hesabın var mı? giriş yap

  • hep diyorum, dünyada tek bir hakiki ayrım varsa o da vicdan sahipleri ve vicdan sahibi olmayanlar şeklinde olanıdır. diğer tüm şunlar bunlar, şu -izmciler bu bilmemneyciler, kadınlar erkekler, fakirler zenginler.. hepsi kocaman illüzyonlar kanımca. zamandan ve mekandan bağımsız, tek ayrım vicdan ile alakalı olan.

    bakın aşağıdaki bağlantıda, artık takım tutar gibi particilik, adamcılık yapmamaya karar vermiş biriyle bir sokak röportajı var. keşke elden ele dolaşıp viral olsa, hayat belki bayram olmaz hemen ama ne bileyim, bir şeylerin tohumları ekilir de filiz verirse diye ümit etmek de mi yasak?

    buyrun:

    https://twitter.com/…tatus/1661316448562585602?s=48

  • cool bir hareket. geçen kampüste yürüyorum, başladı bu elleriyle kollarını ovuşturup ''üşyrm yhaa x('' falan demeye. sigaramın dumanını diğer tarafa üfledikten sonra yavaşça dönüp o bomba cümleyi söyledim, ''koş ısınırhahahha yalanın sonunu getiremiyorum. kız üşüyorum dese komple okulu yakarım ısınsın diye amk öyle naçar durumdayım.

  • çocukken kalecilik yapardım. çok da severdim. nike'ın fabien barthez adına çıkardığı kaleci eldivenlerim vardı, onları giydiğimde dünyanın en mutlu çocuğu olurdum. hele de şöyle poz vermelik uzun orta mesafeli bir şut çıkarmışsam direk dibinden, değmeyin keyfime.

    sonra ne mi oldu? birkaç yıl süren kalecilik kariyerimden sonra dailymotion'un youtube'dan daha çok bilindiği o yıllarda, ronaldinho ile tanıştım. barcelona'ya yeni geldiği yıllar; joga bonito video serileri bir yandan pepsi reklamları bir yandan, nike'ın efsanevi portekiz-brezilya maçını konu alan reklamı bir yandan büyülemişti adam adeta beni. uzun kollu göğüs reklamı olmayan efsanevi barça forması ile o kadar güzel futbol oynuyordu ki kalecilikten soğudum. fabien barthez eldivenlerimi bıraktım lan bildiğin. tıpkı onun gibi forvet arkası veya sol açıkta oynamaya başladım. elastico'lar, no look paslar, baraj altından frikikler denedim maçlarda. şimdi söyleyin bana kaleciyken insanda forvet arkası oynama isteği uyandıran kaç futbolcu vardır dünyada?

    işte öyle bir adamdı ronaldinho.

  • hiç unutmuyorum, bir keresinde "aşık olduğum adamın evine yakın bi otel tuttum, orda kaldım, o gece bissürü şarkı yazdım o otel odasında..." demişti.
    kendisi güzel, kafası güzel, yüreği güzel kadındır.
    damardır, ağırdır, zordur.

    rahat bırakın lan bu kadını! ne diyosa doğrudur, türkiye'nin en güzel kadınıdır.

  • küba'nın siyasi tarihi hakkında şimdiye kadar yapılmış en ayrıntılı belgesel serisi olabilir.

    bu belgesel sayesinde küba'nın tarihi nasıl şekillendi, amerika'nın küba'da niçin bir askeri üssü var, batista nasıl palazlandı, fidel castro nasıl parladı, küba devrimi nasıl gerçekleşti, che guevara'nın yolu küba'ya nasıl düştü, soğuk savaş yıllarında küba'nın fonksiyonu neydi gibi daha pek çok sorunun cevabı alınabilir. eleştirel ve objektif sayılabilecek bir bakış açısıyla küba tarihinin 500 yılı günümüze kadar kademe kademe anlatılıyor.

    seri 8 bölümden oluşuyor ve her bölüm yaklaşık 1 saat civarında. yani tüm seriyi izlemek için biraz zaman ayırmak gerekiyor.

  • skor odaklı bir taraftar olmadığımı ön bilgi olarak sunarak; biri fener derbisi olmak üzere son 5 maçının 4'ünü kazanmış, son 4 senenin en iyi 8 haftalık açılışını yapmış, sezon başında teknik direktör, sezon içinde yönetim değiştirmiş bir takım olmasına rağmen maç fazlasıyla da olsa an itibari ile zirvede... aynı durumda fenerbahçe olsaydı, an itibariyle tüm gazeteler:

    - ismail kartal'ın anka kuşu gibi küllerinden doğuşunu,
    - emenike'nin afrika'daki fakir günlerini,
    - sow'un müslümanlığını,
    - aziz yıldırım'ın ileri görüşlülüğünü,
    - emre b.'nin nasıl bir lider olduğunu,
    - meireles'in nasıl şarkı söylediğini,
    - fenerbahçe'nin şampiyonlar ligindeki tek temsilcimiz olduğunu,
    - volkan demirel'in ( lan bunun yine ayılığından bahsederler, ayı her zaman ayıdır ) yazıyor olurdu.

    aynı basın cimbom için neler konuşuyor?

    * sabri'nin yönetim tarafından affedilmesi,
    * kadronun yönetim tarafından kurulması,
    * sneijder'ın ilk 11'den kesilmesi,
    * sneijder'ın kaprisleri,
    * sneijder'ın karısı,
    * prandelli'nin vizyonsuzluğu,
    * prandelli'nin disiplini elinde tutumaması,
    * prandelli'nin bugün yarın kovulacağı,
    * yeni yönetimin, emanetçi olduğu,
    * bu futbolla almanya'da kaç yiyeceğimizi

    bunlar konuşuluyor. bizim mal taraftar da bunları her zaman ki gibi yiyor.

  • dünyanın en sikko deyişlerinden biridir.
    ulan zaten dünyada insan hayatının en değersiz olduğu ülkelerden birinde dünyaya gelmişsin. bedava alman gereken (çünkü deli gibi vergi veriyorsun) sağlık, eğitim gibi hizmetlerin hepsi mantar. üstüne üstlük yurtdışı çıkış harcı, deprem vergisi ve parasını çıkardıktan sonra bedava olacağı söylenmesine rağmen paralı kalan köprü geçişlerine kadar devlet eliyle soygunun diğer adı olan daha birçok gereksiz şey ödüyorsun. ondan sonra hıyarın biri çıkıyor ve "vatan borcu, namus borcudur" diye bir laf ediyor. bunu söylerken de kendi çocuğunu askerden yırttırabilmek için amerika'da okutuyor.
    arkadaşlar kimseye borcunuz falan yok. siz zaten vergilerinizle devlete yeteri kadar para kazandırıyorsunuz. dünyanın en pahalı benzinini ve en pahalı pasaportlarından birini kullanıyorsunuz. bir gün biri çıkar da "sen hala vatan borcunu ödemedin mi?" diye sorarsa, ona en okkalısından "hassssktir ulan" demek insani bir görevdir.