ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mehmetçiğin gültan kışanak'a verdiği ayar
-
alnından öpülesi askerdir. umarım açığa alınmak, soruşturmaya uğramak gibi bir sıkıntı yaşamaz.adamlar alışmışlar çığırtkanlıkla, taşla, molotofla istediklerini almaya, alamayınca basıyor yaygarayı.yalnız bir ara sönme patlaması yaşıyor kadın, çığırtkanlık tavan yapıyor ve sonra askerimizin soğukkanlı tavrı ve kapak cümlesinden sonra istenmeyen davranış sönmeye başlıyor.böyle devam işte; yeter arkadaş, sen ezildiysen biz de ezildik, yokluksa yokluğun en alasını sizden başkaları da yaşıyor.payımıza kaç lokma düşüyorsa hakkını alırsın eşitçe, milletin tepesine çıkıp işemenin alemi yok.
zelyot ve 2tam1bölü2 tarzı aşk yaşamak
-
konuyu ima eden o kadar çok başlık var ki pıtırcıklı, böcekli; meramını nereye arzetmesi gerektiğini bilemiyo insan. en doğrusu açık konuşmak. (bkz: dobra)
uygun tanım, böylesini görmedimdir.
belli ki, bu arkadaşlar leziz bir ilişki yaşıyorlar, hatta mevzuyu evlilikle de taçlandırmışlar. (bkz: allah mesut etsin) ne güzel. keşke, bir şansları olsa da her sabah nikah memurunu kah evlerine çağırıp, kah emirgan'daki çay bahçesine davet edip aşklarını bir daha bir daha ve hatta bir daha tescil etseler. zira dışarıya yansıttıkları görüntü böyle bir ihtiyaçları olduğu doğrultusunda.
yine bana bok yemek düşüyor gibi gözükmekle beraber, her sabah bir sürü kişinin önünde (bkz: yetmiş milyon bizi izliyor) birbirine tekrar tekrar aşk ilanında bulunan bu çift; her gün yenisi eklenen entry'lerle ilişkilerinin benim gibi dallamaların dahi ağzına sakız olmasını, sözlüğün tülin ve caner'i olmayı kabul etmiş görünüyorlar. zira bu public ortama yazılan her şey, hakları michael jackson'un olmakla beraber, fiilen artık publictir. public olan da çekilir uzatılır. ikibuçukken üç yapılır.
insan sevdiğini göstermek ister, bunu ona bana herkese anlatmak, coşkun ruh halini patlatmak ister. ben de yapmışımdır bunu, merak eden arasın bulsun sözlükte. lakin sen bunu her sabah sadece sintaksı değişen aynı manadaki cümlelerle yaparsan derler ki "hacı baba batı yakasında değişen bir şey yok belli ki, her sabah her sabah sen bize neyi anlatıyon allaşkına?"
kısacası, çoğunluğun algı ve normlarının dışında yürüyen bu ilişkiyi, bile isteye her allahın günü gündeme getirirsen, zaten kerameti kendinden menkul ahalinin gözüne sokarsan; o çoğunluğun içinden bununla dalga geçen de çıkar, anlamayan da çıkar, ha bir ihtimal örnek alan da olur. olmamalı ama o da olur be anam.
bu da çuvaldız,
sevmek suç muuu?
kader buu mu?
sensizrabbimcanımalsınkaderimdesenvarsın
nejat işler'in galatasaray hakkında tweet'i
-
link
--- spoiler ---
6 ay önce birini başkan yapıp, 6 ay sonra göndermeye demokrasi değil, kaos denir. fenerbahçeliler görev almayı da görev bırakmayı da bilirler ve fenerbahçe başkanları kravatlı değil atkılıdır. sapla samanı karıştırmayın.
--- spoiler ---
aziz yıldırım'ın 20 sene başkan olduğu kulüp için 'görev bırakmayı bilirler' ifadesinin yer aldığı, türkiye'nin en zengin ailesinin üyesine kravatlı değil atkılı denilen bir tweet.
29 mart 2015 cumhuriyet halk partisi ön seçimi
-
yıllarca "lider sultası", "parti içi demokrasi" kavramını ağzına sakız edenlerin nedense tek bir olumlu yorumla bile bahsetmediği seçim. eksikler olabilir, düzeltilmesi gereken hususlar olabilir. bu tecrübeden sonra bir dahaki seçimde daha da iyisi yapılır.
kimse kusura bakmasın da türkiye'nin mevcut şartlarında, bunu takdir etmeyen aydın, demokrat falan değildir.
tahminlere göre meclise girecek chp milletvekilerinin yaklaşık yüzde 80'i önseçimlerde gelmişlerden oluşacak.
bu ne demek biliyor musunuz? seçilmek için, yerinde kalabilmek için genel başkana, parti üst yönetimine yalakalık yapmak zorunda kalmayacak milletvekilleri. ilk başta chp üyelerine yani halka karşı sorumlu olacaklar.
işte bunu yapan adam da kendine güvenen ve gerçek bir demokratlık örneği gösteren kemal kılıçdaroğlu'dur.
hansel ve gretel'i ekmek çarpması
-
bir masal realitesidir. o kadar ekmeği yere atarsan olacağı bu.
