hesabın var mı? giriş yap

  • "kur’an’ın tercümesine kur’an denilemeyeceği ve tercümesinin kur’an hükmünde olmadığı konusunda islâm alimleri görüş birliği içindedir."

    ilk defa islam alimlerinin bir konuda görüş birliği içinde olduğunu duyuyorum.

  • üniversitenin ilk senesi. eve çıkalı çok olmamasına rağmen annemden cuma günü bir telefon aldım.

    "oğlum, babanla önce amcanlara sonrada size uğrayacağız, en geç pazartesi orada oluruz."

    telefonu kapatır kapatmaz tutuşmaya başladım. gözlerimi telefondan ayırınca halının görünmediğini fark ettim. 2 aydır kaldığım eve ilk kez bu gözle bakıyordum, yerde boş şişeler, pizza kutuları, market poşetleri...

    evi temizlerken hiç görmediğim tişörtler, çoraplar buluyorum. duşa kabine varana kadar temizledim. pazar günü olunca tüm bulaşıkları yıkayıp sarı bezi mutfağın ortasına serdim. anahtarı ilk aldığımdan daha temiz bir ev görüyordum, temizlik bitince belimin ağrısından nasıl uyuduğumu bilemeden pazartesi oldu. okula gidemedim haliyle. annem aradı,

    "bitti mi temizlik?" dedi, "bitti anne." dedikten sonra ne olduğunu anladım. kızamadım. teşekkür edip kapattım, evi 800 km öteden temizlettiği için.

  • dün çin'in borç riskini şu girdide yazmıştım;(bkz: #82474525) bugün de çin'in bu borcu nasıl biriktirdiğini yazayım.

    1980'lerde çin ekonomisinde ihracatın önemi arttı, 2000'lere kadar ihracat odaklı bir ekonomi olan çin ekonomisi 2000'li yıllarda ise çok büyük bir ihracat ülkesine dönüştü.

    yıllara göre çin'in ihracatı;

    1995- 200 milyar dolar
    2000- 360 milyar dolar
    2005- 926 milyar dolar
    2010- 1.075 milyar dolar
    2015- 2.037 milyar dolar

    çin'in cari fazlası ise yıllara göre şöyle gerçekleşmiş;

    1995- 15 milyar dolar
    2000- 21 milyar dolar
    2005- 133 milyar dolar
    2010- 238 milyar dolar
    2015- 305 milyar dolar

    2007 yılında çin'in cari fazlasının milli hasılasına oranı %10'nun bile üstüne çıktı; bu rakamların bir diğer önemli yanı ise çin'in ticaret fazlasının çok büyük kısmı abd ile olan ticareti sayesindedir; örneğin üstte rakamını verdiğim 2015 yılında çin'in sadece abd'e cari fazlası 400 milyar dolara yakın, yani o yıl çin abd dışındaki dünyaya cari açık vermiştir, son yıllarda çin'in cari fazlasının %80-%120'si hep abd'e karşı olmuş.

    peki çin bu cari fazlayı nasıl elde etti? aşama aşama işlem ve etkileri şöyle;

    (çin'in ticaret fazlasını abd üzerinden anlatmak daha kolay o yüzden abd üzerinden örnekledim zaten çin cari fazlasının neredeyse tamamını abd üzerinden sağlıyor/sağladı.)

    aşama-1: çin, abd'e 10 ürün sattı(dolar aldı), 8 ürün aldı.(yuan sattı) bu sayede çin para kazandı(refah) abd ise ucuz maliyet ile ürüne ulaştı(refah, düşük enflasyon) yani iki tarafında fayda gördüğü bir ilişki ile ticaret başladı. piyasadaki en temel kural ''çok olan ürün değer kaybeder, az olan ürün değer kazanır'' bu ilişkide piyasada devamlı yuan azalıp dolar artmalıydı ve tabii ki yuan değer kazanmalıydı. yuan değer kazandıkça da çin, abd'e ucuz ürün satamayacaktı.

    aşama-2: çin merkez bankası(pboc) devreye girdi ve piyasada eksik olan yuan'ı enjekte etti, sonra eli alışmaya başladı ve piyasanın ihtiyaç duyduğundan da çok piyasaya yuan enjekte etmeye başladı.(yuan/dolar 1980'den beri çin'in cari fazlasına rağmen 4-5 kat değer kaybetti !) pboc, piyasaya yuan enjekte etmek için de piyasadan dolar topladı.

