hesabın var mı? giriş yap

  • dolu dolu, tok bir sesle "evet, malım tuba" derken hoca; aslında tuba'ya akademik hayatında başarılar diliyor.

  • düşünsenize bir insan izlemeye gittiği gösteriyi sabote ediyor, hatta bu öyle hale geliyor ki sanatçı devam edemiyor.
    bu terbiyesizliktir ve sadece cem yılmaz'a da değil, orada izlemeye gelen onlarca insana da terbiyesizliktir. bence mevzu cem yılmaz'ı sevmek falan değil. insanların artık iyice hadsiz, saygısız olması.

  • fikirleri, dusuncesi, siyasi durusu ne olursa olsun, herhangi bir konuda “nesnel” derinlikte bilgisi olan insanlara hep saygi duymusumdur. ornegin cok uzun zamandir araba surerim ama temel bilgiler haricinde arabadan anlamam, ama tabir-i caizse, bir apaci bile bilgiliyse bu konuda, oturur merakla dinlerim, zaten birisi, araba konusu acildiginda herhangi bir sekilde “atmosferik” kelimesini cumle icinde kullaniyorsa arabadan anliyordur. su yasima geldim, ilk defa bugun bu kelimeyi bir yere yaziyorum. saka maka muthis kelime ama “atmosferik”.

    bu “derin bilgiye sahip” olma cikarimini kendim icin yapmam maalesef mumkun degil, hani twitter’da orada burda meshur bir “cizim” vardir ; arka baldirlarindan cok guzel baslanmis bir at ortalara dogru bozulmus, bas kismi ise rezalet, su gorsel iste. benim bir konudaki “derin bilgi” seruvenim genelde boyle basliyor, bir seye merak sariyorum, okuyorum-arastiriyorum, bir yerden sonra o aldigim temel bilgi yeterli geliyor olmali ki, o ba$ kismina bile gecemiyorum. bu nedenle at'i tamamen ayni kabiliyetle cizenlere saygimiz buyuk. (at'lar demisken, konunun ingiltere'deki hesabimin lloyds'tan olmasi ile hicbir alakasi yok*)

    en son 2015 yilinda twitter kullanmistim, yani hesabim vardi ama kaptmistim, ta ki gecen kasim ayina kadar. hem nispeten bagimsiz kaynaklardan haber almak, hem de fikirlerini, yasam tarzini begendigim birkac kisiyi ve gundeme dair guzel tespitleri olan, iki elin parmaklarini gecmeyecek sayida “fenomen”i takip etmek icin tekrar hesap actim. ılk takip ettigim kisilerden biri de, uzman oldugu alanlarda "derin bilgisi" olduguna inandigim vedat milor oldu.

    vedat milor’un ilginc bir twitter ve (kullandigim zamanlardaki gozlemimden) ınstagram takipci kitlesi var. turkiye’deki mevcut yapiya bu kadar yakin baska bir hesap var mi bilmiyorum?

    oncelikle milor ile ayni dili (veya benzer diyelim) konusan bir grup var. bunlar piramitin en tepesindekiler. milor diyor ki; (ornek veriyorum, gulmeyin) “osteria francescana’daki mantarlar eski lezzetinde degil” , biri cikiyor ; “vedat bey, massimo bottura agirligini yeni actigi otele vermis, hatta orada da kupaj sarap uretecekmis, ayrica mantarlar bu sene istenilen duzeyde cikmamis, ben de tattim” gibi bir sey diyor. “vay be” diyorum ne adamlar var, konuya ilgili, takip ediyor. milor diyor ki "sarap soyle saklanmali" biri diyor ki, “vedat bey saraplardaki asidite acisindan, su derecede saklamayi oneriyorlar, siz ne diyorsunuz? ”, biri diyor “fat duck boyleymis” , oteki diyor "lufer soyle olur" v.s. bunlar “vedat bey”ciler. onun okudugu kitaplara, gittigi yerlere asina olan ve -benim nazarimda- sofistike hayat gorusune sahip insanlar. bunlarin bir de alt grubu var "vedat bey, tokyo'ya yolunuz duserse, suraya mutlaka gidin"ciler, bunlar eser miktarda da olsa var.

