hesabın var mı? giriş yap

  • hemispatial neglect olarak da geçer. yalnızca sağ hemisfere özgü bir sendrom değildir sol hemisferde de görülebilir ancak etkileri sağ hemisfere nazaran çok daha hafiftir, sebebiyse hala tartışılmaktadır, sol hemisferin baskılaması ve sağ hemisferin fonksiyonelleşmesi gibi farklı teoriler ortaya atılmıştır. bu sendromda, genellikle görsel algıya yönelik çalışmalar yapılmıştır ancak ses, koku gibi uyaranlara da hastalar aynı şekilde cevap vermiştir. ama en ilginç bulgu bu sendromun mental imagery -zihinsel betimleme- üzerine etkisidir. bisiash ve luzzatti bu sendromdan ötürü tedavi gören ve milan'da yaşayan hastalarla çalışmalarını yapmışlardır. hastalardan kendilerini piazza del duomo'nun önünde ve karşısında olmak üzere iki durumda hayal etmeleri ve meydanın tasvirini yapmaları istenmiştir. her iki tasvirde de, hastalar sol tarafı aktarmakta güçlük çekmişler ve aktaramamışlardır. yani bu sendrom yalnızca algıyla sınırlı değildir, hayal etmeye, hafızaya kadar uzanan etkileri vardır.

  • milyon dolarlar verip aldığınız world class kalecinizin sabit bir bölgede oynamaktan dolayı mutsuz olması.

  • esimle cekya'da burslu doktora yapiyoruz.

    yer : asagi cekya :)
    kazanc (2kisi) : 22 bin koruna ( 850 euro)
    okul ucreti: yillik 50000 kron (2 kisi)
    kira: 6500 koruna (1+k yani icinde mutfagi olan tek oda daire-studyo) - esyasiz
    elektrik + su : 2500 koruna
    ısitma : merkezi
    telefon (2 kisi) : 800 koruna ( ayni operatorde sinirsiz konusma ve sms, 1gb internet)
    internet : 400 koruna ( internet sinirsiz )
    mutfak masrafi: 4000 koruna
    yol gideri (2 kisi): her gun 11 km lik otobus yolculugu icin aylik 900 koruna

    diger giderler:
    sigorta (2 kisi): yillik 18000 koruna
    vize uzatma (2kisi): yillik 3000 koruna
    en dandik camasir makinesi : 6000 koruna
    mini boy buzdolabi (2.el) : 1000 koruna
    ev tutmak icin : 2-3 aylik kira kadar depozito (12000 koruna odedik biz) + bir kira emlakciya

    ıs bulup calismaya basladim. baska sehire tasiniyoruz (kiralarin daha yuksek oldugu). yakinda maasli halin edit'i gelecek. ıs bulma surecim de suradaki yazida.

  • türkiye'de askerlik, insan onurunun hiçe sayıldığı, er kişide kalıcı hasara yol açan bir olay olduğu için, imkanı olup da bedelli askerlik yaparak kendini bu cehennemden uzak tutabilen erkeklere saygı duymalıdır.

    kadının bedeni üzerinden kimliğini ve toplumsal rolünü tanımlamak ne kadar çirkin ve çağdışı bir yaklaşım ise, erkeği de askerlik yapıp yapmaması üzerinden tanımlamak ve hatta yargılamak o ölçüde çirkin ve çifte standartçı bir yaklaşımdır.

    tsk kendini modernize etmediği müddetçe, "vatanı korumak" mottosuyla askere uğurlanan er kişinin kocaman adam olduğu halde yerden izmarit toplamasını, kompleksli üstlerinden azar işitmesini ve psikolojik tacize maruz kalmasını "vatana borcunu tamamlamak" olarak tanımlayabilen bir kadın, yaşadığı çağın gerisinde kalmış, dar fikirler arasında sıkışmış ve insan onurunun, hak ve adalet duygusunun, eşitliğin; cinsiyetçi tabulardan ve dogmalardan çok daha üstün ve kutsal olduğunu kavrayabilecek kapasiteden yoksun kalmıştır. ciddiye alınmamalıdır.

  • dünyanın en özel, en eşsiz tatil beldesiymiş, ahh diğer her yer çok kötüymş gibi kaktırıla kaktırıla, türk esnafı açgözlülüğünün birinci mekanı olmuş yazlık yer. ayağımın parmağını göndermem.

