hesabın var mı? giriş yap

  • laik bir ülkede devletin bir kurumunun böyle bir üslupla konuşması ancak ve ancak alay konusu olur. bu ülkede farklı dini inanca sahip veya inançsız insanlar bunu hakaret olarak algılayamaz mı kim çoğunluktaysa onun dinini geçerli sayan bir devlet olmaz olursa yarın ateistler çoğaldığında camileri kapatmayı kendisine hak görür o zaman bana saygı duyun diye ağlayamazsın. devletin dini olmaz, devletin hastanesi dini bir üslupla konuşamaz bu müslümanların kendi haklarına vurduğu bir darbe olur. laiklik inanançsızlardan çok inananların sigortasıdır.

  • yapılan bir çalışmaya göre bugünün maddi değeriyle yaklaşık 2.5 trilyon dolarlık zarara neden olmuş olan jeomanyetik fırtına.

    güneş bir yıldızdır ve diğer yıldızlar gibi uzaya plazma savurur. daha resmî adıyla koronal kütle atımı, biraz daha halk diliyle ise patlama olarak adlandırdığımız bu savrulmalar, güneş'in manyetik etkinlikleriyle bağlantılıdır. bu etkinliklerin yaklaşık olarak aynı uzunluğa sahip periyotları vardır. periyot içerisindeki döngü, etkinliğin yavaş yavaş artması, maksimum seviyeye gelmesi ve yeniden yavaş yavaş azalarak bir sonraki döngü başlamadan önce hemen hemen bitme noktasına gelmesi şeklinde gerçekleşir. periyodun etkin olduğu sürelerde güneş üzerinde manyetik lekelerde de artış ya da büyümeler gözlenir. etkinlik ne kadar yoğun olursa, uzaya plazma atımına neden olan patlamalar da o kadar güçlü olur.

    plazma uzaya fırlatılınca ne olur? güneş küresel bir cisim olduğundan, kürenin dünya'ya dönük kısmından fışkıran güneş maddesi dünya'ya ulaşır. dünyanın manyetik kalkanıyla karşılaşır. plazma dediğimiz şey elektrik yüklü parçacıklardan oluşur. bu parçacıklar dünya'nın manyetik alanında birtakım etkileşimlere girerler ve biz bunları ışıma olarak, daha özel adıyla da auroralar olarak görürüz. elbette parçacık akısı ve ona bağlı olan etkileşim ne kadar bolsa auroralar da o kadar belirgin olur ve geçici olarak daha alçak enlemlerden de görülecek kadar yaygın hâle gelirler.

    1859 yılında gerçekleşen carrington olayının bu denli meşhur olmasının nedeni, plazma yoğunluğunun çok fazla olduğu bir döneme denk gelmesidir. ingiliz astronom richard christopher carrington, güneş üzerindeki hareketliliği fark eden ilk kişiydi. bu nedenle olaya da onun adı verildi.

    yukarıda yazdığım gibi auroralar yoğun etkinlik dönemlerinde alçak enlemlerden geçici olarak görülecek duruma gelirler normal şartlarda yüksek enlemlerde çok sık görülür bu olay. carrington olayında ise auroralar dünyanın her yerinden görülecek derecede yoğunlaştı. bazı bölgelerde yaşayan insanların sabah oldu sanarak kahvaltı hazırladığı, gökyüzündeki ışığın gazete okumaya yetecek kadar aydınlanma sağladığı, bilgiler arasındadır.

    görsel şölene ek olarak büyük bir sorun da çıkar ortaya: telgraf ve elektrik şebekeleri arızalanır. başta belirttiğim kadar büyük bir maddi zararla sonuçlanır bu durum.

    günümüzde uzayda güneş'i yakından inceleyen ve internet üzerinden verilerine de erişebileceğiniz uydular var. eğer benzeri bir olay bugün olursa, bunun elektronik aletlere vereceği zararın da oldukça fazla olacağını sanırım tahmin ediyorsunuz. artı olarak bu durum, uzayda bulunan gözlem uyduları için de büyük bir tehlike arz ediyor çünkü elektronik ve hassas aletler olan bu uyduları sarıp sarmalayacak yüksek dozlu bir radyasyondan bahsediyoruz.

