi bile kiyaslayama yetenegine sahiptirler.
    olene kadar kiyaslayacak bisi bulup,sizi kiyasladiklari akrabanizdan ve kendilerinden nefret etmenizi saglarlar.
    sonuc olarak cekirdek aile iyidir daha fazlasi sadece bas agrisi.

  • how i met your mother'ın en gerçekçi karakteri.

    diziye ne zaman başladığımı hatırlayamıyorum. bitirmem 2020 mayısını buldu. bu uzun arayı iyi ki bırakmışım diyorum şimdi. çünkü barney stinson gibi muhteşem bir karakteri şu anki ruh halimle yeniden keşfetmek benim için çok güzeldi.

    yeniden başlayıp kısa sürede bitirdikten sonra dizinin komik yanı bir yana, zamanın insanın üzerinden silindir gibi geçip gitmesine tanık olmak buruk bir hoşluk yarattı. ikili ilişkiler, arkadaşlıklar, aile bağları -ya da kopuklukları-, verilen kararlar, nedenler, sonuçlar falan derken aslında ince ince işlenen pek çok temaya tanık olurken, barney'nin karşılaşmayı tercih edeceğim tek insan olduğuna karar verdim.

    barney stinson ilk başlarda sadece eğlencesine bakan, kendinden başka kimseyi önemsemeyen, eğlencenin de hakkını veren bir karakterken, zaman geçtikçe kırıklıkları, beklentileri, kalbi daha net görülebilen bir insan oluyor. yavaş yavaş açıyor kendini. bu durum hayatınızın belirli bölümlerinden tanıdık gelmiştir size de mutlaka.

    hep eksik büyüyen, eksiğini kendince tamamlayan ve her zaman "awesome" olan, bunun için de sürekli yalan söyleyen ama aslında dizideki en dürüst karakterlerden biri. birlikte olduğu kadınlar neyse tam olarak onu veriyor. kadın aptalsa barney de aptal, evlilik düşünen biriyse ve barney istemiyorsa anında uzaklaşıyor ve umut vermiyor. evlilik fikri mantıklı geliyorsa deniyor. aşkı da ne ted mosby gibi takıntı boyutunda ne de marshall eriksen gibi manipüle edilebilen cinsten. evliliğe bakışı da aynı şekilde. marshall gibi "evliliğin doğruluğu" veya ted gibi "yaşım geçiyor çoluk çocuğa karışmam lazım" gibi bir anlayışı yok. gerçekten sevdiği biriyle birlikte olduktan sonra evlilik/bekarlık çok da önemli olmuyor. sadece o insanla olmak istiyor.

    sorumluluk almaktan korksa da bundan kaçınmıyor. sevdiği kişi için ülke ülke gezip, aslında kendi standartlarının çok altındaki şartlarda yaşayabiliyor. ya da nora olayında olduğu gibi ihanetinin mide bulandırıcı olduğu gerçeğiyle yüzleşebiliyor. gerçekten sevdiği tek kadından bunu göremediğinde bile vazgeçmiyor. kırılsa da zaman tanıyabiliyor, duygularında değişme olmadığını kabullendiği zaman savaş vermekten çekinmiyor. cesareti hakikaten takdir edilesi.

    aşkı için karşısındakini değiştirmekten ziyade kendi yanlışlarını düzeltmeye çalışıyor, bunu da karşısındaki kişiyi elde etmek için değil, onunla mutlu olmak için yapıyor. örneğin robin'e yalan söylememeye söz verdiği için boşanma kararı aldıklarında "seni seviyorum ama..." diyerek dürüstçe ayrılmayı seçiyor. ayrılığı bile kolaylaştırıp güzelleştirebiliyor. barney stinson karakterinin "elde etmek" gibi sorunu yok biliyorsunuz. kaybetmemek uğruna yıpranmış bir ilişkide kan kaybetmektense, sevgiye zarar vermemeyi seçiyor.

    karakterin bu kadar başarılı yansıtılması hiç şüphesiz neil patrick harris'in oyunculuğuyla ilgili. benim için barney'i diğer karakterlerden ayıran iki önemli an var. birincisi 7. sezonun 10. bölümünde barney nora'yı robin'e olan aşkı için terk etmiş, robin'in de erkek arkadaşından ayrıldığını sanarak barda buluşmak için belirledikleri saatte beklemektedir. robin ayarlanan saatte ekiple gelir, sevgilisi de onlarladır. barney robin'e kısa bir bakışla sorar, robin'in cevabı olumsuzdur. harris o anki yıkımı öyle bir canlandırmış ki diziye dair asla unutamayacağım sahnedir. kin, nefret, pişmanlık gibi kötü hislerden tamamen uzak, çocuksu bir hayal kırıklığı. bu çok değerli bir sahne bence. marshall veya ted'den gelse çok alışılmış bir tepki olacaktı. ama onlardan böyle bir reaksiyon göremeyiz, çünkü bunu görebileceğimiz tek karakter barney'dir.

    ikinci an ise kızıyla ilk konuşması. her şeyim senin derken o kadar gerçekçiydi ki barney'nin bundan sonraki yaşamını kızına seve seve adayacak olmasında hiç şüphe duymuyor insan. zaten robin'den sonra gerçekten sevebileceği tek kadın kendi kızı olacaktı. ellie çok şanslı.

    çok yaratıcı yalanlar söyleyebilmesine, istediği an istediği kişiyi manipüle edebilmesine rağmen önemsediği kişilere dürüst davranmayı seçiyor. bağlılıkları yok gibi görünse de o grupta arkadaşlığa en fazla önem veren, bunu yitirmenin fikrine bile dayanamayan, herkesi bir arada tutmaya çalışan, zor zamanlarda arkadaşlarına yardım etmek için kendi işini bile tehlikeye atabilen, çok iyi bir arkadaş barney stinson.

    ikili ilişkilerde veya arkadaşlıklarda kazanan/kaybeden yoktur ama bence barney stinson, o ekibin gerçekten tek kazananı olmuştur.

    son olarak; kendisi literatürüme "erkeği bir de takım elbiseli görmek lazım" kalıbını yerleştirmiştir. bunu da atlamamak lazım.*

  • diziyi bitirdim ama ben de bittim. günlerdir ne yazsam diye düşünüyordum, sonunda kendimce yakaladığım ufak bir detayı paylaşmak istedim.

    --- spoiler ---

    5.bölümde agah bey, nazif-naz ile içerken nazif bir ara şöyle diyor: "hani bir kız vardı güzelce, sungurlar pazarlıyordu hatırladın mı? galiba ben ilk kez o kıza söyledim agah"

    bu bahsi geçen kız reyhan. o sahneyi tekrar izlerseniz konu açılınca agah bey'in yüzünün değiştiğini anlarsınız. hani seviyoruz böyle amerikan dizilerinde dizinin finali aslında önceki bir bölümde verilmesini, aynısı şahsiyette var. o yüzden gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki izlediğim en iyi 10 dizi arasına girdi şahsiyet. finaliyle beni bu derece vuran bir dizi daha hatırlamıyorum.
    --- spoiler ---

  • oglumdur. hatta 40 degil 15 almis. umut dolu, aydinlik gelecek hayalleri vardir. bardagin dolu tarafini goruyordur. tabi babasi ogrendiginde ne olacagini rabbisi bilir.