    benim de icinde oldugum bir ikinci grup var; biz orta yolculariz, “vedat abi”cileriz. tipki "ortadirek saban" filminde, zuppe erkan'in karsisindaki kemal sunal gibiyiz, sabahlari "zeytin, zeytiiin, hanimis zeytin"cileriz". velhasil, kendi takip motivasyonumdan ornek vermem gerekirse, gunun birinde ”ankara - ic anadolu ekseninde veya ulasilabilir yurtdisindan (avrupa) tavsiye ettigi bir yere yolumuz duser de “buranin da $u yemegi meshurmus” diyerek deneyebilmek, ara sira paylastigi ve/veya onerdigi ilginc makaleleri okumak, filmleri ve kitaplari not almak gibi temel gudulerle takip ediyoruz. klasik metropol beyaz yakalisi olarak, kah"abi sizi bir yere goturecem, salas, on numara" diyebilmek, kah "nerede kardesim bu isletmenin sommelier'i"* cumlesini kurabilmek icin de vedat milor onemli bir figur.

    bir de hic anlayamadigim bir ucuncu grup var, bu grup oyle gizli sakli “yumurta” hesap falan da degil, kanli canli insan. bunlar “vedat” cilar. sahsen, abim veya ablam yok ama olsaydi isimleriyle hitap etmezdim herhalde. bu grubun en buyuk ozelligi emir kipi ile konusmasi. ortak noktalari; vedat milor eger yemek konusundan alakasiz bir sey paylasmisa “isine bak vedat” tandansli cevap vermeleri. numerik agirligini bilmiyorum ama mutlaka iki-uc paylasimindan birinde bu tipler var. adam diyor ki “karantina’da su kitaplari okuyorum (veya okuyacagim), kitaplarin biri de tez hocam michael burawoy’in bir kitabi" ... birisi “isine bak vedat” (veya “sen kim michael burawoy kim”) gibisinden bir sey yaziyor. "o yemek onla gitmez vedat", "cok sarap icmissin, azalt" ve daha bir suru sey. muhtemelen bu insanlar ertesi gun, buyuk resim kursuna giderken serviste "olm dun vedat milor'a ayar verdim twitter'da" falan diyorlardir.

    elbette "te$bihte hata olmaz" derler, mutlaka farkli reflekslerle ve amaclarla kendisini seven, merak eden, feyz ve ornek alanlar vardir, ama su ucuncu grupla isi zor.

    bu arada, youtube'daki canli sohbet programi bence muthis, (cuma aksamlari) ama canli ama sonrasinda mutlaka izleyin. sadece yemek vs degil cok ilginc konulara da deginiyor. (ozellikle 2.bolumdeki sanayi devrimi ile ilgili yorumlarini dinlemek cok keyifliydi)

    bu arada, 2009 yilinda bir roportajini okumustum, yanlis hatirlamiyorsam, alti yasindayken tereyag ve margarin arasindaki farki anlayabiliyormus, margarinli pilavi koyuyorlarmis onune yemiyormus (veya oyle bir sey) bir denk gelinirse sormak lazim, sayet gercekten oyleyse cok acayip gercekten.

    neyse, bir klise ile bitirelim; cok kaliteli adam.

