hesabın var mı? giriş yap

  • zafer ergin tarafından hayat verilen, hikayesinin gelişimiyle, oyunculukla, çekimleriyle bile fark yaratan, türk dizi tarihinin en iyi ekrana yansıtılmış karakterlerinden birisidir. kendisine düzenlenen suikastler ile kendisini anlatmaya çalışayım...

    kurtlar vadisi içerisinde iki kez suikast girişiminden kurtulmuş, iki başarısız sehemin sıkıntıları yüzünden üç konsey üyesini kaybetmiştir. dönemin büyük siyasileriyle telefonda istişare yapabilecek kadar nüfuzlu, büyük ortadoğu projesinin başkanı olacak kadar güçlüydü.

    * karahanlı'ya ilk suikast girişimi, ruslar tarafından gerçekleştirildi. islami bir terör örgütüne taşere edilen canlı bomba eylemi, 30 yıldır izlendiği aslan akbey tarafından engellenmişti. suikastın sebebi olarak, mehmet karahanlı'nın kendi ve hizmet ettiği amaçlar için çalışması gereken gürcistan/acaristan bölgesine gönderdiği tombalacı mehmet'in ruslara yanaştığını fark edip ortadan kaldırması ve rusların planlarını dağıtması söylenebilir. karahanlı, bu engellenen suikast sonucunda, kendisini kurtaran kgt'nin s2 kod adlı elemanı ile testere necmi sayesinde dolaylı bir bağ kurdu. bu bağ ile devletin operasyonu önceden haber alındı ve sehem ilk operasyondan kurtuldu.

    bahsi geçen olaylar için: (bkz: gül devrimi)

    * ikinci suikast, evinde hizmetçi kılığındaki bir suikastçi tarafından gerçekleştirilmek üzere iken eşi nergiz karahanlı tarafından engellenmişti. aslında pala ve ekibi tarafından yapılacaktı ama o onlara aslan akbey verilmişti. ikinci suikast, dizide hiç bir araya gelmeyen samuel vanunu-mito-kirve konsorsiyumunun işiydi. şanslı s ve nasibim 1 operasyonları yüzünden devlet içerisindeki bazı isimler aslan akbey'i yok etti. aynı başarısız operasyon yüzünden de samuel vanunu baronluk sevdası yüzünden karahanlı'yı kaldırma planlarına başladı. diğer taraftan da kirve'nin de hüsrev ağa'nın öldürülmesi ile karahanlı düşmanlığı başlamıştı. ikisinin ve mito'nun ortak hareketi ile suikast düşünüldü ama başarısız oldular.

    bahsi geçen olaylar için: (bkz: kısmetim 1) (bkz: lucky s) (bkz: hiram abas)

    * neticesinde ırak tezkeresinin geçmemesi, karahanlı'nın direktifinin olmadığı ve kendisinden gizli yapılan uçaksavar sehemi başarısızlığı ve uyuşturucu sehemindeki büyük başarısızlığı yüzünden güçsüzleşmesi, konseyinin sürekli kavgalara gebe olup, üyelerinin birbirini yemesi, özetle güçsüz konseye sahip olması kendisini baron yapanlar tarafından ortadan kaldırılmasına sebep olmuştur. ölümünden sonra "yardımsever bir kişiydi, yardım etmeye gidiyordu" lafları ile geçiştirilen suikastinden sonra evine ilk giden de o gün o tapınakta bulunan nizamettin güvenç olmuştu. üzeyir garih için de dul bir kadına yardım edecekti lafı söylenmişti.

    (bkz: üzeyir garih cinayeti)

    * karahanlı'nın ilk 2 sezon çekimleri çoğunlukla uzaktan, alttan veya başının biraz alt hizasında yapılan planlarla gerçekleşmiştir. bunun sebebi ise karahanlı'nın büyüklüğünü, ulaşılmazlığını vurgulamak içindir. 3.sezonunun ilk sahnelerinde polat alemdar ile tanıştıktan sonra barona karşı çekimler artık üst kısımdan ve aynı hizadan yapılmaya başlamıştır. en son sahnelerinde ise tepeden yapılarak tamamen küçültülmüş güçsüzlüğü vurgulanmıştır.

    her yönüyle harika bir karakter portresi idi. uzun süre de benzeri gelmeyecektir.