    -pboc'un elinde döviz birikti.
    -çin, halkı hak ettiği zenginliğe ulaşamadı ama abd halkı ucuz ürüne ulaşmaya devam etti.(refah)
    - çin, piyasasında yuan likiditesi arttı ve doğal olarak kredi imkanları kolaylaştı, ekonomik büyüme kuvvetlendi, borçluluk arttı.
    -abd'nin cari açığı(borç ) büyümeye başladı.

    pboc'un elinde döviz birikiyordu, abd'nin ise borcu artıyordu; doğal olarak pboc'un elindeki dövizler abd tahvillerine aktı/akıyor yani abd'i borçlandıran durum aynı zamanda abd'nin borçlarını da finanse etti/ediyor.(finanse etti tam doğru ifade değilse en büyük finansör tabiri doğru olur.)

    aşama-3: çin, abd'de (ve dünyada) bütün rakiplerini piyasa dışına itti, bu arada devamlı olarak yuan'ı devalüe etmek için piyasaya para basması sebebiyle yuan değerlenmedi ama çin'de dolaşımdaki para ise devamlı olarak aşırı derecede arttı,bu para da devamlı olarak krediye dönüştü. bugün 12 trilyonluk çin ekonomisinde toplam borç 30 trilyonu aştı. şu an çin ekonomisi son derece gevşek piyasada bile bu borcu çeviremiyor ve bulabildikleri tek çözüm borcu daha artıracak önlemler.

    çin kendi borca sürüklenir iken ticaret ortaklarını ki özellikle abd'i de devamlı olarak cari açık vermek zorunda bıraktı ki abd'nin de cari açığı ve borçluluğu dönülmez noktalara gelmek üzere o yüzden abd, çin ile sorunlu ticaret ilişkisini sonlandırmak istiyor.üst paragrafta bahsettiğim gibi çin abd'e inanılmaz şekilde bağımlı. link yani çin bu sorunlu ilişkide fedakarlık yapamaz.

    abd'de mevcut sorunlu ilişkiyi devam ettiremez ama abd'nin de çin ile sorunlu ilişkisini düzeltebilme ihtimali şimdilik yok. link

    yani özetle iki ülke de bir diğerinin uyuşturucusu gibi ne onunla yapabiliyor ne de onsuz ve sorunlu ilişki uzadıkça ilişkinin zararı da iki taraf için artıyor.

    (abd için gerekli olan her şey dünya için de geçerli)

  • yapmaması insanlık adına olumlu bir gelişme, şu günlerde böyle bir felaketi daha kaldıramayabilirdik. öte yandan trending topic olmuş her konuda şarkı yazabilen türüt; karantinada değilse şayet bu fırsatı da kaçırmaz, virüsle ilgili bilgi vererek başlayıp dini ve milliyetçi duygulara hitap eden, virüse ve çinliler'e saydırarak diplomatik krize de yol açacak bir türkü patlatırdı.hadi gelin ismail türüt kafasıyla bir türkü yapıp beraber ter atalım :

    -ismail türüt mode on-

    rakifelır rotşidler * oturdi plan yapti, *
    dunyanin nufusini toptan azaltacakti.
    çin'de bir virus çıkti, deduler ki corona;
    bu millet imanlidur; evelallah kor ona!

    köpek yedu doymadu bu şerefsuz çinluler,
    fare yedu doymadu da bu şerefsuz çinluler;
    yarasa hayvanundan acep ne isteduler,
    yarasa hayvanundan da bilmem ne isteduler!

    yarasa çorbasundan olur mi helal gida,
    mete han'dan berudur kahpelik çin'de moda! *
    millete bela oldi bu aşağuluk corona,
    dunyaya bela oldi bu aşağuluk corona!

    (nakarat x2)

    oy corona corona da,
    bela oldi dunyaya.
    komunis çin yuzunden
    düştum karantinaya!

    (tulum solo)

    el ele tutuşmaya inan ki korkayirum,
    uykumda geceleru sel gibi terleyirum.
    maskeler karaborsa, bir tane alamadum;
    markette bir damlacuk kolonya bulamadum.

    (nakarat x2)

    oy corona corona da,
    bela oldi dunyaya.
    allahsuz çin yuzunden
    düştum karantinaya!

    -ismail türüt mode off-

    klibin senaryosu bile belli. ismail türüt sahne alacağı bir düğünde kız tarafının çinli olduğunu görünce terler içinde kalarak bu türküyü patlatıyor: ''çin'de bir virus çıkti, deduler ki corona''

  • 8 ay önce 28 yaşındaki set işçisi hasan karatay'ın iş güvenliği olmadığı için sette gerçekleşen iş cinayetiyle hayatını kaybettiği dizidir. hasan set güvenliği olmadığı için öldü, sgk girişi bile yapılmamıştı. bareti başında olsa kurtulacaktı.

    katillere övgüler dizmeden önce hasan'ı hatırlayın.
    kader değil fıtrat değil, iş cinayeti.