  • türkiye

    osmanli zamanlari ve kurtulus savasinda soylenen, sehitlerimizin kanlarinin uzerine gokyuzundeki ay ve yildiz vurunca boyle oldu anlatimlarinin yaninda soyle de bir kac konu var;
    orta asya'daki ve islam'dan onceki turklerin dini olan samanizmdeki en buyuk tanri gök tanri idi ve bunun yansimalari olarak da ay yıldız ve gunes kabul ediliyordu. bu uc oge ile ilgili olarak turk tarihi,mitolojileri ve resmi olmayan tarihlerinde bazi olaylara da rastlanmaktadir... oguz hanin ilk dogan uc cocuga bu isimleri verdigi, osman bey'in ruyasinda hilal seklinde ay gordugu, bunu onemli ve bir isaret kabul edip osman ogullarinin bu hilal'i kullanmasina karar kildigi vs vs..
    ayrica 10.yuzyil civarlarinda turklerin islamiyet'e gecisi sonrasinda da , hilal'in islam dinince cok kabul gormus bir simge olmasi da etkili olmustur..
    gunes sembolunun ise bazi osmanli donemlerinde sancak ve bayrak icerisinde kullanilmis oldugunu da hatirlamakta fayda var..
    kirmizi'nin ise, tarihi boyunca savasan turklerin sehitlerinin kanindan alindigini dusunmekteyim..
    su andaki bir cok turk devletinin, kirmiziyi belki olmasa da ay ve yildizi kullandigi malumdur..
    son iki cumleyi tamamlayan bir iddia belki de, turkler ana yonleri belirlemek icin renkleri kullanirlarmis;
    kuzey=siyah, guney=beyaz, dogu=gok mavisi, bati=kirmizi seklinde..
    belki de en batidaki turk uygarligi biz oldugumuz icin zemin kirmizi olmustur.. kim bilir..

    turk bayragi ile ilgili bir de kanunumuz var :
    http://www.yargitay.gov.tr/…e/pc12893.hm5.text.html

    almanya

    renklerindeki siyah sari ve kirmizi'yi napolyon zamanindaki savaslarda alman askerlerinin kullandigi uniforma renklerinden alindigi soylenir..
    dizayn olarak 1831 yilinda ilk olarak dusunulmus ve ardindan 1919 yilinda imparatorluktan cumhuriyete geciste resmi olarak kabul edilmistir..
    1949 yilinda dogu ve bati almanya olarak ayrilinca bayraklarda degisiklikler olmus olmasina ragmen 1990 yilinda tekrar ilk orijinal haline (icinde logosuz duz sari kirmizi ve siyah renklerine) donmustur

    fransa

    renklerindeki mavi'nin ozgurlugu, beyaz'in esitligi, kirmizinin ise birligi/kardesligi temsil ettigi soylenmekle birlikte orijinal olarak mavi-kirmizi'nin paris'in renkleri oldugu ve beyaz'in da bourbon sarayini temsil ettigi belirtilmektedir.

    ingiltere / england / united kingdom

    sadece england'i temsil eden beyaz zemin uzerine kirmizi hac isareti st.george's cross olarak adlandirilmaktadir. somurgecilik ve denizciligin ilk gelisme yillarinda ispanyollarin buyuk ataklarina karsilik ingilizler de cesitli atilimlar yapmislar ve bati'ya dogru ilk seyahatlerinde simdiki amerika kitasinin dogu kiyilarina ulasmislar.. bunu kral adina yapan ilk kisi de cabot isminde guzel bir abimizmis.. ve gemisinde ulke tanitimi olarak da, gemisinde bulunan george (sonradan aziz olarak anilacaktir) isimli kraliyet gorevlisinin (belki de rahip falandi bu) onun hazirladigi beyaz uzerine duz hac kullanmis ve o gunden beri de england'in tanitimi olarak da o bayrak kullanila gelmistir.. tarih 1490'li yillar diyelim.. bu arada kraliyet bu bayragi kullanirken zaman zaman hac'in tam ortasinda david yildizi, kraliyet tac simgesi ve ulster'in sol eli sembollerini de kullanmistir..

    united kimgdom'i (birlesik krallik, 1707 senesinde ingiltere, iskocya ve galler ile kurulmus, 1801'de irlanda da buna katilmis ama 1921'de ayrilmistir) ifade eden lacivert/kirmizi/beyaz bayrak ise union jack olarak bilinmektedir
    ortasindaki st.george's cross (england) dahil olmak uzere, uzerindeki her renk bolgesi o zamanlardaki 13 eyaleti temsil etmekte oldugu soylenmektedir..

