hesabın var mı? giriş yap

  • hp alin hem sicak hem soğuğu yaşayin. kasada yanma ekranda donma şeklinde

    yıllar sonrası için edit: lenovo hiç almayın! hp'yi rahmetle ararsınız.

    2020 editi: başlığa baktım şukela modunda en tepede kendimle karşılaştım. şunu söylemem lazım 2003 de toshiba aldım 5 sene taş gibi sağlam çıktı. 2008de bir toshiba daha aldım 6 sene çatır çatır kullandım. sonra ne olduysa ( olan belli aslında maliyetler ve rakiplerin kalitesiz ve düşük fiyatları tabiki) bu japonlar piyasadan çekildi. lapin çinlisine topun korelisine kaldık. en son seviye işlemci ram vs va kullansalarda hiçbiri 5 para etmiyor. ah be toshiba kalitesi seni rahmetle arıyoruz.

  • adam tam sözlük formatına uygun şu başlığı (bkz: nike katar 2022 dünya kupası reklamı) açıyor tutmuyor.

    sonra dangalağın biri sözlük kurallarına uygun başlıkların yerine saçma sapan bir başlık açıyor ve tutuyor. sözlükte herkes böyle aşırı yorumlu paylaşsın artık başlıkları madem.

    iyice sosyal medya çöplüğüne benzetin burayı da. neyin ne olduğu karışsın hiç bulmayalım. nike'ın reklamını aramak istersek, böyle dangalakların açtığı alakasız başlıklar yüzünden hiç bulamayalım mesela.

    edit: başlık düzeltilmiş.

  • ikisi de aşağı yukarı kendi ülkelerinde aynı işi yapan insanlara verilen paralardır. yani bir öğretmen türkiye de 100 tl kazanmak için çalıştığı süreyle, almanya’da bir öğretmenin 100 euro kazanmak için çalıştığı süre aşağı yukarı aynıdır. bu durumda türkiye’deki öğretmenin alım gücü almanya’daki öğretmene göre aşağı yukarı 6-7 kat daha azdır. yani kimse salak değil merak etme. insanlar döviz kurlarını karşılaştırarak bir sonucu varmıyor. alım gücüne bakıyor. sen de gelip burda 5 euroya trollük yapıyorsun.

    edit: çok mesaj geldi. ben sadece şunu demek istedim: birebir nominal değerlerle karşılaştırınca da zaten 6 kat civarı alım gücü farkı çıkıyor. yani 100 tl ve 100 euro karşılaştırmasını yapan insanlar da bunun farkında demek istedim. bir arkadaş şurada hesaplamış. isteyen bakabilir.

  • amazon'da indirimde görünce alayım dedim. çünkü bu devirde bir şeyi aldın aldın, alamadın haftaya 2 kat fiyata ulaşır ki benim ürün de 1.5 katına ulaştı. ne zaman kullanırım bilmiyorum maksat yatırım.

    ürünü şöyle bir sudan geçireyim kaldırım dedim ardından. suda gezdirip koydum kenara. sularını silmedim. ardından döküm uzmanı bir arkadaşım geldi. tava aldım falan derken şöyle bir inceledi. sen bunu kurulamadan mı koydun dedi.

    he dedim. ıslak ıslak bıraktım tezgahın üzerinde.

    olmaz dedi. bak asma yeri paslanmış.

    what dedim, alıp elime baktım hakikaten öyle olmuş.

    sonra döküm uzmanı arkadaşım tavayı ilk kullanımdan önce yağlayıp fırınlamak lazım, refika'yı aç izle dedi.

    açtım izledim. ardından başka bir teyzenin videosu otomatik olarak başladı. o kadını da izledim.

    sonra dediklerini harfiyen yaptım. tavaya zeytin yağı döktüm. sonra fark ettim ki yemek yapmıyorum sadece yağlayacağım. ama yemek yapar gibi yağ dökmüşüm.

    döktüm bir kere diyerek tavayı pasta fırçası gibi fırçayla güzelce yağlıyorum. 40 pınar yağlı güreşçisi gibi oldu tava. ellerim kollarım sıçrayan yağlarla dolu bu arada.
    altını üstünü deliklerini bir güzel yağladım. sonra fırına attım.

    pişirdim tavayı. fırından yanık dumanlar çıkmaya başladı. teyzenin videoda duman çıkar camı kapıyı açın diyordu.dediklerini yaptım. 20 dakika yağlanmış boş tavayı pişirdim bir güzelce. çıkardım bir saat sonra fırından elim yanmasın diye korkarak tutuyorum.

    tava bir parlamış ama nasıl. fırının da içine sıçmış tabi bu arada. her tarafı yağ.

    aldım sonra tavayı yıyakayım dedim biraz. çok da yıkamamak lazımmış çünkü. mutfak malzemesi değil sanırsın tapılacak bir nesne gibi anlatıyor herkes videolarda vs.

    fazla incitmeden yıkamaya çalışıyorum tavayı. ama yağ o kadar çok ki. ne kadar suya tutsam durulanmıyor. detarjana geçtim. haldur huldur yıkıyorum. en sonunda ağır yağ katmanı çıktı. elime o mat demir gelir gibi oldu. hah dedim yeter bu kadar yıkama. güzelce kuruladım artından kağıt havluyla. koydum kenara.

    bundan sonra ne zaman bir şey pişireceğim bilmiyorum ama tavaya verdiğim o emek, akan giden o sular, kollarımın tavayı kaldırıp indirirken gereksizce yorulup kas yapması, deterjan tüketimi, elektrik sarfiyatı, fırının içinin batırması derken kendimi bilgisayarın başına zor attım.

