hesabın var mı? giriş yap

  • bazılarından ciddi ciddi tırsıyodum. özellikle her gün usul usul yanıma sokulup pantolon cebinden çıkardığı kuru üzümü ikram eden psikopattan. herifle tek ilişkimiz buydu.

    -üzüm yer misin?
    -yok abi sağol.

  • ekşi itiraf:

    1998 yılıydı galiba. internet yeni yayılıyordu. kaan ertem de email adresini paylaşmıştı. muhtemelen türkiye'de bunu yapan ilk karikatürist, tüm basın aleminde de üçüncü, dördüncü yazar filandır.

    neyse, ben de internet erişimi olan toy bir kekoydum. email'nin şifre hatırlatma butonuna tıkladım. galiba yahoo idi. şifre hatırlatma sorusu çıktı:

    - what is your favourite book?

    ben de cevap olarak leman yazdım ve tuttu. o zamanlar şifre hatırlatılınca yeni bir şifre verilmiyordu. mevcut şifre söyleniyordu. onu da gördüm ama neyse ki özel bir şeyi değildi. hesabına girdim. sadece birkaç email'e baktım. insanlar onu beüendiklerini yazmışlar. birkaç kişi de karikatür esprisi yollamış.

    ne yapıyorum lan ben diye pişman oldum tabii. hemen kendisine bir email yazıp şifre hatırlatma sorusundaki bu açığı, daha güvenli şifre için ne yapması gerektiğini falan yazdım ve "sizi çok seviyorum" diye bitirdim.

    hatta email gitmiş mi diye açıp bir daha adamın gelen kutusuna bakmış olabilirim. allah belamı versin.

    sonra ondan cevap geldi. bu açıkları bilmediğini, öğrendiğinin iyi olduğunu yazıp bana teşekkür etmiş.

    çok sevdiğim bir insandı ve bire bir biliyorum ki çok iyi bir insandı. allah ona rahmet eylesin. benim de taksiratımı affettsin.

  • bildiğim kadarıyla benzin 5,13 tl'lerden döndü. su anda 4,1 tl civarlarında.
    yuvarlak bir hesapla dünyada petrol yüzde 56 değer kaybetmişken türkiye'de yüzde 20 düşmüş. yani benzin dünyada bedava deseler biz 3,4 tl civarına alacağız.

    bir de bu vergiye yıldan yıla zam geliyor ya o kısmı daha da ilginç. ürün vergi oranı benzin fiyatı düştükçe, başka örneği olmayan seviyelere ulaşıyor. şu anda 70 kuruşluk benzine neredeyse 5 katı vergi veriyoruz. haziran'da bu değer 2 katıydı.

    varsayalım petrol 20 dolara düştü, o zaman vergi kazığını daha çok hissedeceğiz. 10 katından fazla vergi olacak.
    bir başka deyişle 1 depo benzin diye 15 tl ürün alırken vergi diye 150-200 tl vereceğiz.

    birisi böyle birşey satmaya kalksa ya gülerler ya döverler.

    devlet yapınca oy veriliyor.

  • orta sınıf türk erkeğine gereksiz bir kibarlık hırkası giydirdiler. kibarlık karşılıklı bir meziyettir, bakarsınız karşınızdaki insan dikkat ediyor elbette sizde edersiniz. ancak bu olayda gördüğümüz gibi umarım gezegenden silinirsin diyor bu hala kendini anlatma peşinde. şu şekilde konuşan bir drama queen'e ya bisktir git diyerek engel vurmak gerekiyor.

  • inanılmaz sempatik, güler yüzlü ve keyifli bir adam. yol arkadaşını çok doğru seçmiş, bizim kızı tebrik edelim. ben bayıldım enişteye.
    yalnız bu sivaslılar hakikaten her yerdeler. *

  • normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.

    karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:

    http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg

    yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.

    yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.

    bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.

    kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.

    "ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."

    anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.

    "bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.