    bununla birlikte united kingdom'un kurulusundaki uc onemli milletin bayraklari ust uste bindirildiginde su andakine benzer birsey cikmaktadir;
    england; beyaz uzerine kirmizi hac, st. george's cross
    iskocya : mavi uzerine beyaz carpi isareti, st. andrew's cross
    irlanda : beyaz uzerine kirmizi carpi isareti, st. patrick's cross..

    digerlerinin carpi olmasina dikiz yanliz :)
    heralde galler'in ejderha'li, yesilli beyazli yanar donerli, ortaya karisik bayragini kaale almamislar :)

    heralde ucu ustuste konuldugunda anca boyle birsey cikardi..

    italya

    su anda kullanilan dikey yesil beyaz ve kirmizi renkleri ilk olarak napolyon tasarlamis (1796), heralde o zamanlar italya napolyon'un ypnetimi altindaymis.. yesil renk, napolyonun favori rengi imis.. hatta meksika bayragindan ayrilsin diye ortaya bi beyaz atilmis..
    hatta derler ki, o yillardaki lombarda lejyonu'nun renkleriymis bunlar..
    bu bayrak, italyanlar tarafindan tricolore diye adlandiriliyor.. ya da cisalpine republic de diyorlar buna..
    1796'da bu renkler yatay seklinde imis, 1798'de dikey hale gecirilmisler, 1814 yilinda napolyon'un cokusu ile bu bayrak kullanilmamaya baslamnis olsa da 1861 senesinde yeni krallik ile birlikte tekrar kullanilmaya baslanmis..
    hala da kullaniyorlar.. renklerin anlami nedir ne degildir bilmiyorum ama napolyon yesili cok severmis..

    yunanistan

    1821 yilinda sekillenmeye baslamis bir bayrak..

    mavi rengi deniz ve gok renginden aliyor.. ruzgarli bir havada bayraklarina baktiklari zaman ege denizinin dalgalanmasini hissediyorlarmis.. yatay 9 cizgi ise, osmanli imparatorlugu zamaninda, osmanlilardan istedikleri 9 istege bagliyorlar.. 400 yillik esaretleri soz konusu imis bu zamanlarda.. bu 9 istek olmazsa "ya ozgurluk ya da ölüm" demisler.. (bir degisik iddia ise, ozgurluk kelimesi yunancada 9 harften olusuyormus)
    sol ust kosedeki hac isareti ise ortodoks kilisesini ve bu ortodoks kilisesinin yunan milleti uzerindeki etkinligini ifade ediyormus.. osmanli zamanindaki karanlik yillarinda (!) ortodoks kilisesi, yunanmilletininen onemli degerleri olan yunan dili, bizans zamaninda ortodoks dinlerini, yunanlarin etnik ayrimlarini yasar halde tutmus..

    mavi ile ilgili bir eklenti de, guzellik tanricalari afrodit, mavi dalgalar arasindan gelmis..
    ozgurluk savaslarinda ise denizcileri tamamen mavi giyinirler, mavi bayraklar tasirlarmis..

    nepal

    ilkokuldan beri ilgimi cekmis, dikdortgen olmayan tek bayrak heralde..

    yan durmus iki ucgen'in ustuste binmis hali..

    zemindeki kirmizi, ulusal cicekleri/bitkileri olan rhododendron'in rengi imis..
    bayragin sinirlarini cizen mavi ise baris'i temsil ediyormus..

    ust ucgen icindeki yukari bakan hilal tek hukumdar ve sarayi temsil ederken alt ucgen icindeki 12 koseli gunes ise rana hanedanini temsil ediyor..
    nepal, 1960-1991 arasi monarsi ile sonrasinda da cok partili demokrasi ile idare ediliyormus ayrica..