    özetle o kadar uğraştım ki (yemeği ihtiyaç olarak görenlerdenim diyebiliriz) artık tavanın ormanda bir ceylan avlayıp pişirip baharatını osunu busunu atıp bana yedirmesini bekleyeceğim.

  • az önce yorganı tepesine kadar çekip uyuyan annemin yanına gittim, hemen yorganı kalkırıp, kocaman yatağına yattım, göğsüne, çocukluğumdaki gibi, kalp atışlarını dinledim. duymak istedim. o da sarıldı, gülüştük. anneannemi hatırladık sonra, sadece sessizce kapadık gözlerimizi... hala atan kalbini duydukça ağladım birazcık huzurla.

    uzun zamandır, bu kadar güzel bir şey hissetmemiştim. ne diye büyüyüp, yok yere başka omuzlara vuruyorsak kendimizi?

    ve annenin hayatta olması bu dünyadaki bence en güzel/anlamlı şey gibi...

  • geçmiş zaman...mahalle bakkalının önü...orta yaşlı bi amca tık nefes bakkala girer:

    - benim karı buraya geldi mi?
    -- yoo?
    - hah iyi, ekmek falan alırsa bana yazma!
    -- niye?
    - karı başkasına kaçmış...

    :))) (tek derdin bu olsun be amcam)

  • yakın bir dostuma güzel bir müşteri memnuniyeti deneyimi yaşatmış market.

    arkadaşım kanyon'daki mağazalarında gezinirken yere düşüp kırılmış bir ürünün ıslak zeminine basarak kayıp düşüyor ve şans eseri fiziksel olarak ciddi bir yaralanma yaşamıyor (ama 2 hafta topalladım dedi) bu esnada cep telefonu kırılıyor vs.

    mağaza yetkilileri kendisi ile hemen ilgileniyorlar, özürler vs. neyse uzatmayalım dostum doktor kontrolüne gideceğim diyor, "beyfendi elbette gidin, her türlü masrafı karşılayacağız" diyorlar. türkiye şartlarında olayın sıcaklığı ile verilen bu tür sözler genelde tutulmaz ama duyduğu ağrı sebebi ile doktora gidiliyor, neyse bir şey yok.

    kırılan telefonunu tamir ettiriyor + doktor faturası mağazaya bir dilekçe ile veriliyor ve 10 gün içinde tüm masrafları ödeniyor.

    diyeceksiniz ki "ee yapılması gereken yapılmış", ekşi sözlükte o kadar çok rezalet okuyoruz ki, müşterisine gerçekten doğru muamele ve yaklaşım yapan yerleri de arada bir övmek lazım. hep sopa olmaz biraz da havuç verelim.

  • arkadaş bu nasıl memleket. van, antep, adana arkeoloji müzeleri tam 6 yıldır restorasyon sebebiyle kapalı. kültür bakanlığından dedikodular yayılıyormuş, müzedeki eserlerin satıldığı, yerine benzer sahtelerin yapıldığı, ondan böyle uzun sürdüğü konusunda. uşak müzesi'nde görmedik mi sanki sahtelerin yapılıp orjinallerin nasıl satıldığını. yazık yemin ediyorum şu memlekete yazık, her yerinden bişeyler çıkıyor 2.abdülhamid gibi devlet eliyle avrupa'ya amerika'ya satılıyor. utanıyorum artık...

  • tamam çok güzel dizi ben de bayılarak izliyorum fakat: ulan bu ted denen herif ne pis ne terbiyesiz bi adamdır ki çocuklarına robin teyzenizi şöyle öptüm böyle düdükledim diye anlatabiliyor? bu cavurların aile kültürü yok mu lan? benim babam gelse safiye teyzeni şöyle düdükledim böyle eline verdim o da benim kucağıma oturdu sabaha kadar hoppidi hoppidi zıplattım dese iyi mi? terbiyesiz...

  • arabaların egzoz gazları bir çok madde içerir, bunların bazıları diğerlerine göre oldukça zararlıdır. benzin bir hidrokarbondur ve aracınız bu yakıtı yakmadan önce hava ile karıştırır. yanma olarak adlandırılan bu işlem bir çok kimyasal yan ürün üretir.

    oluşan bu yan ürünlerin bazıları tamamen güvenlidir. örneğin soluduğumuz hava %78 oranında nitrojen (n2)'den (azot) oluşur. bu azotun bir kısmı yanma sırasında oksijen ile reaksiyona girer ancak çoğu aracın egzozundan yine n2 olarak salınır. egzoz gazı ayrıca su (h2o) içerir. kış aylarında egzoz borularından su damladığını sık sık görürüz.

    araba motorları birçok zararlı madde yayar. bunlardan bazıları asit yağmuruna neden olabilir. karbon dioksit (co2), nitrojen oksitler (nox) ve kükürt oksitler bunlardan bazılarıdır.

    yanmamış hidrokarbonlar, partiküller (karbon partikülleri) ve uçucu organik bileşikler (voc) gibi araç emisyonları kardiyovasküler hastalıklar ve kanser gibi sağlık sorunlarına neden olabilir.

    karbon monoksit (co) de araç emisyonunda bulunan zehirli gazlardandır. bu gaz, kan dolaşımındaki oksijenin yerini alır, yeterince solunur ise boğulmanıza neden olur.