    #159668331
    koronal kütle atımlarının dünya'ya ulaşması birkaç gün alır. aşırı büyük ve güçlü atımlarda bu süre saat bazına düşer. 15 saat kadar kısa sürede dünya'ya ulaşarak etkisini gösterebilir. yukarıda bahsettiğim güneş gözlem uyduları sayesinde bunlardan erken şekilde haberdar olmak günümüzde mümkün.

  • içten içe kendisinin diğerlerinden daha iyi,daha akıllı,daha üstün vs. olduğuna inanmak istediğinden ve bunu her fırsatta kendine kanıtlayabilmek için başkalarına sürekli eleştirel bir gözle bakarak kendini hep üst pozisyonda tutma çabasındaki insan modelidir.genellikle eleştiriye kapalı ve egosantriktirler.

  • biri bu saçmalığa artık dur desin be. yemeği verin geçin. ne bu eziyet, şov merakı.
    geçen bir mekana girdik yemekten sonra tatlı yiyeceğiz. neyse tatlı geldi garson 20 dakikada anca servis edebildi baklavayı. almış çatalı bıçağı masaya, tabağa her yere vuruyor adam tempo tutmamızı, alkış yapmamızı bekliyor. çok içinde kaldıysa baterist olsaydın kardeşim, kadıköy’de liseli gruplarla sahneye çıkardın.
    kız arkadaşım da o ara telefonu çıkarmış videoya alıyor bu garsonu vaaay, süper ya, çokiiiiiyyy, ahahaha gibi tepkiler veriyor. (büyük şehirde ortam görmüş anadolu köylüsü gibi)
    yemin ediyorum o an hem yiyeceğim tatlıdan tiksindim, hem hayatımın aşkı dediğim kadından.

  • muhtemelen hakkında soruşturma açılıp fişlenecek olan albaydır. kıyıda köşede bir kaç tane gerçek vatansever türk askeri kaldı onlar da böyle deşifre oluyor. bir yanda fetöcü iken genel kurmay başkanı olup ordan da savunma bakanı olanlar, bir yanda böyle gerçek vatan evlatları. yarattığınız bu adaletsizlik sizi her iki dünyada da yakacak. sizleri yıllardır orada tutup buna neden olan kansız vatansızlarıı da bu ülke tarihi hiç affetmeyecek.

  • ya allahın vasıfsız ergeni nasıl sürekli gündem olabiliyor. takip etmiyoruz, görmek istemiyoruz ama her yerde karşımıza çıkıyor.

  • bir arkadas gecenin bir yarisi esi tarafindan durtuklenerek uyandirilir:

    - hisst! tulay uyan... uyan tulay uyan...
    - hii?
    - hisst! tulay, uyan!
    - ahmet?
    - uyandin mi tulay? sakin kipirdama... uyan...
    - ahmet, nooluyo ahmet?
    - tulay uyan, sakin kipirdama!
    - ahmet, nooluyo ahmet? ustumde bisey mi var?
    - uyandin mi bak iyice? kipirdama sakin...
    - uyandim... kipirdamiyorum... nooldu? ne var ustumde?
    - hah! tulay allahaskina kipirdamadan kafani kaldir da bi senin yattigin yere bak bi benim yattigim yere bak.
    sana bi avuc yerde yatiyorum diyorum, inanmiyosun.
    - ???...!!!...???...!!!...

  • sana ne yarram isterse mayoyla gezer diye cevaplanabilecek trol tespiti. bakın yüz yıl etkili koymuş atam üretim hala devam ediyor

  • bu sabah bir arabaya çarptım, markası 93 model doğan slxti. kimsecikler yoktu sabahın köründe kaçabilirdim, ama yapamadım. garibanın tekidir zoraki almıştır vs vs. işe de geç kalıyordum, sokayım işine. neyse aracın sahibini aradım, sordum. bizim mahalledeki şantiyedeki bir inşaat işçisininmiş. adam da 2 aydır maaşını alamıyormuş. ben de nasıl çarptıysam artık; arabasının sol çamurlukla, sol tekerin aksını kırmışım. 8 çizerek gidiyordu tekerlek. neyse tutanak tuttuk, fotoğrafları çektik vs vs. sigortayı aradım, yapacaklarımızı söyledi. adama da 100 lira uzattım sanayide ustaya verir, ya da bir yemek yer diye. almıyordu, zorla soktum cebine. üç kuruş için kimsenin hakkını yemeye gelmez. içim rahat şu an, mis gibi...

    edit:imla.