    belcika

    dikine atilmis siyah, sari ve kirmizi bolumler, orijin olarak alinmis olan altin sarisi rengindeki brabant dedikleri aslanin siyah kalkani ve kirmizi dilinden gelmis..
    bu bayrak ilk olarak 1792 yilinda avusturya'dan kazandiklari ozgurluk zamanlarinda kullanilmaya baslanmis
    bu bayrakta da renklerin dizilimi ilk baslarda yataymis fakat 1831'de fransiz bayragindan alinan ilham ile dikey hale getirilmis..

    hollanda

    yatay sekildeki kirmizi beyaz ve mavi renkler ilk onceleri kirmizi yerine portakal rengi olarak kullanilmis.. 16 yuzyilin ikinci yarisi.. ispanyollara karsi direniste cikmis o renkler ilk olarak, tam bilgi vermek gerekirse 1572'de den briel kasabasi isgalden ilk kurtuldugunda gorunmus bu renkler... bayragin o ilk haline prinsenvlag (prensin bayragi ???) diyorlar.. o zamanlardaki liderleri olan prince william of orange'dan (orange hanedani) kaynaklansa gerek.. 17.yuzyilin ortalarinda portakal rengin yerine kirmizi kullanilmaya baslanmis..
    portakal renginden kirmiziya gecisin tam hikayesi bilinmemekle birlikte iki teori var :
    1 - o zamanlarda portakal rengi boyanin uretim zorlugu ve zaten uretilen boyanin golgesiyle birlikte bayrak uzerinde kirmizi gibi gorunuyor olmasi
    2- house of orange (portakal hanedani) 'nin etkisi ve popularitesinin iyice azalmis olmasi..

    ben de kendi dusuncemi ekleyivereyim hemen, o zamanlardaki fransiz popularitesi ve dogal olarak o renklere bir kayma gerceklesmis olabilir bla bla

    ispanya

    bayrakta yatay olarak kullanilmis olan sari ve kirmizi renkler zamanin castilya ve aragon guclerinin renkleri imis.. ayrica somurgecilik ve denizcilik alaninda buyuk gelismelerin yasandigi 18 yuzyil civarlarinda gemilerinde bu renklerden devam etmisler, cunku hic bir ulkenin gemilerinde bu renk kombinasyonu yokmus.. 1785 senesi ise tam zamani bu bilgi icin..
    1927'de ise bayrak son halini almis.. ortadaki arma ise kraliyet armasi olarak kayitlara gecmis..

    portekiz

    yesil, 13 ve 14. yuzyillarda denizcilikte ve kesiflerde onder olan portekiz ve o zamanki kral olan henry'nin favori rebgi imis.. kirmizi ise devrim anlaminda kullanilmis.. kirmizi icin birlik, entegrasyon millet olmak terimleri de geciyor bazi kaynaklarda..
    iki rengin tam ortasindaki arma ise, altta o zamanin ilkel navigasyon aleti olan armillery ve onun uzerinde de geleneksel portekiz kalkani var imis..

    dikey sekilde ki kirmizi ve yesil renklerinin olculeri bana hep acaba 1.618 civari olan altin oran mi kullanilmistir diye dusundurtmustur ama bugun ogrendim ki oyle degil 2/5 oraninda imis..

    arjantin

    arjantin ozgurlugunu 1812 yilinda ispanya'dan kazanmis.. su andaki acik mavi/beyaz kombinasyonlarini ilk olarak ozgurluk hareketinin lideri manuel belgrano kullanmis.. rosario savasinda bu renkler ilk defa gorunmus, denen odur ki, savas esnasinda mavi gokyuzu uzerinde beyaz bulutlar ve piril biril bir mayis gunesi varmis.. bayrak icindeki gunes'e de mayis gunesi diyorlar..

