hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • kötürüm anneannesini tekmeleyen, çocuğuna fuhuş yaptırarak kazandığı parayla kumar oynayan, namaz kılanların üzerine napalm bombası atan, oruç tutanların midesine tulumbayla rakı basan, karısını nançaku ile döven bir ergenekoncudur.

  • 1.370.000.000 tl maliyeti varmış. yazı ile : bir milyar 370 milyon tele.
    hani avkti zamanında altı sıfır attık ya, onu atmasaydık; şu an 1.370.000.000.000.000 tl olacaktı. okuyabildiniz mi bu rakamı?

    aklım, dimağım durdu.

    hala bu adama tapınıyorsunuz ya, sizi eşşekler tepsin de def olup gidin üllkeden. biz kendi kendimize tekrar var oluruz amk.
    bu ne be!

  • sırada üç kişiydik ve yanımdaki iki çocukta hep ağlıyordu. ben de o zamanlar istediğim zaman hemen ağlayabilirdim. neyse baktım burda böyle bir racon var herhalde diye düşünerek bende ağlamaya başlamıştım. öğlen annem beni görünce şok olmuştu. ağlamaktan şişmiş bir surat.çünkü annem beni bırakıp giderken çok keyifliydim. buda böyle bi anımdır. koyun olduğum o zamandan belliymiş.hemen sürü psikolojisine uymuşum.

  • senede iki defa gerçekleştirdiğim aktivite. ebeveynleri sevindirmek tek amacım. bitti herhalde, eve geçeyim artık.

    edit: millet de bir garip he, ahlaksızlıkmış yaptığım. hırsızlık mı yapmışım, rüşvet mi almışım, faizcilik mi yapmışım, başkasının rızkını mı çalmışım.

    edit 2: ne çabuk geldi lan bu kurban bayramı.. yine yollara düşmek amaçsızca..

    edit 3: görüyorum ki kalabalıklaşıyoruz. parti kuralım mı?

  • bütün şubelerini tek tek ziyaret ettiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam. kodumun al sat fırsatçıları. aman vatandaşa ucuz bir şey yedirmeyin amk

  • ulan bir zamanlar bu ülkede ab süreci için kokoreç yasaklansın mı yasaklanmasın mı falan tartışılıyordu yaw ne güzel günlermiş meğer kıymetini bilememişiz ..

  • akgençlik çalışıyor.

    aylık öğrenci kart ücreti 109 tl, sadece okula git-gel yapsalar bir biniş 2 tl civarına denk geliyor. neredeyse bedava öğrencilere kart ücreti, kime bu numaralar?

    edit: destekleyen, desteklemeyen bir sürü mesaj geldi. şu anda artan gıda fiyatları nedeniyle bakkalımı protesto ettiğim için herkese dönemiyorum kusura bakmayın.

    bu arada bu öğrenciler akp'liler tarafından kandırılmamışsa, tamamen kendi insiyatifleriyle oradaysalar öğrencilerin yaptığını savunanlardan bu öğrenciler ile aşağıdaki linkteki adam arasındaki farkı açıklamalarını rica ediyorum.

    video linki

  • amerikalı joe; 40 yaşında, evli ve bir çocuk babası. eşi ise ev hanımı. joe bir markette kasiyer olarak asgari ücret ile çalışıyor ve 1300 dolar kazanıyor. joe'nun dünyalar tatlısı oğlu jack, babasından bir dizüstü bilgisayar istiyor. joe ise oğluna dönüp oğlum bu ay maaşımı alınca 500 dolar köşeye atarız ve sana dizüstü alabiliriz diyor. sonrasında ise eşine, bir ay zorlanırız ama jack'in yüzü güler, mutlu olur oğlumuz diyor.

    türk mehmet; 40 yaşında, evli ve bir çocuk babası. eşi ise ev hanımı. mehmet bir markette kasiyer olarak asgari ücret ile çalışıyor ve 2400 lira kazanıyor. mehmet'in dünyalar tatlısı oğlu murat, babasından bir dizüstü bilgisayar istiyor. mehmet ise oğluna dönüp oğlum bu ay maaşımı alınca 750 lira köşeye atarız ve sonra bir dahaki ay da aynısı yaparız, sonra yine, sonra yine ve sonra yine derken 10 ayın sonunda sana dizüstü alabiliriz diyor. sonrasında ise eşine, bir yıl zorlanırız ama murat'ın yüzü güler, mutlu olur oğlumuz diyor.

    bu hayatı bir koşu yarışı varsayarsak, amerikalı bizden 10 kat hızlı koşuyor ve üstelik biz daha çabuk yoruluyoruz.

