hesabın var mı? giriş yap

  • bir kadının çok gerekli feveranı sonrası yaşanan tartışma.
    yahu sokak kedisinin market dolabında ne işi var? kadın haksız mı? o kedi üstünde sayısız mikrop taşıyor. oradaki tüm gıdalara da o mikrobu saçıyor; merhamet biraz yahu. böyle hayvanseverlik mi olur?

  • türk hükümdâr mete han'ın bizzat kendi icadı olan savaş aleti.
    ucuna açılan delikler, temren mili, yün iplik vs. sayesinde fırlatıldıktan sonra ıslık sesi çıkardığı söylenir.

    çavuş oku tabiri de kullanılır ki bunun sebebi bir dönem sadece rütbeli askerlerin kullandığı bir ok olmasıdır.

    vilhelm thomsen'ın orhon yazıtları ile ilgili bildirisinde de adı geçen oklardır.
    türkler ve moğollar dışında hiçbir milletin bilmediği bir savaş aletidir.

    1986 tarihli türk kültürü araştırmaları'ndan:

    mete han, bir gün emrindeki askerlerin gözü önünde en sevdiği atına bu oku yöneltir ve yaydan bırakır. kimi asker aynısını yaparken kimisi tereddüt eder. bunun üzerine mete, itaat etmeyen askerlerini idam eder.
    başka bir gün bu sefer babasının en sevdiği atına bu oku fırlatır. bu sefer tüm askerleri ona uyar ve atı vururlar.
    üçüncü seferde ise mete han, kendisini çinli karısının dolduruşlarına gelip de öldürmek isteyen babası ile avda iken oku babasına yöneltir ve bırakır. bunun üzerine bütün askerleri de aynı şeyi yapar ve mete, hükümdâr olur.

    daha sonraki savaşlarında bu ıslıklı oku her zaman kullanacaktır türkler. hem öldürme hem de hedef bildirme konusunda muazzam işlev görür. zaten düşmanlar ve düşman atları da bu ıslık sesini duyunca afallar.

    savaş meydanında hücum ederken hayatınızda ilk defa tepenizde binlerce ıslık çalan ok ve bu okların çıkardığı müthiş sesi düşünün. atlar, binicilerini üzerlerinden atıp kaçıyorlarmış.

    türk dünyası araştırmaları vakfı'nın yayımladığı uygur devletleri ve tarihi adlı bir makalede de çinlilerin bu oku gökte uçan korkunç canavar kuşlara benzettikleri ve gece baskınlarında bu sesi işittiklerinde hemen savaş pozisyonuna geçtikleri lâkin kimsenin gelip gitmediği, türklerin bu şekilde psikolojik olarak çinlileri inanılmaz şekilde yıprattıkları söylenir.

    müthiş...

  • ne zaman bir yasak, baskı bir şey gelse kullanılan savunma cümlesi. mesela beyoğlu'nda masalar kalkar "yurtdışında böyle", alkol yasaklanır "abd'de böyle", sigara yasaklanır "avrupa'da da aynen böyle".

    buradaki mantıksal sıçış şu önkabulde:

    "türkiye ile medeni devletler arasındaki uçurum bundan daha öncelikli tüm konular açısından kapandı ve sıra buna geldi".

    durum bu olsa kimsenin yasaklar umrunda olmaz. olmayacak. zira ben bileceğim ki bu yasakta bir yanlış varsa benim okuduğum, takip ettiğim gazeteci hapse girmeyip hükümete benim için çıkışabilecek. o gazetecinin uyandırdığı halk gidip gaz yemeden taksim'de yürüyebilecek. o taksim'de yürüyeni gören devlet kendi halkına fırça atmak yerine geri adım atacak, hatasını düzeltecek.

    ama eğitimde sondan ikinci, basın özgürlüğünde 154., insan haklarında sonuncu, aklına ne kadar temel hak ve değer gelirse onun listesinde sonlarda olup sonra kendi tabanını yalama operasyonunu "yurtdışında da böyle" diyerek savunmaya kalkmak... nasıl desem... bari ışığı söndürselerdi.