    guney kore

    zemindeki beyaz guney kore halkinin geleneksel rengi oluyormus (ne demekse artik)
    ortadaki yin yang'in anlami malum.. kenar koselerdeki siyah cizgiler ise cennet ates su ve toprak'i sembolize ediyor..

    hindistan

    yatay renk seritlerinden, ustten alta dogru
    turuncu : cesaret ve fedakarlik
    beyaz: baris
    yesil : kader ve kahramanlik anlamina gelmekle birlikte ortadaki toparlak garip sey ise budist rahiplerin donen tekerlegi chakra imis
    bugunku haline 1947'de uyarlanmis..

    avusturya

    dunyanin en eski bayraklarindan.. 1191 senesinde kullanilmis oldugu kayitlara gecmis..
    resmi olarak ilk kullanimi ise hapsburg hanedaninin cokusunden sonra olmus.. birinci dunya savasindan sonra kullanimi yasaklanmis olsa da 1945 yilindan sonra tekrar kullanilmaya baslanmis..
    hikayesine gelince, zamanin birinde bir savasta avusturya dükü kahramanca savasmis, uzeirnde beyaz bir unifrma benzeri birsey* varmis, aldigi yaralar sonunda bu beyaz elbise kirmizi kanla bulanmis, bu kirmiziligin altinda beyaz elbise gorunurken biraz daha altta da yine kirmizi renkli kilic kemeri varmis ve o goruntu, halki tarafindan bir bayrak olarak gondere cekilmekte gecikmemis

    cin

    cin'in ilk bayragi 1872 yilinda resmen kullanilmaya baslanmis.. o zamanlarda tek hukumran olan manchu hanedanini simgelemek amaciyla sari zemin uzerine mavi ejderha var imis.. komunist devrim ile birlikte bayrak su andaki halini almis..
    kirmizi zemin komunist devrimi, soldaki buyuk sari yildiz komunizmi, buyuk etrafin etrafindaki kucuk sari yildizlar, koyluyu, isciyi, sehir halki burjuvaziyi ve yurtsever kapitalistleri ifade ediyormus..

    kanada

    anlasildigina gore, bizim istiklal marsimiz icin acilan yarismaya benzer bir yarisma kanada'da bayrak icin acilmis.. 2600 talipli basvurmus.. sene 1965'ler civari..
    bundan once, ingiliz milletler toplulugunun agirlikli hissedildigi, sol ust kosede union jack olan kirmizi zeminli bir bayrak kullanilmis..

    1534-1763 yillarinda ise fransiz etkisinin altina girmesiyle birlikte gok mavisi uzerine beyaz hac kullanilmis.. bu bayrak su anda quebec bolgesinin bayragi olarak kullanilmaya devam ediliyor.. hatirlatmak gerekirse quebec hala fransizca konusmakta hatta kanada'dan bagimsizlik icin ugrasmaktadir..

    1965'de ise, kanada'da cok goruldugunden olsa gerek, akcaagac yapragi kullanilmis, su anda gordugumuz yaprak.. kirmizi beyaz'in gelme nedeni olarak da, ingiliz milletler toplulugunun etkisi altinda kaldigi yillarda, krailyet askeri akademisinin sancagi bu renkte imis.. ne alaka bilemiyorum ama kaynaklar oyle diyor.. ardindan askeri motiflerde kirmizi beyaz oldukca kullanilmis, uzerine de bir yaprak kondurunca al sana kanada bayragi..

    bu konuda bir cok site ve ulke tarihi bilgisi okuyunca goruyoruz ki hemen hemen her ulkenin bir national flag day adinda bayraklari icin kutladiklari bayrak gunleri var.. bizde boyle bir olay hic olmamis.. ilginc.. hatta hayirlisi..

