hesabın var mı? giriş yap

  • 100 üzerinden 130 ile dede korkut anadolu lisesi 1. sınıfta aldığım fizik notumdur.

    olay şöyle gelişti efendim:

    efsane bir hocamız vardı. süzmenin tekiydi. ajdar tipli bir vakaydı. sınavlarında a.b.c.d.e.f.g.h.ı.j.k.l.m diye gruplar olurdu ve hepsinin de soruları tamamen farklı olurdu. bazen bir sınıfta aynı gruptan olan 3 kişi falan olurdu.

    neyse bu eleman yan sınıfta sınav yapmaya girmeden önce kapıda bizim mikail "hocam napıyorsunuz" dedi, hoca da "sınava giriyorum" dedi. neyse mikail hocaya "hocam elinizdekilerden bir tane versenize" dedi ve hoca da sınav kağıtlarından birini verdi. o derece süzme idi. koptuk o an. mikail d grubu bir kağıt almıştı. sorulara baktık, çözmek mümkün değil. herkes çözmeye çalışıyor d grubunun sorularını ama imkansız gibi. mikail 3 tanesini çözdü, başka soruları çözebilenler oldu kendilerince, herkes o grubun sorularını yazdı ve hoca süzme olduğundan hocayı kandırıp herkes d grubu alır yırtarzı eşiğine odaklandı.

    yan sınıfın sınavı bittikten sonra hoca bize girdi. girdi derken öyle değil. sınıfa girdi yani. neyse. hoca kağıtları dağıttı. önce kız hocam ben d grubu alabilir miyim diye kağıdını verdi hocaya. hoca verdi. sonra herkes d istedi. yaklaşık 20 kişi falan d grubu oldu. daha fazla d grubu kalmadığından d grubu olamadı diğerleri. ben de d grubu alamayanlardandım. benim grubumdan 4 kişi vardı sınıfta. önümdeki ezgi, yanımdaki sıra arkadaşım yiğit, arkamdaki sena ve ben. öyle denk getirdik kağıtları değiş tokuşla.

    velhasıl 4'ümüz de zeki çocuklardık. ama sorular harbiden kazıktı. sınıf birbirine girmişti. millet alenen kopya çekiyordu ama hoca süzme olduğundan hiçbir şey demiyordu. curcuna içinde herkes mikail ve çevresinde d grubunu yapmaya çalışıyordu. biz de baktık her soruyu çözemeyeceğiz. ben 3 soru çözebildim o kağıttan. ve fizikte en iyi öğrencilerden biri olmama rağmen. diğer arkadaşların da çözebildiği sorular ile toplamda 7 ya da 8 farklı soru çözebildik. aralarda yanlış da çıkar, hoca da süzme diye ben fikir öne sürdüm. dedim ki aynı soruları arka sayfaya da cevaplayalım. hoca süzme, anlamaz. yuttururuz. kızlar cesaret edemedi. yiğit 4 tane mi ne soruyu arka sayfaya tekrar cevapladı. ben de ondan daha fazlasını.

    ama sorular kazık olduğundan hiç emin olamıyorduk. ne alacağımız tam sürpriz olacaktı. öyle de oldu.

    sınav sonuçları açıklanıyordu 2-3 hafta sonra. ben ve yiğit arka arkaya geliyorduk sınıf listesinde. hoca başladı okumaya. d grubu tam sıçışta idi. en güvendikleri isim mikail, ilk açıklananlardandı. 45 almıştı. ondan yüksek alan da yoktu d grubunda. herkes 15-20 gibi notlar alıyordu. daha düşükler de vardı.

    hoca okuyor

    ali 10
    veli 05
    deli 25
    sena 80 (bizim gruptan) oooovvv çekiyor millet
    ...
    ..
    ezgi 80 (bizim gruptan) oovvvv çekiyor millet ben sıçıştayım. onlar zaten 8 soru yapmıştı. o zaman bizim hile anlaşılacaktı.
    ..
    ..
    yiğit 120 (sınıf yarıldı) biz koptuk
    uğur 130 (sınıf krize girdi) gülmekten ölüyoruz.

    neyse herkes bitince bizim süzme bize döndü:

    - çocuklar sizin kağıtları 3'er defa topladım her seferinde 120 ve 130 çıktınız. (biz anladı sanacakken) biliyorsunuz bir sınavda 100 puandan fazla alamazsınız, sizin 20 ve 30 puanlarınızı 2 sınavlarınıza ekleyeceğim. aferin çocuklar!

    yemin ediyorum sene bitene kadar güldük. hala da gülüyorum yıllar geçti amk. bir insan nasıl bu kadar süzme olabilir:)

    efsane hocaydı yeminle. her ders uçuk başka vukuat olurdu:)

  • acaba sadece ben mi yapıyorum diye merak ettiğim eylemdir. tuvalet esnasınca, maillere baktınız, ekşi sözlük okudunuz sıra geldi temizlenmeye, eğer evde değilseniz telefonu koyacak bir yer yoksa, kaçınılmaz son.

    edit: ulan kimse yapmıyormuş, ne pis adammışım ben. vurun.

    edit 2: noolur, beğenip favlamayın. bu kara leke ile debeye gircem nerdeyse, gitti kız gibi profil.

    debe editi: tüm ricalarıma rağmen bu boktan entryimi debeye sokup profilime kara leke çalan yazar arkadaşlarıma ince bir sitem gönderiyorum.

    debe editi 2: işbu entryimi kendi entryleri ile destekleyen, entry girip kendini rezil etmek istemeyen ama bana özel mesaj atarak yalnız olmadığımı hissettiren onlarca yazar arkadaşıma teşekkürlerimi sunuyorum.

  • herkesin ağzında bir winter is comingdir gidiyor ama, a song of ice and fire serisindeki tartışmasız en vurucu laftır.

    "the north remembers lord davos. the north remembers, and this mummer's farce is almost done."

    güneyli birilerinden, mesela bir mersinli'den intikam almak istiyorum şu anda, konusu mühim değil.

  • time dergisinin 1998 yilinin hemen ba$inda duzenledigi, hayatimin gidi$atini cok acaip bir $ekilde degi$tirmi$ me$hur anket. evvela a$agidaki linke tikla sevgili okuyucu. hikayeyi anlatmaya birazdan ba$layacagim.

    http://webarsiv.hurriyet.com.tr/…98/02/09/28026.asp

    hatirladin degil mi? evet, ba$liyorum.

    1998 yilinin $ubat ayi. o siralar ben bir medya kurulu$unun ankara merkezinde sistem & network sorumlusu olarak part time cali$iyorum. fakat sorumlu oldugum sadece iki $ey var, biri ankara merkez ile istanbul merkez arasindaki x25 baglanti -ki tum haber ali$ veri$i bu hat uzerinden saglaniyor- digeri cali$tigim ankara merkezdeki novell network. bu ikisi takir takir cali$tigi surece benim yapabilecegim bir $ey yok, mutemadiyen yatiyorum, ki yakla$ik 10 ay bu $ekilde yatmi$im. yapacak hic bir i$ yok. frame relay, dsl, kablo gibi internet'e sabit bir hat da bulunmadigindan kendi cabalarimla elde ettigim dialup hesaba baglaniyorum. fakat o zamanlar dialup pahali bir $ey oldugu icin pek fazla bagli kalamiyorum, gunumuzun 146'si gibi. o yuzden, gunlerim cay/kahve sigara tuketmekle, tv izlemekle, kameramanlarla kameralar, seslendirme sanatcilariyla (haberlerin metinlerini okuyan, seslendiren kimseler) meslekleri hakkinda muhabbet etmekle geciyor. sikintidan patliyorum, yine de sanilmasin ki orada guzel gunlerim olmadi. ornegin bir defasinda, seslendirmenlerin ofiste bulunmadigi bir sira acilen i$lenmesi gereken bir haber gelmi$, rica uzerine necmettin erbakan'a sesimi vermekle ba$layan seslendirmen hayatim, haberin yayinlanmasindan sonra haber mudurunun "bu kutuk sesi her kim cikardiysa bir daha cikarmasin" yorumuyla sona ermi$ti.