  • çaylak arkadaşların her gece algoritmasına saydırdığı liste. biz de zamanında az saydırmamistik. ayrıca bu vesileyle caylak arkadaşlara söylemek istediğim bir şey var. entryleriniz okunmuyor sanmayın. her gece caylak entryleri okurum uzun uzun. eminim bunu yapan çok yazar vardır. okunmuyor diye üzülmeyin.

  • fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetiminin anlaşmış olduğu sponsorların desteği, devletin kösteğiyle yapılmaya çalışılan stat.

    evet gün be gün stattaki gelişmeleri ve ilerlemeyi takip eden insanlar var. bunun sebebi ise koskoca bir camianın iki senedir evsiz kalmış olmasıdır. maçlara giden insanlarız neticede. kendimizi, dask'ın kamu spotunda sığıntı psikolojisi içindeki aile gibi hissediyoruz. tam tuvalete girecekken başakşehir giriyor tuvalete falan. arada konyagiller'de kalıyoruz. kimi zaman ankara diyor ki, "biz yaşadığımız müddetçe, burası sizin de eviniz." çok da rahat ediyoruz kimi zaman, yalan yok. unutmadan, kasımpaşa başta bir süre misafir etti bizi. hani zaten nicedir pek hoşlanmayız birbirimizden, kavga dövüş ayrıldık. bir daha görüşmeyiz herhalde. izmir çok ısrar ediyor bir yandan sağolsun, "ille bizde kalın" diye ama yazık, onların da evlerinin durumu malum; kendilerine zor yetiyor. nasıl kıyarsın ki yani? e elazığ da davet etti bir keresinde ama orası da baya uzak şimdi allah için, kibarca reddetmek zorunda kaldık ama kalplerimizi fethettiler bir kere, onları da yazdık aklımızın bir köşesine; tıpkı burnumuzun dibinde olup da paçamızdan aşağı çekmek isteyenler gibi...

    konya'sı, ankara'sı, izmir'i, elazığ'ı, izmit'i hatta ne kadar da olsa başakşehir'i, kasımpaşa'sı ve aklıma şu an gelmeyen nicesi... hepsi sağolsunlar, bizi ya misafir ettiler ya da etmek istediler evimiz yapılana kadar. nitekim yıkılan evimiz, koca bir ülkenin direkt veya dolaylı yardımlarıyla yeniden yapılıyor şimdi. mesele para ise, kendi paramızla yapıyoruz ama konu destek ise, allaha şükür sevenimiz öyle çokmuş ki herkesin ucundan kıyısından bugün bize destek olduğunu söyleyebilirim.

    debe editi: 1- olumlu/olumsuz birçok yorum aldım; hepiniz vâr olun. ulan memlekette bu kadar güzel futbol seyircileri varken meydan nasıl olur da bu kadar kalitesiz insanlara kalmış olabilir, aklım almıyor.

    2- ey beşiktaşlılar; olm bir sahip çıkın lan:

    www.kartalsozluk.com

    3- gezi şehitleri ölümsüzdür!

  • bir vakıf üniversitesinde derse arada sırada gelen, geldiğinde ise elinden jipinin anahtarını, sigarasını ve cep telefonunu bırakmadan dayı dayı oturan öğrencinin dersi aldığı süre boyunca ağzını bile açmaması, 8 hafta sonra hoca ona dersle ilgili bir soru yönelttiğinde
    -ya hocam arkadaşa 50 euro versem yerime o cevaplasa

    demesi ve tüm sınıfın donakalmasıdır.
    şahane hakkaten.

  • her 10 erkeğe 1 erkeğin düştüğü bölümle ilgili fake haberdir.

    kıbrıs odtü olmasın o?

    edit : yok yok bildiğin ankara yerleşkesinden. haber doğru. eşli danslar topluluğuna da üye.

    bence odtü makina bölümü artık zirvede iken kapatılmalı. adamların intikamı çok sert oldu. yıllardır bölüm dışından kimseyi içeri almadıkları gizli bir atelyeleri vardı. yılların birikiminin ürünü. kendileri yapmışlardır yıllar yılı ilmik ilmik işleyerek kesin japon işi filminde olduğu gibi.

  • üçkağıtçı bir serzeniş.

    allahtan yaşımız yerinde de hatırlıyoruz iç anadolu da uzun etek giymediği için bacaklarına kezzap atılan kızları.

    sizi mağdur edebiyatçılar sizi.