    botswana

    acik mavi uzerinde yatay bir siyah serit
    acik mavi renk suyu ve hayati temsil ederken ortadaki siyah serit ve kenarlarindaki ince beyaz seritler ise halki uyumunu (!) ifade ediyormus.. 1966'da ingilizlerin yonetiminden kurtulunca kullanmaya baslamislar bu bayragi..
    diger afrika ulkelerinin cokca kullandiklari siyah/kirmizi/yesil kombinasyonlarinin yerine bunlarin renkleri afrika'ya gore biraz alisilmadik geliyor..
    ayrica bu ulkenin ismi, isim sehir hayvan oynarken, ulke olarak b harfinde iyi bir secenek olacaktir :)

    (cogu bilgi http://www.flagworks.com/ adresinden alintidir)

  • cumhurbaşkanı erdoğan'ın, deprem bölgesinde asker yok diyenler için sarf ettiği "şerefsizsiniz" ve benzeri bir dolu hakaretini instagram hikayesinde paylaşmıştır.

    30'undan sonra türk olmayı hatırladı, onu da yanlış hatırladı.

  • gelmiş geçmiş en komik dizi. dizinin özelliği çekimlerinin birinin gözünden bakıyormuşcasına yapılması. bu da diziye diğer komedilerden çok farklı bir hava katıyor.

    dizide mark ve jeremy (jez) adlı iki garip arkadaşın hayatını izliyoruz. ikisi de garip davranışlarda bulunuyorlar, ingiliz toplumunun normlarına pek uyamıyorlar. mark her ne kadar normal, aklı başında biri gibi görünse de yer yer onun da anormallikleri görülüyor, bunu mark'ın dizinin spoiler olabileceği için söylemeyeceğim bir bölümünde "this is my chance to be a proper person" demesiyle anlayabiliyoruz. jeremy ise her ne kadar çılgın, cool gibi görünse de bazen mark'tan bile daha ezik bir karakter olabiliyor. bu da onun aslında özünde cool görünmek için cool hareketler yaptığının, bir nevi yapmacık olduğunun kanıtı.

    dizinin yardımcı karakterleri ise mark ve jez kadar komikler. super hans, alan johnson gibi efsane karakterlerin yanında big suze, nancy, sophie, dobby, gerrard gibi komiklikte mark ve jez'i bile bazen solda sıfır bırakan çok iyi yazılmış karakterler var.

    dizi şimdiden kült statüsüne kavuşmuş durumda. belki en popüler dizi değil ancak dünyanın dört bir yanından bu diziye tutkun olmuş kişiler için peep show'un yeri doldurulamaz. buna ben de dahilim.

  • "seni işe yaramaz, içkici, pezevenk"
    babam

    ilk ikisi tamamdır, üçüncüyü de becerebilirsem bir yön vermiş olacağım hayatıma.

  • 23 şubat 1942 sabahı, rua gonçalves dias 34, petrópolis, rio de janeiro adresindeki yatak odasının kapısı, öğleye kadar açılmadı. bu durumdan şüphelenen hizmetçiler polise haber verdiler. yatak odasına giren polisler sırtüstü yatan stefan ile elini onun göğsüne koymuş olan sevgilisi lotte'yi buldular. "veronal" adındaki ilaçtan almışlardı. titizce düzenlenmiş masanın üstünde pulları bile yapıştırılmış olan veda mektupları duruyordu. ayrıca petrópolis valisi'ne hitaben yazılmış "deklarasyon" başlıklı bir mektup vardı:

    "kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce son bir görevi yerine getirmeye kendimi mecbur hissediyorum. bana ve çalışmalarıma böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke brezilya'ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. her geçen gün bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim. benim lisanımın konuşulduğu dünya bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum avrupa'nın kendi kendisini yoketmesinden sonra hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu.

    ama hayata 60 yaşından sonra yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyaç var. benim gücüm ise uzun yıllar süren yurtsuzluğum sırasında tükendi. böylece ruhsal çalışması her zaman en büyük sevinci ve bireysel özgürlüğü bu dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor.

    bütün dostlarımı selamlarım! umarım uzun gecenin ardından gelecek olan sabah kızıllığını görebilirler! ben, çok sabırsız olan ben, onların önünden gidiyorum."