    uzatmayayim. i$ hayatim bayik geciyor, derken bir gun, i$bu entry'ye sebep olan anketi duyuyorum, hurriyet gazetesi hatta yurtsan atakan'in ta kendisi olabilir, emin degilim, gunahini almayayim. anket, ce$itli kategorilerde en cok oy alan isimleri listemekle alakali. isimler ise onceden belirlenmi$ degil, direk uydurma bir isme de oy vermek mumkun. anketin turkler arasindaki amaci ise ataturk'e oy vermek, oy verdirmek, birinci yapmak.

    sistem yonetimine ilgili oldugum kadar programlamaya da ilgiliyim ve bu anketi can sikintimi gidermek ve programlama pratigi icin bir firsat olarak goruyorum. yapmak istedigim ise basit, bir program yazmak ve programin otomatik, cekirdek gibi oy atmasini saglamak. bu i$ icin o donem pek hakim olmadigim c dilini seciyorum.

    programi yazmayi bitirdikten sonra oy verilecek ki$i olarak ataturk ismini seciyorum ve programi cali$tiriyorum. program cali$iyor, ataturk'un oylari durmadan artiyor. $irkettekiler ise durumdan memnun, afferin diyorlar, cay kahve ismarliyorlar, sigara tutuyorlar. fakat ben programin dogru durust cali$tigindan, gercekten oy atip atmadigindan emin degilim. benden ba$ka oy atan (browser'dan elle, tek tek) insanlar da var. o yuzden oy verilecek ki$inin ismini degi$tirmeye karar veriyorum ve bunun icin cok dangalak bir zaman ve cok dingil bir isim seciyorum: cuma ak$am mesai sonu ve kendi ismim.

    haftasonu eski$ehir'e ailemi ziyarete gidiyorum. aklimda ne anket var, ne program ne de ba$ka bir $ey, sadece ailemin yanindayim, guzel yemekler yiyorum, iciyorum, kisacasi aile saadeti ya$iyorum. bir sonraki sahnede ise $u var: bir ceylan turizm otobusu, ak$ama dogru bir vakit, orta koridorda oturan bir teo, bir kac koltuk onunde capraz koridorda hurriyet okuyan biri, gazetenin arka sayfasi, sag ustte yeri garanti manken ve hemen solunda ismim, man$etten.

    siradan biri olarak kendi ismimi ulkenin en buyuk gazetelerinden birinde, hem de arka sayfasini kaplayacak bir haberde gormeye ali$ik degilim, $a$iriyorum. fakat bir diger yandan da kendi kendime $unu diyorum, "cok jenerik bir ismim var, kesin ba$ka bir dangalakla ilgilidir." ke$ke oyle olsaydi sevgili okuyucu. gazete sahibi okumasini bitirdiginde hemen gidip gazeteyi istiyorum, koltuguma donup okuyorum, malesef haber benimle ve bu anketle ilgili cikiyor. (yanilmiyorsam $u soru vardi) kim bu murat arslan? tum i$ adamlari birbirlerine bu soruyu soruyorlarmi$, kimse kim oldugunu bilmiyormu$, almanya'da i$ hayatina devam eden biri oldugu du$unuluyormu$.

    ertesi gun, okula degil direk i$e gidiyorum. yaptigimi telafi etmem lazim, tabi ki ba$ka bir ismi listeye sokarak ve daha az oy alanlara oy atarak, kendi ismimi cikartmanin tek yolu bu. kisa bir surede bu i$ten yirtabilirim. fakat malesef oyle olmuyor, cunku dalginlikta sinir tanimami$ bir insan olarak, cuma ak$ami kendi ismimi programda tanimladiktan hemen sonra, "$u programi bana gonder ben de kendi makinamda cali$tirayim, daha cok oy gitsin" diyen arkada$ima programi gonderiyorum. oyle ki, programin kaynak kodunu degil, cali$tirilabilir, binary halini gonderiyorum. yetmiyor, kendi ismimi tanimladiktan sonra derledigim halini gonderiyorum.