    (bkz: zafer ergin)

  • bazıları karın ağrıtandır.

    başlık: dedem savaş çıktı diye apar topar köye gitti

    dedeme dokunmatik telefon aldım, torunlarından birisi de telefona clash of clansı yüklemiş. otururken bildirim gelmiş köyünüze saldırı düzenleniyor diye, adam heyecanla apar topar ilk uçağa atlayıp köye gitti amk.

  • bir gün kürt yolda yürüyormuş
    tartışan 2 çocuk görüp yanlarına yaklaşmış ve sormuş; "niye kavga ediyirsiniz çöcüklar?"

    çocuklar da "paralarımızı birleştirip tost aldık ama hangimizin ilk ısırığı alacağına karar veremiyoruz" demişler. kürtte kaş altından gülmüş, tostu çocukların elinden almış, ikiye bölmüş ve gülümseyerek birden arkasına dönüp kaçarak tostu eşşeğiyle birlikte yemiş.

  • edit: (bkz: hadi bilgi yarışması dolandırıcılık rezaleti) bunu da buraya koyayım da belki birkaç kişiye fazladan ulaşır, sizi her platformda rezil edicem türkcell ve şürekası.. insanları dolandırmak neymiş görün, çiftlikbank bile sizden iyiydi be!

    bu arada pejmürde etmek ne diye sormuşlar

    pejmürde etmek: kazanamadığı belediyeleri kayyum yoluyla teröre destek verdi bahanesi ile ele geçirme işi...

    hadi et la...
    valla et... et de bak bi daha ki seçimde barajı geçebiliyor musunuz görelim hadi!

    çırpının bakalım nereye kadar çırpınacaksınız, ders almıyor da adam... bu söylemlere belediyeleri komple kaybettiler, şimdi kayyumlar ile geri alırız zannediyor, e genel seçimlerde ne yapacaksın?

    böyle devam et arkadaş, hiç bozma, bence görevden de al gücün yetiyorsa imamoğlunu, al da kendi ellerinle 2023 e cumhurbaşkanını tayin et ;)

  • bak birader, senin deden ninen ruslarla birlik olup benim dedemi ninemi kıtır kıtır bogazlarken, bunlar tüm belgeleriyle ispatlanirken bana bu mektubu yaziyorsan ya at gözlüğü ile dünyaya bakan bir insansin ya beni safsalak sanıyorsun. hep bana hep bana demeyi bırak biraz rabbena de. ne olduysa karşılıklı oldu, sen benim atami keserke, kardeş gibi yaşamak yerine vatan hainligini sectiysen senin benden özür dilemen gerekiyor.

  • yok öyle bir şey.

    şu dünyadaki en düzgün, en sevgi dolu, en yakışıklı adamlardan biriyle evliyim. zaman zaman şöyle bir aynada kendime bakıp, la bu adam neden evlendi ki benle diye sorguladığım doğrudur. kendisi arkadaş çevresinde ve benim arkadaş çevremde o kadar beğenilir ve övülür ki, bazen arkadaşlarıyla tanışmaktan bile çekindiğim olmuştur, çünkü bizim insanımızda hep bir kıyas alışkanlığı vardır ne yazık ki ve bunu da iyi niyetle yapmaz. bu adamın beni neden tercih etmiş olabileceğine dair yapılabilecek/ yapılan konuşmaları az çok tahmin edebiliyorum aslında.

    ben bu adamı "kapmak" için hiçbir şey yapmadım. birlikte olmaya başladığımızda üniversitedeydim daha, üstelik farklı şehirlerdeydik. herkes üniversitedesin, hayatını yaşa, daha karşına kimler çıkacak, böyle ilişki mi olur deyip durdu. genellikle ayda bir hafta sonu, arada sırada çok daha uzun sürelerle görüşmemize rağmen, birbirimize olan aşktan hiçbir şey kaybetmediğimizi fark edince, okul biter bitmez evlendik. etrafımdaki herkes hala, ama onun mesleği gereği hep uzakta olması gerekecek, hep yalnız kalacaksın, böyle ilişki mi yürür demesine rağmen.

    şimdi yıllardır beynimi bıdı bıdı yiyenlere bakıyorum da "amaaan şekerim etrafta düzgün erkek mi kalmış sanki" diye ağlaşıyorlar. küçümsediğimden değil, ama kardeşim sen o düzgün erkeklerin hepsini "daha gencim, daha karşıma neler çıkar" diye diye elemedin mi? şimdi, ama düzgün erkeklerin heppppsi kapılmış yeaa :( adamlar kapılmamış yahu, siz kaptırmışsınız!