  • 21 nisan 1980'de boston maratonu'nun kadınlar kategorisinde 2:31:56'lık derece yapan kübalı atlet.

    bu derecesiyle boston maratonu'nun en iyi kadınlar derecesini yapmış, aynı zamanda tüm maratonlar dalında en iyi 3. derece olarak tarihe geçmiştir. buraya kadar çok ilginç bir şey yok; asıl olay bundan sonra başlıyor.

    rekorlardan sonra rosie ruiz'den şüphelenmeye başlanıyor ve yarış gözlemcileri, ruiz'in diğer yarışmacılar gibi terlemediğini ve nefes nefese kalmadığını fark ediyorlar. daha sonra yapılan stres testi sonucu da 76 çıkınca iyice şüpheler artıyor çünkü normal bir kadın sporcuda bu rakam ortalama 50.

    bunlara ek olarak ruis'in yaptığı 2.31.56'lık derece, onun 6 ay önce new york maratonu'ndaki derecesinden tam 25 dakika daha iyi bir derece. bu da kendisi üzerindeki şüpheleri iyice artırıyor.

    tüm bu şüphelerin ardından birçok görgü tanığının da ifadesi alınıyor ve sonuç olarak rosie ruiz'in finish çizgisine yarım mil kala bir metro istasyonundan çıkıp yarışı bitirdiği ortaya çıkıyor.

    bunun üzerine boston maratonu yetkilileri kendisini diskalifiye ediyorlar.

  • yedi sülalem fenerbahçeli, babam kongre üyesi ben de hasta fenerbahçeliyim. çevrem de gerek galatasaraylı gerek fenerbahçeli fanatik taraftarlarla dolu. bate borisov maçında stada paraşütlü meşale atan fenerliyi de tanırım, seyrantepe rüzgarında pankart boyarken neredeyse parmağını kaybeden galatasaraylıyı da...

    ben bugüne kadar bu derbinin böylesine siklenmediğini ilk defa görüyorum. normal zamanda git bir mahalleye, altışar tane çocuğa formaları giydir top oynat; en az yirmi kişi izler o maçı.

    takımların ligdeki durumlarından, kadrolarından, form grafiklerinden bağımsız olarak üç hafta önceden başlardı bu derbinin tantanası. maçtan sonra bi' üç hafta daha devam ederdi.

    bu durumun ne fener'le ne de galatasaray'la bir alakası var. insanlar yaşama sevincini kaybetmiş artık bu ülkede. geçim derdi, kutuplaşma, haksızlık, hukuksuzluk derken bitmişiz biz. insanların burada birbirine laf sokmaya bile mecali kalmamış.

    yazık...

  • adam belediye başkanlığı için aday ve kendisine şantaj yapılıyor.
    şantajcıyı arayan dedektifin elemana sorduğu soru:

    "belediye başkanı olmanızı istemeyen bir rakibiniz var mı?"

    bak ben de merak ettim, gerçekten olabilir mi lan?

  • -dudağı tutturmaya çalışın, burnun altındaki pembemsi yumuşak dokudan bahsediyorum.
    -dili yemeye çalışmayın, çıkmıyo o ordan, küçük dilden hiç bahsetmiyorum bile.
    -dudakları toplu olarak emmeyin, parçalı olarak emin. alt dudak-üst dudak ayrımı iyidir. diğer türlü "azından öpmüş" olabilirsiniz.
    -nefessiz bırakmak için enseden tutup bastırıyosunuz ya hani, işte onu abartmayın, kasığa tekme yiyebilirsiniz. sonuçta akciğer solunumu yapıyoruz ve amaç öpüşmek. ölüşmek değil.
    -sonnacığıma, dişinizi fırçalamış olmanız güzel olur, ağzınızın sigara ya da içki kokmaması falan, bunlar zaten "default" gelmesi gereken hâller.
    -inlemek güzeldir ama dayak yemiş it gibi sesler çıkarmayın.
    -hep "hard" biçimde öpüşmek 2 tarafı da yıpratır, bazısı var ki insanın dudaklarını eskitir, buna gerek yok. arada yavaşlayın ve ufak, tatlı, küçük, muttarid, muhteriz darbeler kondurun, burna pıt yapın.
    -ara verdiğinizde, birbirinizin gözlerinin içine bakın, gülümseyin, susun, gözlerinizle anlaşın, birbirinizin nefesini dudaklarınızda hissedin, başını ellerinizin arasına alın ve yaklaşın, yeter daha fazla yazamicimmmmmmmm böhühühüh.

  • dayının gözlerinde karşısındaki spikere acır bir bakış ifadesi var yalnız: "sizi kandırıyor yavrum bu muhalefet. halbusam türkiye çok güzel şiş kebap çok güzel." bakışı..