    burada onemli bir parantez acip binary nedir bunu kisaca aciklamak gerekiyor. bilgisayarlarimizdaki her dosya, ya text'tir, ya binary'dir. text dosyayi acip icine bakabilirsiniz, cunku icerisinde sadece text bulunur. binary ise, kabaca cali$tirilabilir dosyadir, programdir, ya da data dosyasidir. ornegin bir jpg dosya binary'dir, photoshop'la actiginizda resmi gorursunuz ama notepad ile ayni dosyayi actiginizda abuk subuk karakterler. notepad.exe de ornegin bir binary'dir, cali$tirilabilir, ama icine baktiginizda anla$ilmaz karakterler gorursunuz.

    benim arkada$ima gonderdigim dosya ise binary. icini acip bakamayacagi, icerigini -normal $artlarda- degi$tiremeyecegi, sadece cali$tirabilecegi bir dosya. ama bu cok yakin arkada$im ne yapiyor, bu i$lerden cok iyi anlayan biri olarak, gonderdigim programin icerigini kendi istedigi birine oy gonderebilmek icin degi$tiriyor. bir hex editor yardimiyla, kabak gibi gorulen murat arslan ismini ba$ka bir $eyle degi$tiriyor, isim, soyisim ve aradaki bo$lukla beraber 12 karakter olan bir ba$ka isimle, fenasi kerim'le.

    listede ataturk de dahil 9 lider, bir de ben variz. kendimi listeden bir an once cikarmak niyetindeyim, oncelikli amacim bu. fakat bir sonraki gun, ben tamam bu i$ oldu derken benim hic beklemedigim, ibne arkada$iminsa bekledigi bir $ey oluyor. fenasi bey de listeye giriyor. artik listede 8 lider, bir ben bir de fenasi beyle beraberiz.

    i$ler iyice boka sarmi$ durumda. ben fenasi'nin nasil olup da listeye girdigine anlam veremiyorum. cok gecmeden ne yaptiginin pek farkinda olmayan dingildek arkada$imin itirafiyla gercegi ogreniyorum. kisa bi tarti$manin ardindan, artik ikimizin de ortak bir amaci var, hem beni hem fenasi'yi listeden cikartmak, tabi yeni isimlere oy gondererek. bu i$i, yaptigini temizlemesi icin arkada$imin uzerine yikiyorum. paul atreides gibi fantastik isimlere bir suru oy gondererek bir kac gun icinde ismimi temizledi sagolsun.

    fakat o bir kac gunluk sure icinde neler oldu?

    - engin ardic, kanalinin ana haber ku$agi sonrasi ciktigi yorum ko$esinde $ahsima keci boku sifatini uygun gordu.
    - $irketten istifam istendi, ettim. (2 hafta sonra ba$ka bir yerde 3 kati maa$la i$e girdim)
    - atv ana haber'de konuyla ilgili bir haber yayinlandi, sadece istanbul'da 79 adet murat arslan oldugu ogrenildi.
    - tgrt ana haber'in murat arslan'in kim oldugunu ogrenecegi ve kamuoyuna aciklayacagi aciklamasi uzerine apartmana girerken maksimum dikkat gosterildi. eve 100 metre uzakliktaki iha'nin 15km uzagindan dolanarak okula gidilmeye cali$ildi.
    - leman olayi kapak yapti. fenasi kerim ile ilgili olarak, gencligin du$tugu durumu, artik turk gencliginin her $eyi ta$ak malzemesi yaptigi irdelendi.

    kisa bir sure sonra olay unutuldu, medya her zamanki $eylere odaklanmaya kaldigi yerden devam etti, ben de hayatima. gunumuzde ise bu olay, turk'lerin her gaza geldigi anket, fenasi ve time isimleri akla geldiginde hatirlanir.

    bunun di$inda, o donemde resmen comfortably numb durumundaki $ahsimi i$ degi$tirmeye zorlami$ ve bugunlere gelmeme katkisi olmu$tur.

    edit: hurriyet arsiv linki.

  • ----------------------bende ciğer yok hacı-------------------------
    -----iyi oynamıyom ben pek--------adam lazımsa gelirim-----
    -------------------------hadi beyler hadi----------------------------
    -----a2 ligini ezbere sayarım---------beyler ben soldayım----
    ------------8-2 olmuş ne geri döncem artık amk----------------