zeytinburnu belediyesi buz hokeyi takımı
-
zeytinburnu belediyesi buz hokeyi takımının abd'de olsa çoktan yüksek bütçeli bir hollywood filmine dönüştürülecek türden güzel bir hikayesi var. belediye başkanı murat aydın'ın ifadeleriyle buraya koyuyorum ki farkı anlaşılsın;
buz hokeyi takımı’nın fikir sahibi zeytinburnu belediye başkanı murat aydın, takımın kuruluş hikayesini şöyle anlattı:
“5 sene önce geri dönüştürülebilir atıkları doğaya kazandırmak amacıyla “doğaya destek sizden buz pateni biletiniz bizden” şeklinde bir sosyal sorumluluk projesi başlattık. proje kapsamında geri dönüştürülebilir; kağıt, cam, karton vs. atıkları getiren herkes belediyemiz tarafından kurulan mobil buz pistinde ücretsiz olarak kayma şansını elde ediyordu. fakat proje, başladıktan kısa bir süre sonra, ‘amacı olmayan veya gelecek ilgili hiçbir hedefi olmayan gençler’ diye nitelendirebileceğimiz çocuklarımız tarafından sekteye uğratıldı. yaşanan bu problem üzerine bizler de sorunu şiddetle değil ilgiyle çözmeye karar verip, ‘bu gençlerimizden bir buz hokeyi takımı kuralım!’ dedik. takımı kurduktan kısa bir süre sonra federasyon başkanını aradım ve ‘bizim böyle bir projemiz var, belediye olarak buz hokeyi takımı kurduk. bizi bölgesel lige alır mısınız?’ dedim. sağ olsun kabul etti. ve maceramız o gün itibariyle başladı.”
bu takım önce buz hokeyi süper ligine çıktı ardından da lig şampiyonu oldu ve nihayet avrupa'da önemli bir derece yaptı. kimler ön ayak olduysa hepsinin emeğine sağlık. bu kardeşlerimizi de ayrıca kutluyorum. akp'li başkan'a da sevgi ve saygılarımı iletiyorum. tebrikler.
starbucks bostancı
-
cumartesi sabahı erken bir saate "hadi moonstruck'a gidek" diye gittiğimiz, moonstruck'ın kapanıp yerine buranın açıldığını görünce üzülüp "e kahve içek bari" diye oturduğumuz yer..
sabah erken bir saat olduğu için bizden başka kimse yoktu. siparişimi verdim "iki latte, bi kek, bi çiizkeyk.." adımı sordu. ukala ekşici bir piç olduğum için "bi kişi var zaten" dedim. neyin peşindesin mına koyim?
siparişimi alıp masaya oturunca kasadaki çocuğun içime sokup çevirdiğini anladım:
http://i.imgur.com/u7czz.jpg
herif incici piç çıktı.
inşallah bir gün bütün starbucks senin olur. ışığın hiç sönmezin, yıldızın parlasın.
jose mourinho
-
barcelonalılar uzay'dan gelmişse, dünya'yı kurtaran adamdır.
yadigar ejder
-
iddia 1 - yadigar ejder, son dönemlerinde sefalet içinde yaşadı ve parkta donarak öldü.
gerçek 1 - parkta donarak değil, bir lokantanın tuvaletinde düşerek hayatını kaybetmiştir. alkol kullanmadığı halde, arkadaşlarının limonatasına votka koyarak sarhoş etmesinin de bunda etkisi olduğu söylenir. onun dışında, fakirlik ve yokluk çektiği doğrudur ama yeşilçam'ın diğer figüran ekibinden çok da farklı değildir yaşamı. (ayrıca, ileri derecede şeker hastası olduğu, düşmesinin sebebinin şeker koması olduğu da bir iddiadır.)
iddia 2 - kemal sunal'la tartıştıktan sonra yeşilçam'da iş verilmez kendisine.
gerçek 2 - kemal sunal ile oynadığı son filmi tarzan rıfkı'dır, 1986 yılıdır. ondan sonra 8 tane filmde oynamıştır. ölmeden önce en son dalgacılar . filminde oynamış. yani bir şekilde kemal sunal filmlerinde oynatılmadığı doğru olabilir ama komple bir ambargo olayı yok.
iddia 3 - güreş sahnesinden sonra, kemal sunal sıcak arabada beklerken, yadigar ejder ısınmak için arabaya girmek ister, arabaya alınmayınca, settekilerle tartışmıştır, bir daha kendisine film verilmemiştir.
gerçek 3 - o sahne 1982 yapımı doktor civanım filmindedir. o filmden sonra içinde kemal sunal filmleri de olan bir çok filmde oynamıştır.
bunun dışında mezar taşında, 1991 tarihinde öldüğü yazarken, 1992 'de ölmüştür. yine mezar taşında 1951 yılında doğduğu yazsa da, 1946 doğumlu olduğu söylenir. ailesi ile ilgili bilgi olmadığı için hakkında çok fazla yalan-yanlış bilgi dolaşmaktadır internet sitelerinde. genç yaşta ölmesi elbette üzüntü vericidir ama belli bir kesim tarafından ajitasyona varacak derecede istismar edilmektedir bu durum. unutulmasın ki, yeşilçam'da, en az yadigar ejder kadar trajik hayatlar yaşayan ve hayata veda eden bir çok sinema emekçisi vardır.
küçük çocukların çıldırtan soruları
-
- anne bu ne ?
- buzdolabı yavrum .
- neden ?
ufacık ülkesin sen daha ordun bile yok
-
başbakan yardımcısı tuğrul türkeş'in lüksemburg'a verdiği ayar cümlesi.
devleti yönetenlerin dünyaya bakışını anlamak için güzel bir örnek. bu tip insanlar 14 yıldır ülkeyi yönetmektedir.
[http://t24.com.tr/…lkesin-sen-ordun-bile-yok,329550 http://t24.com.tr/…facik-ulkesin-sen-ordun-bile-yok]