  • tam bir troll başlığı olsa da yazmazsak içimiz rahat etmez, o yüzden yazıp pazar eğlencesine biz de dahil olalım *

    the lord of the rings - 1937 yılında yazılan ve o zamanlar "9 yaş ve üstü çocuklar okuyabilir" tavsiyesiyle basılıp satılan bir çocuk kitabının *, yazarının kafasındaki devasa kurgunun ilk parçası olması ve yayınevi'nin iyi giden satışlar üzerine devamını sipariş vermesi üzerine 17 yıllık bir süre içinde tamamlanıp 1954 yılında piyasaya sürülmüş, o zamanlar "skandal" olarak nitelendirilip yaklaşık 20 yıl sonra değeri anlaşılmış, fantastik kurguya "bilmeden" öncülük ve babalık etmiş kitaptır. yazarı tarafından "fantastik kurgu kitabı olsun da bu edebiyat türüne öncülük edeyim" derdiyle bile yazılmamıştır. ama kader ağlarını örmüştür. günümüzde tolkien'i birebir taklit etmeyen ya da göndermeler yapmayan fantazi yazarı yok gibidir. üçlemenin filmleri başyapıttır.

    harry potter - 1997 yılında ilk kitabıyla küçük bir çocuğun öyküsü gibi başlayıp "çocuklar okuyabilir" tavsiyesiyle basılıp satılan bir çocuk hikayesinin, yazarının kafasındaki çok büyük bir kurgunun ilk parçası olması ve çok iyi satış rakamları elde etmesi üzerine 17 yıllık (dikkatinizi çekerim) bir süre içinde planlandığı gibi her yeni kitabıyla karakterlerin yaşları, olayların karmaşıklığı, karanlığın dozu, anlatımın dili olgunlaştırıla olgunlaştırıla tamamlanıp "herkes okuyabilir" bir şekilde sona ermiş kitaptır. the lord of the rings'e tapar hale gelip tolkien'in aynısı olabilmek için çırpınan yazarların duvara bodoslama daldıkları ve türü de peşlerinde karanlıklara sürükleyip saydığı yerde saydırıp durdukları bir dönemde tolkien taklidi olmaya çalışmaktan ziyade ona sayısız göndermelerle göz kırpan, çok orijinal fikirler ve "dünya içinde dünya" konseptiyle türü kurtarmıştır. sayesinde bir değil, iki-üç nesil fantastik kurgu türünü tanımış, okumaya başlamıştır. orta dünya gibi kendinden sonra gelecek olan yazarlara belki öncülük etmeyecektir ama daha şimdiden "her seferinde daha karanlık olsun ki ciddiye alınsın" akımını benzeri bütün kitaplara ve filmlere bir ekol olarak kazandırmıştır bile. bu formülü uygulamaya çalışan her çalışma harry potter'a öykünmekle itham edilmeye başlanmıştır bile. başlıbaşına bir ekol yaratmıştır harry potter. serinin filmleri aralarda çok başarılıları olmasına rağmen genelde kitapların uzağından bile geçemeyen yüzeyselliktedir.

    ikisi de kendi dönemlerinde ait oldukları türe öncülük etmiş, bu nedenle diğer bütün örneklerinin arasından haklı olarak sıyrılmış, janrın en bilinen, en sevilen ve saygı duyulan yapıtları arasına girmiştir. fantastik kurgu okuyucuları metal müzik dinleyicileri gibi türe at gözlükleriyle bakıp zerrece değişime tahammül edemedikleri için harry potter'a da tahammül edemezler, bambaşka bir dünyada geçmediği, ırklara ve dillere boğulmadığı, kılıçlarla savaş yapılan yiğitlik-mertlik savaşlarına sahne olmadığı için. yarın öbür gün kendi çocukları olduğunda baba evde the lord of the rings diye tuttururken oğlu harry potter sayıklayacaktır. iki muazzam eserin aralarındaki tek büyük fark da işte bu kuşak farkıdır. öyle olmalarını istemeyiz, inşallah öyle de yapmazlar ama, bugün orta dünya putperestlerinin harry potter'a yaptığı küçümsemeyi, belki harry'ciler de o zamanlarda üretilecek yeni efsanelere yapacak, beğenmeyecekler, harry potter'larına gül konduramayacaklardır. harry potter'ın tek eksiği 50 yıllık bir mazisi ve üzerine yapıştırılıp o önyargıyla daha baştan önünde secde edilerek okunmaya başlamasına sebep olacak bir "klasik" etiketi taşımamasıdır. bugün onun geçtiği yollardan 1950'lerde orta dünya geçiyordu. hiçbir şey öğrenmemiş olacaklar ki eskinin hor görülenleri şimdi aynısını sıkılmadan kardeşlerine yapıyorlar. yine de işe bakın ki kafalarını elf'ten, elfçe'den kaldırıp 7 tane kitabı okumaya çoğunlukla zahmet edememişler ama burun kıvıra kıvıra 8 tane filmi izlemeyi yine de becermişler, o da bir şeydir. allah'ın sopası yok *