hesabın var mı? giriş yap

  • instagram dışında siklenmedikleri içindir. gerçek hayatta ne bok olduğunu çevresindekiler zaten biliyor ama instagramda hem sevinsin gariban diye layk basan var hem de görmemiş abazalar var.

    kıçı kırık bi hatun 3-5 bin takipçiye ulaşınca kendini star falan zannediyor. sosyal medya dışında tatminsiz sidiklisin halbuki biz bilmiyor muyuz?

  • sevme beni, sonra devami gelecek sanirim. her telefonun ucunda, her zilin ardinda seni ararim.
    ortaokulda biraktigim gunlugume donerim calakalem, hergun dudaklarimi boyarim, emprime etekleri cikaririm sandiktan, saate bakmaya alisirim. sevme beni, gozum ciceklere takilir, topraga yalinayak basarim, ekmek islarim kuslara, defterimin arasinda sumbul saklarim, bahar gececek kis gelecek diye korkarim. sevme beni, tum baglarindan kurtaririm saclarimi, ruzgarlara salarim, bir gulusun gamzesini gorebilmek icin erken uykulara yatarim, keman calarim bilmesem de, tum avluyu detone sarkilara bogarim. sevme beni, gulmeye alisirim, raki kokarim yaz aksamlari, zeytin cekirdeklerinden kolye yaparim, danteller dikerim gomlegimin yakasina, ipek mendiller kolalarim. sevme beni, hic gitmeyeceksin sanirim, yalanlara kanar, ardindan aglarim. sevme beni, seversen yolcu edemem seni, gitmeyesin diye kendimi azgin sulara atarım, saclarimi yolar, her teline ayri agit yakarim. sevme beni, ben senden beter severim, kul olur, yanarim.

  • muhtemelen ıstırapların en büyüğünü çeken kızdır. sen o kadar süslen şıkır şıkır giyin bavul gibi çantanı da koluna tak, hatta elindeki o cep telefonuyla arkadaşınla kafa kafaya verip bir sürü fotoğraf çek, sonunda "ablacım ışığı geçene kadar bi çökebilir miyiz sana zahmet" diye şöförün talimatıyla "emmi oturuşu" yap. nerde o havaların? nerde o karizman? yakıştı mı a gül yüzlüm!! bmwli sevgiliden cam kenarında sıçar pozisyonda şöförün "tamam" demesini bekliyorsun. hayatın sümsüğü en şiddetli haliyle kafana kafana iniyor.... oh olsun!

  • o nasıl bi boğaz manzarası ben ankara'daki evimden daha iyi boğaz manzarası görebiliyorum..

  • özellikle son iki aydır gözlemlediğim ve mobil veriyi açıp 2 video izlemekten korkar hale geldiğim sıkıntıdır.

    bu durumu yalnızca ben farketmiş olamam.

    10 gb internet paketi olan arkadaşlarım da teyid ettiler. ayın ortasına gelmeden paketin üçte ikisinin bittiğini söylüyorlar.

    eskiden bu tip bir sıkıntı olmadığını da belirttiler.

    iss’ler kasalarını dolduracak yeni bir yöntem bulmuşlar galiba, btk’ya şikayet etsek bir çözüm olur mu bilemedim.

    not: neden mobil internet sınırsız değil onu da anlamadım, hani türkiye’de internet kotasız, sınırsız falan olmuştu, mobil internetin de sınırsız olması gerekmiyor mu yani ?

    edit: arkadaşlar spotify, youtube, instagram yeni icat edilmedi, ben diyorum ki son 2 aydır bu pislik sözkonusu. hala daha bu ugulamaların interneti çok tükettiğinden bahseden suçu kullanıcıya atmaya çalışan suserler görüp şaşırıyorum. ya şirket temsilcisi bunlar ya da sıyırmışlar.

  • ateizm ile yeni tanışmış küçük kuzenim ile anneannem arasında geçen diyalog evlere şenliktir;

    - şimdi anneanne yaaaaa, bu evrende olan düzen tesadüf olamaz mı diyorsun yani?
    - gızım allah-ü teala istediyse niye olmasın?

  • pkklilar anasini sikse, "anamin gerillalari zorla yoldan cikarmasi" seklinde savunacak zihniyettekilerin, askere yonelik yapmaya calistiklari dezenformasyondur.

  • kendi kendine pedikür yapıyor olabilmesi ihtimali yanında pedikür yapacak alet edevat alamayacak kadar dar gelirli olabilir, türkiye'de yasayan milyonlarcası gibi pedikürü düşünemeyecek kadar yorucu imkansızlık dolu bir hayatı olabilir ve hatta pedikür nedir onu bile bilmeyebilir. günde 18 saat çalışıyor olabilir, gündelikçilik yapan 5 çocuk annesi olabilir, 14 yaşında daha hayata dair birşey öğrenemeden bir adamın 2. karısı olmuş olabilir, ilkokulu bile bitirmemiş olabilir ve hatta okumayı bile bilmeyebilir. çok mu abarttım sizce? o zaman siz de yaşadığınız ülkeye gözlerinizi kapatmış bir hayal dünyasında yaşıyor olabilirsiniz...

  • sinemada da brecht epiği yapılabileceğini gösteren film. tiyatro oyunu gibi akar. anlatıcımız mahkemeye çıkarılmış olan feyzo'dur. anlatır anlatır... bütün bu anlatının arasında ekrandan sloganlar izleriz. "işçiler kardeş patron kalleş", "kahrolsun faşizm" gibi. sonunda da feyzo ağalık düzenini hakime şikayet eder. son bölümde "sen devletsin, sen bilirsin, sen söyle babam, suç kimde?" dediği anda, hakimin biz olduğumuzu, bir yargıya varmamız gerektiğini, bu yargı ışığında kendi hayatımızda bu tür sorunlar gördüğümüzde müdahale etmemiz gerektiğini anlarız. brecht mumla arasa kendi teoremini özetleyebilecek ancak bu kadar güzel bir film bulabilirdi.

    bu film 88'lere kadar yasaklıydı. o tarihlere kadar aynen şimdiki gibi kemal sunal'ın filmlerine ezber olan bizler, 88 senesinde (yanılmıyosam) bu filmin yasağının kaldırılmasıyla, yepyeni bir film gibi izlemiştik. ancak filmin yasağının kaldırılması benim hep canımı sıkmıştı. çünkü 80'lerden beri süren apolitikleştirme sürecinin tamamlandığını, artık tam anlamıyla apolitikleştiğimizi, bu filmin artık "zararsız" hale gelmesi suratlarımıza çarpmıştı. sonuç? filmin zamanında yasaklanmasına neden olan tüm bu göndermeleri ve laf sokmaları, dürtmeleri "gülerek" izlemiş, ağzımızın kenarından sızan "apolitik" salyaları silmiş, yaşantımıza aynen devam etmiştik. zararsızdık artık. ne güzeldi...

  • buluş var lan bi tane, "buluş". sanki laboratuvarda beher kapta kaynatarak yapmışlar çocuğu, büyüyünce borla çalışacak pezevenk.