    şuana kadar yazdıklarımız araba kullanmanın ne kadar zararlı ve tehlikeli olduğunu gösteriyor. ancak katalitik konvertörler tam da bu sırada devreye giriyorlar ve motor emisyonlarının daha az zararlı hale gelmesini sağlıyorlar.

    ¦ katalitik konvertör nedir?
    katalitik konvertör, 1950'lerde fransız makine mühendisi eugène houdry tarafından icat edilmiştir. houdry, otomobil emisyonunu temizlemek için katalitik konvertörü tasarladı.

    katalitik konvertörlerin yaygın kullanımı ise 1975 yılı civarında, hükümetlerin arabalardan kaynaklanan hava kirliliğini azaltmaya çalışmalarıyla başladı. ancak o dönemde birçok araç kurşunlu benzin kullanıyordu. kurşun (pb), katalitik konvertörün egzoz gazları ile reaksiyona giren yüzeyini kaplayarak düzgün çalışmasını engellemekteydi. bu nedenle de katalitik konvertörlerin kullanımı sınırlı düzeyde kaldı.

    ¦ katalitik konvertörler nasıl çalışır?
    katalitik konvertör egzoz borusuna bağlıdır. metal bir kasa ve seramik bir petek içerir. bu seramik petek, platin (pt), paladyum (pd) ve rodyum (rh) karışımı ile kaplanmıştır. bu soy metaller oksidasyona, korozyona ve aside dayanıklıdır. bu nedenle de kötü hava koşullarına ve araba motorunun saldığı tüm kimyasallara dayanabilecek özelliktedir.

    katalitik konvertörlerdeki soy metaller katalizör görevi görür. katalizörler, kendileri etkilenmeden bir kimyasal reaksiyonu tetikleyebilen bileşiklerdir. katalitik konvertör içindeki petek yapısı, reaksiyonların gerçekleşebileceği yüzey alanını maksimuma çıkarır. görsel

    ¦ katalitik konvertörde hangi kimyasal reaksiyonlar meydana gelir?
    katalitik konvertörler, zararlı emisyonları azaltmak için indirgeme ve oksidasyon (redoks) reaksiyonlarını kullanır.

    platin ve rodyumdan oluşan bir indirgeme katalizörü kullanırlar. azot oksit moleküllerinden (no ve no2) nitrojen atomlarını uzaklaştırarak nitrojen oksitlerin (nox) azaltılmasına yardımcı olurlar. bu işlem, serbest oksijenin oksijen gazı (o2) oluşturmasını sağlar. daha sonra katalizöre bağlı nitrojen atomları birbirleriyle reaksiyona girer. bu reaksiyon azot gazı (n2) oluşturur. tüm bunlar sonucunda daha az nox ve zaten havada yüksek miktarda bulunan azot salınır.

    katalitik konvertörler ayrıca platin veya paladyumdan oluşan bir oksidatif katalizör kullanarak hidrokarbonları (hc) ve karbon monoksiti (co) azaltmaya yardımcı olur. başlangıçta, karbon monoksit ve oksijen birleşerek karbondioksit (co2) oluşturur. daha sonra yanmamış hidrokarbonlar ve oksijen birleşerek karbondioksit ve su oluşturur.

    çalışma şeklini gösteren animasyon

    modern katalitik konvertörler oksijen sensörleri (lambda sensörü) kullanarak egzoz akışına ne kadar oksijen pompalanacağını kontrol ederler. doğru miktarda oksijenin sağlanması, indirgeme ve oksidasyon reaksiyonlarının daha verimli hale gelmesini sağlar.

    araştırmacılar, katalitik konvertörlerde altının kullanılıp kullanılamayacağını da araştırmaktalar. kulağa pahalı gelse de altın diğer birçok soy metalden daha ucuzdur. ayrıca birkaç 10 yıl içerisinde platin gibi metallerimiz tükenmesi ihtimali de bulunmaktadır.

    katalitik konvertörler, içerdikleri pahalı metaller nedeniyle çalınmaya da oldukça müsaittirler. jeffersontown, kentucky, abd'de sadece 4 ayda 180 bin amerikan doları değerinde katalitik konvertör çalan bir aile polis ekiplerince yakalanmıştır. görsel

    ülkemizde ise değiştirme maliyetinin yüksek olması nedeniyle maalesef dizel partikül filtresi ve katalitik konvertör iptali oldukça yaygındır.

    kaynak: letstalkscience - popularmechanics