    "bir daha bodrum'a gelir miyiz bilmiyoruz"

    londra'dan 10 günlük tatil için bodrum'a gelen üniversitede öğretim üyesi 56 yaşındaki andrew macton, eşi, 53 yaşındaki maggy macton ve 3 çocuğu liman kenarına oturup döner ekmek yediklerini belirtirken şunları anlattı:

    "iki gün önce yalıkavak'ta bir restoranda sadece birer balık yedik ve birer bira içtik 1850 tl hesap geldi. bir kafeteryaya oturup 5 kişi dondurma yedik 200 tl ödedik. eşim de öğretmen. burada yediğimiz yemeklerin fiyatı londra'nın en lüks semtlerine göre çok çok pahalı. karşılığını almadığımız bir hizmete yüksek ücret ödemek çok zorumuza gitti. 6 yıldır bodrum'a tatile geliyoruz, bu yıl fiyatlar gerçekten kabul edilemez hale gelmiş. bu nedenle otel dışına çıktığımızda küçük bir sandviç veya döner ekmek ile karnımızı doyurmaya çalışıyoruz. bir daha bodrum'a gelir miyiz bilmiyoruz ama bodrum'da harcadığımız paranın yarısı ile dünyanın en güzel yerlerinde rahatlıkla tatil yapabiliriz. bir bodrum aşığı aile olarak bunları yaşamaktan çok üzüntülüyüz."

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…tl_ye_maden_suyu.html

  • istanpool 99 avrupa yüzme şampiyonası, trt'de canlı yayın, 1500 metre yarışı. spikerler hüseyin başaran ve yanında genç melih şendil. hüseyin abi sıkılmış, havadan, seyircilerden, bu organizasyonu ne kadar başarılı bir biçimde düzenlediğimizden falan bahsediyor. tam o sırada seyircilerin gaza gelip bağırmaya başladığını farkediyor, kaçıncı tur olduğunu saymamış olacak ki yarışın son metreleri zannedip o da coşuyor.

    - bu arada dördüncü kulvarda ukraynalı snitko önde. hemen arkasında beşinci kulvarda rumen coman var. son metreler. snitko önde, snitko..

    halbuki yarışın bitmesine bir tur daha var. yüzücüler takla atıp yüzmeye devam ediyor. bu esnada her kulvarın başında yüzücülerin dönüşlerini kontrol eden beyaz giyimli kulvar hakemlerinden esinlenmiş olacak, melih şendil araya girip durumu toparlamaya çalışıyor.

    - ve hakem devam diyor sayın seyirciler!!!

    yıllar sonrasından gelen edit: canlı yayında şahit olduğum, ancak kimseyi inandıramadığım bu olayı entry tarihinden 18 yıl sonra melih şendil beinsports'taki "soyunma odası" programında aynen bu şekilde bizzat anlatmıştır.

  • insanlari anlamiyorum.

    bir futbol takimi dusunun, 50bin kisilik stadyum yaptirip, 400bin kisiye kombine bilet satsin. sonra bir de stadyum onunde 80bin bilet satsin. tepki gostermez misiniz? 'senin 480bin kisi icin yerin yoksa neden bu satisi yapiyorsun?' demez misiniz?

    peki internet servis saglayicilar, milyonlarca insana abonelik satip, aboneler bu hizmetten faydalanmaya calisinca 'yalniz hepiniz birden tam kapasite kullanamazsiniz, biz sistemi oyle kurduk' deyince neden tepki gostermiyorsunuz? neden 'aa evet adil kullanim olmali' diyerek kabulleniyorsunuz? mal misiniz la siz?

    milyonlarca insana 'saniyede 8mbit'e kadar' veya 'saniyede 8mbit' diyerek satilmis paketler icin uygun altyapi olup olmadigini denetlemeyen devlet, sirketin gotu sıkısınca caymasina neden goz yumuyor? utanmaz bakanlar cikip 'birileri somursun, digerlerine bant genisligi kalmasin, oh ne ala' dediginde cok mu normal. ulastirma bakaninin cikip 'hizmet satiyorsan, dayanagi olacak arkadasim' demesi gerekmiyor mu?

    adil kullanimmis, kicimin adilleri sizi...

  • son birkaç yılda izlediğim en iyi, en çarpıcı film. sinema sanatına olan bakış açımda olumlu yönde değişmeler bile oldu diyebilirim. böyle bir filmin nasıl popüler olup kitleler tarafından bilinmiyor olduğunu açıkçası çok merak ettim. insan en azından şöyle 5-10 sayfa entry bekliyor.

    filmde ensest ilişkiden tanrı tanımazlığa; engellilerin sorunlarından yaşadığımız çevrenin tırtlığına kadar birçok konuyu iç içe geçmiş bir şekilde buluyoruz. komik, mide bulandırıcı, ahlaksız, terbiyesiz, seviyesiz, dengesiz, iğrenç bir film. ve işte tam da bu yüzden seveceğiniz bir film. eğer bazı tabularla alıp veremediğiniz varsa, hiç izlemeyin derim.